Kılıçdaroğlu: CHP’de Hiçbir Partide Olmadığı Kadar Demokrasi Var

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Hayatım boyunca genel başkan olduktan sonra ve genel başkan olmadan önce hiçbir delegeye telefon açıp ‘bana oy ver’ demedim. Bu çok ağır bir şeydir. ‘Sen bana güvenmiyorsun, ben sana yalvarıyorum’ anlamına gelir. Asla, asla, asla. Bunlara ben girmem. Tam tersine her delege özgürce oyunu kullanır. Partide demokrasi var. Hiçbir partide olmadığı kadar demokrasi var” dedi.

CHP lideri Kılıçdaroğlu, FOX TV’de düzenlenen “Liderler FOX’ta” programında 24 Haziran seçimlerine ve gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.24 Haziran seçiminde kendisini en çok şaşırtan durumun “iktidarın ufuksuzluğu” olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, “Ben beklerdim ki yeni projeler, ekonomi ile ilgili, eğitim ile ilgili, dış politika ile ilgili, sosyal barışımızla ilgili, sosyal devletle ilgili böyle olağanüstü güzel projeler ortaya koyarlar. Gele gele bir kıraathane geldi. Gerçekten şaşırdım” diye konuştu.

“HİÇBİR SİYASİ PARTİNİN LİDERİ CUMHURBAŞKANI ADAYI OLMAMALI”

Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı adayı olma sebebini ise,  “Benim yaptığım açıklamalar vardı, CHP Genel Başkanı olarak.  Hiçbir siyasi partinin lideri Cumhurbaşkanı adayı olmamalı diye. Çünkü Cumhurbaşkanı tarafsız olmalı. Çünkü parlamentoya geldiğinde tarafsızlığı, namusu ve şerefi üzerine ant içecek. Ben buradan hareketle ben Cumhurbaşkanı adayı olmamayı yeğledim ve doğru buldum” ifadeleriyle açıkladı.

“CHP OLARAK DEMOKRASİYE İNANAN VE DEMOKRASİYİ SAVUNAN BİR PARTİ OLARAK ÖNE ÇIKTIK”

16 Nisan referandumunun sosyal demokrat partilerle; demokrasiye inanan ve demokrasiyi savunan diğer partiler arasında bir köprünün oluşmasına yol açtığını söyleyen CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun konuşması şöyle devam etti:

“Bu köprü bizi bugünkü noktaya getirdi. Biz anayasa referandumunda yüzde 49 oyu boşuna almadık. Hiçbir CHP bayrağı kulanmadık. Adalet Yürüyüşü’nde de aynı şeyi yaptık. Toplumun her kesimini kucakladık. Biz CHP olarak demokrasiye inanan ve demokrasiyi savunan bir parti olarak öne çıktık. O kadar öne çıktık ki demokrasiye karşı kurulan bir kumpası 15 milletvekili vererek bozduk. Bu şu algıyı kesinlikle güçlendirdi. CHP, demokrasiden yanadır. İYİ Parti bizim seçimde rakibimiz ama rakibimizin önünün kesilmesini biz istemedik ve tahammül bile etmedik. Dolayısıyla bizim ana amacımız demokrasiye inanan bütün güçleri demokrasi çemberi içine almak ve o çerçevede çalışmak.”

“CHP’DE HİÇBİR PARTİDE OLMADIĞI KADAR DEMOKRASİ VAR”

“Siz partinizin içinde demokrat mısınız?” sorusuna Kılıçdaroğlu, şu cümlelerle yanıt verdi:

“Parti içinde demokratım. Bunu büyük bir özgüven ve rahatlıkla söyleyebilirim. Hayatım boyunca genel başkan olduktan sonra ve genel başkan olmadan önce hiçbir delegeye telefon açıp ‘bana oy ver’ demedim. Bu çok ağır bir şeydir. ‘Sen bana güvenmiyorsun, ben sana yalvarıyorum’ anlamına gelir. Asla, asla, asla. Bunlara ben girmem. Tam tersine her delege özgürce oyunu kullanır. Partide demokrasi var. Hiçbir partide olmadığı kadar demokrasi var.

"YAN YANA GELEMEZ DENİLEN İNSANLARI YAN YANA GETİRDİK"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Yan yana gelemez denilen insanları yan yana getirdik. Beraber ‘demokrasiyi savunuyoruz, beraber ülkemizin çıkarlarını savunuyoruz’ dedik. Bu politika bir gecede söylenip ertesi gün gerçekleşecek bir olay değil” dedi.

Kendisinin en başından beri demokrasinin Türkiye’ye gelmesi için elinden gelen her türlü çabayı gösterdiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, hiçbir zaman bireysel bir beklentinin içinde olmadığını belirtti. “Söz konusu vatansa gerisi teferruattır” sözünü anımsatan Kılıçdaroğlu, “Ben cumhurbaşkanı olsam ne olur, başbakan olsam ne olur, ülke bu haldeyken. Ülkeyi düzeltmemiz lazım. Ülkede huzuru egemen kılmamız lazım” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin büyük bir değişime ihtiyacı olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, bunun en önemli ayağının demokrasi olduğunu söyleyerek, “Bu bağlamda biz önemli bir adım attık. El birliği içinde bu ülkeye demokrasi getireceğiz” diye konuştu.

“BİR İTTİFAK İÇİNDE GİDİYORUZ VE HEPİMİZ DEMOKRASİYİ SAVUNUYORUZ”

“Ana muhalefet olarak neden korkutanların karşısında cesaret içinde durup neden korkan insanların korkularının önüne geçemediniz?” sorusuna Kılıçdaroğlu, şu cümlelerle yanıt verdi:

“Birincisi, dağınık bir yapı vardı. Şimdi o dağınık yapı büyük ölçüde dağınıklıktan kurtuldu. Bir ittifak içinde gidiyoruz ve hepimiz demokrasiyi savunuyoruz. Eskiden bunlar solcu, bunlar sağcı, bunlar ortacı, bunlara inanmayın diye ayrıştırma politikası üzerine korkuyu egemen kılıyorlardı. Biz hiçbir zaman korkmadık, telefonları dinleniyor, ‘dinlemezsen namertsin’ dedik. Türkiye büyük bir ülke. 81 milyon vatandaş var. Dolayısıyla bakıldığı zaman büyük coğrafyada kimin ne zaman ne yaptığınız biz bilemeyiz, bilme şansımızda yok.

“YAN YANA GELEMEZ DENİLEN İNSANLARI YAN YANA GETİRDİK”

Ama onlar bütün istihbarat örgütleri ile kişileri dinlemeye, cezalandırmaya; yargıyı farklı yerlere taşımaya, egemen olmaya; parlamento da kurdukları çoğunlukla diledikleri yasaları çıkarma gibi bir süreci başlattılar. İnsanları iflas ettirdiler, bazılarına büyük krediler verdiler, öbürüne büyük krediler verdiler, öbürüne büyük ihaleler verdiler. Ödüllendirme ve cezalandırma içinde bu işi götürdüler. Biz buna karşılık son derece mantıklı ve sabırlı bir politika izledik. Demokrasi politikası. Yan yana gelemez denilen insanları yan yana getirdik. Beraber ‘demokrasiyi savunuyoruz, beraber ülkemizin çıkarlarını savunuyoruz’ dedik. Bu politika bir gecede söylenip ertesi gün gerçekleşecek bir olay değil.”

“MEDYA ÜZERİNDEKİ BASKILARA DA HER ZAMAN KARŞI ÇIKACAĞIZ”

CHP lideri Kılıçdaroğlu, politikada olduğu sürece medya özgürlüğü için elimden gelen her türlü çabayı göstereceğini belirterek, “Hiç kimsenin endişesi olmasın, medya üzerindeki baskılara da her zaman karşı çıkacağız. Parlamento içinde ve dışında medyayı ziyaret ederek onların sorunlarını dinleyerek çözümleri varsa bize ilettikleri de o çözümlerin arkasında durarak bunları yapacağız” ifadelerini kullandı.

“DARBE HUKUKUNDAN ARINMAMIŞ BİR PARLAMENTER SİSTEM BİZİM ANLADIĞIMIZ ANLAMDA DEMOKRATİK BİR PARLAMENTER SİSTEM DEĞİLDİR”

Parlamenter sistem konusunda bir komisyon kurduklarını aktaran Kılıçdaroğlu’nun konuşması şu şekilde devam etti:

“Diğer partilerin katılımı ile bir komisyon oluşturuldu, bir metin hazırlandı. O metinin sanıyorum son şekli verilecek, genel başkanlara sunulacak ve yarın da kamuoyuyla paylaşılacak. Demokratik parlamenter sisteme geçiş zaten bizim önemli hedeflerimizden birisi . Demokrasi üzerindeki tüm vesayeti kaldırmak. Burada şu çok önemli. Demokratik parlamenter sisteme  geçeceğimiz zaman başta Binali Bey, ‘Bak bunlar eskiye geçem istiyorlar ’diye. Zinhar eskiye geri dönülmek istenmiyor. Eski ayrı bir şey. Darbe hukukundan arınmamış bir parlamenter sistem bizim anladığımız anlamda demokratik bir parlamenter sistem değildir. Parlamento üzerindeki bir vesayet varsa bu demokratik bir parlamenter sistem değildir. Yüzde 10 seçim barajının olduğu, milli iradenin de parlamentoya tam olarak yansımadığı bir rejim, demokratik parlamenter sistem değildir. Bizim yapacağımız ilk iş, 12 Eylül-12 Mart darbe hukukun bütün düzenlemelerini ortadan kaldırmak. Anayasadaki YÖK’ten tutun seçim yasasındaki yüzde 10 seçim barajına kadar. ”

“HERKES GÜVEN İÇİNDE GİTMELİ VE OYUNU KULLANMALI”

Sandık güvenliğine nasıl sağlanacağına yönelik sorulan soruya Kılıçdaroğlu, sandık güvenliği için son 1,5 yıldır çalıştıklarını belirterek şunları söyledi:

“Hangi sandıklarda sorun var? Bazı verilerden yola çıkarak bu sandıkları saptadık. Bu sandıkların sayısı 30 bin. Sonra bir araya geldik. Nasıl geniş bir iş birliği gerçekleştirebiliriz? Millet İttifakı, Millet İttifakının dışındaki diğer partiler, Sivil Toplum Kuruluşları (STK) ve Meslek Odaları ve gönüllüler. Bunun için iki arkadaş görevlendirdik. Bir arkadaşımız genel başkan yardımcısı, tümüyle bu alana yoğunlaştı ve diğer siyasal partilerle ilişki kurdu. Diğer arkadaşımız STK ve gönüllülerle bağlantı kurdu, özel bir internet sitesi açarak. Dolayısıyla iki ayrı koldan hareket ettik. 30 bin sandığı saptadık, ondan sonra diğer siyasal partilerin, gönüllü kuruluşların katılımıyla eski genel merkez binamızda uzun toplantılar yapıldı. Kimler hangi sandıkta görevli olacak vesaire hesaplandı. Şu anda hiçbir sorunumuz yok. Herkes güven içinde gitmeli ve oyunu kullanmalı.”

HDP Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş’ın tutuklu olmasını doğru bulmadığını söyleyen CHP lideri Kılıçdaroğlu, eşit koşullarda seçime girilmediğini belirtti.

“TARIMDA SAĞLIKLI BİR PLANLAMA YAPACAKSINIZ VE ÜRÜNLERİN HANGİ FİYATTAN ALINACAĞINI BİR YIL ÖNCEDEN BİLDİRMENİZ LAZIM”

24 Haziran sonrası tarımda nasıl bir değişiklik olacağına yönelik sorulan soruya Kılıçdaroğlu, şu sözlerle yanıt verdi:

24 Haziran’dan sonra hemen ‘25 Haziran’da günlük gülistanlık olur, fiyatlar düşer’ dersek toplumu kandırmış oluruz. Bu bir zaman süreci içinde alınacak politikalarla bazı ürünlerin fiyatlarının düşürülmesi gerektiğini kabul etmemiz lazım. Alınacak politikalar nedir? Tarımda sağlıklı bir planlama yapacaksınız ve bu planlama çerçevesinde kimin hangi ürünü ekeceğini ve onu bir yıl sonra hangi fiyattan satacağını bir yıl önceden bildirmeniz lazım. Ona göre üretici ekmeli, ona göre kazanmalı. Yani herkesin ürün ekip, herkesin kazanabileceği bir planlama yapmak mümkün. Bunu kim yapacak? Yürütme organı yapacak. kim denetleyecek? Yasama organı denetleyecek. Bu çerçevede sağlıklı tablo oluşursa bunların hepsi gerçekleşebilir.

-“GELECEĞİ PLANLAMAMIZ LAZIM”-

Bütün mesele şu; eğer siz sağlıklı bir planlama yapamazsanız, ülkenizin geleceğini planlamazsanız, gelecek açısından bir şey vaat edemezsiniz. Nitekim Devlet Planlama Teşkilatı kapatıldığı için şu anda Türkiye’de planlama teşkilatı yok. Bir bakanlık var o işleri yapan. Burada da ast, üst mekanizmalar var. Bürokrasi bütün kuralları ile çalıştığı için sağlıklı bir planlama yapılmıyor. Önce bir planlama örgütü kurmamız lazım. Geleceği planlamamız lazım. Ülkenin 50 yılını, 100 yılını planlamamız lazım. Bunların yapılması gerekiyor. Bunlar yapıldığı zaman ki biz buna seçim bildirgemizde bütün ayrıntılarıyla verdik. Bunlar yapıldığı zaman siz gelecek açısından sağlıklı bir Türkiye inşa edebiliyorsunuz.