"Hiç Kimse Terör Maşalarının Boykot Kararının Yasını Tutacak Değildir"

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, HDP’nin Meclis çalışmalarına katılmama kararına ilişkin, “PKK’nın siyasi uzantılarının yasama çalışmalarını askıya almaları kendilerinin bileceği bir iştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi görevinin başındadır. Hiç kimse terör maşalarının boykot kararının yasını tutacak değildir” şeklinde konuştu.

MHP Genel Başkanı Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu. Türkiye’nin Irak ve Suriye’de yürüttüğü operasyonlara ilişkin açıklamada bulunan Bahçeli, Türkiye için El-Bab’ın öneminin büyük olduğunu vurguladı. PYD’nin El-Bab’ı ele geçirerek Kobani ile Afrin kantonlarını güneyden birleştirme hevesinde olduğunu belirten Bahçeli, “PKK/PYD’nin Suriye sınırımızın güneyine yerleşmesi, ilerde bu bölgede bağımsız bir Suriye-Kürt Devleti ilanının nüvesini, ilk adımını teşkil edecektir.  Bu oluşum, ilerde şartlar uygun olduğunda, Barzani’nin Kuzey Irak’taki özerk bölgesiyle birlikte dört parçalı büyük Kürdistan devleti hayalinin Suriye ve Irak ayaklarını oluşturacaktır. Türkiye buna hiçbir şart altında izin vermeyecektir. Bu kapsamda, Türkiye’nin kırmızı çizgilerini hiçe sayarak Fırat’ın batısına geçen PYD unsurlarının Menbiç’ten çıkarılması önem taşımaktadır” şeklinde konuştu.

Irak’ta yaşanan gelişmelerin Türkiye’nin milli güvenliğini doğrudan tehdit ettiğini ifade eden Bahçeli, PKK’nın Kuzey Irak’ı Türkiye’ye karşı bir saldırı cephesi olarak serbestçe kullandığını öne sürdü. PKK’nın en önemli siyasi hamisinin, ‘bağımsız Kürt devleti kurma hayali peşinde koşan Barzani’ olduğunu söyleyen Bahçeli, “PKK, kuzey Irak’tan sonra başta Sincar olmak üzere Kerkük, Musul ve Telafer gibi tarihi Türkmen yurtlarına sızmakta ve bu bölgelere yayılmaktadır. Barzani ve Irak merkezi hükümeti, bu konuda PKK’ya müzahir davranmaktadır” dedi.

“MHP, HÜKÜMETİN MİLLİ GÜVENLİĞİMİZ İÇİN ALACAĞI ETKİLİ TEDBİRLERİ BÜTÜNÜYLE DESTEKLEYECEKTİR”

Türkiye’nin Musul’u IŞİD’den temizlenmesi operasyonuna katılmasının önüne çıkarılan engellerin ve Başika krizinin, Irak’ta Türkiye’ye karşı yeni bir cephe oluşturulduğunu gösterdiğini belirten Bahçeli, şunları söyledi:

“Suriye’nin kuzeyinde bağımsız bir Kürt yönetim bölgesi ve  ‘Terör Koridoru’ oluşması, Suriyeli Türkmen kardeşlerimizin katliama uğraması, milli kimlikleri ve varlıklarını tehlikeye girmesi, Türkiye’nin sessiz ve tepkisiz kalamayacağı gelişmeler olacaktır. Türkiye’nin; milli güvenliğini tehdit eden ve milli çıkarlarını hedef alan gelişmeler karşısında fiili askeri güç kullanımını da içeren etkili bir caydırıcılık politikası izlemesi kaçınılmazdır. Bu Türkiye için bir beka sorunu haline gelmiştir. Bunun için gerektiğinde askeri harekat yapılmalı ve sınır bölgemizde Irak ve Suriye topraklarında terörden arındırılmış “güvenlikli bölge” oluşturulmalıdır. Milliyetçi Hareket Partisi, hükümetin milli güvenliğimiz için alacağı etkili tedbirleri bütünüyle destekleyecektir.”
 
“CHP’NİN BÖLÜCÜ HAİNLERE DESTEK İÇİN SEFERBER OLMASI SİYASİ TARİHİMİZE KARA BİR LEKE OLARAK GEÇMİŞTİR”

HDP milletvekillerinin tutuklanması konusunda konuşan Bahçeli, şu ifadeleri kullandı:

“Türkiye’yi bölmek için yola çıkan kanlı terör örgütü PKK’nın siyasi maşası HDP milletvekilleri hakkında yapılan hukuki işlemler etrafında başlatılan karalama kampanyalarını Türk milleti ibretle izlemektedir. Bu konuda sapla saman birbirine karışmış, ahlaki ve vicdani hiçbir sınır tanımayan senaryolar birbiri ardından sahneye konulmaya başlanmıştır. Cumhuriyeti kurmakla övünen CHP’nin bu kampanyanın başını çekmesi ve bölücü hainlere destek için seferber olması, siyasi tarihimize kara bir leke olarak geçmiştir. Türkiye Cumhuriyeti devletine meydan okuyan, hukuku tanımayan, bölücülüğü ve terör sözcülüğünü suç işleme imtiyazı olarak gören çevrelerin Avrupa’dan destek görmesi, alışageldiğimiz bir husumet ilanı ve siyasi riyakarlıktır. Ancak, demokratik meşruiyet zemininde siyaset yapan siyasi partilerin bu husumet korosuna katılmaları, demokratik rejimimiz açısından izahı zor bir garabet olmuştur. Ana muhalefet partisinin bölücü mihrakların avukatlığı rolüne soyunması hiçbir şart altında mazur görülemeyecektir. Seçimle gelmiş olmak, hiç kimseye teröre yardım ve yataklık yapma hakkı bahşetmeyecektir. Seçilmişlerin terörle iç içe olması, her şeyden önce seçenlere ihanettir.

“BURADA, KANDİL HUKUKU DEĞİL TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNİN HUKUKU GEÇERLİDİR”

Seçimle gelip, seçimle gitmek demokratik rejimlerin bir kuralıdır. Anayasal düzeni yıkmayı siyasi amaç olarak görenlerin, demokrasiye ihaneti rehber edinenlerin, demokratik rejimin arkasına saklanmaları meşru görülemeyecektir. Hukuk herkes için geçerlidir. Hukuka saygı göstermek, demokrasiye saygının asgari gereğidir. Dokunulmazlığın teröre yardım ve yataklık yapılmasının zırhı olması düşünülemeyecektir.  Anayasayı ve hukuku yok sayarak suç işleyen herkes, adalet önünde hesap verecektir. Kanunları tanımıyorum diyenleri yargı önüne çıkartmak devletin asli görevidir. Burası Türkiye’dir. Burada, Kandil hukuku değil Türkiye Cumhuriyeti devletinin hukuku geçerlidir.
Kendileri gibi düşünmeyenleri payandalık yapmak ve yedek lastik olmakla suçlayanların, şimdi terörün krikosu ve terör çığırtkanlarının megafonu olmaları, kendileri açısından hazin bir tecelli olmuştur.

“HİÇ KİMSE TERÖR MAŞALARININ BOYKOT KARARININ YASINI TUTACAK DEĞİLDİR”

PKK terör örgütü, sadık maşaları hakkında başlatılan adli soruşturmayı Türkiye’yi karıştırmak ve yurt dışında imajını karalamak için sonuna kadar istismar edecektir. Bu şartlar altında, PKK’ya kullanacağı malzeme vermek, terörün amaçlarına hizmet etmekten başka hiçbir anlam ifade etmeyecektir. PKK’nın siyasi uzantılarının yasama çalışmalarını askıya almaları kendilerinin bileceği bir iştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi görevinin başındadır. Hiç kimse terör maşalarının boykot kararının yasını tutacak değildir. CHP’nin de bunu bir matem vesilesi sayması, milli vicdanda karşılık bulmayacaktır.”

“SİYASİ AYAKLAR ORTAYA ÇIKARILMADAN FETÖ İLE MÜCADELE TOPAL KALACAKTIR”

FETÖ ile mücadele konusuna değinen Bahçeli, darbe girişiminin üzerinden 115 gün geçtiği halde, girişimin siyasi ayaklarının hala açıklığa kavuşamadığını belirterek, şunları söyledi:

“15 Temmuz darbesinin siyasi kadroları ve FETÖ’nün siyasi bağlantıları, siyaset kurumu içindeki unsurları ve uzantıları olmak üzere birbiriyle bağlantılı iki hayati konu esrarını korumaktadır. Bu iki konuda hiçbir gelişme kaydedilmemesi, bunların hala aydınlığa kavuşturulmamış olması çok vahimdir, çok manidardır ve izaha muhtaç koskoca bir garabettir.  Bunlar açığa çıkarılmadan, ne FETÖ anlaşılabilecek ne de 15 Temmuz darbe girişimi tüm yönleriyle aydınlanabilecektir. Siyasi ayaklar ortaya çıkarılmadan, FETÖ ile mücadele topal kalacak, bu habis terör örgütünün kökünün kazınması mümkün olamayacaktır.

FETÖ’nün siyasi partilerdeki uzantıları ve bağlantıları konusunda da şunlar söylenebilecektir. 15 Temmuz sonrası başlatılan soruşturmalarda FETÖ’nün; her kurum ve kuruluşta, ter il ve ilçede, Türkiye’nin her bir köşesinde yuvalandığı, sızmadığı yer kalmadığı, ülke çapında çok geniş bir FETÖ unsurları ağı oluşturduğu iyice ortaya çıkmıştır. Bu tablo, FETÖ’nün neredeyse devleti tümüyle ele geçirdiğini ve teslim alma aşamasına geldiğini göstermektedir. Ama ne garip ve ilginçtir ki, siyaset kurumuna ilgi duymamış, bulaşmamıştır. 15 Temmuz sonrası FETÖ bağlantılı soruşturmalar, ayıklama ve tasfiye süreci tek bir kuruma doğru dürüst uğramamıştır, bu da siyaset kurumudur.”
 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.