Öne Çıkanlar tbmm çin chp gündem palandöken facebook Entübe Sayısı Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk milliyetçi hareket partisi kemal kılıçdaroğlu Kuşadası Belediyesi Akşener

"Ülkemizde Kara Listede Olan FETÖ Mensubu ABD’de Rektör, Bu Ne Menem İştir?"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, canını kurtarmak için kapılarına gelenleri kovanların darbecilere ve azılı teröristlere sahip çıktığını belirterek, “Müttefik bildiğimiz ülkelere yakıştıramadığımız bu tablo karşısında elbette üzülüyoruz. Bakıyorsunuz şu anda ülkemizde kara listede olup kaçan FETÖ mensubu, Amerika'da bir üniversiteye rektör olarak atanabiliyor. Bu ne menem iştir, bu nasıl bir şeydir?” dedi.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 9. Büyükelçiler Konferansı münasebetiyle Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde konuştu. Geçen yılki konferansta FETÖ’ye ayrı bir yer verdiğini anımsatan Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişiminin tarihte devlete ve millete yapılmış ilk ihanet olmadığını belirterek, “Fakat hedefleri, uygulayıcıları ve sonuçları itibariyle en sinsi, pervasız, en büyük ihanettir. ‘Himmet, hizmet, diyalog, eğitim’ diyerek devletimiz içinde örgütlenen, takiyye yaparak kendini gizleyen, milletimizin malını, mülkünü, evlatlarını gasp eden bu çete, tarihimizin en alçak terör eylemini gerçekleştirmiştir” dedi.
 
İddianameler tamamlanıp itiraflar geldikçe, hem ihanetin büyüklüğünü, hem de milletin ortaya koyduğu mücadeleyi daha iyi anladıklarını belirten Erdoğan,  şöyle devam etti:
 
“Şu hususun altını çizmek istiyorum. 15 Temmuz nasıl içerde hainler ile vatan aşıklarını ayırmışsa, dışarda da aynı göreve icra etti. Bu hadise, dostlarımız ve müttefiklerimiz için de turnusol kağıdı oldu. O gece milletimiz canını hiçe sayarak demokrasiyi savunurken, on yıllardır bize insan hakları, özgürlük ve demokrasi dersi verenler ‘Bekle gör’ politikası izlemişlerdir. Kara gün dostluğunu ilk anlardan ispat eden belli ülkeler dışında dayanışma ve destek mesajları ancak darbe teşebbüsü başarısız olduktan sonra gelmeye başlamıştır. Ben burada sadece empati eksikliğinden bahsetmiyorum. Çok daha vahim bir durumdan, yani kayıtsızlıktan, umursamazlıktan hatta darbenin başarılı olmasını ummaktan bahsediyorum. Kimler olduğunu gayet iyi biliyoruz. Aynı ikircikli tavır, darbeciler karşısında aldığımız yasal tedbirler konusunda da devam ediyor. Terör örgütleri ve onların mensupları için gösterilen hassasiyet, darbenin en büyük mağduru olan milletimizden esirgeniyor. Bizim yaşadığımız hadiselerin onda birine maruz kalmayanların aldığı önlemler ortadayken, anayasamıza ve uluslararası hukuka ve hayata geçirdiğimiz OHAL ve diğer tedbirler, ilk günden itibaren bu çevreler tarafından insafsızca ve acımasızca eleştiriliyor. Daha da kötüsü, darbeciler, FETÖ üyeleri, eli kanlı katiller, kimi Avrupa ülkelerinde mağdur gibi karşılanmakta, kol kanat gerilmektedir. Sığınma hakkı, Suriyeli masumlardan, Arakanlı mazlumlardan, Afganistanlı, Afrikalı gariplerden esirgenirken FETÖ’cü ve PKK'lı teröristlere altın tepside sunuluyor. Canını kurtarmak için bir tas çorba için kapılarına gelenleri kovanlar, darbecilere ve azılı teröristlere sahip çıkmaktadır. 'Dost' demeye dilim varmıyor ama en azından müttefik bildiğimiz ülkelere yakıştıramadığımız bu tablo karşısında elbette üzülüyoruz. Bakıyorsunuz şu anda ülkemizde kara listede olup kaçan FETÖ mensubu, Amerika'da bir üniversiteye rektör olarak atanabiliyor. Bu ne menem iştir, bu nasıl bir şeydir?”
 
“FETO’nun Manipülasyonlarına Karşı Daima Müteyakkız Olacağız”
 
17-25 Aralıktan itibaren FETÖ ile mücadeleye devam ettiklerini ifade eden Erdoğan, kamuda FETÖ ile irtibatlı olanların büyük bir bölümünün temizlendiğini, 115 ülkede örgüte militan devşirme merkezi olarak kullanılan okulların kapatıldığı ya da Maarif Vakfına devredildiğini belirtti. Erdoğan, “40 yıldır sinsi bir kanser hücresi gibi içimizde büyüyen, son 25 yıldır dünyayı ahtapot gibi saran bir örgütle mücadele kolay değildir. Bu mücadele uzun zaman ve mesai alacaktır. Ama biz asla pes etmeyeceğiz. FETO’nun manipülasyonlarına ve süreci sulandırma çalışmalarına karşı daima müteyakkız olacağız. Adalet halel getirmeden, sapla samanı karıştırmadan, masumla suçluyu iyi ayırt ederek mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz” diye konuştu.
 
“Suriye Ve Irak'taki Ateşi Ülkemize Taşımaya Çalışıyorlar”
 
“Tarihimizde tek bir meseleyle uğraştığımız dönem bulamayız. Bugün de bir yandan FETÖ ile cebelleşirken diğer yandan da bölücü örgütle, DEAŞ'la ve DHKP-C ile mücadele ediyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu terör örgütlerinin amacının Türkiye’yi inanç ve etnik köken üzerinden çatışma içine çekmek olduğunu kaydetti. Erdoğan, “Toplumumuzun farklı kesimlerini hedef aldıkları saldırılarla bu örgütler, Suriye ve Irak'taki ateşi ülkemize taşımaya çalışıyorlar. Misafirlerimizi hunharca katlederek ülkemizi bilhassa turizm yönünden yaralamak istiyorlar. Tüm gayretlerine rağmen, tüm pervasızlıklarına rağmen, medya, siyaset, akademi içindeki bazı kendini bilmezlerden aldıkları açık desteğe rağmen hamdolsun şimdiye kadar bunu başaramadılar. Her terör hadisesinden sonra milletimiz birbirine daha çok kenetlendi" ifadelerini kullandı.
 
“2017 Yılında Siyasi Çözüm Sürecinin Önünün Açılabilmesi Umuduyla Tarihi Adımlar Attık”
 
2016 yılının, dış politika açısından çok yoğun bir yıl olduğunu ifade eden Erdoğan, dünyanın en büyük mülteci nüfusuna kapıların açıldığını, Türkiye’nin Suriye'de akan kanın durdurulması için seferber olduğunu anımsatarak, şöyle devam etti:
 
“Biz Akdeniz'in kıyılarında Aylan bebeğin sadece orada kıyıya vurmuş cesedinin resmiyle ağlama fotoğrafı çektirmedik. Biz onlara nasıl elimizi uzatabiliriz, bunun derdiyle dertlendik. Son olarak 45 bin Suriyeli kardeşimizin Halep'ten çıkarılması için geceli gündüzlü diplomasi yürüttük. 2017 yılında siyasi çözüm sürecinin önünün açılabilmesi umuduyla şu anda tarihi adımlar atmış bulunuyoruz. Rusya ve İran’la Moskova’da düzenlediğimiz toplantı ve diğer görüşmelerle Astana sürecinin zeminini hazırladık. Şu an devam eden ateşkes, kırılgan olmasına ve ihlallerle karşılaşılmasına rağmen bu bir fırsat penceresidir. Uzun bir dönemden sonra Suriye’de siyasi süreç aracılığıyla barışın sağlanması noktasında bir umut belirmiştir. Bunun heba edilmemesi için çalışmaya devam edeceğiz.
 
“Masada Ve Sahada Olmaya Devam Edeceğiz”
 
15 Temmuz hain darbe girişiminden 40 gün sonra Fırat Kalkanı harekatını başlatarak DEAŞ terör örgütünü sınırlarımızdan attık. Şüphesiz şehit haberleri hepimizin yüreğini dağlıyor ama operasyonlarımız DEAŞ’a tarihinin en büyük zayiatını verdiriyor. DEAŞ’a karşı kurulan uluslararası koalisyonun bu süreçteki ataleti ise ibretliktir. Son dönemde DEAŞ ile mücadele konusunda maalesef müttefiklerimizin ve koalisyon odaklarının sınıfta kaldıklarını ifade etmek istiyorum. Güney sınırımız boyunca bir terör koridorunun veya terör örgütlerinin yuvalandığı kurtarılmış bölgelerin oluşmasına asla izin vermeyeceğiz. Milli güvenliğimizi ilgilendiren konularda masada ve sahada olmaya devam edeceğiz. Öte yandan Irak’taki gelişmelere de kayıtsız kalmadık, kalmayacağız. Irak’ın DEAŞ’a karşı yürüttüğü askeri mücadeleyi desteklerken, Musul, Telafer ve Sincar konusundaki kaygılarımızı gidermek için her türlü askeri ve diplomatik tedbiri aldık. Irak hükümeti ile bu süreçte zor ancak samimi bir diyalogu da başlatmış olduk.
 
Dış politikamızı dar, kurumsal ve ideolojik kalıplara, 'bekle gör'lere, 'acaba kim ne der', bunlara mahkum edemeyiz. Stratejik etkinliği hedefleyen, girişimci ve vicdani diplomasi anlayışıyla çalışmalarımızı sürdürmeliyiz. 'Önce tedbir sonra tevekkül' diyerek önlem almalı, devrede kalmalı, aktif çaba göstermeliyiz. Türk-Rus ilişkileri, önceki senenin uçak hadisesinden güçlenerek çıkmışsa bunda girişimci diplomasimizin rolü vardır.
 
“2017 Yılında Ülkemizi Yoğun Bir Dış Politika Gündemi Bekliyor”
 
2017 yılında ülkemizi yoğun bir dış politika gündemi bekliyor. Bu hafta içinde Kıbrıs’ta çözüm açısından kritik önemde müzakereler yürütülecektir. Avrupa Birliği ile ilişkilerimiz bakımından ise şu hususların altını çizmekte fayda görüyorum; dünya beşten büyüktür, Avrupa da Avrupa Birliğinden büyüktür. AB’nin tam üyelik sürecine verdiğimiz öncelik değişmemiştir. AB halen ülkemiz için stratejik bir tercihtir. Bir taraftan bu hedef doğrultusunda adımlar atarken, birliğin ülkemize yönelik tutarsızlıklarına, çifte standartlı politikalarına da eyvallah demeyiz. Çabalar ancak karşılıklı olursa anlamlıdır.
 
Geçtiğimiz yıla özellikle Suriyeli kardeşlerimizin ölümü göze alarak çıktıkları o tehlikeli yolculukların son bulması için AB ile yürüttüğümüz çabalar sayesinde olumlu bir havaya gelmişti. Maalesef bu olumlu havanın devamı gelmedi. AB’nin artık göç mutabakatı bağlamındaki taahhütlerini yerine getirmesi gerekiyor. Olumlu gündem noktasında, Gümrük Birliği’nin güncellenmesi müzakerelerine öncelik verilmesi de isabetli olacaktır. Ayrıca AB tarafından getirilen zirve önerisini de olumlu buluyorum.
 
“Sayın Trump İle Mesafe Kaydedeceğimize İnanıyorum”

ABD ile ilişkilerimiz ise, ziyadesiyle hassas bir dönemden geçiyor. Terörle mücadelede karşılaştığımız sıkıntılar, Obama yönetiminin son yıllarda ortaya koyduğu bazı tercihlerle birleşmiş ve hem kamuoyumuzda hem siyasette tartışma konusu haline gelmiştir. DEAŞ, FETO ve diğer bölücü örgütlerden gelen tehditlere karşı, müttefikimiz ABD’yi kararlı, güçlü ve tereddütsüz bir biçimde yanımızda görmek istiyoruz. Yeni başkan Trump’ın 20 Ocak’ta görevi almasıyla özellikle birlikte karşılıklı diyalogu hızlandıracağımıza inanıyorum. Bilhassa bölgesel konularda Sayın Trump ile anlayış birliğine vararak kısa zamanda mesafe kaydedeceğimize inanıyorum.”
 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.