Öne Çıkanlar çin tbmm chp gündem palandöken facebook akbank İdlib Kuşadası Belediyesi Akşener Pandemi AİLE

CHP Sözcüsü Öztrak: “Bu Hükümet Ne Yerlidir Ne De Millidir; Beceriksiz Ve Kirlidir”

CHP Sözcüsü Öztrak, 2016’da iki Mehmetçiğin yakılarak şehit edilmesi fetvasını veren IŞİD’cinin Türkiye’de olduğunun, hatta Gaziantep’te kuşçuluk yaptığının ortaya çıktığını belirterek, “Bu şahıs önce tutuklanmış, sonra serbest bırakılmış. Ben buradan soruyorum bu kişiyi hangi güç serbest bıraktı? Kim bu IŞİD-severler?” diye sordu.

Konuyla ilgili haberlerin basında yer almasının ardından, bu teröristin yeniden tutuklandığını söyleyen Öztrak, “Peki, bunca zaman aklınız neredeydi? Bu acı olay bir kez daha gösterdi ki, Erdoğan Şahsım Yönetimi ne yerlidir, ne de millidir. Beceriksiz ve kirlidir” dedi.

Yaklaşan kışın vatandaş için artan enerji faturaları nedeniyle kara kışa dönüşeceğini belirten Öztrak, “Elektrik bir yılda 3 kez zamlandı. Aylık faturalar 52 lira şişti. Elektriğe zamları kim yaptı? Beceriksiz Erdoğan Şahsım hükümeti. Doğalgaz 7 kez zamlandı. 300 metreküplük tüketimde faturalar 102 lira arttı. Sanayi için yapılan son doğal gaz zamlarından bahsetmiyorum bile. Bunlarda fiyata yansıyacak. Bu doğalgaz zamlarını kim yaptı? Beceriksiz Erdoğan Şahsım hükümeti. Yine geçen yıl tonu bin 200 lira olan kömürün tonu şimdi 2 bin 400-2 bin 500 lira civarında. Kış gelip, sobalar yanmadan, kömür fiyatları cepleri yakmaya başladı bile. Bunun sorumlusu kim? Beceriksiz Erdoğan Şahsım Hükümeti” diye konuştu.

Ülkede hayat pahalılığının sebebinin Erdoğan Hükümeti’nin yanlış politikaları olduğunu kaydeden Öztrak, “Bu ülkede, beceriksiz Erdoğan Şahsım Yönetimi sebep, yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı sonuçtur. Gözünü kapatmayan bunu görür. Kulaklarını kapatmayan bunu duyar. Kalbi mühürlenmeyen bunu anlar” değerlendirmesinde bulundu.

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, bugün Genel Merkez’de MYK gündemine dair düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi:

Dün Ampute Milli Futbol takımımız, İspanya’yı farklı yenerek, ikinci kez Avrupa şampiyonu oldu. Milli takımımızı bir kez daha yürekten kutluyoruz. Bugün öğle saatlerine doğru üzücü bir haber aldık. Önceki dönem milletvekilimiz, parti yöneticimiz, arkadaşımız Şahin Mengü’yü yitirdik. Kendisine Allah’tan rahmet, acılı ailesine sabır diliyoruz. Merkez Yönetim Kurulu toplantımız devam ediyor. Bugün toplantımızın gündeminde, mutfakları kasıp kavuran pahalılık, milletimizi ezen işsizlik, insanlarımızın batırıldığı borç batağı, pandemiyle mücadele, savrulan dış politika, Erdoğan Şahsım Yönetiminin, milletimizin sırtında gittikçe ağırlaşan yükü ve ülkemize, milletimize lig düşürten bozuk vesayet düzeni vardı. Sorunlarımız elbette büyük. Ama çözümsüzde değil. Toplantımızda bu sorunların üstesinden gelmek, çözmek, milletimizi rahata erdirebilmek için yapılması gerekenleri de ele aldık.

GAZİLER GÜNÜ KUTLU OLSUN

Tarihini bilmeyen, şehidine, gazisine, saygıyla, sevgiyle bağlı olmayan bir millet, kökleriyle toprağa bağlı olmayan bir ağaç gibi, en ufak bir rüzgârda savrulup gider. Dün, Cumhuriyetimizin kurucusu, Büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından, Gazilik unvanı ve Mareşallik rütbesinin takdiminin, 100. yıl dönümüydü. Büyük Gazi’ye bu unvanın verildiği 19 Eylül tarihini, Gaziler Günü olarak, gururla kutluyoruz.

ŞEHİTLERİ VE GAZİLERİ BİLE AYIRDILAR

Gazilerimizin, şehit ve gazi ailelerimizin yaşam şartlarını iyileştirmek, Devletimize Anayasayla verilmiş bir görevdir. Ahde vefa da bunu gerektirir. Ama ne yazık ki, milleti bölüp, parçalayan Erdoğan Şahsım Hükümeti, milletin şehitlerini ve gazilerini de ayırmıştır. 15 Temmuz’da şehit ve gazi olana ayrı, yurtdışında şehit ve gazi olana ayrı, Terörle Mücadelede Şehit ve Gazi olana ayrı gözle bakmıştır. Her birine farklı özlük hakları tanımıştır. Şehit ve Gazilerimizin tamamı, milletimizin medarı iftiharıdır. Gazilerimizin tamamı, vatanseverliğin yaşayan abideleridir. Şehitlerimiz, gazilerimiz arasında nasıl ayrı gayrı yapılabiliyor? Bu akla, vicdana nasıl sığıyor? Biz şehit ve gaziler arasında yapılan bu ayrımcılığın kaldırılması için, Meclis’e önce Sayın Genel Başkanımızın ilk imzasıyla ve 126 milletvekilimizin teklifiyle, bir kanun teklifini verdik. Yapılan ayrımcılıkları da bu kanun teklifinde madde madde sıraladık. Ama geçen dönem vermiş olduğumuz bu kanun teklifimiz, TBMM’den geçmeyerek kadük oldu. Bu dönemde de pek çok milletvekilimiz yapılan ayrımcılığın giderilmesi için çok sayıda kanun teklifi verdi. Ancak, milletin dirisini ayıranlar, milletin şehidini, gazisini de ayırmaya devam ettiler. Bunu biz unutmayız, milletimiz de unutmayacak.

CHP İKTİDARINDA ŞEHİT AİLELERİ VE GAZİLER İÇİN YAPILACAKLAR

Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında, şehitler arasında, gaziler arasında yapılan bu ayrımcılığa son vereceğiz. Gazilerimize ve şehit ailelerimize yaraşan bir yaşamı temin etmek, en öncelikli görevimiz olacak. Bütün bunları, neler yapacağımızı şu kitapçıkta sıraladık. Bunlar bizim şehit ailelerimize, gazilerimize ve onların ailelerine vaatlerimizdir. Bu çerçevede, 18 Mart Şehitler Gününde şehit yakınlarımıza, 19 Eylül Gaziler Gününde malul gazilerimize, birer maaş ikramiye vereceğiz. Şeref aylığı alan muharip gazilerimiz arasında, maaş farklarını gidereceğiz. 15 Temmuz şehit yakınları ve gazileri için Beşiktaş saldırısında hayatını kaybedenler için toplanan paraları hak sahiplerine hemen iktidara gelir gelmez tastamam ödeyeceğiz. Malul gazilerimize, ÖTV, MTV ve KDV’den muaf olarak üç yılda bir araç alma hakkı sağlayacağız. Şehit ailelerine ve malul gazilere sağlanan, istihdam olanaklarını, iş imkanlarını genişleteceğiz. Sayı kısıtlamalarını kaldıracağız. Atamaların eğitim durumuna göre yapılmasını sağlayacağız. Kurum içinde kariyer ilerlemesine önem vereceğiz. Şehit ve malul gazi çocuklarına her yıl yapılan eğitim yardımını, yeterli seviyeye çıkaracağız. Biliyoruz tabi şehitlerimiz ve gazilerimiz için ne yapsak az. Ama minnetimizi göstermek için, elimizden gelen her şeyi yapmak, boynumuzun borcudur. Bu vesileyle, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, ebediyete irtihal etmiş gazilerimizi ve bu topraklar için toprağa düşmüş tüm şehitlerimizi, rahmetle, minnetle bir kez daha anıyoruz. Yaşayan fedakar gazilerimize, Allah’tan uzun ömürler diliyoruz. Saygılarımızı sunuyoruz.

TERÖR ÖRGÜTLERİNİN YOLGEÇEN HANI

Şehit ve gazilerimizi andığımız bu günlerde, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin, en büyük skandallarından birini yaşıyor. 10 yılı aşkın bir süredir Suriye sınırında yangın var. Beceriksiz Erdoğan Şahsım Hükümeti, bu yangına su sıkmak yerine, Emevi Camii’nde namaz kılma hayaliyle, ateş ve barut taşıdı. Açık kapı politikasıyla sınırlarımızı, şehirlerimizi Peşaver’e çevirdi. 5 milyon Suriyeli ülkemizde. Suriyeli sığınmacılar için bugüne kadar, en az 40 milyar dolar harcadık. Türkiye terör örgütlerinin yolgeçen hanına döndü. Çok büyük insan kayıplarımız oldu. Ankara’da, İstanbul’da, Gaziantep’te, IŞİD’ın düzenlediği terör eylemlerinde, yüzlerce yurttaşımızı kaybettik. Yüzlerce ocağa ateş düştü. Sınırın öte tarafında, IŞİD ve PKK’ya karşı yürütülen operasyonlarda, yüzlerce şehit verdik.

ASKERLERİMİZİ YAKMA FETVASI VEREN IŞİD’Lİ TÜRKİYE’DE ÇIKTI

Ama bu süreçte özellikle iki şehidimiz var ki, hatırladıkça yürekler dayanmıyor. Sefter Taş ve Fethi Şahin… Bu iki Mehmetçiğimiz de 2016’da, IŞİD mensubu teröristler tarafından, yakılarak şehit edildi. Bu caniler askerlerimizi yakma görüntülerini de, sosyal medyadan paylaştılar. Beceriksiz Erdoğan yönetimi o günlerde, bu eylemi gerçekleştirenlerden çok, eylemi yayımlayan sosyal medyayı hedef aldı. Dönemin Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, “Ayaklarını denk alsınlar!” diyerek, sosyal medyayı tehdit etti. Erdoğan yönetimi beceriksizliğini gizlemek için, Mehmetçiklerimizin şehadetini bir yıl boyunca sakladı. Bir yıl sonra, o da gizli, saklı şehitlerin ailelerini bilgilendirdi. Bu korkunç olayın üstünü kapatmaya uğraştılar. Ama geçtiğimiz hafta bu ülkede artık çok az gördüğümüz, önemli bir tarafsız gazetecilik olayına şahit olduk. Askerlerimizin yakılması fetvasını veren Suriyeli IŞİD mensubunun, çoluğuyla, çocuğuyla Türkiye’de yaşadığı, bu kişinin, Gaziantep’te kuşçuluk yaptığı ortaya çıktı.

KİM BU IŞİD SEVERLER

Bu şahıs hakkında, açılmış bazı davalar var. Önce tutuklanmış, sonra serbest bırakılmış. Ben buradan soruyorum bu kişiyi hangi güç serbest bırakmış? Kim bu IŞİD-severler? “Sınırlarımızda kuş uçsa haberimiz olur” diyen, beceriksiz Erdoğan Şahsım Hükümeti, IŞİD’li kuşçuyu sadece seyretmekle kalmamış, ülkede yaşamasına da ses çıkartmamış. Bu nasıl bir başıbozukluk. Bu nasıl bir aymazlık. Oysa bu IŞİD, Ürdünlü bir pilotu yakınca, Ürdün Kralı Abdullah, kendisi de bir savaş pilotudur uçağına atladı, hava operasyonlarına bizzat katıldı. Bizim şehitlerimizin kanı bu kadar mı ucuz? İki askerimizin katledilme fetvasını verdiği iddia edilen, bu IŞİD mensubuna, Türkiye’de dükkân nasıl açtırıyorsunuz? Böyle bir şey nasıl olabilir? Bu ülkenin istihbaratı yok mu? Askeri yok mu? Polisi yok mu? İçişleri Bakanı yok mu? Erdoğan Şahsım Hükümeti bu IŞİD kadısını yıllarca nasıl oluyor da seyrediyor? Tekrar söylüyorum, vatan evlatlarının hiç mi değeri yok?

ERDOĞAN ŞAHSIM YÖNETİMİ NE YERLİDİR NE MİLLİDİR

Konuyu Sayın Saymaz yazdı. Millet isyan etti. Nihayet Erdoğan Şahsım Hükümeti’nin aklına, bu teröristi yeniden tutuklamak geldi. Peki, bunca zaman aklınız neredeydi? Bu acı olay bir kez daha gösterdi ki, Erdoğan Şahsım Yönetimi ne yerlidir, ne de millidir. Beceriksiz ve kirlidir. Suriye’de ve Irak’ta işgal ettiği toprakları kaybeden IŞİD’cilerin, bugün ne yazık ki Gaziantep’te, Kilis’te, Şanlı Urfa’da, Konya’da, Ankara’da, Sakarya ve İstanbul’da yer altında, uykuya çekildiği herkesin bildiği bir sır. Bunun yarattığı korkunç güvenlik zafiyetinin sorumlusu da, “Her şeyin sorumlusu benim ben!” diyen, Büyük Ortadoğu Projesi’nin Eş Başkanı olduğunu ilan edip, Türkiye’yi, Ortadoğu bataklığına sürükleyen, beceriksiz Erdoğan Şahsım Hükümetidir.

FİYAT ETİKETLERİ KENDİ KENDİNE ŞİŞMEDİ

Erdoğan’ın bu bozuk düzeninde, beceriksizlik, yetersizlik, kifayetsizlik ve onun yanı sıra arşa ulaşan kibir, milletimizin sadece canını yakmıyor, cüzdanını, mutfaktaki tenceresini de boşaltıyor. Suriyeliler için milletin en az 40 milyar dolarını harcadılar. Yetmedi, millete taahhüt ettikleri 2023 hedeflerini ıskaladılar. O da yetmedi, koltuklarında kalmak için, Merkez Bankası kasasındaki milletin 128 milyar dolarını, kime kaça sattıklarının hesabını vermeden, damat eliyle buhar ettiler. Türk Lirasını savunmasız bıraktılar. Pula çevirdiler. Pahalılık başını alıp gidince de, şimdi kalkıp, şaha kalkan fiyat etiketlerini suçluyorlar. Doğru son bir yılda, salatalık yüzde 128, kabak yüzde 87, şeftali yüzde 81, taze fasulye yüzde 68, tavuk eti yüzde 64, ayçiçek yağı yüzde 61 zam gördüyse, milletimiz sofrasına koyacak et, sebze, meyve, ekmek bulamıyorsa, bu durduğu yerde olmadı. Etiketler de kendi kendine şişmedi. Paramızın değerini pul eden, üretimi cezalandıran, çiftçiyi tarlasına küstüren, kurumlarımızı çökerten, 128 milyar doları buharlaştıran, liyakat yerine Saraya sadakati öne çıkaran, uyuşturucu baronlarının sırtını sıvazlayıp hapislerden çıkaran, rüşvetçileri büyükelçi yapan, Erdoğan Şahsım Hükümetinin beceriksizliği, iş bilmezliği yüzünden, etiketler şaha kalktı. Tezgâhlar, raflar, Erdoğan’ın bozuk düzeni yüzünden, yangın yerine döndü. Yönetenler her şeyden kaçabilir, ama sorumluluktan kaçamaz. Yönetici yetkisini devredebilir. Ama sorumluluğunu devredemez. Bu, en temel hukuk kuralıdır.

RABİA’NIN SERÇE PARMAĞINI KIRDI

Ama işler bizde böyle yürümüyor. Bu bozuk düzende, Erdoğan Şahsım Hükümetinin yetkisi çok, ama sorumluluğu hiç yok… Ülkede iyi ne varsa Erdoğan’dan, kötü ne varsa, ya dış güçlerden, ya üst akıldan, ya faiz lobisinden. Gerçi son zamanlarda, Mısır’la barışmak için Rabia’nın serçe parmağını kıran, para için Körfeze el açan Erdoğan Şahsım Hükümeti, artık ağzına dış güç, üst akıl laflarını pek almaz oldu. Anlaşılan bu sefer suçlu, doğrudan doğruya iç güçler olacak.

KENDİ BECERİKSİZLİKLERİ YÜZÜNDEN

Muhalefet derken, vatandaş derken, sıra şimdi esnafa geldi… Kendi çıkardığı pahalılık sorumluluğunu, esnafımıza yıkacak. “Fırsatçılara göz açtırmayacağız” derken, Erdoğan’ın tokadı, esnafın ensesinde patlayacak… Nitekim kalemini saraya kiralayan yandaşlar; “Gıda enflasyonunun tek amacı var: Erdoğan’ı ve Cumhur İttifakı’nı devirmek” diye, zırvalamaya başladılar bile. Anlamakta zorluk çekiyorum. Beceriksiz makasçıları treni deviriyor, bunlar çıkıyor yine fiyat etiketlerini suçluyor. Bunu daha önce de denediler. Son yerel seçimlerden önce, yine kendi plansızlıkları, programsızlıkları, beceriksizlikleri yüzünden, patates, soğan fiyatları şaha kalkınca, depoları bastılar, soğan üreticilerini, hal esnafını terörist ilan ettiler. Bunları unutmadık. Milleti kış günü tanzim satış kuyruklarına sokup, bir de pişkince bu kuyruklara, “Varlık kuyruğu” dediklerini de hiç unutmadık.  Peki şimdi ne oldu? Bu kadar fırtına kopardılar sonuç ne? Sonuç koskoca bir sıfır. Pahalılık hala mutfakları, aileleri yakıp kavurmaya devam ediyor. Kabahati esnafta arayacaklarına, kibri bırakasınlar kendi yaptıklarına bir baksınlar.

YAKLAŞIYOR YAKLAŞMAKTA OLAN

TÜİK’in takip ettiği 120 gıda kalemi var. Bunların 88’inin fiyat etiketinde ciddi artışlar var. Yani pahalılık öyle birkaç tane ürüne özel bir durum değil, genel. Malın halden, fabrikadan çıkış fiyatlarındaki artış, esnafın raflarındaki fiyat artışını katlamış. Üretici fiyatları son bir yılda yüzde 45,5 artarken, tüketici fiyatları yüzde 19,3 artmış. Aradaki fark 26 puandan fazla. Böyle bir tablo bundan önce bu ülkede hiç görülmedi. Merkez Bankası’na faiz indir baskısıyla, son zamanlarda döviz kurunu da yeniden şahlandırdı. Merkez Bankası’nın oyun içinde kural değiştirmesi, dolar kurunu 8 lira 35 kuruştan, 8 lira 70 kuruşa getirdi. Yine bu dönemde Merkez Bankasının karmakarışık sinyaller vermesi de bu gelişmelerin arkasındaki en önemli nedenlerden bir tanesi. Ne yaptıkları belli değil. Aslında yaklaşıyor, yaklaşmakta olan. Bunlar daha iyi günlerimiz. Önümüz kış. Ama söyleyeyim gerçekten kara kış… Enerji faturaları daha kış gelmeden, milletin belini büküyor. Son bir yılda akaryakıt 25 defa zam gördü. Depoyu doldurmak için 62 lira ilave yük çıktı. Akaryakıta bu zamları kim yaptı? Beceriksiz Erdoğan Şahsım Hükümeti. Elektrik bir yılda 3 kez zamlandı. Aylık faturalar 52 lira şişti. Elektriğe zamları kim yaptı? Beceriksiz Erdoğan Şahsım hükümeti. Doğalgaz 7 kez zamlandı. 300 metreküplük tüketimde faturalar 102 lira arttı. Sanayi için yapılan son doğal gaz zamlarından bahsetmiyorum bile. Bunlarda fiyata yansıyacak. Bu doğalgaz zamlarını kim yaptı? Beceriksiz Erdoğan Şahsım hükümeti. Yine geçen yıl tonu bin 200 lira olan kömürün tonu şimdi 2 bin 400-2 bin 500 lira civarında. Kış gelip, sobalar yanmadan, kömür fiyatları cepleri yakmaya başladı bile. Bunun sorumlusu kim? Beceriksiz Erdoğan Şahsım Hükümeti.

ERDOĞAN ŞAHSIM HÜKÜMETİ SEBEP, HAYAT PAHALILIĞI SONUÇ

Buradan açık açık ifade edelim. Bu ülkede, beceriksiz Erdoğan Şahsım Yönetimi sebep, yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı sonuçtur. Gözünü kapatmayan bunu görür. Kulaklarını kapatmayan bunu duyar. Kalbi mühürlenmeyen bunu anlar.

HANGİSİ ABARTI, HANGİSİ YALAN

Kalp, göz, kulak demişken Erdoğan’ın kalbi de, gözü de, kulağı da, millete karşı mühürlü. Milletin sıkıntılarını görmüyor. Feryadını duymuyor. Acılarını hissetmiyor. Bunu en son Amerika Birleşik Devletlerine uçmadan hemen önce, yaptığı açıklamalarda gördük. Genel Başkanımız haftalardır kiralardaki fahiş artışlardan, çocuklarımızın yurt sorunlarından bahsediyor. Ama beyefendi çıkıyor; “Zaten öyle abartacak bir sorun yokmuş” deyiveriyor. Bir de üstüne, “Ne abartıyorsun?” diyerek Genel Başkanımıza atarlanmaya kalkıyor. Bir kendine gel! Son bir yılda kiraların, İstanbul’da yüzde 51, Adana ve Antalya’da yüzde 50, Mersin’de yüzde 64, Ankara’da yüzde 32, İzmir’de yüzde 31 artığı mı abartı? Avrupa İstatistik Ofisi’ne göre konut fiyatları artışında, Avrupa Şampiyonu olduğumuz mu abartı? Ya da öğrencilerimizin kalacak yurt bulamaması mı abartı? Bugün her 100 üniversite öğrencisinden ancak 20’sine yurt yatağı verebiliyorsun. Bize inanmıyorsanız. Birde kendi milletvekillerinize sorun bakalım. “Çocuğuma kalacak yurt bulun” diye, acaba kaç kişiden telefon alıyorlar. Bu kadar mı milletten ve milletin dertlerinden koptunuz abartılacak bir şey yok diyorsunuz.

ERDOĞAN’I ÇİFTÇİYE HAVALE EDİYORUZ

Yine beyefendi, “çiftçinin durumu kötü” dedik diye, yalan söylüyorsunuz diyor. Erdoğan’a göre, çiftçilerimizin durumu meğerse çok iyiymiş. Tarım Bakanlığının kendi rakamlarına göre son bir yılda; ÜRE gübresi yüzde 122, DAP gübresi yüzde 148 zam görmüş. Ama turpun büyüğü de heybede. Hem kurdaki artış, hem de maliyetlerdeki artış, gübre fiyatlarını daha da uçuracak. Son bir yılda; besi yemi yüzde 55, süt yemi yüzde 60, etlik piliç yemi yüzde 70 zam görmüş. Birçok üretici, “Kuş gribinde bile, bu kadar kötü bir dönem geçirmedik” diye feryat ediyor. Beyefendi çıkıyor, “Pancara yüzde 25 zam yaptık” diyerek böbürleniyor. Ama buğdayı çiftçiden kaça aldığından, elin çiftçisine kaç para ödeyerek, buğday ithal ettiğinden, hiç bahsetmiyor. Biz söyleyelim. TMO çiftçiden buğdayın tonunu 2bin 250 liradan alıyor. Dışarıdan aldığı buğdayın tonuna ise 332 dolar ödüyor. Bugünkü kurdan 2 bin 888 lira yapar. Yani yerliye 2 bin 250 lira, yabancıya 2 bin 888 lira. Diyoruz ya bu hükümet el iyisi. Aynı fiyatı yerli üreticiye versenize… Madem çiftçiye verdiğiniz fiyatlar gayet iyi. Çiftçi neden malını TMO’ya satmıyor? TMO neden stoklarını dolduramıyor? Stokları doldurmak için daha pahalıya neden ithal etmek zorunda kalıyorsunuz? Kuraklık çiftçilerimizin belini büktü. Ürün de bu sene düşük. Çiftçilerimizin keyfi yerindeymiş. Erdoğan herhalde, çiftçilerimizin acı çekmekten keyif aldığını zannediyor. Biz Erdoğan Şahsım Hükümetinin bu değerlendirmelerini doğrudan çiftçilerimize havale ediyoruz.

MİLLET CANIYLA İHTARNAME ÇEKİYOR

Bu hükümetin düşünce tarzı çok açık. Meseleleri mesele etmezseniz. Ortada bir mesele kalmaz. Ama biz kendisine şu kuralı da hatırlatalım; bugün sorumluluklarınızdan belki kaçabilirsiniz. Ama yarın sorumluluklarınızdan kaçmanın, sonuçlarından kaçamazsınız. Erdoğan’ın bugün kaçtığı tüm meseleler, yurttaşlarımızı ezip geçiyor. İşte geçtiğimiz hafta memleketim Tekirdağ’da, bir okulumuzda hademelik yapan bir kardeşimiz, borçlarının ağırlığına dayanamayarak yaşamına son verdi. Bu hafta sonu da Samsun’da 31 yaşındaki bir genç kardeşimiz, işsizlik nedeniyle buhrana girip, yaşamına kıydı. Millet Erdoğan Şahsım Rejimine, canıyla ihtarname çekiyor.

BİR SOSYAL MEDYA KALDI

Ama bunlar Erdoğan’ın satılık medyasında, havuz kanallarının tozpembe ekranlarında elbette yer almıyor. Hitler’in propaganda Bakanı Göbels ne demiş? “Bana vicdansız bir medya verin, size bilinçsiz bir halk sunayım.” Beceriksiz Erdoğan Şahsım Rejiminin de istediği bu. Sormayan, sorgulamayan bir toplum. Mürekkepli ve ekranlı medyayı büyük ölçüde ele geçirdiler. Hakikatleri karartamadıkları bir mecra var sosyal medya. Orayı kontrol edemiyorlar. Kontrol edemedikleri için de, sosyal medyadan hiç haz etmiyorlar. Tüm ekibiyle buraya saldırıyor. Memurlarıyla, siyasetçileriyle. Erdoğan’ın şu sözlerine bir bakın; “Benim bu sosyal medyayla hiç işim yok…” Sonra devam ediyor, “Sosyal medya inanın şu anda, toplumumuzun en önemli tahrik unsurudur.” Erdoğan bu sözleri kime diyor? Gençlere diyor… Gençlerle düzenlenen bir programda, görüşlerini gençlere tebliğ edip, dikte etmeye kalkıyor. Gençler Erdoğan’ın sosyal medyayla işinin olup olmadığını, merak etmiyorlar ki. Gençlerin merak ettiği, onların internetine, sosyal medyalarına yasak getirip, getirmeyeceği. Çünkü sosyal medya, gençlerimizin hayatının bir parçası. Gençler orada görüşlerini rahatlıkla paylaşıyor. Dünyayla iletişim kurabiliyorlar. Bilgiye ulaşıyorlar, öğreniyorlar, eğleniyorlar. Ama Erdoğan’a bakarsanız bunların hepsi bir tahrik unsuru.

DÜNYAYI OKUYAMIYORLAR

Erdoğan bunla da yetinmiyor. Kendi döneminde, binlerce kişinin dolandırılmasının sorumluluğunu herhalde üzerinden atmak için, “Kripto paraya açılma diye bir derdimiz yok. Onlara karşı ayrı bir savaşımız, ayrı bir mücadelemiz var” diyor. Şimdi kripto paraya savaş açmak ayrı bir şey. Bunun işlem gördüğü piyasaları düzenlemeye çalışmak apayrı bir şey. Dünya çok büyük bir dijital dönüşümden geçiyor. Özellikle küresel salgın bu dönüşümü daha da hızlandırdı. Dijital paralara, kripto paralara ilgi arttı. Dünyanın önde gelen Merkez Bankaları, bu alana girmeye hazırlanıyor. Bizim Merkez Bankamız bile, dijital para için hazırlığa başladı. Böyle ucuz popülist söylemlerle dijital paraya savaş açtık diyerek teknolojiye savaş açmak ne oluyor? Kötü niyetli oyuncular varsa, bunları caydıracak düzenleyici denetleyici çerçeveyi getireceksin. Bugün dijital teknolojilere uyum sayesinde, Unicorn adı verilen değeri 1 milyar doların üzerinde, üç tane şirketimiz var. Artık küresel oyun ve yazılım pazarında Türkiye pay sahibi. Bunların hepsi de genç müteşebbislerimizin başarısı. Her gün biraz daha otoriterleşen, Erdoğan şahsım yönetimi, dijital devrime savaş açarak, bunu boğmaya çalışıyor. Ayak sesleri duyulan dijital devrimi kaçırma lüksümüz yok. Böyle bir seçeneğimizde yok. Biz boşuna “Bunlar ülkeyi yönetemiyorlar” demiyoruz. Bunların elinde her gün, ülkemiz çok daha yüksek maliyetlere katlanmak zorunda kalıyor. Dünyayı okuyamıyorlar. Erdoğan’ın lafları bunu açıkça ortaya koyuyor.

AK PARTİ GİDECEK, MİLLET RAHAT NEFES ALACAK

Ama herkes müsterih olsun. Evet, ülkemizin Erdoğan hükümetleriyle birlikte çok büyük sorunları var. Ancak bu sorunlar çözümsüz değildir. Ama bu sorunları çoklu organ yetmezliğiyle malul, Erdoğan Şahsım Rejiminin çözme imkânı yoktur. Olsaydı 20 yılda çözerdi. Kaldı ki sorunun sebebi olanlar, sorunun çözümü olamaz. Kendileri de artık gidici olduklarının farkında. Bir AK Parti Genel Başkan Yardımcısı çıkıyor, “AK Parti gidince ne olacak?” diye soruyor. Ne olacak? Biz işbaşına geleceğiz. Millet rahat bir nefes alacak. Kimse bu milletin fertlerini bölüp, parçalamayacak. Büyük bir kucaklaşma olacak. Bu ülkenin kaynakları üç beş yandaş için değil, tüm millet için kullanılacak. Bağımsız yargı olacak. Özgür medya olacak. Birinci sınıf bir demokrasi olacak. Herkes canından, malından, geleceğinden emin olacak. Herkesi kucaklayan tarafsız bir Cumhurbaşkanı olacak, devlet yönetiminde liyakat olacak. İstişare olacak.

BORÇLA DEĞİL ÜRETEREK BÜYÜYECEĞİZ

Borçla değil, üreterek büyüyeceğiz. Dijital devrimin önü açılacak. Gençlerimizin karşısında değil, hemen yanında olacağız. Dünyayla yarışacak bir ekonomi için, üreticilerimizin rakibi değil, dostu olacağız. Tarımda yeniden kendi kendine yeten bir ülke olacağız. Yüzde 1 için değil, Yüzde 100 ile beraber büyüyeceğiz. Büyürken kimseyi geride bırakmayacağız. Aş olacak, iş olacak. Çokça kazanıp, hakça bölüşeceğimiz bir Türkiye olacak. Büyürken, enflasyonu da, borcu da büyütmeyeceğiz. Yeşil Mutabakata uyum sağlayacağız. Paris İklim Anlaşması’nı TBMM’den geçireceğiz. Büyümenin sürdürülebilirliğine dikkat edeceğiz.

İŞ BAŞINA GELECEĞİZ MEMLEKETTE BAYRAM OLACAK

Derelerimize, ormanlarımıza, dağımıza, taşımıza, kurdumuza, kuşumuza, gözümüz gibi bakacağız. Kısacası, biz işbaşına geldiğimizde, memlekette bayram olacak. Bunun için yeni kurallarımız hazır. Yeni kurumlarımız hazır. Yeni kadrolarımız hazır. Biz hazırız. Milletimiz hazır. Erdoğan Şahsım Hükümetinin notu belli. Tasdiknamesi hazır. Ellerine tutuşturmak için milletimiz sandığı sabırsızlıkla bekliyor.

Benim söyleyeceklerim bu kadar. Şimdi sorularınız varsa alıyım.

 

Soru- Efendim iki sorum olacak. Saadet Partisi Genel Başkanı Sayın Temel Karamollaoğlu’dan bir ittifak açıklaması geldi ve Millet İttifakı’nda olmamız şuan için söz konusu değil gibi bir açıklaması oldu. Bu açıklamayı nasıl değerlendirirsiniz?

İkinci sorum da, CHP’li Fethiye Belediye Başkanı Alim Karaca’nın bir vatandaşa küfrettiği telefon görüşmesi sosyal medyaya düştü ve ardından CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir talimat verdiği konuşuldu. Bu konu MYK’da gündeme alındı mı? Teşekkür ederim.

Faik ÖZTRAK- Ben de teşekkür ediyorum. Siyasetçilerin sözlerini cımbızlayarak bu konuşmalarını bağlamından koparmak doğru bir şey değil. O konuşmanın tamamına bakmak lazım.

Doğrudur, ittifaklar öncelikle seçim ittifaklarıdır. Tabi ki doğal olarak da seçim kararıyla birlikte gündeme gelmektedirler. Ama bundan önceki seçimde Millet İttifakı çerçevesinde bir araya gelen demokrasiden yana olan partilerin anlayış birliği bugün tüm gücüyle ve genişleyerek devam etmektedir. Seçim sandığı geldiğinde demokrasiden yana partilerin Millet İttifakı çerçevesindeki birlikteliğinin gücünü tüm Türkiye görecektir. Millet İttifakı içinde sorun arayanlar dün olduğu gibi bugün de, yarın da hüsrana uğrayacaklardır. Şunu altını çizerek söyleyeyim, ilk seçimde Millet İttifakı’nın adayı ülkemizin 13. Cumhurbaşkanı olacaktır.

Fethiye Belediye Başkanımızla ilgili kendisini disipline sevk ettik evet bugünkü MYK’da.

 

Soru- CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bir belgeselde “Kürt sorununu çözmek için HDP’yi meşru bir organ olarak görebiliriz” dedi. HDP’den de “Asıl muhatap İmralı” yanıtı geldi. Sizin bu konuya ilişkin bir değerlendirmeniz olur mu?

Faik ÖZTRAK- Sayın Genel Başkanımız hatırlayacaksınız sözde açılım sürecinin en başında söylediklerini bu mülakatta da tekrar etmiştir. Bize göre çözümün adresi TBMM’dir. Teröristlerle pazarlığa oturarak bu sorunu çözemezsiniz. Gayri meşru unsurlarla bu sorunu çözemezsiniz. TBMM’deki meşru siyasi partiler bu soruna çözüm bulacaklardır. HDP de bu partilerden biridir.

Geçmişte gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklenmiştir. Erdoğan yönetimi çözümü mecliste değil İmralı’yla, Kandil’le müzakerede aramıştır. Bunun sonuçları milletimiz için ağır olmuştur. Beceriksizliğin bedeli, öngörüsüzlüğün bedeli gerçekten ağırdır. Tekrarlıyoruz, bu sorun çözülecekse milli iradenin tecelligahı olan TBMM’de çözülecektir. TBMM’deki meşru partiler eliyle çözülecektir. Nokta.

 

Soru- Sayın Ünal Çeviköz’ün Mavi Vatan çıkışı eleştiriliyor. Yunanistan’la aynı dili kullanmakla itham ediliyor. CHP Mavi Vatan konusunda ne düşünüyor?

Faik ÖZTRAK- Akdeniz’de Mavi Vatan dediğimiz bölgede ülkemizin ulusal hakları var. Bu hakkımızı uluslararası hukuk çerçevesinde korumak zorundayız. Bunun yolu nedir? Akdeniz’de söz sahibi olan bütün devletlerle oturup sağlıklı, samimi bir diyalog kurmaktır. Nitekim böyle bir eksiklik bizim Mavi Vatan’daki menfaatlerimizi korumamızı güçleştirdi. Neyse ki, Libya’yla bir anlaşma yapıldı o anlaşma bizim en azından Doğu Akdeniz’deki karasularımızın belirlenmesi açısından önemliydi.

İşte Genel Başkanımızın biraz önce söylediğim bu sözleri Mavi Vatan’a partimizin yaklaşımını ifade eder. Biz Cumhuriyet Halk Partisi’yiz. Mavi, yeşil, kahverengi tüm vatanımıza sahip çıkarız. Haklarımızı sonuna kadar savunuruz. Bu konuda da hiçbir geri adımı kabul edemeyiz. Sayın Ünal Çeviköz’ün sözlerini de Sayın Genel Başkanımızın bu görüşleri dışında değerlendirmek doğru olmaz. Bize Mavi Vatan’ı soranlar son olarak şunun altını çizeyim. Süleyman Şah Türbesini sırtlarına alıp vatan toprağını teröristlere bırakanların gözünde vatan toprağının değerinin ne olduğunu da onlara sorabilmelidirler.

 

Soru- Fahiş fiyat tartışmalarıyla ilgili iktidara yakın bir gazetede Hal Yasası’nın yeniden ele alınacağına dair bir haber var. Hal Yasası’nda olası değişikliklerle fahiş fiyatlar kontrol altına alınabilir mi? Devamındaysa tartışma, kiralar ve gıda fiyatları üzerinden çıktı. Gıda fiyatlarıyla bağlantılı olarak Merkez Bankası Başkanı da çekirdek enflasyonu baz alacaklarını söylemişti. Bu ne anlama geliyor? Sizin bu konuya ilişkin bir değerlendirmeniz olacak mı?

Faik ÖZTRAK- Şimdi bir kere şunun altını çizeyim. Aynı suda iki kere yıkanılmaz. Bu memlekette hayat pahalılığı Erdoğan Şahsım Hükümetleri döneminde ne zaman şaha kalksa, fiyat etiketleri ne zaman uçuşa geçse akıllarına gelen ilk şey depo basmak, esnafı terörist ilan etmek. Ardından da hal yasasını gündeme getirmek. Adama sorarlar 20 yıldır ne yaptınız? Siz artık tazecik hükümet değilsiniz ki…

Üreticiyi perişan etmişsiniz, çiftçiyi tarlasına küstürmüşsünüz, taşıma maliyetlerini düşürecek hiçbir adım atmamışsınız, yandaşlarınızı abat etmek için gıda taşıyan TIR’ları, kamyonları paralı yollara, köprülere mecbur bırakmışsınız, Türk lirasının değerini pul etmişsiniz, damanızla bir olup Merkez Bankası’nın enflasyonla mücadelede, hayat pahalılığıyla savaşta en önemli tahkimatı olan 128 milyar dolarlık rezervini buharlaştırmışsınız ondan sonra da fahiş fiyatlarla mücadele edeceğiz… Bunların sorumlusu kim? Bunların sorumlusu beceriksiz Erdoğan Şahsım Hükümeti. Şimdi Merkez Bankası Erdoğan ile piyasanın gerçekleri arasına bir kere daha sıkıştı. Gerçekleşen enflasyon politika faizini aştı. O ne yaptı? Sözünü tutmak yerine oyun esnasında kural değiştirmeye kalktı. Sokağın enflasyonunu bıraktı, tüketicinin enflasyonunu da bir kenara bıraktı, enflasyonun çekirdeğine bakmaya karar verdi. Çünkü o geliyor işine.

Bir Merkez Bankası’nın en önemli sermayesi itibarıdır. Erdoğan Şahsım Hükümeti Merkez Bankası’nın bu itibar sermayesini bozuk para gibi harcadı. Bu da dönüp dolaşıp hayat pahalılığı olarak milletimize fatura edildi. Perşembe günü Merkez Bankası ne yapacak hep beraber göreceğiz. Ama şu son 10 günde gereksiz açıklamalarıyla, gereksiz bir takım yaptığı işlemlerle, ne anlama geldiği belli olmayan işlemlerle, ne mesaj verdiği belli olmayan işlemlerle dolar kuru 35 kuruş birden sıçradı. 8 lira 70 kuruşa dayandı. Şimdi bu da önümüzdeki günlerde fiyat etiketlerinde artış olarak milletin sırtına binecek. Kimi denetleyeceksiniz? Merkez Bankası’nı mı denetleyeceksiniz zabıtalarınızla, polislerinizle?

 

Soru- Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, ABD’ye giderken üzerinde çalıştıkları seçim ve siyasi partiler yasasıyla ilgili teklifin uzatmadan Meclis’e sevk edileceğini ve bir an önce görüşmelerin tamamlanacağını söyledi. Aynı şekilde AK Parti’nin Seçim İşlerinden Sorumlu Kurmayı Ali İhsan Yavuz, “Kaldı ki seçim çok yakındır” diyerek yasanın seçimlere bir yıldan az bir süre kalmadan çıkması gerektiğinin altını çizdi. Bu açıklamaları siz nasıl yorumluyorsunuz?

Faik ÖZTRAK- Öyle görünüyor ki, “yine hiçbir şey olmasa bile bir şeyler olmuş.” Her zaman söylüyoruz, müflis hükümetler koltuklarını korumak için önce seçim yasalarıyla oynamaya kalkarlar. Hükümetler seçim yasalarıyla oynamaya başladığında artık gidici olduklarını anladıklarının göstergesidir bu. Tarihin bize öğrettiği bir şey var. Milletin sesini duymayan, halini görmeyen hükümetleri hiçbir seçim yasası kurtaramaz. Hep söylüyoruz, millet Erdoğan Şahsım Hükümeti’nin ne yaptığını gördü, notunu verdi, ilk sandıkta yolcudur Abbas bağlasan durmaz.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.