Öne Çıkanlar abd cumhurbaşkanı erdoğan çin pkk bugünün gündemi terörist suriye tesk genel başkanı bendevi palandöken cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan AİLE gündem özeti Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş

"Yarından Tezi Yok, AKP İdam Cezasıyla İlgili Kanun Teklifini TBMM’ye Taşımalıdır"

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Avrupa Parlamentosu’nda idam cezasının yasalaşması halinde katılım sürecinin resmen askıya alınacağı vurgulanmıştır. Bu bir tehdit ve korkutma teşebbüsüdür. Avrupa Parlamentosu madem idam cezasını istemiyor, bunu ilişkilerin sonlandırılması için bahane görüyor; o zaman yarından tezi yok, AKP idam cezasıyla ilgili kanun teklifini TBMM’ye taşımalıdır. El mi yaman bey mi yaman muhataplarına gösterelim, hepsini birden yıldırım vurmuşa çevirelim” dedi.


MHP Lideri Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu. Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Bahçeli, “15 Temmuz FETÖ ihanetiyle ülkemizi teslim almak isteyen alçaklar, başarısız olunca bu defa sinsi yöntem ve hamleleri devreye aldılar. Özellikle ekonomik dengelerle oynanarak, kur üzerinde baskı kurularak, sıcak para kozu kullanılarak Türkiye köşeye sıkıştırılmak istenmektedir” dedi. Benzer bir olayın 2000 ve 2001 yıllarında da yaşandığını anımsatan Bahçeli, “Hatırlarsanız, Türk milletine mali ve ekonomik savaş açılmıştı. Bir gecede faiz ve döviz ne yazık ki fırlamış, tüm makroekonomik parametreler bozulmuştu. Türkiye’nin büyümesini, kendi ayakları üzerinde durmasını, milli uyanışını çekemeyen, bundan ileri derecede rahatsız olan kaos mimarları ekonomideki fay hatlarını çatlamışlardı. Bu durum yıllarca haksız yere aleyhimize kullanıldı. Aynı oyun, aynı tertip, aynı tezgah şimdi yeniden tedavüldedir. Dün bizi acımasızca eleştirenlere, kriz fırsatçılığı yapıp planlı siyasi tasarımın içinde olanlara bugün milli, duyarlı ve ahlaki bir siyasi üslupla yaklaşıyoruz. Ve diyoruz ki, krizden medet ummak, kurulan ekonomik tuzaklarda yabancıların lehine işbirlikçilik yapmak millete husumet, Türkiye’ye ihanettir” şeklinde konuştu.
-“TÜRKİYE EKONOMİSİ DARBOĞAZA DÜŞMÜŞTÜR”-
Döviz artışına karşı Merkez Bankası’nın stratejisine değinen Bahçeli, “Bunlardan ilki, döviz hesaplarına uygulanan zorunlu karşılıklar düşürülerek piyasaya 1,5 milyar dolarlık döviz girişi sağlanmasıdır. İkincisi, ihracatçılara kullandırılan reeskont kredilerinin geri ödenmesinde vade uzatımı veya döviz yerine TL ile ödeme imkanı getirilmesidir. Üçüncü olarak da, beklendiği gibi faiz artışıdır. Merkez Bankası efektif olarak 25-30 baz puan arasında bir faiz artışına imza atmıştır. Hükümet çevrelerinin faiz indirilmesiyle ilgili görüşleri sıklıkla gündemdeyken Merkez Bankası’nın zorunlu olarak faiz silahına sarılması Avrupa Parlamentosu’nun kararıyla ters tepmiş, dövizi durduramamıştır. Faiz artışıyla birlikte hız kesmeyen kur artışı, enflasyonu da tetikleyecektir. Açıkçası Türkiye ekonomisi darboğaza düşmüştür. Korkumuz odur ki, kur-faiz-enflasyon döngüsü birbirini besleyerek, birbirini teşvik ederek milletimizi derinden yaralayacak, ekonomiyi rehin altına alacaktır. Şunu önemle ifade etmek isterim ki, dövizdeki yükselişi tek başına küresel gelişmelerle ilişkilendirmek doğru değildir. Daha fazla demokrasi, daha çok hukuk, daha çok bireysel hak ve özgürlük diyerek ekonomik vurgun peşinde koşanlara, dövizden yağma hesabı yapanlara engel olabiliriz. Türkiye ekonomisinin gerek duyduğu yapısal reform ihtiyaçlarını eksiksiz hayata geçirerek kriz severleri şaşkına çevirebiliriz. Aksi halde durum gittikçe kötüleşecektir” açıklamasında bulundu. Bahçeli, şöyle devam etti:
“Türkiye ekonomisinin kırılgan bünyesini tedavi etmek, hep birlikte fedakarlık şemsiyesi altına girmek önümüzdeki tek seçenektir. Elbette pes etmeyeceğiz, etmemeliyiz. Özellikle Türk lirasının kullanım alanını, tıpkı ülke içinde yapılacak sözleşmelerde olduğu gibi, genişletmeli, milli paramızın namusunu müdafaa etmeliyiz. Para bir ülkenin itibarı, siyasi ve ekonomik gücünün alametifarikasıdır. Türk lirası Türk milletinin direnci, dirayetinin ölçüsüdür. Hükümet Türk lirasının güçlenmesi maksadıyla aldığı karar ve tedbirleri daha da derinleştirmelidir.”
-“TERÖRLE MÜCADELEYİ BATIYA RAĞMEN SÜRDÜRMELİYİZ”-
Türkiye’nin sınır ötesinde yürüttüğü terörle mücadele operasyonları hakkında konuşan Bahçeli, “Özgürlük şarlatanları, sömürgecilik markaları besiye çektikleri teröristleri üzerimize salmakta; sonra da dönüp niye karşı çıkıyorsunuz demektedir. Sahte demokrasi bekçileri, sanal insan hakları savunucuları, canileri silahlandırıp kışkırtarak Türkiye’ye karşı kullanmakta, arkasından da hak-hukuk uyarısı yapacak kadar yüzsüzleşmektedir. Terörle mücadeleyi batıya rağmen sürdürmeliyiz. Boyunlarında efendilerinin tasma izi bulunan teröristleri her neredelerse, hangi delikte saklanıyorlarsa araya araya bulup tümden imha etmeliyiz” dedi.
-“ESAD, BİR YANDAN TÜRKİYE’NİN SABRINI TEST ETMEKTEDİR”-
Fırat Kalkanı Harekatı’nın El Bab’ta yoğunlaştığını belirten Bahçeli, Esad ve PYD’nin El Bab’ı ele geçirme amacında olduğunu söyledi. Bu maksatla Türkiye’nin önünün kesilmeye çalışıldığını ifade eden Bahçeli, El Bab’ın stratejik bir yol ağzı, kavşak noktası olduğunu kaydetti. Bahçeli, şöyle devam etti:
“El Bab’ın kontrol ve denetim altına alınması bölgesel denklemin yeniden kurulması demektir. Bu nedenle herkesin gözü Halep’e bağlı bu şehirdedir. Eğer El Bab alınırsa, hemen peşinden Arime ve Menbiç sırayı alacak, bilhassa PYD-YPG’ye ağır bir darbe vurulacaktır. Bu aynı zamanda Suriye topraklarının terör örgütlerinden temizlenmesi anlamına gelecektir. Türkiye’nin asıl amacı Suriye’yle askeri rekabet ve çatışma yaratmak değildir, olmamalıdır. Bu ülkenin toprak bütünlüğüne saygı ve riayet asıldır. Türkiye’nin güvenliği için terör örgütleriyle mücadele edilmektedir. Bunu herkes görmeli ve idrak etmelidir. Halep’te cinayet vardır, Halep’te azap ve işkence hâkimdir. Ve Halep’in ölüme terk edilmesi, milli haysiyetimizin sukutu, tarihimize yüz çevirmek demektir. El Bab giderse, Halep’in tehlikeye gireceğini planlayan Esad, bir yandan Türkiye’nin sabrını test etmektedir.”
-“AVRUPA PARLAMENTOSU’NUN SEFİL KARARININ HUKUKİ BAĞLAYICILIĞI YOK”-
Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye’nin AB üyeliği müzakere sürecine ilişkin kararını değerlendiren Bahçeli, şunları söyledi:
“Avrupa zihniyeti Türk ve Türkiye düşmanlığını bir kez daha teyit etmiştir. 3 Ekim 2005’te başlayan üyelik müzakereleri resmen değilse bile, fiilen kesintiye uğramıştır. Avrupa Parlamentosu’nun sefil kararının hukuki bağlayıcılığı olmadığı gibi milletimiz nezdinde de hiçbir hükmü, hiçbir geçerliliği yoktur. Aralık ayında toplanacak AB Konseyi, Parlamento’nun bu tavsiye kararını görüşecek ve kesin bir karara bağlayacaktır.
Avrupa Parlamentosu’nda kabul edilen tasarıda, ülkemizde 15 Temmuz sonrası ortaya çıkan durum ve OHAL uygulaması eleştirilmiştir. İdam cezasının yasalaşması halinde katılım sürecinin resmen askıya alınacağı vurgulanmıştır. Bu bir tehdit ve korkutma teşebbüsüdür. Avrupa Parlamentosu madem idam cezasını istemiyor, bunu ilişkilerin sonlandırılması için bahane görüyor; o zaman yarından tezi yok, AKP idam cezasıyla ilgili kanun teklifini TBMM’ye taşımalıdır. El mi yaman bey mi yaman muhataplarına gösterelim, hepsini birden yıldırım vurmuşa çevirelim. Türkiye’nin kukla devlet olmadığını, onun bunun icazet ve iznine tabi bulunmadığını karşımızda sıra sıra dizilmiş yaşlı kıta temsilcilerine ispat edelim.
AB, 53 yıldır bizi oyalıyor. Üstelik PKK, FETÖ, DHKP-C gibi zehirli ve nifak saçan terör örgütlerine zırh oluyor, itirazlarımıza rağmen onları pışpışlıyor. AB, sudan bahanelerle elimizi tutup, Türkiye’yi hizaya sokmak için durum kolluyor. Müslüman Türk olmaktan vazgeçseydik çoktan AB’ye kabulümüz tescillenmişti. Terör örgütlerine vatanı peşkeş çekip teröristleri omuzlarda gezdirseydik övgülerden başımızı dahi kaldıramazdık. AB müzakerelerinin ne tadı ne de tuzu kalmıştır. Türk milleti, bizzat Cumhurbaşkanı’nın dediği gibi, kendi yolunu çizecek kudrettedir.
-“BİZİM DE KAPILARI AÇIP GELEN GELİR, GİDEN GİDER DEMEK EN DOĞAL HAKKIMIZDIR”-
Türkiye, AB karşısındaki tutumuyla yerden göğe kadar haklıdır. AP’nin kararı Kapıkule’den giremeyeceğine göre, şartlar oluşursa bizim de kapıları açıp gelen gelir, giden gider demek en doğal hakkımızdır. Suriyeli mültecileri tehdit vasıtası kullanmak elbette çok insani ve adil değildir. Ensar olmanın vakarına bu yakışmayacaktır. Ancak insanların seyahat özgürlüğünü engellemenin de hiçbir manası olmayacaktır. Bırakalım giden gitsin.  Gidenler sağ biz selamet diyelim. Türkiye, Avrupa’nın bekçisi, toplama kampı değildir. İhracat ve ithalatta ana partnerimiz olan AB’yle şu anda ilişkiler dibe vurmuşsa, bunun sorumluluğu Türkiye’ye ait değildir. Avrupa kaderimiz değildir. Bizi onurlu ve eşit bir üye olarak kabul edip hazmedeceklerse diyeceğimiz bir şey doğaldır ki olmayacaktır. İmtiyazlı ortaklık ucubesine ise karnımız toktur.”
-“NE AB, NE ŞANGAY İŞBİRLİĞİ, BİZ DİYORUZ Kİ SONUNA KADAR TÜRK BİRLİĞİ”-
Şangay İşbirliği’ne katılma konusuna değinen Bahçeli, konuşmasını şöyle sonlandırdı:
“Tüm bunlar olurken, AB’nin karşısına alternatif olarak Şanghay İşbirliğini Örgütünü çıkarmak, bununla dengelemek klasik ve eski bir taktiktir. Biz AB’ye muhtaç olmadığımız gibi Şangay meraklısı da değiliz. Türk’üz, Türkçüyüz, Turan’ın sevda ve hedefindeyiz. Ne Avrupa Birliği, ne Şangay İşbirliği, biz diyoruz ki sonuna kadar Türk birliği. Niye tek millet iki devlet olduğumuz Azerbaycan’la ayrı duralım? Niye sınır ve duvarları aramızdan kaldırmayalım? Nüfusu 300 milyonu aşan Türk dünyasıyla soğuyan ilişkilerimizi neden canlandırmayalım?  Milliyetçi Hareket Partisi, Türkiye merkezli yeni bir medeniyet ve yeni bir dünya tesisini kendisine siyasi misyon belirlemiştir. Bu misyonumuzun kökleri, Türk milletinin tarihi ve kültürel gerçeklerine dayanan ve geleceği kucaklayan bir anlayışın tezahürüdür. İçe kapanmak yerine dışa açılmak, kültür ve medeniyet havzalarımıza tutunmak Türk milletinin geleceği açısından mecburiyettir. Anadolu’nun merkez olduğu bir Türk medeniyeti huzurun adresi, kardeşlik ve dostluğun güvencesi, bölge ve dünya istikrarının yegâne seçeneğidir. İşte bunun için Türk Birliği, bundan dolayı tüm Türklerin birleşmesi gayemiz, muradımız ve Türkiye için tarihi bir tercihtir.”
-“BAŞBAKANLA GÖRÜŞME İHTİMALİ KUVVETLİDİR”-
MHP Lideri Bahçeli, grup toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Anayasa çalışmalarına ilişkin konuşan Bahçeli, “Önemli bir ölçüde yol kat edilmiştir. Yakın bir süre içerisinde bir iki pürüz de aşıldıktan sonra TBMM Anayasa Komisyonuna geleceğini umut ediyoruz. Başbakanla görüşme ihtimali kuvvetlidir” dedi.
Tuğrul Türkeş’in kendisi hakkındaki eleştirileri hatırlatılan Bahçeli, bu açıklamaları nasıl değerlendirdiği sorusuna şu yanıtı verdi:
“Değerlendirmeyi Adalet ve Kalkınma Partisi’ne bırakıyorum. Özellikle 64. hükümetin kuruluşu sırasında MHP’nin Genel Başkan Yardımcısı görevini üstlenirken, Ahmet Davutoğlu hükümetinin başbakan yardımcısı olma hikayesini Ahmet Davutoğlu anlatırsa, zannediyorum bunu da anlatmış olur” dedi.
-“OHAL’İN DEVAMINDAN YANAYIZ”-
OHAL’in uzatılması ve OHAL döneminde seçime ya da referanduma gidileceği konusunda düşünceleri sorulan Bahçeli, şöyle yanıt verdi:
“15 Temmuz terörizminin kökü kazınıncaya kadar, PKK, PYD, DHKP-C veya ona benzer DEAŞ gibi terör örgütleri Türkiye’den atılıncaya kadar OHAL devam etmeli ve ülke istikrar ve huzura kavuşmalıdır. OHAL’in devamı süresi ise hükümeti ilgilendiren bir konudur. Eğer bunlarda başarı sağladıklarına inanıyorlarsa, kaldırmayı düşünebilirler. Ama MHP olarak OHAL’e desteğimiz tamdır ve devamından yanayız. OHAL olduğu zaman her gün evden çıkıyorsunuz, gazeteye geliyorsunuz, çalışmalarınızı sürdürüyorsunuz, birtakım teşebbüslerde bulunuyorsunuz. Bir arada da sandığa gidip oyunuzu verebilirsiniz. Mahsurlu taraf neresi?”
 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.