Öne Çıkanlar Türkiye Büyük Millet Meclisi facebook 31 Temmuz 2022 Pazar Gündem Özeti ​Sabit Kanca: Son Soru Filmi Vizyonda 32 Uçakla 45 Terör Hedefi İmha Edildi Kara Harp Okulu emniyet cumhurbaşkanı 31 Mart yerel seçim sonuçları 31 Mart 2024 yerel seçimleri sonuçları 31 Mart 2024 yerel seçimleri 30 Mart 2024 Pazar Gündemi

Kulak İltihabı İşitme Kaybına Neden Olabilir

Üst solunum yolu enfeksiyonları ve buna bağlı olarak kulak zarı ve kemikçiklerinde oluşan orta kulak iltihaplarında artış gözlendiğini belirten Kadıköy Şifa Sağlık Grubu Ataşehir Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Seyit Aydoğmuş, hastalığın zamanında ve doğru tedavi edilmezse, kalıcı işitme kaybına neden olabileceği konusunda uyarıyor.

Kadıköy Şifa Sağlık Grubu Ataşehir Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Seyit Aydoğmuş, dış kulağın, kulak kepçesinden kulak zarına kadar olan kısım olduğunu ve bu bölgeye bağlı işitme kayıplarının tedavisinin genellikle kolaylıkla yapıldığını ifade etti.

Aydoğmuş, orta kulak iltihaplarında, ateş ve kulak ağrısının yanında işitme kaybı da olabileceğini belirterek şunları aktardı:

“Bu durum çoğu zaman geri dönüşümlüdür ancak eğer kulak delinir ve iyi tedavi edilmezse uzun süren akıntılara ve kalıcı işitme problemlerine yol açabilir. Orta kulak boşluğunda biriken yapışkan bir sıvıya neden olup iletimi engelleyebildiği gibi, zaman içerisinde kulak zarında ve orta kulak kemikçiklerinde ancak ameliyatla düzeltilebilecek hasara yol açar. Hatta bazen ameliyatla bile ancak kısmen düzeltilebilir.

-“KRONİK ORTA KULAK İLTİHAPLARINDA 25-30 DESİBEL İŞİTME KAYBI OLUR”-

Kronik orta kulak iltihaplarında, kulak zarı ve kemikçikler kalıcı olarak hasar görürse, dış ortamdaki ses enerjisi orta kulaktan iç kulağa tam olarak aktarılamaz ve 25-30 desibel ya da sadece kemikçik zincirde iletimi koparan bir hasar olmuşsa 40-50 desibellik işitme kaybı oluşur. Bu kaybın ameliyatlarla düzeltilmesi gerekir.”

Kulaktaki hasarın ameliyatının, öncelikle devam etmekte olan enfeksiyonun ilaçlarla iyileştirilmesinden sonra yapıldığını bildiren Aydoğmuş, şöyle açıkladı:

“Orta kulakta sıvı varsa kulak zarına bir delik açılarak buradaki sıvının boşaltılıp havalandırılması ve drenajı sağlayan tüp takılması yeterli olur. Kulak zarı ve kemikçik hasarı olduğu durumlarda ise biraz daha teknik işlemler gerekir. Zardaki açıklık, yerine ve büyüklüğüne göre genellikle kulak kıkırdağından ya da çiğneme adalesinin kılıfından hazırlanan uygun bir greft ile kulak zarına yama yapılır. Kemikçik hasarlarında ise bazen hastanın kendisinden kemik parçası alınarak kullanıldığı gibi, kadavradan ya da yapay protezler kullanılır. Eğer kulaktaki tüm kemikçikler, koleasteotoma (yassı epitel dokusunun içeri girerek oldukça yıkıcı olabilen ve hayatı tehdit eden bir hastalık) nedeniyle erimişse total ya da parsiyel orta kulak protezleri kullanılabilir. Ameliyatta amaç; öncelikle hastalıklı dokuların temizlenmesi ve sonrasında da işitmenin olabildiğince kazanılmasını sağlamaktır. Ameliyat öncesi İşitme kaybının seviyesi odyoloji ünitelerinde ölçülerek kayıt edilir. Hasarın derecesini anlamada bilgisayarlı tomografi de çok bilgi vericidir.”

-“İÇ KULAKTA OLUŞAN İŞİTME KAYIPLARININ AMELİYATLA DÜZELTİLMESİ ÇOK ZOR”-

İç kulağın ise, orta kulak sonrasında salyangoz ve periferik denge organı olan, yarım daire kanalları ile bunlarla beyin arasındaki iletimi sağlayan sinirlerin bulunduğu kısım olduğunu belirten Aydoğmuş, bu bölgenin hasarlarında oluşan işitme kayıplarının ilaç ya da ameliyatla düzeltilmesinin çok zor olduğunu ifade etti.

Aydoğmuş, iç kulağın sinirsel iletim kaybına neden olduğunu ve bu hastaların eğer yeterli işitme rezervleri varsa işitme cihazından fayda görebileceklerini vurguladı. Aydoğmuş, şu açıklamalarda bulundu:

“Doğuştan kulak kanalı olmayan ya da hafif, orta düzeyli işitme kaybı olan orta kulak hasarlı hastalar da teknolojisi son yıllarda iyice gelişmiş olan işitme cihazlarından fayda görebilirler. Doğuştan ya da sonradan oluşmuş, ‘ileri veya ağır işitme kaybı olanlarda’ standart işitme cihazları işe yaramayabilir. Böyle bir durumda koklear implant (biyonik kulak) ameliyatla yerleştirilir. Dış ortamdaki ses, kulak kepçesi arkasına takılan bir cihaz yardımı ile elektronik sinyallere dönüştürülüp, dış orta ve iç kulak bypass edilerek doğrudan koklea denilen salyangozun içinden kulak sinirlerine iletilir. Koklear implant, işitme kaybı olan herkese uygulanamıyor. Ne yazık ki bu uygulamanın yapılabilmesi için; sorunun her iki kulakta ve işitmenin sonradan kaybolmuş olması gerekir.”

-“EN GEÇ 2 YAŞINA KADAR İMPLANTIN TAKILMASI GEREKİR”-

Yeni doğan bebeklerde binde 1-2 oranında görülebilen işitme kayıplarının erken teşhisinin bu bakımdan çok önemli olduğunu belirten Aydoğmuş, “Bebeklerin konuşmayı taklit etme ve dil kullanma becerileri ilk 2 yasa kadar en yüksek seviyelerdedir. Bu nedenle 6 aya kadar (en geç 2 yaş) implantın takılması gerekir, bu olmaz ise konuşma problemlerine neden olabilir. Elbette tıp bilimi çeşitli biomoleküler çalışmalar yapmakta ve kök hücre çalışmaları gelecek için umut vermektedir ancak biraz daha zamana ihtiyaç vardır. Bu nedenle yeni doğan işitme tarama testlerini yaptırmak çok önemlidir” ifadelerini kullandı.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.