"Sincar Yeni Bir Kandil Olma Yolunda"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Sincar yeni bir Kandil olma yolunda. Onun için biz Sincar’a müsaade edemeyiz çünkü orada PKK var. Telafer’de ne yazık ki Türkmen kardeşlerimiz ikiye bölündü. Bir kısmı Şia, bir kısmı Sünni. Şimdi orada mezhepler noktasında çatışma var, biz bunu istemiyoruz. Suriye ve ırakta bekamızı tehdit eden hiçbir gelişmeye seyirci kalmıyoruz, kalmayacağız” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Kültür ve Kongre Merkezi’ndeki Gazi ve Şehit Yakınları Atama Töreni’nde konuştu. “Milletimizden aldığımız güçle FETÖ’ye karşı kararlı mücadele yürüttük. 15 Temmuz gecesi görüldü ki, emniyet ve yargı başta olmak üzere demokrasi içindeki gücünü kırmamış olsaydık işimiz çok güç olacaktı” diyen Erdoğan, şöyle devam etti:

“Biz ihanet etmedik. Eğer ihanet etseydik hasbi davranmasaydık hırsımızla hareket etseydik, şahsımı ve ailemi öldürmeye, bizi tutuklamaya gelenleri askerim, güvenlik güçlerimiz 10 gün sonra yakaladı. Onları orada öldürürlerdi. Ama öldürmediler, aldılar, hemen gözaltına karakola oradan da yargının karşısına çıkardılar. Bu bizim asilliğimizden geliyor. Bizim 246 şehidimiz var, o hainlerden kaç tane var? 39 tane. Demek ki bizim polisimiz bunlarla böyle bir mücadeleye girmedi. Tutuklayalım, yargının karşısına götürelim, kararı yargı versin dedi. Şimdi haklı olarak benim vatandaşım ne diyor, ‘idam, idam, idam’ diyor. Ben de vatandaşıma ne diyorum, bizim hukuk sistemimizde parlamento bunun kararını verir. Parlamento böyle bir kararı alacak olursa cumhurbaşkanı olarak bu karar bana geldiğinde ben de bunu onarım. Bizim ülkemiz demokrasiyle yönetilen bir ülkedir, milletin kararı üstüne bir karar yoktur. Dünyanın çoğunluğunda bu uygulama var. Tablo böyle olduğu halde bize kalkıp akıl verenler, o aklı kendilerine saklasın.”

-“KARŞILARINDA MİLYONLARI GÖRÜNCE ŞAŞIRDILAR”-

15 Temmuz’u işgal girişimi olarak nitelendirdiklerini söyleyen Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:

“Terör örgütleriyle mücadele etmekten yorgun düştüğünü, yaşadığı ekonomik krizlerle hırpalandığını, kendi iç mücadelesinde enerjisini tükettiklerini varsaydıkları bu milletin artık kendilerine karşı koyamayacağını sandılar. 2012 yılından sonra hayata geçirdikleri provokasyonlarla nefesimizin tamamen tükendiğini düşündüler. Kendi aralarındaki görüşmelerde ‘Üç beş bomba atılınca, kurşun sesi duyulunca ortada kimse kalmaz merak etmeyin’ diyorlardı, karşılarında milyonları görünce şaşırdılar.

Süre doluyor. Onun için bizler bu yolda kararlılıkla devam edeceğiz. Şimdi birileri diyor ki ‘Bu nasıl darbe? O tanklardan niye daha çok ateş edilmedi, o uçaklardan niye daha çok bomba atılmadı?’ Bunun cevabı gayet basit. Korkuyu unutmuş, ölümü göze almış insanlara istediğiniz kadar mermi sıkın, istediğiniz kadar bomba atın, netice değişmez. Sadece daha çok kan dökülürdü, daha çok can yanardı. Bizim milletimizin ölüme bakışı öyle başkaları gibi değildir. Biz ölümü yok oluş değil, asıl olana kavuşma olarak gördüğümüz için tevekkülle karşılarız.

-“YAKIN ARKADAŞLARIMIN İÇERİSİNDE DE VARSA ONLARA DA SESLENİYORUM…”-

15 Temmuz gecesi 246 değil de, 246 bin insanımız şehit olsaydı, bu mesele üzerinden polemik üretenler acaba darbeyi kabul edecekler miydi, o zaman da bahane bulacaklardı. Öyleyse ne darbenin, ne darbe girişimine karışanların ne de o örgüte doğrudan veya dolaylı destek veren hiç kimsenin gözünün yaşına bakma hakkına sahip değiliz. Onun için kimse bize mağdur edebiyatı yapmasın. Eğer benim yakın arkadaşlarımın içerisinde de varsa onlara da sesleniyorum, sakın bize mağdur edebiyatı yapmayın arkadaş. Benim mağdur mazlumlarım burada. Kimse kalkıp da cezaevlerinde olanlar, mağdur olduğunu mu iddia ediyor, mektuplar geliyor, itirazlar. Hepsi aynı kalıptan çıkmış, aynı şeyler. Siz kimi aldatıyorsunuz ya? Onun için Müslüman bir sokulduğu delikten bir daha sokulmaz. Biz bir daha sokulmayacağız.

Mağduriyete uğramış olanların hakkını gözetmek elbette ki vazifemiz, ama özellikle 17-25 Aralık’a rağmen, 15 Temmuz’a rağmen FETÖ’nün içinde yer alamaya devam eden ne mağdurdur, ne masumdur. Bu kişilerin en yakınlarımız da olsa adalete hesap vermelerini sağlamak, gereken işlemleri yaptırmak mecburiyetindeyiz çünkü bizim şehitlerimize ve gazilerimize karşı sorumluluğumuz var.”

-“MÜMBİÇ’E, RAKKA’YA YÖNELECEĞİZ”-

PKK’yla ve uzantısı kuruluşlarla, kişilerle sınır içinde ve dışında daha kararlı bir mücadele edildiğini söyleyen Erdoğan, Suriye’de devam operasyon hakkında şunları söyledi:
“ÖSO’yu Cerablus’a soktuk, biz de arkalarından girdik ve DEAŞ Cerablus’u bıraktı gitti. 30 bin Cerablus halkı geldi topraklarına yerleşti. Arkasından Rai’ye girdik, orayı da DEAŞ terk etti. Durmadık, aşağıda Dabık vardı, Dabık’ı da terk ettiler. Şimdi El Bab’a yürüyoruz. Çünkü El Bab onların önemli bir merkezi. El Bab’ı da onlar terk edecekler, ondan sonra Mümbiç’e, Rakka’ya yöneleceğiz. Dün akşam Sayın Obama ile görüşmemiz oldu ve bu görüşmemizle birlikte bu tür adımları atacağımızı kendileriyle paylaştık. PYD/YPG gibi terör örgütlerine bizim ihtiyacımız yok, Rakka’da gelin birlikte DEAŞ’ı atalım. Bunu biz sizle beraber hallederiz, bu gücümüz var. Bunlar nedir yahu, basit bir terör örgütü.

-“SİNCAR’A MÜSAADE EDEMEYİZ”-

Suriye ve Irak’ta, şu anda Musul’da, Kerkük’te, Telafer’de, Sincar’da bu mücadeleyi yine sürdüreceğiz. Niye, Sincar yeni bir Kandil olma yolunda. Onun için biz Sincar’a müsaade edemeyiz çünkü orada PKK var. Telafer’de ne yazık ki Türkmen kardeşlerimiz ikiye bölündü. Bir kısmı Şia, bir kısmı Sünni. Şimdi orada mezhepler noktasında çatışma var, biz bunu istemiyoruz. Telafer’e sesleniyorum. Bırakın bu mezhep çatışmasını. Mezheplerin üzerinde İslam var, İslam’da birleşin. Suriye ve ırakta bekamızı tehdit eden hiçbir gelişmeye seyirci kalmıyoruz, kalmayacağız.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomide yavaşlayan çarkların hızlanması için gereken tedbirlerin alındığını ifade ederek, sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Yatırımları azaltmak şöyle dursun, artırarak devam ediyoruz. Büyük projeleri ardı ardına açıyor, yeni proje çalışmalarını hızlandırıyoruz.  Bir diğer taraftan da Kanal İstanbul’un hazırlıkları yapılıyor, Karadeniz’i Marmara’ya bağlayacağız. 15 Temmuz’u Necip Fazıl’ın dilinden ifade edecek olursam, ‘Sur’da bir gedik açtık, mukaddes mi mukaddes/ Ey kahpe rüzgar, artık ne yandan esersen es.’”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.