Öne Çıkanlar sinema Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk Paribu Cineverse Cuma günü vizyona girecek yeni filmler vizyona girecek yeni filmler Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar İçişleri Bakanı Süleyman Soylu çukurova belediye başkanı soner çetin AİLE ırak suriye türk telekom

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz: Mali Disiplin Bozuldu

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Ayfer Yılmaz, “Yoksullukla mücadele yerine sadaka sistemi kurarak halkı aldatıyorlar” dedi.

İYİ Parti Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ayfer Yılmaz; “Yüksek faiz, yüksek döviz kuru, yüksek enflasyon diye açıklanan sorunların temelinde, demokrasi, makro ekonomi ve dış ilişkilerdeki alçalmalar yatmaktadır. Mali disiplin tamamen bozuldu. Kamu Özel Sektör İşbirliği için verilen ek garantiler, iktidarın kendi zenginlerini yaratma modeline dönüştü”


İYİ Parti Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ayfer Yılmaz, hükümetin ekonomide kontrolü kaybettiğini, mali disiplinin tamamen bozulduğunu söyledi. Yılmaz, “Yüksek faiz, yüksek döviz kuru, yüksek enflasyon diye açıklanan sorunların temelinde, demokrasi, makro ekonomi ve dış ilişkilerdeki alçalmalar yatmaktadır” dedi.
Bugün İstanbul’da düzenlenen basın toplantısında konuşan İYİ Parti Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ayfer Yılmaz, dünya ve Türkiye ekonomisindeki gelişmeleri değerlendirdi.
Basın toplantısına, İYİ Parti Genel İdare Kurulu Üyesi Okan Oğuz ve Kurucu Üye Selda Tandoğan Demirel de hazır bulundular.
Küresel kriz sonrası dünya ekonomisinin büyüdüğünü, küresel ticaretin canlandığını, dünyada işsizlik oranlarının azaldığını, dünya ekonomisinin 80 trilyon dolarlık bir büyüklüğe ulaştığını anlatan Ayfer Yılmaz, bu arada dünya ticaretinde son yıllarda görülmedik ticaret savaşlarına doğru da yol alındığına işaret ederek “bu iki gelişmeyi birlikte görmekte yarar var. ABD yönetimi tarafından açıklanan milli güvenlik strateji belgesi, bize göre bu savaşı tetikleyen en önemli unsur oldu” dedi.
Ülkelerin güvenlik kaygıları ve askeri güçlerinin, tıpkı ortaçağdaki gibi ekonomik hedeflerin ayrılmaz parçası haline gelmeye başladığını belirten Yılmaz, şöyle konuştu: “Ticari ve ekonomik hedeflerle, askeri hedeflerin daha fazla örtüştürülmesi, dünyanın geleceğine kaygıyla bakmamıza neden olmaktadır. Bütün bu gelişmelerin Türkiye’ye elbette ki etkisi olacaktır.”


"Dış politikdaki başarısızlık ekonomiyi olumsuz etkiliyor"
Türkiye’nin bu gelişmeler karşısında pozisyon alamadığını, dış politikadaki başarısızlığın ekonomiye doğrudan etki ettiğini kaydeden Yılmaz, “Bütün komşularla kavgalı olunması, yarım yüzyılı aşan bir süredir müttefik olarak aynı kampta yer aldığımız ülkelerle bile ilişkilerin bozulması, AB üyelik sürecinin neredeyse durma noktasına gelmesi, ülkemizin ekonomik hedeflerine ve beklentilerine darbe vuracak niteliktedir” diye konuştu.
Son birkaç gün içinde açıklanan Avrupa Birliği Komisyonu “Türkiye Ülke Raporu” ile kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s ve yatırım bankası JP Morgan’dan yapılan açıklamalara da değinen Ayfer Yılmaz, “Bu üç açıklamanın ortak paydası şudur: Uluslararası ilişkilerdeki başarısızlık, demokrasinin rafa kaldırılarak OHAL ile yönetilen ülke olmamız ve ekonomideki makro dengelerin bozulması. Yüksek faiz, yüksek döviz kuru, yüksek enflasyon diye açıklanan sorunların temelinde, demokrasi, makro ekonomi ve dış ilişkilerdeki alçalmalar yatmaktadır. Açıktır ki, ne kadar alçalırsanız, sorunlarınız da o kadar büyür” dedi.


Plansızlık Türkiye’nin kayıplarını artırıyor
“Bütün dünya kuruşun hesabının yaparken Türkiye’nin kaynaklarını doğru kullanamadığını” ifade eden Yılmaz,  şunları söyledi:
“Plansızlık ve başarısızlıklar Türkiye’nin kayıplarını artırmaktadır. 2013 yılında 951 milyar dolara yükselen GSMH, dört yıl sonra 2017 yılında 851 milyar dolara düştü. Kötü yönetim 100 milyar dolarlık bir kayba neden olmuş. Kişi başına düşen gelirde de bunu görüyoruz. 2013 yılında 12.480 dolar olan kişi başına gelir 2017 yılına gelindiğinde 10.597 dolara düştü. Son dört yılda; milli gelir hesabı açısından bakıldığında 100 milyar dolar, kişi başına bakıldığında ise 2 bin dolar buharlaşıverdi.”


Mali disiplin bozuldu
Türkiye’nin bütün gelişmişlik göstergelerinde gerilediğinin uluslararası kuruluşların raporlarıyla da ortaya konulduğuna işaret eden Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Mali disiplin bozuldu. Sosyal transfer harcamaları yoksullukla mücadele yerine yoksulların bu yardımlara bağımlı hale getirilmesinde kullanıldı. Sıcak para girişinde bolluk yılları, har-vurup harman savrulan yıllar oldu. Dış borç faizlerinin düşük olması üzerine tüketici kredisi kullanımı teşvik edildi. Halk borçlanmaya yönlendirildi. Tüketim kaynaklı gelişen sağlıksız büyümeyle de övünüldü. İşte bugün bu yanlışlıkların sıkıntılarını çekiyoruz. Kamu Özel Sektör İşbirliği için verilen ek garantiler, iktidarın kendi zenginlerini yaratma modeline dönüştü. Hükümet, ortaya konulan bu projelerle bir yandan kendi zenginlerini yaratırken, öte yandan projelerin istihdam kapasiteleri yatırım dönemiyle sınırlı kalmış, ancak ödemeleri halkın sırtına döviz bazında 20-25 yıllık yük olarak yüklenmiştir.”


"Bu büyüme obez bir büyümedir"
Varlık Fonu’nu da eleştiren Yılmaz, bu fonun gelecekte Türkiye’nin önüne yeni sıkıntılar çıkaracağını, Açıklanan büyüme rakamlarını gerçekçi bulmadığını, bunun tüketime dayalı bir büyüme olduğunu kaydeden Yılmaz, “Bu büyüme, obez bir büyümedir. Sağlıklı bir büyüme değildir. Büyüme borçlanmayla sürdürülüyor. İç tüketim ve inşaat sektörü körüklenerek büyüme sağlanmaya çalışılıyor. Kimi yıllarda ihracatın büyümeye katkısı sıfırdır. Biz vatandaşlara katkısı da işsizliktir, borçlanmaktır” dedi.


Özellikle 2007 sonrasında Türkiye ekonomisinin “borç ekonomisi” haline geldiğini vurgulayan Ayfer Yılmaz, “Plansız programsız ekonomi yöntemi, kıt olan kaynakların akılcı kullanılamaması, ülkemizin kredi derecesinin yatırım yapılabilir seviyenin altına inmesi, günübirlik dış politika kararlarının yanı sıra uluslararası fonların daralması ve faizlerin artması Türkiye’yi bir açmaza doğru itmektedir” diye konuştu.


"Çare üretmektir"
Çarenin  üretimi artırmakta, inovasyona yönelmekte, rekabet gücünü artırmakta, yüksek teknolojiye yatırım yapmakta, sanayi 4,0’ı anlamakta yattığını anlatan Ayfer Yılmaz, “bunları yapmak yerine oyalama taktikleri ile toplumun beklentileri geçiştiriliyor. Sosyal transfer harcamaları ile yoksulluğu geriletmek yerine ‘sadaka’ ve ‘ulufe’ sistemi kurarak halkı aldattıkları gibi; KGF, KOSGEB, TÜBİTAK, Girişim sermayesi, faiz desteği, istihdam desteği, nefes desteği adı altındaki teşvik ve desteklerle de küçük ve orta ölçekli işletmeler oyalanmaktadır. Bunun adı, öldürmüyorum ama sürünmeye devam edeceksin demektir” dedi.


İYİ Parti iktidarında yapılacaklar
Ekonomi ile ilgili bakanlar arasında koordinasyonun olmadığını, devletin vekaletle yönetildiğini, para ve maliye politikalarının çelişkiler barındırdığını anlatan Ayfer Yılmaz, İYİ Parti iktidarında ilk elden yapılacakları da şöyle özetledi:
“İYİ Parti, vatandaşımızla toplumsal sözleşme yaparak yola çıkacak. Demokratik parlamenter sistemi yeniden inşa edilecek. Her şeyden önce normalleşme sağlanacak, OHAL tarihe karışacak. Devlet, kurum ve kuralları yeniden çalışır hale gelecek. Düzenleyen, denetleyen, şeffaf, hesap veren bir devlet anlayışı egemen kılınacak.”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.