Kılıçdaroğlu: "Bunların Milliyetçiliği Su Milliyetçiliği, Laf Milliyetçiliği"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Kendi adasına, kendi toprağına sahip çıkamayan bir iktidar milli değil, gayri millidir. Bunların milliyetçiliği su milliyetçiliği, laf milliyetçiliği. Burnumuzun dibinde 4 kilometre, 4 mil ötede. 4 mil. Yunanistan askeri çıkıyor. Soru soruyoruz, tık yok. Dut yemiş bülbül gibi. Diğer konularda niye dut yemiş bülbül gibi olmuyorsun, bu konuda oldun, birilerine söz mü verdin, bu adaları birilerine peşkeş mi çektin?” diye sordu.

Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, özetle şunları söyledi:

“Ege Adaları, burnumuzun dibinde. Ege Adaları Yunan Ordusunun işgali altında. En son Keçi Adasına çıkıldı. 4 mil uzaklıkta. Şimdi ben Erdoğan’a defalarca sordum, bu adalarla ilgili bizim hakkımız hukukumuz var mı? Tık yok.

“BU KEÇİ ADASI KİMİN KARDEŞİM?”

Şimdi Keçi Adasına çıktılar. Şimdi ben Erdoğan’a yine herkesin anlayacağı bir dille sorayım. Bu Keçi Adası kimin kardeşim? Bizim değilse çık bizim değil de. Bizim ise bizimdir de. Ne bizim ne Yunanistan’ın hiç kimsenin değil diyorsan onu söyle. Ama tık yok.

“BU ADALARI SİZ SATTINIZ MI? BİRİLERİNE PEŞKEŞ Mİ ÇEKTİNİZ?”

Ben merak ediyorum, bu adaları siz sattınız mı? Birilerine peşkeş mi çektiniz? Ne oldu? Süleyman Şah Türbesini kaçırdın, bizim topraklarımız orası. Şimdi adaları da birilerine peşkeş çekiyorsun. Ben dedim ki o adalar bizimdir, Yunanistan Savunma Bakanı gel de al demişti. Ben de evet geleceğim 2019’da alacağım, Ecevit Kıbrıs’ı nasıl aldıysa o adaları da alacağım demiştim. Ben bekledim ki hükümetten birisi çıkıp diyecek ki evet arkadaş biz alacağız diyecek. Hani milliyiz diyorlardı ya. Ben ne diyordum bunlar ne yerli ne de milli. Bunlar gayri milli. Kendi adasına kendi toprağına sahip çıkamayan bir iktidar milli değil, gayri millidir. Bunların milliyetçiliği su milliyetçiliği, laf milliyetçiliği. Burnumuzun dibinde 4 kilometre, 4 mil ötede. 4 mil. Yunanistan askeri çıkıyor.

“DUT YEMİŞ BÜLBÜL GİBİ”

Soru soruyoruz, tık yok. Dut yemiş bülbül gibi. Diğer konularda niye dut yemiş bülbül gibi olmuyorsun, bu konuda oldun, birilerine söz mü verdin, bu adaları birilerine peşkeş mi çektin? Ben merak ediyorum ve bu sorunun cevabını bekliyoruz. Bakalım bu sorunun cevabını verecek mi, verir mi, tık çıkmaz. O şimdi bakıyor yeşil dolarlara bakıyor, nasıl götüreceğiz malı diye.”

"BU MODELİN ADI HİTLER MODELİDİR"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “OHAL’i yeniden getiriyorlar, niye getiriyorsun kardeşim? FETÖ ile mücadele değil, muhalefetle mücadele ediyorlar” derken, “Yargı eğer siyasi otoritenin emrine girerse hiç kimsenin can ve mal güvenliği olmaz. Birisi konuşacak, savcı hemen fezlekeyi hazırlayacak, birisi konuşacak hemen hakim onun beklentilerine uygun karar verecek. Bu modelin adı Hitler modelidir” ifadelerini kullandı.

“OHAL’i yeniden getiriyorlar, niye getiriyorsun kardeşim? FETÖ ile mücadele ise yap mücadeleni, kimse sen mücadele ettin de karşı mı çıktı? Tam tersini yapmak istiyorlar. FETÖ ile mücadele değil, muhalefetle mücadele ediyorlar. Kendilerinin aleyhine yazan ya da gerçekleri yazan gazetelerle mücadele ediyorlar. Gazetecilerle mücadele ediyorlar. Sivil toplum örgütlerin başkanlarıyla mücadele ediyorlar.

Boğazı kesilen gencecik hiçbir günahı olmayan er var, ‘efendim bunlara kimse dokunmayacak’ Yani öldürenlere kimse dokunmayacak. Bu mudur adalet?

“11 BİN KİŞİYİ  BOŞU BOŞUNA HAPİSHANELERDE TUTTULAR”

ByLock uygulaması dolayısıyla 11 bin kişiyi  boşu boşuna hapishanelerde tuttular. Oysa biz bunların büyük bir kısmı mağdurdur, yanlış yapıyorsunuz dediğimiz zaman ‘vay siz de FETÖ’cüsünüz.’ Ya aynı yolda yürüyen sizdiniz. 17-25’ten sonra bir gazeteciyi devreye koyup Fetullah Gülen’e gönderen sizdiniz. ‘Aman ne olursun bizi affet’ diyen sizdiniz.

Dediler ki ByLock kullananların tamamı FETÖ’cüdür, 11 bin kişinin FETÖ’cü olmadığı gerçeği çıktı. 11 bin kişi. Kurunun yanında yaş da yanar diyorlardı. 11 bin kişi, 11 bin yaş olur mu?

‘Kusura bakmayın mağdur falan yok’ demişlerdi. Bugün 11 bin mağdur çıktı ortaya. Ergenekon, Balyoz davasında da aynı şekilde olmuştu. Şanlı ordumuzun komutanlarını utanmadan sıkılmadan FETÖ ile işbirliği yaparak hapishanelere tıktılar.

“İTİBARLARINI İADE EDİN KARDEŞİM”

Şimdi biz söylüyoruz, 11 bin ByLock kullanıcısının da Ergenekon, Balyoz davasından mağdur olanların da itibarlarını iade edin kardeşim.

Bunlara birilerinin sahip çıkması lazım. Biz sahip çıkacağız ve biz onlara sahip çıkarken sevgili Peygamberimizin Veda Hutbesini bir bölümünü ben burada okumuştum. Şöyle diyor; ‘Sakın zulmetmeyin. Herkes ancak kendi işlediği suçtan sorumludur.’

Bunların gerçekten de yatacak yeri yoktur. Her türlü zulmü yaptılar. Her türlü işkenceyi yaptılar. Hapishaneler tıka basa dolu. Türkiye’nin tamamı yarı açık cezaevi.

Biz bir şey daha yaptık. 5 Ekim 2016’da bu ByLock’ta sahtekârlık olduğunu tespit etti bizim arkadaşlarımız ve bir rapor hazırladılar, raporu Başbakanlığa gönderdiler. Onlar 2017’nin son aylarında bunu fark ettiler.

“HAKİMLER ÜZERİNDE BÜYÜK BASKI VAR”

Hâkimler üzerinde büyük baskı var. Hâkimler Savcılar Kurulu görevini sağlıklı yapamıyor. Hâkimler Savcılar Kurulunun saygıdeğer üyelerine sesleniyorum; saraydan talimat alıp karar verecekseniz o görevden ayrılın, çünkü yargıya ihanet ediyorsunuz. Saraydan değil de iradenizle karar alıyorsanız benim başımın üstünde yeriniz var. ByLock dolayısıyla hâkimler karar veriyorlar, ne zaman 2016’da. Diyorlar ki ByLock’un delil olarak dikkate alınması için ayrıntılı araştırma yapılması gerekir. Bu kararı alan hâkimler sürüldü. Şimdi 11 bin kişi çıktı, kim haklı, bu hâkimler haklı. Peki ben Hâkimler Savcılar Kuruluna seslenmek isterim; bu hakimleri niye sürdünüz? Saraydan mı talimat aldınız?

“HÂKİMLER SAVCILAR KURULU OLUN AMA HÂKİMLER SARAY KURULU OLMAYIN”

Eğer saraydan talimat almayı düşünüyorsanız kapatın orayı gidin sarayda bir odaya yerleşin. Biz de kurtulalım, siz de kurtulun. Acaba sizlere bir söz mü verildi? Gelecek için bir söz mü verildi? Hâkimler Savcılar Kurulu olun ama hâkimler saray kurulu olmayın.

Gece yarısı hâkim değiştiriyorlar, gece yarısı. Niye hâkim değiştiriyorlar? Efendim Erdoğan’ın benim aleyhime açtığı tazminat davalarına bakan hâkimi değiştirdiler… Sanıyorlar ki biz çekineceğiz. Sonuna kadar mücadele edeceğiz, sonuna kadar. 

Yargı eğer siyasi otoritenin emrine girerse hiç kimsenin can ve mal güvenliği olmaz. Birisi konuşacak, savcı hemen fezlekeyi hazırlayacak, birisi konuşacak hemen hâkim onun beklentilerine uygun karar verecek. Bu modelin adı Hitler modelidir. 21. Yüzyılın Türkiye’sinde Hitler modeline karşı çıkıyoruz.”