Öne Çıkanlar Türkiye Büyük Millet Meclisi facebook tüketici fiyat endeksi cumhurbaşkanı 31 Temmuz 2022 Pazar Gündem Özeti 400 Milyon Turist Entübe Sayısı ​Sabit Kanca: Son Soru Filmi Vizyonda 4 Milyon Araç Var 32 Uçakla 45 Terör Hedefi İmha Edildi Kuşadası Belediyesi Kara Harp Okulu

"Koro Halinde Bana Saldırıyorlar, Acaba Kılıçdaroğlu'nun Bir Açığını Bulabilirmiyiz Diye"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Koro halinde bana saldırıyorlar. Ben de diyorum ki eyvallah, saldırın kardeşim. Arıyorlar, ‘Acaba Kılıçdaroğlu’nun bir açığını bulabilir miyiz?’ Vallahi cevap vermeyeceğim. Mesele anayasa konusu. Sen ben kavgası değil mesele” dedi.

Kılıçdaroğlu, referandum çalışmaları kapsamında Diyarbakır, Demirok Tesisleri’nde vatandaşlara seslendi. Diyarbakır’ın kadim bir kent ve doğunun incisi olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, “Acıların kenti aynı zamanda, gözyaşlarının aktığı bir kentteyiz. Barışa, sevgiye, huzura özlem duyan bir kentteyiz. Hep birlikte, ülkemizi, Diyarbakır’ımızı, insanlarımızı seviyoruz ve kendi ülkemizde barışın, huzurun egemen olmasını istiyoruz. İstiyoruz ki herkesin işi, aşı olsun. Böylesine bir özlemi duyuyoruz. Bu özlemin ana kaynağı demokrasidir” dedi.

“DİYARBAKIRLI MUTLU DEĞİL, HUZURSUZ, ENDİŞELİ”
Diyarbakır’ın 1930’lu yıllarda Türkiye’nin üçüncü büyük sanayi kenti olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Ama bugün tam tersi bir yerdedir. Yüzde 48,76’lık oranla Türkiye’deki en mutsuz üç kentten birisi. Diyarbakırlı mutlu değil, huzursuz, endişeli. Diyarbakırlı bunu hak etmiyor. Fakirliği en derinden yaşayan illerden birisi de Diyarbakır. Hangi sokağa girseniz onlarca işsizle karşılaşırsanız. Gencecik çocuklar, taşı sıksa suyunu çıkartacak. İşsizlik oranında Türkiye’nin ikinci kenti, yüzde 18,7” diye konuştu.

“BİR ÜLKEDE DEMOKRASİ YOKSA O ÜLKEDE BÜYÜME ŞANSI SIFIRDIR”
Diyarbakır’ın sosyo-ekonomik gelişmede 81 il arasında 67. sırada olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, “Bu kadim kentte yaşayan insanlar neden mutsuz, neden aç, neden işsizlik var, bunların oturulup sorgulanması lazım. Siyaseten sorgulanması lazım. Bütün siyasi partilerin ortak hedefi  olması lazım, neden bu kent huzursuz? Ön yargılardan uzak düşünülmesi lazım. Bir ülkede demokrasi yoksa o ülkede büyüme şansı sıfırdır” dedi.

“HEPİMİZ VATANSEVERİZ”
CHP lideri, “Türkiye Cumhuriyeti’ni birlikte kurduk. Erzurum’da, Sivas’ta, Amasya’da beraberdik. 23 Nisan 1920, Ankara’da beraberdik. Bayrağımız altında özgürce yaşamak istiyoruz, kardeşçe. Kimse kimliğinden, inancından, yaşam tarzından ötürü sorgulanmamalı, ötekileştirilmemeli. Farklı görüşlerimiz, kimliklerimiz olabilir ama biz birlikte yaşama irademizi ortaya koymak istiyoruz. Eşit yurttaşlığı istiyoruz. Hepimiz eşit yurttaşlarız, 80 milyon, bu ülkenin birliği, bütünlüğü, bir arada yaşama iradesi içinde eşit yurttaşlarız, hepimiz vatanseveriz, bütün Türkiye’yi seviyoruz” diye konuştu.

“BÜTÜN BUNLARIN SEBEBİ PARLAMENTER SİSTEM Mİ?”
Ülkedeki sorunların parlamenter sistemden değil, kötü yönetimden kaynaklandığını belirten Kılıçdaroğlu, konuşmasında şu mesajları verdi:
“İşsizliği yaratan demokratik parlamenter sistem mi, ne ilgisi var? Çiftçi ektiği ürünün, alın terinin karşılığını alamıyor. Çifti tarlasını ekmiyorsa bunun sebebi demokratik parlamenter sistem mi? Taksici esnafı ‘kendi sigorta primimi yatıracak kadar para kazanamıyorum, mazot fiyatı aldı başını gitti, eskiden turist gelirdi şimdi turist de gelmiyor, nasıl geçineceğim’ diyor. Peki bunun sebebi demokratik parlamenter sistem mi?
‘FETÖ bizi kandırdı, Allah’ımız ve milletimiz biz affetsin’ dediler. Peki FETÖ seni kandırdı da buna sebep olan parlamenter sistem miydi? Bu soruyu kendimize soracağız. Niye seni kandırıyor, gelip Meclis’i mi kandırdı? Hayır, Meclis onurlu yerinde durdu.
Dolar almış başını gidiyor. Kayıt dışı para, kara para Türkiye’ye gelmese dolar uçup gidecek. Dünyada nerede kaçakçıların, uyuşturucu parası varsa, kanun çıkardılar Türkiye’ye geliyor. Bir devlet, 10 milyar dolar para gelecek, nereden geldiğini bilmeyecek. Böyle bir akıl olur mu? Peki bunun sebep olan demokratik parlamenter sistem mi? Enflasyon çift haneye çıktı, fatura vatandaşa çıkıyor. Buna sebep olan parlamenter sistem mi?
Hapishaneler tıka basa dolu, icra dairlerinde dosya koyacak yer kalmadı, bunun sebebi parlamenter sistem mi? Sormamız lazım.
4 milyon Suriyeli Türkiye’ye parlamenter sistem dolayısıyla mı geldi?  Bulamaç Adasının işgal altına olmasının sebebi parlamenter sistem mi? Değil. Bütün bunların sebebi parlamenter sistem değil, bütün bunların sebebi kötü yönetim.

“TÜRKİYE’Yİ YÖNETEMİYORLAR”
Şu soruyu kendi vicdanınıza sorun, 15 yıldır iktidardalar, 15 yılda hangi kanunu çıkarmak istediniz de çıkaramadınız? İstediğiniz kanunu çıkarıyorsunuz. 15 yılda almak isteyip de alamadığınız bir karar var mı? Hayır, bütün kararları alıyorsunuz. Peki bu işsizlik, bu yoksulluk, bu fakirlik neden? Türkiye neden itibarı yerle bir edilmiş bir ülke konumunda?
Bütün devletler bize düşman, niye bütün devletlerle kavga ediyoruz? Parlamenter sistem mi bunu zorluyor, yok. Diline hakim olamayan devleti iyi yönetemez. Yönetemiyorlar Türkiye’yi. Ceplerini, kendi geleceklerini düşünüyorlar vatandaşı değil.

“GENÇLERE DEĞİL, AYRIMCILIĞA KARŞIYIM”
Diyorlar ki ‘Kılıçdaroğlu gençlere karşı.’ Ben gençlere karşı değilim. Bütün gençler benim başımın üstüne. Ben bu ülkenin umudu olarak görürüm gençleri, barışın, kardeşliğin güvencesidir bizim kardeşlerimiz ama gençler arsasında ayrım yapılmasını ben istemem. Ankara’daki beylerin çocukları 18 yaşında milletvekili olacak, hiç askere gitmeyecek. Gariban Mehmet’in, Ahmet’in oğlu ‘doldurdun yaşını, doğru askere.’ Ben buna karşı çıkıyorum. Benim çocuğum askere gidiyorsa onun çocuğu da gidecek. Benim çocuğum El Bab’a gidiyorsa onun çocuğu da gidecek. Benim vatandaşımın çocuğu -35, -40 derecede terörle mücadele ediyorsa onun çocuğu da edecek.

“EVET’ DİYORSAN ÖNCE GİT TAŞERON İŞÇİSİ OL”
Bir kişiye yetki veriyoruz, istiyorsa kıdem tazminatını kaldırabilir çünkü ekonomik ve sosyal konularda kararname çıkarma yetkisi veriyoruz. Asgari ücreti dondurabilir. İşçilerden, sendikalardan ses çıkıyor mu, kimse korkudan konuşamıyor. Birisi yarım yamalak ‘biz de ‘Evet’ diyeceğiz’ dedi. ‘Evet’ diyeceksen kardeşim, git sen de taşeron işçicisi ol. Niye sendikanın başkanı oluyorsun? Git bak taşeron işçisi hangi sıkıntıyı yaşıyorsa ol. Hem sendika başkanı olacaksın, altında Mercedes olacak, işçilerin aidatından para keseceksin, krallar gibi yaşayacaksın, iktidara yağcılık yapmak için de ‘Evet’ diyeceksin. ‘Evet’ diyorsan önce git taşeron işçisi ol, onun çektiği ıstırabı yaşa kardeşim.
İşçi kardeşim, bu anayasa değişikliğine ‘Evet’ diyorsa taşeron işçisi olmayı baştan kabul ediyor demektir. A başkanı yapmayabilir ama B başkanı der ki ‘bütün işçileri taşeron işçisi yaptım, ne demek sendika.’ Yetki veriyoruz, bir kişiye bu kadar yetki vermek doğru değil.

“TEK ADAM REJİMİNDE BİR KİŞİ VARDIR, ELİNDE BİR SOPA VARDIR”
Bir kişi çıkacak, ‘Ne grevi, nereden çıktı bu hak arama işi, sana asgari ücret veriyorum, otur oturduğun yerde’, baskıyı kuracaklardır, kimseyi konuşturtmayacaklardır. Tek adam rejiminde bir kişi vardır, elinde bir sopa vardır, birisi aykırı bir düşünce söyleyince kafasına sopayla vurur, ‘sus kardeşim’ der. Bu tercihten birisini yapacağız; birisi bizi sopayla mı terbiye etsin yoksa biz düşüncelerimizi özgürce ifade edelim mi? Olay bu kadar basit.
‘Evet’ demenin vebali ağırdır. Kimse çocuklarına hesap veremez. ‘Hayır’ dediğimiz zaman Türkiye’nin itibarı dünyada artacaktır. Şu söylem dünyanın her tarafında yankılanacaktır; Türkiye’de 80 milyon demokrasiye sahip çıktı.

“BAŞKANLIK SİSTEMİYLE YOLSUZLUK MEŞRULAŞTIRILIYOR”
Denetimsiz bir sistem getiriyorlar, her şeyi yapacaksın ama hesap vermeyeceksin. ‘Efendim hesap verecek’, nasıl, 400 milletvekili ‘evet’ derse. İyi de 400 milletvekilini nereden bulacaksın? Ne demek bu, yolsuzluğun meşrulaştırılması demek. Başkanlık sistemiyle yolsuzluk meşrulaştırılıyor. Kimsenin hesap sormayacağı bir düzen getiriyorlar. Hani kul hakkı yemek günahtı? Rabbimiz ne diyor, ‘Her türlü günahla gel affederim ama karşıma kul hakkıyla gelme.’
Hepimizin oturup düşünmesi lazım. Eğer bu anayasa değişikliği geçerse Türkiye üçüncü lige düşer. Zaten bize ‘hibrit demokrasi’ diyorlardı, demokrasisi olmayan bir devlete dönüşmüş oluruz.

“KORO HALİNDE SALDIRIYORLAR”
Sadece geçen ay 100’ün üzerinde kanun Meclis’ten çıktı, 2 bin maddelik kanunlar geçti Meclis’ten, hem de uzlaşarak. Demek ki çalışıyor ama hep suçlu birilerini bulacaksınız. Şimdi Türkiye’de arıyorlar, ‘kimi suçlayacağız’, düşman bulamıyorlar. ‘Düşman bulmamız, saldırmamız lazım…’
Koro halinde bana saldırıyorlar. Ben de diyorum ki eyvallah, saldırın kardeşim. Saldırdılar da ne oldu? Arıyorlar, ‘Acaba Kılıçdaroğlu’nun bir açığını bulabilir miyiz?’ Yok kardeşim, yok. Haram yemedik, kul hakkı yemedik. İstediğiniz kadar araştırın. Koro halinde bana saldırıyorlar, ‘Acaba Kılıçdaroğlu bize cevap verecek mi?’ Vallahi vermeyeceğim. Mesele anayasa konusu. Sen ben kavgası değil mesele.

“TRUMP’U KURTARICI OLARAK GÖRMEYE BAŞLADILAR”
Araya bir sürü adam koyuyorlar, ‘Acaba Trump bizi kabul edecek mi?’ Onu kurtarıcı olarak görmeye başladılar. Bir devlet, yönetenler, öbür ülkeyi kendileri için kurtarıcı olarak göremezler. Bir ülkenin asıl kurtarıcıları o ülkenin milletidir, biziz, halkıdır. Umudu oraya bağlıyor, ‘oradan bana bir şey olur mu’ diye. Sonra bir dönüyor, plağı değiştiriyor, umudu oraya bağlıyor. Bunlara gerek yok, kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz.”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.