CHP Lideri Davutoğlu'na, '' Nusaybin'in Sorumlusu Sensin'' Dedi

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Bunlar ikiyüzlü bir politika izliyorlar, ikiyüzlü, dokunulmazlığı diyorsun getireceğim, getir diyoruz, sonra kaçıyorsun, kaçacak delik arıyorsunuz, buna izin vermeyiz ve bunu doğru bulmayız. Ben şunu anladım, Sayın Davutoğlu’nun hodri meydanı samimi bir hodri meydan değil, tiyatro başbakanının hodri meydanı” dedi.

 

 

“HIRSIZLIK YAPANIN, YOLSUZLUK YAPANIN BU MECLİS’TE NE İŞİ VAR”

Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı, dokunulmazlık tartışmalarına değinerek şöyle dedi:

“Öteden beri CHP olarak bizim bir görüşümüz var. Diyoruz ki, kürsü dokunulmazlığı hariç milletvekilliği dokunulmazlığı olmasın.

Millet milletvekilini niye seçip Meclis’e gönderiyor. Memleketin sorunlarını çözsün diye.  Fakir fukaralığı  kaldırsın diye. Herkes huzur içinde yaşasın diye. Seçilip gelen milletvekili milletin cebini değil de kendi cebini düşünüyorsa milletin yoksulluğunu değil de ‘nasıl ben köşeyi dönerim’ diye düşünüyorsa onun bu Meclis’te ne işi var? Kul hakkı yiyenin bu Meclis’te ne işi var? Hırsızlık yapanın, yolsuzluk yapanın bu Meclis’te ne işi var, kaldıralım dokunulmazlığı dedik. Dedik ve örneğimizi de gönderdik. Bakın bu dokunulmazlığı getirin, geçici meçiçi değil kardeşim, kim yapıyorsa gitsin, hesabını versin. Hemen dediler ki ‘hayır olmaz’. Niye olmaz, ‘bizde bir sürü adam var öyle, ne yapacağız biz bunları’ diyorlar.

 

 

AK PARTİ İLE YAPILAN DOKUNULMAZLIK GÖRÜŞMELERİNİ ANLATTI

İki; geçici yapalım bunu diyorlar. Nasıl yapacağız geçici düzenlemeyi. ‘Şu anda var olan dosyaların tamamını hakime gönderelim, böylece dokunulmazlığı ortadan kaldırmış olalım, bir sefere mahsus’. Yaa niye bir sefere mahsus.

 

 

“BAKANIN HESAP VERMESİ LAZIM”

Peki dedik, geçici olsun, gayet güzel, geçici mi yapmak istiyorsunuz, gelin şöyle yapalım dedik, bir; kanunun çıktığı tarihe kadar ne kadar yolsuzluk, usulsüzlük, diğer soruşturmalar varsa kapsama girsin. İki; yolsuzluk var da henüz daha yeni çıkmış, onu da kapsama alalım, yolsuzluk var, belki üç gün sonra çıkacak o tarihe kadar, onu da kapsama alalım, yeter mi, hayır, yolsuzluğu kim yapıyor, buradaki milletvekili değil, asıl yapan bakan, bütçeyi kullanan bakan, parayı harcayan bakan, köşeyi dönen bakan, birilerinin önüne yatan bakan, o bakanın hesap vermesi lazım.

 

 

“BİZ KENDİMİZE GÜVENİYORUZ, KORKMUYORUZ''

Anayasanın 100. Maddesini de değiştirelim, bakanların ne ayrıcalığı var, bunu verdik, buyrun gelin, hodri meydansa hodri meydan hemen bize bir cevap ‘bu da olmaz’, niye olmaz, hangi gerekçeyle olmaz, ‘bizim böyle adamlarımız var, onları nasıl götürüp yargıya teslim edeceğiz’. Biz kendimize güveniyoruz, korkmuyoruz, neyse getir diyoruz ama adam gibi getireceksin birilerinden intikam almak için değil.

 

 

“TERÖRLE BAĞLANTILI MİLLETVEKİLLERİNİN DOKUNULMAZLIĞI YOKTUR”

Bunu söylüyorum diye sakın vatandaşlarım şunu anlamasınlar, teröre bulaşan milletvekilleri var, onların dokunulmazlığını kaldıralım. Buradan söylüyorum, terörle bağlantılı milletvekillerinin dokunulmazlığı yoktur arkadaşlar, yok öyle bir şey, anayasa gayet açık, gayet net, 14. Maddesi terörle bağlantılı varsa bir milletvekilinin onun dokunulmazlığı zaten yok, isteyen soruşturmayı açar. Örnek mi, bizim milletvekilleri, diğer partilerin milletvekilleri hapiste değil miydi Ergenekon’da, niye hapisteydi, terör dolayısıyla, demek ki bunlar ikiyüzlü bir politika izliyorlar, ikiyüzlü, dokunulmazlığı diyorsun getireceğim, getir diyoruz, sonra kaçıyorsun, kaçacak delik arıyorsunuz, buna izin vermeyiz ve bunu doğru bulmayız. Ben şunu anladım, Sayın Davutoğlu’nun hodri meydanı samimi bir hodri meydan değil, tiyatro başbakanının hodri meydanı,  işin gerçeği bu.”

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Obama ile görüşmek için 50 takla atıyorsun, niye 50 takla atıyorsun kardeşim? Görüşmüyorsa ‘ben de görüşmüyorum’ diyeceksin. 50 takla atıyorsun. Açıkça söylüyorum, bu ülkenin çıkarlarını asla savunamaz ve koruyamaz, en büyük tehlike bu kişinin bu ülkede Cumhurbaşkanı olmasıdır, en büyük tehlike, Türkiye’nin geleceği açısından, her türlü tavizi verebilecek konumdadır” dedi.

Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı özetle şunları söyledi:

“Çıkışımız var. Nedir çıkışımız, Türkiye Cumhuriyetinin kurucu ayarlarına dönerek bu karanlığı aşacağız.

 

 

''AVUKATLA SAVCI AYNI YERDE OLACAK''

Bugün Avukatlar Günü… Buradan bütün avukat kardeşlerime sesleniyorum. CHP iktidarında göreceksiniz, avukatla savcı aynı yerde duracaklar, aynı düzeyde duracaklar. Adaleti sağlayacağız. İkisi de aşağıda olacak. Kürsüde sadece hakimin kendisi olacak.

 

 

“HUKUKA KARŞI YAPILAN İLK DARBE''

Çıkardılar bir yasa, parlamentoyu kendi hırslarına teslim ettiler. Yasayla Türkiye Barolar Birliği Başkanının  Adli Yılın açılış töreninde konuşmasını çıkardılar, yasak getirdiler. Aslında hukuka karşı yapılan ilk darbenin tarihi o tarihtir.

 

 

TAHİR ELÇİ'NİN FAİLLERİ BULUNMUŞ DEĞİL

Tahir Elçi bir aydın sorumluluğu içinde bir basın toplantısı yaptı.

Orada katledildi, failleri henüz bulunmuş değil. umuyoruz ve diliyoruz kısa süre içinde failler bulunur.

Bütün avukatlara Avukatlık Günü nedeniyle şükranlarımızı sunuyoruz.

 

 

EK GÖSTERGE ANALARININ AK SÜTÜ GİBİ

Bu hafta aynı zamanda Polis Haftası…

CHP iktidarında polise 3600 ek göstergeyi analarının ak sütü gibi kendilerine teslim edeceğim, söz veriyorum.

Polislerin en büyük derdi ne, en büyük derdi, siyasetin kendilerine müdahale etmesi.  

Tayin ve terfi… Objektif kuralların dışına çıkarılıyor. Adamı olan terfi ediyor, adamı olmayan terfi etmiyor.

Liyakat esası, polislerde de çökmüş vaziyette.

Polislere her zaman güvendik ve güveneceğiz, polislerden sadece ve sadece bir şey istiyorum, siyasi iktidarın polisi değil, halkın polisi olun sizi baş tacı yapacağım.

Ankara’da 103 vatandaşımızın hayatını kaybettiği bir bomba olayından söz etmek istiyorum.

Bir istihbarat zafiyeti vardı.  Canlı bombalar patladı.

 

 

“2015-2016 YILLARINDA BİR SEFER BİLE DENETLENMEDİLER”

Parlamentonun çıkardığı bu kanuna göre bakanlığın teftiş elemanları yani mülkiye müfettişleri her yıl en az bir sefer bu istihbarat ile ilgili ön dinlemeyi denetlemek zorundadırlar diyor. Gerçek, 2015-2016 yıllarında bir sefer bile denetlenmediler.

 

 

BAŞBAKAN VE MECLİS BAŞKANI’NA SESLENDİ

Ben Sayın Davutoğlu’na bir soru daha soruyorum, senin de düşüncen bu mu acaba?

İkinci sorum Sayın Meclis Başkanı’na. Çıkan bir yasanın gereği yapılmıyor ve raporlar TBMM’ye gelmiyorsa siz bunu sormak zorundasınız, illa ben mi hatırlatacağım size? Siz o koltukta hangi gerekçeyle oturuyorsunuz?

 

 

“103 KİŞİNİN GÜNAHI KİMİN BOYNUNA”

Ankara Valisi soruşturmaya izin vermedi. Şimdi ben Sayın Davutoğlu’na soruyorum. O 103 kişinin günahı kimin boynuna, siz  nasıl bu soruşturmaya izin vermeyenleri o koltuklarda tutuyorsunuz? Her şeye cevap veriyorsun, Allah aşkına bir de adam gibi çıkıp benim sorduğum sorulara cevap ver. Neden korkuyorsun. Çünkü bu soruların cevabını veremezsin. Vermen için gerçek anlamda başbakan olman lazım, tiyatro başbakanı değil.

 

 

''NUSAYBİN’DEN GELEN HER ŞEHİDİN SORUMLUSU SENSİN”

2015 Aralık ayında Emniyet ve Jandarma diyor ki Nusaybin’de çok ciddi bir kümelenme var, tüneller kazınıyor, bizim önlem almamız lazım. Mardin  Valisi izin vermiyorum diyor. Vali izin vermiyorum derken kime güvenmiştir. Bu talimatı kimden almıştır. Sayın Davutoğlu’ndan almıştır  bu talimatı. Şimdi Sayın Davutoğlu’na söylüyorum, Nusaybin’den gelen her şehidin sorumlusu sensin. Sen neden 2015’in Aralık ayında bu yetkiyi vermedin?

 

 

“CHP’Yİ  TERÖR ÖRGÜTLERİYLE İRTİBATLANDIRANLAR ALÇAKLARDIR VE ŞEREFSİZLERDİR”

CHP’ye yönelik saldırılar var. İl başkanlarımız sokak ortasında saldırıya uğruyorlar. Milletvekillerimiz saldırıya uğruyorlar. Bunu kabul edemeyiz. Bekledim geçen hafta, acaba Sayın Başbakan çıkıp bir açıklama yapacak mı? Başbakan çıkıp ‘olur mu böyle bir şey, bir siyasi partinin il başkanına, milletvekiline saldırıyı asla kabul etmiyoruz, faillerini bulacağız, yargıya teslim edeceğiz ve üzerine gideceğiz’ desin diye. Sesini çıkarmıyor. Bu saldırıyı yapanlar sözde CHP’yi terör örgütleriyle irtibatlandırarak yapıyorlar, kendilerine gerekçe yaratıyorlar, buradan söylüyorum, CHP’yi  terör örgütleriyle irtibatlandıranlar alçaklardır ve şerefsizlerdir.

 

 

“TERÖR ÖRGÜTÜYLE MASAYA OTURAN KİM''

Nasıl böyle bir iftira atabilirsiniz. Ama ben bunun arkasındaki oyunları da gayet iyi biliyorum. Saray destekli bazı çevrelerin hangi oyunların içinde olduğunu da çok iyi biliyorum.

O saldırıları yapanlara soruyorum, terör örgütüyle masaya oturan kim? Valilere talimat verip ‘sakın bunlara dokunmayın’ diyen kim? Şehirler silah deposuna döndürülürken bunlara dokunmayın diyen kim?

Yaaa çözüm süreci bozulmasın diye devlet yasadışı bir yapıya dönüştürülebilir mi?

 

 

“TAM MÜSAMERE BAŞBAKANI”

Türkiye yönetilmiyor, savruluyor, cumhuriyet tarihinin en büyük krizini yaşıyoruz şu anda, kimin ne yaptığı belli değil. Birisi kalkıp diyor ki yeniden çözüm süreci için masaya oturacağız, öbürü kalkıp diyor ki asla oturmayacağız, sonra çark ediyor, evet oturmayacağız diyor. Tam müsamere başbakanı.

 

 

“BUNLARDA DİN, İMAN, VİCDAN, AHLAK KIRINTISI BİLE YOK”

Tonlarca patlayıcı yerleştireceksiniz, kimsenin haberi olmayacak, aslında hepsinin haberi var, niye önlem almıyorsun kardeşim? Sonra döneceksin CHP’yi suçlayacaksın. Emin olun bunlarda din, iman, vicdan, ahlak kırıntısı bile yok.

 

 

“DEVLET ÜRETME ÇİFTLİKLERİ VAR, ORALARA YERLEŞTİR”

Dış politika tamamen iflas etmiş durumda.

Suriyeliler geliyor. Nereye kamp kuracağız, kimse istemiyor. Ben onlara bir çözüm önereyim. Devlet üretme çiftlikleri var, oralara yerleştir, tarımda çalışsınlar. Bu işin sonu mülteci yerleştirmekle çözülmez. Suriye’de iç savaşın bitmesi lazım.

 

 

''NEDEN ÇOCUKLARI SAPIKLARA TESLİM EDİYORSUN''

Öyle bir yoz kültürün içine Türkiye sokuldu ki, Karaman’da olan olaydan sonra çocuk istismarından sonra Türkiye’nin her tarafından olaylar neredeyse patladı. Peki bunlar sabah akşam Müslümanlıktan bahsediyorlar. 14 yıldır Türkiye’yi yönetiyorsunuz. Kalkmışlar vakıfları savunuyorlar, çocuklara sahip çıkın,  vakıflara değil. Aileden sorumlu bakan da zaten birilerinin önünü yatmış vaziyette o da konuşmuyor. Bu yurtlara kim izin veriyor? Biz izin vermedik diyorlar koro halinde. İzin vermedinizse bunlar nasıl açıldı? Milli Eğitim Bakanı konuşmuyor, niye konuşmuyorsun sen? Bu işlerin baş sorumlusu sen değil misin, neden böyle o çocukları sapıklara teslim ediyorsun?

 

 

“İTİBAR SAHİBİ OLMAK PARAYLA PULLA OLMAZ”

İtibar sahibi olmak parayla pulla olmaz, hele hele ben büyük saraylarda oturuyorum benim itibarım çok büyüktür diyen adamın itibarı hiç olmaz.

Gandi’nin itibarı mı vardı, elbette vardı, sarayları mı vardı, hiçbir şeyi yoktu.

Mandela saraylarda  mı oturuyordu, ama dünyanın en itibarlı kişilerinden  birisiydi.

Mustafa Kemal Atatürk, savaş meydanlarındaydı. Saraylarda mı oturdu, hayır, itibarı bütün dünyada itibarı vardı.

Sarayda oturmakla insan itibar sahibi olmaz. Belki etrafınızda dalkavuklar olabilir. Sizi övebilirler, dalkavuk sayısının fazlalığı size itibar kazandırmaz.

 

“TÜRKİYE’DEN GİDİN BİZİM DIŞİŞLERİ BAKANI AMERİKA’DA KENDİSİNİ KARŞILADI”

Daha Amerika’ya gitmeden önce orada bildiri yayınladılar, sizi istemiyoruz, istenmeyen adam ilan edildi, hayır ben gideceğim, git bakalım. Kim karşıladı, Türkiye’den giden bizim Dışişleri Bakanı Amerika’da kendisini karşıladı. Türkiye Cumhuriyeti için bir ayıptır.

 

 

“EN BÜYÜK TEHLİKE BU KİŞİNİN BU ÜLKEDE CUMHURBAŞKANI OLMASIDIR”

Sen orada Türkiye Cumhuriyetini temsil ediyorsun. Obama ile görüşmek için 50 takla atıyorsun, niye 50 takla atıyorsun kardeşim? Görüşmüyorsa ‘ben de görüşmüyorum’ diyeceksin. 50 takla atıyorsun. Açıkça söylüyorum, bu ülkenin çıkarlarını asla savunamaz ve koruyamaz, en büyük tehlike bu kişinin bu ülkede Cumhurbaşkanı olmasıdır, en büyük tehlike, Türkiye’nin geleceği açısından, her türlü tavizi verebilecek konumdadır.

Bir enstitüde konuşma yapacaksın, araya işadamları giriyor, ‘yaa ne olursun bunu konuşturun’ diye. Yaa bir ülkenin cumhurbaşkanı bu duruma düşebilir mi? Sen benim ülkemi nasıl bu hale getirebilirsin?

Sorun, Türkiye’nin bozulan imajında.  

Bütün hataların faturasını bu millet çekiyor.

Elektrik fiyatları… Kayıp ve kaçak bedellerini namuslu insanlardan almanın yolunu seçtiler.

Kayıp kaçak bedeli diye Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından alınan paranın miktarı 33 milyar lira.

Yakında taşeron işçilik de gelecek, bütün taşeron işçisi kardeşlerime sesleniyorum, nasıl seçim meydanlarında kapı gibi sizin haklarınızı savunduysak TBMM’de de sizin haklarınızı sonuna kadar savunacağız.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.