Öne Çıkanlar ankara chp konya deprem sgk bodrum tsk Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank pakistan veysel eroğlu cumhurbaşkanı erdoğan diyarbakır

Bahçeli: Cumhurbaşkanı'nın 104 Ve 105’inci Maddeye Doğru Çekilmesini Sağlamak Mümkün Gözükmüyor

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bir fiili durumdan bahsedildiğini belirterek, “Bu fiili durumdan bahsediliyor ise burada bir dayatma var demektir, Anayasayı çiğneme vardır, cumhurbaşkanlığının görevinin aşılması vardır. Böyle bir durum karşısında ya fiili durumu devam ettirirseniz Türkiye’de neler olabileceğini kestirmek zaman içinde belli olmayabilir. Ama fiili durumu hukuki bir zemine taşırsanız o zaman farklı bir anlayışı hakim kılabilirsiniz” dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı’nın Anayasa’nın 104 ve 105’inci maddesi sınırlarına çekilmesini neden zorlamadıklarına ilişkin, “Milliyetçi Hareket Partisi’nin Meclis’teki milletvekili sayısı 40’tır. Diğer siyasi partileri de bir araya getirmiş olsanız, parlamenter rejimin korunması ve Cumhurbaşkanı'nın 104 ve 105’inci maddeye doğru çekilmesini sağlamak mümkün gözükmüyor” dedi.

MHP lideri Bahçeli, Star TV ve NTV canlı yayınında Nazlı Çelik’in gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Bahçeli, başkanlık sistemi karşıtı söylemlerinin ve Türkiye'nin parlamenter sistemle devam etmesi yönündeki beyanlarının hatırlatılması üzerine şunları söyledi:
“Milliyetçi Hareket Partisi parlamenter istemin korunması ve güçlendirilmesinden yana olmuştur. Ve Türkiye’deki gelişmelerle, siyasi ve sosyal gelişmelerle paralel bir tarzda düşünerek hareket etmiştir.  Parlamenter sistemi, özellikle cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ortaya koymuş olduğu sorunları da göz önüne alarak bir sigorta olarak görmüştür. Bazıları halk tarafından cumhurbaşkanının seçilmesini istemiştir. Bunların en tabii düşüncesidir ve hakkıdır. Ama Türkiye'de açılım denen bir süreç, çözüm denen bir süreç başladığı sırada Türk milletinin etnik ve mezhep temelli bölünmesine gayret gösteren unsurların yoğun bir faaliyet içine girmiş olmaları karşısında, biz o dönem içerisinde halkın cumhurbaşkanını seçmesini sağlıklı görmedik. Meclis’te seçilmesini istedik ama Meclis’te de seçilirken önemli sorunlar yaşanmıştır.

12 Eylül öncesinde 115 turdan sonra cumhurbaşkanı seçilememiştir ve hepimizi üzen büyük tahribat altında toplumu önemli yarılmalara sürükleyen bir 12 Eylül rejimi ile karşı karşıya kalınmıştır. Bütün bunları dikkate alarak hareket ettiğimiz zaman parlamenter sistemi MHP olarak hep düşünmüş ve öne çıkartmışızdır. Bu kanaatimizde de bir değişiklik yoktur ve olmamıştır. Ancak bir Anayasa değişikliği ile cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi sonrasında farklı bir durum ortaya çıkmıştır. Buranın altını çizmek lazım. Seçimlerin temelini teşkil eden Anayasa değişikliğinde MHP ‘hayır’ oyu kullanmıştır, yani Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini erken bulmuştur ve bazı riskler taşıdığı kanaatine sahip olmuştur. Çünkü Cumhurbaşkanlığı seçimiyle sürekli tırmanan terör ve terörün kat etmiş olduğu siyasal alan ve o alan içerisinde bölünmeye sürükleyebilecek bazı demokratik adımlar adı altında mesafe kat etmeleri ülkemiz için bir tehlike teşkil etmekteydi. Onun için cumhurbaşkanlığı seçiminde gerekli kılınan Anayasa değişikliğinde biz ‘hayır’ oyu kullandık. Netice itibariyle bizim oylarımız yetersiz kaldı. Bazıları yetmez ama ‘hayır’ dedi. Bazıları ‘evet’ dedi. Netice itibariyle cumhurbaşkanı halk tarafından seçildi. Buranın altını çizerek beraberce düşünmek lazım. 18 maddenin üzerinde, her maddede bir kelime üzerinde tartışma yapacağımız yerde, bu noktayı ele alarak ve aradaki farklılaşmayı, ayrışmayı, dayatmaları göz önüne alarak Türkiye'yi daha sağlıklı ve demokratik bir topluma nasıl götürebileceğimizi düşünmek gerekmektedir. Türkiye’deki istikrarsızlık, kaos, kriz, kargaşa, darbe, kalkışma bütün bunların hepsini dikkate alarak hareket etmek lazım.”

(REFERANDUMDA HAYIR ÇIKARSA KAOS RİSKİ) “ÖYLE BİR RİSKİN OLDUĞU BENİM KANAATİMDİR”
Referandum sonucunda ‘hayır’ çıkarsa bir kaos ortamının oluşup oluşmayacağı sorusuna Bahçeli, “Şimdiki açıdan öyle bir riskin olduğu benim kanaatimdir. Bunu da Türkiye’de ilk defa söyleyen ben olmuşumdur. Bunun ayrıntılarını zamanımız olduğu takdirde çok yönlü konuşmak gerekmektedir” dedi.

“FİİLİ DURUMU HUKUKİ BİR ZEMİNE TAŞIRSANIZ FARKLI BİR ANLAYIŞI HAKİM KILABİLİRSİNİZ”
MHP lideri Bahçeli, Anayasa değişikliğine ‘evet’ demelerinin gerekçesini şöyle açıkladı:
“Halk tarafından seçilmiş bir cumhurbaşkanı var, halk tarafından seçilmiş bir TBMM var. Halk tarafından TBMM parlamenter sistem içerisinde yasamadan bir yürütme çıkarmak durumundadır. Yani bir başbakan ve bakanlar kurulu olacak, cumhurbaşkanı da bunu onaylayacak. Fakat uygulamada cumhurbaşkanı Anayasa’mızda belirtilen 104 ve 105. Maddelerdeki görev ve sorumluklarını aşarak kendi partisinden bir başbakan ve bakanlar kurulunun oluşmuş olması ve Meclis'te de büyük bir çoğunluğu elde etmiş olması, tabiatıyla bir yönetim şekli ortaya koyuyor. Fakat bu yönetim şekli Anayasal değil. Yani cumhurbaşkanı her şeye müdahale edebilir bir konuma geliyor.
Burada bir tek adamlığa gidiş bir diktatörlük kanaatleri vesaire gibi toplumda tartışılır konular hale geliyor. Böyle bir durumda hükümet ve bazı sorumlular ve Sayın Cumhurbaşkanı bir fiili durumdan bahsediyor. Bu fiili durumdan bahsediliyor ise burada bir dayatma var demektir, Anayasayı çiğneme vardır, cumhurbaşkanlığının görevinin aşılması vardır. Böyle bir durum karşısında ya fiili durumu devam ettirirseniz Türkiye’de neler olabileceğini kestirmek zaman içinde belli olmayabilir. Ama fiili durumu hukuki bir zemine taşırsanız o zaman farklı bir anlayışı hakim kılabilirsiniz.”

“CUMHURBAŞKANI'NIN 104 VE 105’İNCİ MADDEYE DOĞRU ÇEKİLMESİNİ SAĞLAMAK MÜMKÜN GÖZÜKMÜYOR”
Bahçeli, Cumhurbaşkanı'nın Anayasal sınırlarına dönmesini neden zorlamadıkları sorusuna ise şöyle yanıt verdi:
“Milliyetçi Hareket Partisi’nin Meclis’teki milletvekili sayısı 40’tır. Diğer siyasi partileri de bir araya getirmiş olsanız, parlamenter rejimin korunması ve Cumhurbaşkanı'nın 104 ve 105’inci maddeye doğru çekilmesini sağlamak mümkün gözükmüyor. Bu konu çok net. Bunu ille yapabilirim diyor iseniz başka türlü bir yola sevk edilmeniz lazım. Yani, ‘Sosyal kargaşa, kaos, kriz vesaire gibi olaylarla bunu beslerseniz, o zaman belki siyasi iktidar bu konuda kanaat değiştirebilir’ gibi toplumda ve toplum üzerinde etkili olan bazı çevreler ki Türkiye bunları yaşayarak geldi. Kimse kafasını kuma gömmesin. Kimse gözünü kapatarak olayları seyretmesin. Türkiye'de yıllardan beri yaşananları görmek lazım. Eğer bu devleti seviyorsak, bu millete saygı duyuyorsak o zaman partiler üstü düşünmek durumundasınız. Biz diyoruz ki 11 Ekim’de yapmış olduğumuz açıklamamızda, böyle bir fiili dayatma var, bir Anayasa’yı çiğneme var. Bakanlar Kurulu’nun cumhurbaşkanı hakkıdır, Anayasada yeri var. Çok sık topluyor, her konuda, her değerlendirmede kendisini öne çıkartıyor. Çünkü halk tarafından seçilmiş ve yüzde 50’nin üzerinde bir oyla seçildiği için bunda da tabii olarak kendisini haklı görüyor. Ama öbür tarafta da bir Başbakan ve bir Bakanlar Kurulu var.”

“BUNU SÖYLEYENLER EĞER MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİLİYSE ÇOK ŞEREFSİZ İNSANLARDIR”
MHP’nin ‘evet’ kararını vermesinde parti içi çekişmelerin rolünün sorulması ve Kurultay sürecinde MHP’nin hükümetten destek aldığı, pazarlık yapıldığı iddialarına ilişkin şunları söyledi:
“Bunu söyleyenler eğer Milliyetçi Hareket Partiliyse çok şerefsiz insanlardır. Milliyetçi Hareket Partisi’nde pazarlık kavramı yoktur. Milliyetçi Hareket Partisi’nde herhangi bir ferdin çıkarları dahil parti çıkarları düşünülerek herhangi bir düşünceyle bir siyasi geliştirme, bir proje üretme bir planlama yapmak yoktur. Eğer Milliyetçi Hareket Partisi’ni bunlar söylüyorsa çok büyük bir hata işliyorlar. Ama bunun dışındaki çevreler geçmişte kendilerinin yaptığı bazı pazarlıkların burada da yapılabileceğini düşünerek MHP’yi suçluyor, tolumda itibarsızlaştırmak istiyorlarsa, o zaman da bir siyasi ahlaksızlık içerisinde bulunuyorlar demektir.”

Bahçeli, MHP’ye yönelik eleştirilerin ve AK Parti’ye karşı kurtarıcı rolü üstlendiği söylemlerine ilişkin, şunları söyledi:
“Milliyetçi Hareket Partisi herhangi bir partinin yedek lastiği değildir. Milliyetçi Hareket Partisi herhangi bir şahsın arzuları istikametinde sonuç alması için kullanılabilir bir parti değildir. Bunlar yanlış görüşlerdir. Bunlar AK Parti’nin hasım unsurlarla muhalefet yapmayı planlamış olan partilerin uydurmalarıdır. Onların eğer AKP’yle ise onunla yapsınlar MHP’yi niye alet ediyorlar. MHP’yi araya katarak bir takım düşüncelerini bizim üzerimizde, yani Anadolu’da bir tabirle, ‘Yörük sırtından kurban kesilmez’ eğer Cumhuriyet Halk Partisi iktidarı yıpratarak yerine gelmeyi düşünüyorsa bunu muhalefet olarak yapsın. Ama Milliyetçi Hareket Partisi’ni suçlayarak, Adalet ve Kalkınma Partisi’ne ne destek vereceğiz. Zaten içeride 316 kişiler. MHP’nin desteğine ihtiyaçları yok ki.”

(BAŞKAN YARDIMCILIĞI TEKLİFİ) “BÖYLE BİR TEKLİF BİZE YAPILAMAZ”
MHP lideri Bahçeli, 16 Nisan referandumundan ‘evet’ çıkması durumunda, kendisine başkan yardımcılığı teklifi gelirse, cevabının ne olacağının sorulması üzerine, “Böyle bir teklif bize yapılamaz. Milliyetçi Hareket Partisi yama bir parti değildir. Milliyetçi Hareket Partisi bazı makamları elde ederek, siyasi yönlendirme gibi bir ihtiyacı yoktur. MHP milletinden aldığı destek oranında ülke yönetiminde söz sahibi olmaya çalışır. O bakımdan Türkiye'de buna da ihtiyaç yokken Milliyetçi Hareket Partisi’ni sadece ve sadece AKP’nin önermiş olduğu bir Anayasa değişikliğine, inandığı çerçevede destek verdiği için başka bir amaçla istismara yöneliyorlarsa buna kimsenin hakkı yoktur, haddi de değildir” dedi.
Kendisine böyle bir teklif gelmesi durumunda kesin olarak kabul etmeyeceğini belirten Bahçeli, “Milliyetçi Hareket Partisi bazı makamlarla, kendi idealleri ve ülkülerini birilerinin emrine vermez” şeklinde cevap verdi.

“KILIÇDAROĞLU YA ANLAMAMIŞ VEYA ANLAMAK İSTEMEMİŞTİR”
MHP lideri Bahçeli, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, kendisine yönelik “Hangi gerekçeyle evet demiş olduğunu anlamış değilim” sözlerine, şöyle yanıt verdi:
“Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na saygı duyarım. Fakat referandum sürecinde takip etmiş olduğu politikalarda hiçbir şeyi ya anlamamış veya anlamak istememiştir. Her madde üzerinde tartışma yaparak siyasi güncelliğini sürdürme gibi bir hataya düşmüştür ve bu Cumhuriyet Halk Partisi’ni de zora bırakmıştır. Ve toplumsal gerilimde bir kamplaşmaya, cepheleşmeye de temel teşkil etmiştir. Milliyetçi Hareket Partisi’ni anlamıyor ise 60 günden beri Türkiye'de bu konuşuluyor. Yani ilkokul beşinci sınıftaki bir kişiyi çağırsanız, 60 gün bu 18 maddeyi anlatmış olsanız, o anlar da bir ana muhalefet partisinin anlamaması mümkün değil.”

“600 MİLLETVEKİLİ DIŞINDA 500 BAŞKAN YARDIMCISI ORDUSU KURMANIN HİÇBİR AKILLA İZAHI VAR MIDIR?”
Bahçeli, öngörülen Cumhurbaşkanlığı sisteminde, cumhurbaşkanı yardımcılarının sayısının belli olmamasına yönelik Kılıçdaroğlu’nun eleştirilerine, “Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde cumhurbaşkanının kendisine yardımcı seçme hakkı metinde bulunmaktadır. Bu ihtiyaca dayalı bir konudur. Bir olur, iki olur, üç olur. Ama sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi Meclis’te 600 milletvekili var, 600 milletvekili dışında 500 başkanlık yardımcısı ordusu kurmanın hiçbir akılla izahı var mıdır? Bunlar bir kara propagandadır. Bu toplumsal ihtiyaca bağlıdır. Seçilmiş olan kişinin kafasındaki planlama ve projeler çerçevesinde, hangi bakanlıklara ihtiyacı varsa, hangilerinin görev taksimini yapacaksa, bu görev taksimindeki koordinasyonları kurmak açısından ihtiyaç duymuş olduğu bir başkanlık yardımcısı ortaya koyabilir” sözleriyle yanıt verdi.

“’TARAFSIZ KALACAĞIM’ SÖZÜ ÖNEMLİ BİR ERDEMDİR AMA TARAFSIZ OLMALARI MÜMKÜN DEĞİLDİR”
Bahçeli, öngörülen sistemde Cumhurbaşkanının tarafsızlığı tartışmalarına ilişkin ise şunları söyledi:
“İster parlamenter sistem içinde seçilmiş olsun isterse bir partinin üyesiyken ayrılıp halkın huzuruna çıkıp cumhurbaşkanı adayı olsun böyle bir anlayışla seçilmiş olan kişiden ‘tarafsız kalacağım’ sözü önemli bir erdemdir ve bunu yapmak da önemli bir başarı sayılır. Ama tarafsız olmaları mümkün değildir. Cumhuriyet Halk Partisi kalkıp kendileri diyorsa ki ‘Partili cumhurbaşkanı olmaz’, rahmetli İsmet İnönü’yü neyle izah edeceklerdir?”
Yönetimde tarafsız olmak başka bir şey ama ‘Sen partili değilsin’ dediğiniz takdirde bunun inandırıcılığı yok. Süleyman Demirel cumhurbaşkanlığı yaptı. ‘Sen Doğru Yol Adalet Partili değilsin diyebilir misiniz? Hayatı orada geçmiş. Burada partili cumhurbaşkanı olabilir. Bunun denetimini halk yapacaktır. İstediğiniz kadar ‘Partili değildir’ deyin. Bakalım ne yapacak? Bugün için kendileri diyor ki, ‘Anayasa değişikliği kabul edilirse, ben partime üye olacağım’ olsun MHP’ye üye olacak değil ki, kendi partisine üye olacak. Kurduğu partiye üye olacak. O benim sorunum değil.

“PARTİLİ CUMHURBAŞKANI OLDU DİYE TOPLUMU YANILTMANIN BİR GEREĞİ YOK”
Cumhurbaşkanının yemin konusunda tarafsız hareket etmek mecburiyetinde olduğunu söyleyen Bahçeli, şöyle devam etti:
“Partili cumhurbaşkanı olmak demek, Adalet ve Kalkınma Partisi’ni cumhurbaşkanlığı makamı ile beraber ülkeyi yönetmede kullanmak anlamını taşıyorsa, zaten burada bir sakatlık var demektir geçmiş dönemde. Mesela geçmişte İnönü değişmez genel başkan seçildi. Geçmişte böyle oldu. Ama daha sonra parlamenter sistemde partisi ile ilişkileri kesiliyor diyebilirler. Ama partili cumhurbaşkanı oldu diye birçok şeyi farklı algılayarak toplumu yanıltmanın bir gereği yok. Partili cumhurbaşkanı olduğu zaman sorun bizim sorunumuzdan çıkıyor mensubu olduğu partinin sorunu haline geliyor. İster genel başkan yapar ister üye yapar. Özal partisinden ayrıldı. Ne yaptı, partisini yönetti. Süleyman Demirel partisini yönetti. Bu gibi konular üzerinde bir takım şeyleri çıkmaza sokmanın bir manası yok. Belki burada farklı bir şey ortaya çıkacak.”

MHP Genel Başkanı Bahçeli, 15 Temmuz gecesi yayınlanan darbe bildirisi dikkate alındığında Yurtta Sulh Konseyi’nin mutlaka bir sivil kanadı olduğunu belirterek, “Ben kimsede şu vardır demiyorum ama bizim içimizde birkaç tane olduğunu biliyorum. Partiden ayrılanlar var ayrılmayanlar var ama Fetullah Gülen hareketiyle ilişkili olanlar görülmektedir, bu da bilinmektedir” dedi.

MHP lideri Bahçeli, Cumhurbaşkanının danışmanının eyalet sistemi açıklamalarına şöyle tepki gösterdi:
“Bir danışman kalkıyor bir eyalet sisteminden bahsediyor. Böyle bir açıklamayı yapan insanlar ya Adalet ve Kalınma Partisi’nin hedefini sabote ediyorlar veyahut da bir iç pazarlıkla görevli konuşmacılar mı bunlar? Bunları zaman gösterecek. ‘Eyalet sistemini getireceğiz’ diye bir Cumhurbaşkanı danışmanı söylüyor, Cumhurbaşkanı da buna ses çıkarmıyor ve kabulleniyor ise o zaman iki gün içerisinde, eyalet sistemine karşı olan, üniter yapıda düşüncesi olan ülkücülerin kararı ne olabilir? Bunları düşünmek lazım.
Her şeyi yakinen takip eden bir Cumhurbaşkanı bir Başbakan, geçmişte Kayseri’de bir belediye başkanlığı yapmış, başka bir özelliği olmayan bir kişinin danışman olarak Türkiye’yi sabote edebilecek cümleleri kullanmasını anlamakta zorlanıyorum, kabul de etmiyorum. Böyle danışman olmaz. Benim danışmanım olmuş olsa o saatte görevden alırdım.”

“ÜLKÜCÜ HAREKET KARAR VERMİŞSE KİMSE DE TESİR EDEMEZ”
Bahçeli, Cumhurbaşkanı danışmanlarının bu açıklamalarının, ülkücülerin oyunu etkileyip etkilemeyeceği sorusuna, “Etkilemez efendim. Milliyetçi Ülkücü Hareket karar vermişse, bir bölümü, o kadarında ısrar eder. Kimse de tesir edemez. Bana tesir edemezler” şeklinde yanıt verdi.

MHP TABANINDA HAYIR BEKLENTİSİ
Bahçeli, partisinin tabanında az da olsa bir ‘hayır’ beklentisi olup olmadığı sorusuna şöyle yanıt verdi:
“Olmaz olur mu? Bazıları var gerçekçi konuşmak lazım. Herhangi bir uygulamasından dolayı kırgın, kızgın olan insan, Recep Tayyip Erdoğan’ı tekrar Cumhurbaşkanı olmamak için ‘hayır’ oyu kullanacağım diyebilir. Bazıları da der ki ‘Çok güzel hizmetler yapıldı. Bu hizmetlerin karşısında dün ben başka bir partideydim, şimdi ise Adalet ve Kalkınma Partisi’ni tasvip ediyorum diyebilir. 7 Haziran seçimlerinde iki milyona yakın milliyetçi ülkücü hareket 1 Kasım’da oraya gitti. Bu nasıl iştir. Giden gider kalanlar yetiyor zaten. Yolumuza biz devam ediyoruz.”

“YURTTA SULH KONSEYİ’NİN SADECE ASKERLERDEN TEŞEKKÜL ETMEZ”
Türkiye’de yani bir darbe kalkışması ihtimali görmediğini ifade eden Bahçeli, şöyle devam etti:
“Şu anki kararlılık devam ettiği takdirde, herhangi bir risk olarak görmüyorum. Şu an için Türkiye Cumhuriyeti Devleti, her türlü tedbiri almak suretiyle, PKK, DHKP-C, PYD, FETO ile mücadelelerini sürdürmektedir. Ancak bu mücadelenin artık sonunda doğru gelinmesi lazım. Yargı sürecini çalıştırmak lazım
Yayınlanan darbe bildirisi dikkate alındığı takdirde, Yurtta Sulh Konseyi sadece askerlerden teşekkül etmez. Mutlaka onun bir sivil kanadı da vardır demektir. Sivil ayağını bulmak lazımdır. Bu sivil ayağı da yapılmış olan çalışmalarla soruşturmalarla, zannediyorum bir sonuca doğru gidebilir.”

“BİZİM İÇİMİZDE BİRKAÇ TANE OLDUĞUNU BİLİYORUM”
FETÖ’nün siyasi kanadına ilişkin, “Ben kimsede şu vardır demiyorum ama bizim içimizde birkaç tane olduğunu biliyorum” diyen Bahçeli, bunların kimler olduğunu bildiğini söyledi. Bahçeli, “Partiden ayrılanlar var ayrılmayanlar var ama Fetullah Gülen hareketiyle ilişkili olanlar görülmektedir, bu da bilinmektedir” dedi.

“GÖZ YUMULDUĞU SÖYLENEBİLİR BELLİ BİR ÖLÇÜDE”
Partisinden ayrılmayan FETÖ’cülerin olabileceğini söyleyen Bahçeli, “Fetullah Gülen hareketi, şimdiki adıyla FETÖ örgütü çok yaygın bir çalışma içerisinde girmiştir. Sekiz ayak üzerine kurulmuştur. Bunlardan bir tanesi eğitimdir, bir tanesi emniyettir. Göz yumulduğu söylenebilir belli bir ölçüde. Çünkü bu sekiz ayak devleti sarmış kuşatmış. Birisini tutuklamış olsanız götüreceğiniz yer emniyettir. Emniyette FETO’cu var. Oradan savcılığa gönderseniz, orada FETO’cu var. Böyle Türkiye kuşatılmış.  Bunun içerisinde siyasi ayağın olmaması mümkün değil” diye konuştu.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.