Öne Çıkanlar çin tbmm chp gündem palandöken facebook akbank Pandemi İdlib Kuşadası Belediyesi Akşener AİLE

CHP'li Sarıbal'dan Dünya Gıda Günü Mesajı
CHP PM Üyesi Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, “Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) her yıl 1945’te kurulduğu tarih olan 16 Ekim’i Dünya Gıda Günü olarak kutlamaktadır. FAO, bu yıl Dünya Gıda Günü temasını "İklim değişiyor. O halde gıda ve tarım da değişmeli" olarak belirlemiştir. Bu isabetli bir saptamadır. Ancak vahşi kapitalizmin nimetlerini ellerinde tutan ülkeler yine dünyayı kirletmeye,  gıdayı hegemonya aracı olarak kullanmaya ve sömürmeye devam edeceklerdir." dedi.
Kendi topraklarını kirleten egemen güçlerin yoksul ülkelerin topraklarına göz dikmeleri ise bir başka yok oluşu birlikte getirecektir. AKP iktidarının uyguladığı yanlış tarım politikalarından dolayı son 15 yılda çiftçilerin 27 milyon dekar tarım alanını ekmekten vaz geçtiği Türkiye’nin Sudan’dan arazi kiralaması başka bir ironidir.

CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, 16 Ekim Dünya Gıda Günü ile ilgili yazılı bir açıklama yayımladı. Sarıbal, "İklim değişikliğinden en çok küçük ölçekli çiftçiler zara görüyor." dedi.

İKLİM 800 MİLYON AÇ İNSANIN YAŞAM KOŞULLARINI BELİRLİYOR
İklim değişikliği, gıda güvenliği üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Kronik yetersiz beslenmeden etkilenen 800 milyon insanın birçoğunu; yüksek sıcaklıklardan ve iklimle ilgili afetlerden en çok zarar gören kesim olan küçük ölçekli çiftçiler oluşturmaktadır.
İklim değişikliği dünyanın en yoksul kesimlerini en sert şekilde etkilemektedir. Çünkü dünyadaki yoksul insanların yüzde 70’inden fazlası geçinmek için tarıma ve doğal kaynaklara ihtiyaç duymaktadır.

YETERLİ GIDANIN ÜRETİMİ İÇİN ,GIDA YETİŞTİRME YÖNTEMLERİNDE DEĞİŞİKLİK YAPMALIYIZ.
İklim değişikliğine uyum sağlamak, gelecekte ihtiyacımız olan gıdayı yetiştirme yöntemlerimizi değiştirmek anlamına gelir. Bunun için iklim değişikliğinden en fazla etkilenen yoksul çiftçileri, kuraklığa ve diğer felaketlere karşı desteklemek gerekir. Tarım ve gıda üretimini iklim değişikliğine uyarlarken sürdürülebilir bir yol izlemek gerekir. Sürdürülebilirliğin amacı, artan nüfusu ve gelecek kuşakları besleyebilecek sağlıklı bir dünya oluşturmak ve bu dünyayı korumaktır.

GIDAYA ULAŞIM TEMEL İNSANLIK HAKKIDIR
Gıda insan yaşamı için vazgeçilmez bir ihtiyaç, gıdaya ulaşım temel bir insanlık hakkıdır. Günümüzde küresel bir silaha dönüşen su, gıda ve enerji Türkiye gibi azgelişmiş ülkeler üzerinde önemli bir hegemonya aracı haline gelmiştir. Dünyada nüfus artışıyla birlikte gıda talebinin arttığı, tarım alanları üzerinde baskının sürdüğü, iklim değişikliğinden kaynaklanan etkilerin devam ettiği sürece gıda fiyatları artmaya devam edecektir.
Küresel iklim değişikliğinden kaynaklanan kuraklık sonucunda kırsal kesimde yaşayan ve tarımla uğraşan çiftçiler; yoksulluk ve açlık riski altında olmalarının yanı sıra kaynaklara da sınırlı erişim içerisindedirler.

TÜRKİYE’DE ÜRETİM ARTIŞI NÜFUS ARTIŞ HIZININ ALTINDADIR.
Ülkemizde tarımsal üretimdeki artış hızı, nüfus artış hızının altında kalmıştır. Hayvan varlığının, dolayısıyla et üretiminin de nüfus artışıyla birlikte paralel olarak artmadığını da dikkate alırsak, gıda yetersizliği ve ithalata bağımlılığı ülkemizin de başta gelen sorunları arasında sayabiliriz. Bitkisel ve hayvansal üretimde yeterlilik toplumun gıda güvencesidir.

GIDANIN EŞİT DAĞITILMADIĞI DÜNYA GÜVENLİ OLAMAZ
Yoksulların gıdaya erişimi giderek zorlaşırken, tarımdaki özelleştirme, taşeronlaşma, gıda güvenilirliğini tehdit eden hukuki düzenlemeler bu sıkıntıları daha da artırmaktadır. Dünyada yaşanan yetersiz beslenmenin ve açlığın sebebi üretim yetersizliği değil, üretim ve gıdaya erişimdeki adaletsizliklerdir. İnsanların temel ihtiyacı olan gıdanın eşit ve adil dağıtılmadığı bir dünya hiçbir zaman güvenli olamaz.
 
Halen dünyada uygulanan tarım programları küçük ölçekli çiftçileri tasfiye etmekte; onların yerine endüstriyel tarım ve sözleşmeli üreticilik modelini öne çıkarmaktadır. Türkiye’de uygulanan tarım politikaları da küçük çiftçileri korumak yerine büyük çiftçilere yöneliktir. 
 
ÜLKEMİZİN GIDASI ÇOK ULUSLU ŞİRKETLERİN ELİNDE
Öte yandan ülkemizde temininden üretime, işleme ve pazarlamaya kadar tüm süreç çokuluslu şirketler tarafından kontrol edilmektedir. Böylelikle Türkiye’nin gıda egemenliği çokuluslu şirketlerin güdümüne girmiştir. Oysa hiçbir egemen ülke gıda üretimi gibi hayati bir konuyu başka ülkelere ihale edemez. Yaşanılan gıda krizleri, yeterince gıda üretemeyen ülkelerin hangi sorunlarla karşı karşıya kalacaklarını dramatik bir biçimde ortaya koymuştur.
Tarım politikalarının temel amacı ülke nüfusunu nitelik ve nicelik olarak besleyecek bir tarımsal üretim düzeyinin sağlanması olmalıdır. Bu ancak kendi insanımızın ihtiyaçlarına ve ülkemizin özgül ekolojik (toprak, iklim) şartlarına uygun; planlı ve üretim odaklı bir programın uygulanması ile sağlanabilir.”
 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.