"Artık Manşetlerle Hükümet Kurmak, Yıkmak Tarih Oldu"

Başbakan Binali Yıldırım, “Farkında mısınız, eskiden manşetlerle hükümetlere ayar verirlerdi. AK Parti geldi, artık manşetlerle hükümet kurmak, yıkmak tarih oldu. ‘Karargah rahatsız’, bu manşetleri hatırlıyorsunuz değil mi? Eskiden 28 Şubat’ı başlatmadan önce büyük denen gazeteler, bu manşetleri ata ata halkın seçtiği iktidarı alaşağı etmek için her türlü tezgahı kurdular. Şimdi bakıyorum benzer şeyler yapmaya çalışıyorlar. Manşet atarak hükümete ayar vermeye çalışıyorlar” dedi.

Başbakan Yıldırım, yeni anayasaya ilişkin mitinglerin ilkini Kahramankazan’da düzenledi.  Konuşmasında 15 Temmuz’da Kazan’ın gösterdiği mücadele için teşekkürlerini ileten Yıldırım, darbe girişimi sırasında hayatını kaybedenlerin isimlerini tek tek sayarak, onları unutmadıklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyasi yasaklı olduğu dönemleri anımsatarak, “Milletvekili olamaz dediler, muhtar bile olamaz dediler. Partimizi kapatmaya çalıştılar. Cumhurbaşkanı seçimini 367 icadıyla tıkadılar. 2007’de e-muhtıra veriler. 2013’ün sonunda 17-25 Aralık komplosunu kurdular ve nihayet 15 Temmuz 2016’da kanlı bir darbe girişiminde bulundular” diyen Yıldırım, şunları söyledi:

“HALKI TEHDİT ETMEDİK”

“Allah’ın yardımı, milletimizin verdiği güçle doğrulduk, yolumuza devam ediyoruz. bütün bu olanlar, Gezi olayları, 17-25, küresel siyaset simsarlarının kaos planlarının hepsi boşa çıktı, çünkü biz milletle yürüdük. Milletin yolu bizim yolumuz oldu. Biz ana muhalefet partisi lideri Kılıçdaroğlu gibi ‘Referandum kararı bizi bağlamaz’ demedik. ‘Referandum sonucunu tanımayız’ demedik. Halkı tehdit etmedik. Halka efendi değil hizmetkar olduk. Biz meclis kürsülerini işgal etmedik. Parlamentoyu çalışamaz hale getirmedik. Aksine, gün geldi bombalar altında Gazi Meclis’e sahip çıktık. Biz milletin emanetini namusumuz bildik. Biz tehdit siyaseti hiç yapmadık. Hendek siyasetini asla kabul etmedik. Biz sırtımızı ona buna dayamadık ama bölücü parti ne diyor, ‘Biz sırtımızı Kandil’e, PKK’ya dayıyoruz.’ Kürt kardeşlerim, kimliğinizle iftihar edin. Bu sizin hakkınız. Ancak, alçak terör örgütü PKK, bilesiniz ki, sizin gibi sorunu yok, ancak ve ancak sizin böyle alçak bir örgüt gibi sorununuz var. ama hiç merak etmeyin. Gün yaklaştı. Bu alçak örgütün sizinle bizim aramızı bozmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Onların da bu ülkeden yok olup gidecekleri gün yakındır.”

“SANDIĞA SİYASİ KİMLİĞİMİZLE GİTMEYECEĞİZ”

16 Nisan’da yapılacak referandumun bir seçim olmadığını ifade eden Başbakan Yıldırım, bu meseleye bir genel seçim havası vermeye çalışanlar olduğunu, milletin bunlara gülüp geçtiğini kaydetti. Milletin, referandumu bahane ederek vatandaşları kutuplaştırmaya çalışanlara gereken cevabı 16 Nisan’da vereceğini belirten Yıldırım, “Biz 79 milyonun hükümetiyiz. Buradan bir önceki seçim HDP’ye, CHP’ye oy vermiş kardeşlerim varsa, onlara da sesleniyorum. Siyasi görüş farklılıklarımızı bir kenara bırakalım, mesele memleketse gerisi teferruat. Bu işin kavgası, kutuplaşması olmaz. 16 Nisan günü sandığa siyasi kimliğimizle gitmeyeceğiz. Milli hassasiyetimizle, kardeşliğimizle, birliğimizle gideceğiz” şeklinde konuştu.

“KANDİL PKK’NIN, KAZAN FETO’NUN, EL BAB DEAŞ’IN BAŞINA YIKILDI”

Başbakan Yıldırım, “Daha düne kadar Türkiye’nin en büyük sıkıntısı terör deniyordu. Biz mesajı aldık, PKK’ya FETO’ya DEAŞ’a tarihin en ağır darbesini vurduk. Kandil PKK’nın, Kazan FETO’nun, El Bab DEAŞ’ın başına yıkıldı. Türkiye bu kararlılıkla birçok kazanım elde edecek. Bir ay öncesine kadar dolar 4 lirayı görmüştü. Bugün 3,60. Daha da inecek. Üst aklın, ekonomik kumpasların, oynanan oyunları boza boza geliyoruz. Önümüzdeki günlerde ekonomimiz daha da canlanacak, yeni projeler hayata geçecek. Size şimdi bir müjde vereceğim. Ankara-Kazan yolunu genişletiyoruz, hayırlı uğurlu olsun” ifadelerini kullandı.

“BİR MİLLETVEKİLİN 1 TRİLYON 200 BİN LİRA TELEFON FATURASINI MİLLETİN SIRTINA SARIYOR, ONUN HESABINI SOR”

Başbakan Yıldırım, yeni anayasanın içeriğine ilişkin de bilgi verdi. Başbakan özetle şunları söyledi:

“Yeni anayasa ile neler geliyor. Bir kere gençlerin önünü açıyoruz. 7,5 milyon gencimizin siyasete girmesinin önündeki engeli kaldırıyoruz. Böylece siyaset gençleşiyor, renkleniyor, siyasette rekabet oluyor. Milletvekili sayısını 600’e çıkarıyoruz. Siz bakmayın ortalığı velveleye verenlere, aldırış etmeyin. Şimdi Kılıçdaroğlu diyor ya, ‘50 milletvekiline fazladan para vereceksiniz.’ Bak, bak, ne kadar dürüst olmuş. Sen onu soracağına, bir milletvekilin 1 trilyon 200 bin lira telefon faturasını milletin sırtına sarıyor, onun hesabını sor. Unutmayın, bunu söyleyen Kılıçdaroğlu, partisi 1995’te Türkiye’nin nüfusu 59 milyonken milletvekili sayısını DYP ile bir araya geldiler, 100 milletvekili birden artırdılar. Şimdi nüfus olmuş 80 milyon, 550’den 600’e çıkarmışız, bunun lafını ediyor, ayıptır. Yargı bağımsız ve tarafsız hale geliyor. Siz değil miydiniz ‘Bari yargı bağımsız ve tarafsız olsun.’ Hem böyle söyleyeceksiniz, hem de buna karşı çıkacaksınız. Millet zannediyorsunuz ki bunları unutacak.

“BU SİSTEM ÖYLE BİR SİSTEM Kİ, KİM GELİRSE GELSİN MUTLAKA SORUN ÇIKIYOR”

2007’de icat çıkarıyorsunuz, 367 şartıyla cumhurbaşkanı seçimini tıkıyorsunuz, bir de halkın iradesine ipotek konulmasın diyorsunuz. Milletvekili seçimleri artık yeni sistemde 5 yıla çıkıyor. Sürekli milleti seçimle meşgul etmeyeceğiz. Sandık gelecek, millet cumhurbaşkanını seçecek, hükümetini seçecek, milletvekillerini seçecek. Artık 5 yıl kulağınız rahat. Artık hükümet kuruldu, kurulmadı, güvenoyu aldı, almadı, bunların hepsi bitiyor. Milletvekillerini siz seçiyorsunuz, cumhurbaşkanlığı yüzde 50’den fazla oyla siz seçiyorsunuz, dolayısıyla güvenoyunu siz veriyorsunuz. Çift başlı yönetimlerden bu millet çok çekti. Bu sistem babanın oğulla arasını açar. Bu sistem öyle bir sistem ki, kim gelirse gelsin mutlaka sorun çıkıyor. 1950’den beri yaşadıklarımız ortada. 50-60 arası, 60-70 arası. 60’ta darbe yaptılar, Adnan Menderes’i, iki tane bakanını astılar. Yetmedi, 71’de cumhurbaşkanı seçimini bahane ettiler, muhtıra verdiler. 79’da cumhurbaşkanı seçilecek, 124 tur olmuş, seçilemiyor. Yine bahane ettiler, bu sefer 80 darbesini yaptılar. Ondan sonra rahmetli Özal geldi, Türkiye tekrar geldi. Yetmedi, 90’lı yıllar geldi, bu sefer ‘İltica geliyor, laiklik elden gidiyor’ diye Erbakan Hoca’ya taktılar, 28 Şubat darbesini vurdular. Böyle geliyor, 2001 yılında Türkiye öyle bir krizle karşı karşıya geldi ki, faizler yüzde 7500’lere fırladı, dolar aldı başını gitti, Türkiye bir gecede fakirleşti.

“BİZE YETKİYİ SİZ VERDİNİZ, ANCAK SİZ ALIRSINIZ”

AK Parti 2002 yılından beri iş başında. AK Partiye de aynısını yaptılar. 2007’de 27 Nisan’da elektronik muhtıra verdiler. Biz ne yaptık, şapkamızı ceketimizi alıp gitmedik. Gönderdikleri o muhtırayı taahhütlü olarak iade ettik. Bizim bir prensibimiz var. Biz ancak ve ancak Hakk’ın karşısında eğiliriz. Onun dışında hiçbir güç bize boyun eğdiremez. Bize yetkiyi siz verdiniz, ancak siz alırsınız. Bir de ağızlarına ezber yapmışlar, cumhurbaşkanı partili olur mu? Olur, bal gibi de olur, gayet de güzel olur. Cumhurbaşkanımız, cumhurbaşkanlığı seçimine giderken, 2014 Ağustos’unda AK Partili değil miydi? Bütün ülkeye hizmet etmedi mi, üniversiteler inşa edilmedi mi, hastaneler, şehir hastaneleri açıldı, 79 milyon istifade etti. Millete getirilen bu hizmetlerden faydalanırken hangi partidensin diye soran mı oldu? Bizim siyaset anlayışımızda hizmet ederken, kafasına bakmayız. Hangi partiye oy verdiğine bakmayız çünkü biz inanırız, yaratılanı hoş görürüz, Yaradan’dan ötürü. Biz hangi partiye gönül verirse versin, bütün vatandaşlarımızın kararı başımız gözümüz üstünedir.

“AK PARTİ GELDİ, ARTIK MANŞETLERLE HÜKÜMET KURMAK, YIKMAK TARİH OLDU”

Bir de tutturmuşlar, tek adam. Başka ne olacak? Biz demiyor muyuz bir direksiyonda iki tane kaptan olmaz. Bir gemide iki tane süvari olmaz. Onun için tek olacak. Elbet tek olacak ama tek adam dediğiniz milletin oylarıyla gelecek, milletin oylarıyla gidecek. Silahlarla, uçaklarla, bombalarla gelemeyecek. Kimse milletin iradesi üzerine hiçbir güç kullanamayacak. Bugünlerde yine birilerine bir şeyler oluyor. Farkında mısınız, eskiden manşetlerle hükümetlere ayar verirlerdi. AK Parti geldi, artık manşetlerle hükümet kurmak, yıkmak tarih oldu. ‘Karargah rahatsız’, bu manşetleri hatırlıyorsunuz değil mi? Eskiden 28 Şubat’ı başlatmadan önce büyük denen gazeteler, bu manşetleri ata ata halkın seçtiği iktidarı alaşağı etmek için her türlü tezgahı kurdular. Şimdi bakıyorum benzer şeyler yapmaya çalışıyorlar. Manşet atarak hükümete ayar vermeye çalışıyorlar. Şimdi demokrasi dışı bu girişimlere 15 Temmuz’da en güzel cevabı veren Kahramankazanlı, bu algı operasyonları size söker mi? Elbette sökmez.”