Öne Çıkanlar çin tbmm chp gündem palandöken facebook akbank Pandemi İdlib Kuşadası Belediyesi Akşener AİLE

Başbakan Davutoğlu birlik ve beraberlik çağrısı yaptı: Gelin el ele, el Hakk'a diyelim

 

ANKARA (ANKA) - Başbakan Ahmet Davutoğlu, Alevi Kanaat Önderleriyle bir araya geldiği toplantıda “Gelin el ele, el Hakk’a diyelim” çağrısında bulundu. Davutoğlu konuşmasında birlik, beraberlik çağrılarının yanı sıra kültürel değerin önemini de şarkı ve deyişlerden alıntılarla vurguladı.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Çankaya Köşkü’nde Alevi Kanaat Önderleri ile kahvaltıda bir araya geldi. Toplantıya Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik de katıldı. Başbakan Davutoğlu Alevilere seslenirken, “Zor vakitlerden geçiyoruz, kardeşin kardeşe düşman kılınmak istendiği vakitlerden geçiyoruz. Şiddetin, terörün, baskının, zulmün insanlık onurunu ayaklar altına almaya çalıştığı zor vakitlerden geçiyoruz” dedi.  Başbakan Davutoğlu, Alevi Kanaat Önderlerine şöyle seslendi:

“Ruhumuzun enginliğinden gelen bu sesi bir kez daha söyleme vaktidir. Vakitler hayrola, hayırlar feth ola şerler def ola. Hangi gelenekten gelinirse gelinsin. Hep bu çağrıyla bakarız.  Şerleri def etmek lazım. Bugün defedilecek o kadar çok şer var ki. Bu çerçevede sizlerle bir araya gelmek bana büyük bir onur veriyor. Ama bunu tek taraflı Başbakanın Alevi Bektaşi ocaklarının bir araya gelmesi olarak değil, sizlerden birinin bir musahipler topluluğunun fertleri olarak hayırları fethedip şerleri nasıl def edeceğimizi konuşmanın günüdür.”

-“Gelin el ele, el Hakk'a diyelim”-

Davutoğlu, Başbakanlık görevini aldıktan sonra hiçbir zaman zihninden silinmeyeceğini ifade ettiği Hacı Bektaş-ı Veli’nin huzuruna vardığı günden beri birçok vesileyle Alevilerle bir araya gelmeye özen gösterdiğini söyledi. Başbakan Davutoğlu, “Tunceli, Dersim ziyaretimde Horasan geleneğinden bahsettik. Orda bir çağrıda bulunmuştum. Gelin el ele, el Hakk’a diyelim. Biz aynı kökten geldik. Aynı irfanın aynı geleneğin sözcüleri takipçileriyiz. O kadar çok istişare edeceğimiz konu var ki. Meselelerimizin farkındayız Alevi Bektaşi temsilcileriyle yaptığım konuşmada hep bu mesele üzerinde durduk. Hiçbir şekilde siyasi bir gündemin parçası olarak bir araya gelmiyorum. Daha önce tahayyül etmiş olduğumuz adımları inşallah tek tek atmak iradesine sahip olmamızın yanında bugünlerde bir araya gelmemizin özel bir anlamı var. Teröre,  şiddete, baskıya, zulme karşı Anadolu irfanını hayata geçirmenin ihtiyacını hissettiğimiz bugünlerde bir kardeşlik çağrısı için bir aradayız” dedi.

-“Hepimizin misyonu insan onurunu korumaktır”-

Başbakan Davutoğlu konuşmasında üç önemli başlığı paylaşmak istediğini belirtirken herkesin evrensel bir misyonu olduğunun altını çizdi ve şu ifadelerle açıkladı:

“Bu misyon insan onurunu korumak. İnsana hitap etmeyen hiçbir kurumun hiçbir makamın yaşama şansı yoktur. İnsan onurunu korumak bağlamında Alevi Bektaşi geleneğinin yaptığı vurguları hep büyük bir irfanın bugünkü pınarından akan zerreler olarak görmüşümdür. Hacı Bektaş-ı Veli’nin ‘Yolumuz irfan ve insanla insan sevgisi üzerinedir’ derken asırlar öncesinden Makalat’ında aslında bugüne çağrıda bulunuyor. Asırlar geçiyor ama o pınarın suyu kurumuyor, anlamını hiç kaybetmiyor.”

Kütüphanesinde ve masasında sistematik, akademik kitapların yanında irfani kitapları da mutlaka bulundurduğunu belirten Davutoğlu, Makalat’ın, Mesnevi’nin bunlardan olduğunu ifade etti. Başbakan Davutoğlu şu sözü Alevi Kanaat Önderleriyle paylaşmak üzere not ettiğini söyledi:

“Mal ve soy ile şeref olmaz şeref ancak bilgi ve edep iledir. Her şeyin soy ile izah edildiği faşizan tavırların ya da mal ile izah edildiği tüketim kültürüne dayalı hayat anlayışlarının ötesine geçen bir mesajdı. Bütün dünyaya bir mesaj olarak hissettim bu sabah okurken.

-“Hacı Bektaş'ın huzuruna ücret ödeyerek girilmez”-

Bana hep ıstırap verirdi. Hacı Bektaş-ı Veli’ye ya da Hz. Mevlana’nın huzuruna ücret ödeyerek gitmek. Müze olarak gitmek. Söz vermiştim bir daha Hacı Bektaş’ın huzuruna kimse ücret ödeyerek girmez. Orda verdiğimiz talimatla Hz. Mevlana’ya da Hacı Bektaş-ı Veli’ye de girişlerde ücret kaldırıldı.”

Modernleşmenin bazen kaynaklara saygıyı unutturduğunu söyleyen Davutoğlu, “Bir dergahı müze haline getirmek mümkün mü? Müzeler saygındır ama dergâh müze değildir. Dergah huzuruna varıldığında oradaki atmosferden feyz alındığı yerdir” dedi.

Cem evlerinin semahın yeniden yorumlanması gerektiğini ve kadim geleneği yansıtan barış dergâhları olarak görülmesi gerektiğini söyleyen Başbakan, tarihi olaylar üzerine acıyla düşündüğünü şu örneklerle ifade etti:

-“Bektaşi ocaklarını yasaklamak nedir?”-

“Yeniçeri Ocağının modern ordu kurulması için lağvedilmesi düşünülmüş olabilir ama Bektaşi Ocaklarını yasaklamak nedir? Bunları eleştiri düzeyinde söylemiyorum. Zamanla çok uzaklaştık. Şimdilerde Alevi Bektaşi geleneğinin keşfedilmesi ve tekrar tekrar anlamlandırılması ve sizin üzerinizden bunların yapılmasını ben çok saygın ve doğru bir adım olarak görüyorum. Ehl-i Beyt’in isimlerini bile bilmeyenlerin Alevilik üzerinden birtakım iddialarda bulunmasıyla hatta bazen şiddet olayları içinde bulunmasıyla tam şimdi sizlerin irfanını keşfetme ihtiyacımız var.”

Terör olaylarına da değinen Davutoğlu, PKK, DEAŞ ve DHKP-C’nin Müslümanları, Alevileri, Sünnileri, Kürtleri, Türkleri temsil etmediğini ifade etti. Davutoğlu konuşmasında, Hacı Bektaş-ı Veli’nin Makalat’ını, Hz. Mevlana’nın Mesnevi’sini, Ahmed-i Hani’nin Mem û Zîn’ini örnek gösterdi ve şunları belirtti:

“Ben Sünni bir ortamında büyüyen bir kardeşiniz olarak, hiçbir zaman hiçbir Alevi dergahını, Alevi dostu, Alevi canı farklı görmedim. Sizlerin de görmediğiniz biliyorum. Ama bir taraftan Madımak, hemen sonrasında Başbağlar ile bir hançer gibi bedenimizin ruhumuzun ortasında bir yara açıldı. Hep beraber buna karşı durmalıyız.”

Davutoğlu, kültüre ait şarkılardan ve deyişlerden de örnekler verdi:

“Basit çocukça tepkisel tutumlarla geleneklerin kökü değişmez. Saz, söz, şiir, türkü hepsi bizim. Eyvallah Şahım Eyvallah, Hak la ilahe illallah. Bu asırlarca böyle denmiştir. Birden bunun Eyvallah Şahım Eyvallah, adı güzeldir güzel şaha dönüştüğünü görürüz. Sünni gelenekte de, ‘beyaz giyme söz olur, siyah giyme toz olur, gel yeşiller giyelim muradımız tez olur’ türküsü de gel beraber gezelim muradımız tez olura dönüşmüştür.

-“Devlet vatandaşlarına kimlik sormaz”-

Şimdi bunları aşma vaktidir. Geleneği beraber kuracağız. Ocak geleneğini korumak için ne gerekiyorsa yapmaya hazırız. Tunceli’de bütün dergâhlar, ocaklar, yollar yapılacak dedik. Büyük ölçüde yapıldı. Üçüncü özellik, aynı ülkenin vatandaşı olma aidiyetinden kaynaklanan demokratik hak ve özgürlükler. Biz hiçbir vatandaş arasında ayrım yapılmasını mazur göremeyiz. Devlet vatandaşlarına kimlik sormaz. Biz çözüm süreci derken tam da bunu kastediyorduk. Kürtçe konuştuğu için tahkir edilen, hapishaneye gittiğinde bir anne babanın oğluyla ana dilinde konuşamadığı bir ülkede insanlık onuru ve vatandaşlık bilincine de sahip olmadığını düşündüğümüz için değiştirdik.”

Başbakan Davutoğlu konuşmasını şu mesajlarla sonlandırdı:

“İnsan onuruna karşı kim bir şey söylerse, karşı çıkmalıyız. İnsan onurunu kim koruyorsa onlarla el ele vermeliyiz. Geleneğimizi kim bozmak istiyorsa, bunu ne adına yaparsa yapsın karşı durmalıyız. Türkiye Cumhuriyeti Devleti kimsenin şahsi, nesebi, mezhebi, ırki malı değildir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bütün vatandaşlarımızın eşit hakka sahip olduğu ve eşit bir şekilde de hak iddia ettiği, edebileceği, bunu da demokratik yollarla gösterebileceği bir ulu geleneğin son devletidir.” (ANKA)

(HND/ORH)

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.