Öne Çıkanlar Hakkari EMİNE ERDOĞAN Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak terör Hadise bugünün gündemi elazığ palandöken Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan malatya mısır fatih terim

Bakan Bozdağ: "Kati Piri'yi Bakanlığa Sokmuyorum"

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, özel bir televizyon kanalında yaptığı açıklamada AP Türkiye Raportörü Kati Piri'ye sert tepki gösterdi. Bakan Bozdağ, "Ben şimdi onlara soruyorum, bu raporun içerisinde yer alan bilgilerin hangisi doğru? Bilgileri biz tek tek inceledik. Kati Piri, PKK terör örgütünün sözcüsü gibi hareket ediyor. Pelsinvanya’nın sözcüsü gibi hareket ediyor" dedi.

ABD NE CEVAP VERECEK MERAK EDİYORUM
Bu olayı dünya kamuoyuna taşımak ve oradan iftirayı gerçek yerine ikame etmek için uğraşılıyor. Tabi burada bu olayda soruşturulan ve şimdi iddianamede ismi geçen kişilerin ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’ni aramış olmaları, oradan İstanbul Konsolosluğunu da aramış olmaları çok çok önemli. Acaba niye aradılar. Şimdi böylesi bir hadisenin içinde olan ve bu işte fail olarak görülen kişiler olayın sıcağı sıcağına bakıyorsunuz ertesi gün aramalar var. Bir defa da değil, değişik defalar aramalar var. Savcılık bunu ABD Ankara Büyükelçiliğine sordu, ben de merak ediyorum ne cevap verecekler. Yani orada resmi görevliler ile mi, yoksa oradaki başkaları ile mi görüyorlar? Ne amaçla arandılar, ne konuşuldu, ne edildi? Sonra başka yerlere aramalar devam ediliyor. Orada bir yönlendirme mi oldu ne oldu? Bütün bunların açıklanması lazım. Başka ülkelerde de var.

GÖRÜNEN GERÇEKLİĞİN ESAS YÖNÜNÜN ORTAYA ÇIKMASI LAZIM
Şimdi aynı şekilde 15 Temmuz darbe teşebbüsünün kilit isimlerinden Adil Öksüz’ün de araması söz konusu. Bütün bunları yan yana koyduğunuzda ortada bir gerçeklik var. Onun için biz diyorum ki bu görünen gerçekliğin esas yönünün ortaya çıkması lazım. Bu hepimiz için iyi olacaktır. Çünkü hep insanların aklında bir sürü sorular geziyor, bu soruların cevaplanması önemli. Umarım ki ABD Büyükelçiliği büyük açıklıkla Cumhuriyet Savcılığı’nın sorduğu bu sorulara cevap verir.

AB ÜYESİ ÜLKELERDE AB’NİN DEĞERLERİ YOK EDİLİYOR
AB’nin üzerinde yükseldiği değerleri yaşatmak, korumak AP’nun da en önemli görevi. Ama bugün AB üyesi ülkelerde AB’nin değerleri yok ediliyor. Örneğin Almanya’da Türkiye’nin Cumhurbaşkanına oradaki Türk toplumu ile telekonferans usulü ile veya yüz yüze toplantı yapma, konuşma imkan ve fırsatını vermiyor. ‘Demokratik bir ülkeyiz’ diyorlar, ‘Özgürlükler bizde tam, Türkiye’de eksik’ diyorlar. Ben şimdi soruyorum, Türkiye’de Almanya’nın Cumhurbaşkanı böyle bir şey yapmış olsa veya bir siyasisi, Türkiye izin vermese ne derler? Hemen dünyayı ayağa kaldırırlar özgürlükler yok, peki senin kendi özgürlük var mı? Teröristlere her türlü özgürlük var, telekonferans ile eli kanlı teröristler bağlanıp, oradaki sempatizan ve üyeleri ile konuşabiliyor ve meşru bir devletin Cumhurbaşkanı orada konuşturulmuyor. Diyor ki olmaz.

TERÖRİSTLERE SERBEST, TERTEMİZ İNSANLARA YASAK
İnternet ile ilgili, sosyal medya ile ilgili Almanya kararlar aldı takip ettiniz geçende. Türkiye’de geçmişte alınan kararlarla mukayesesi dahi yapılamaz. Batıyı bu kadar çok önemseyen arkadaşlarımız var, ben onlara da söylüyorum Türkiye’yi eleştirdiniz bu Twitter ile ilgili başka internet ile ilgili aldığımız kararlarda, şimdi Almanların aldığı kararları nereye koyacaksınız, neyi, nasıl izah edeceksiniz? Orada da aynı şeyi görüyorum. Hollanda ve Avusturya seçim sürecinde gördük, bizim bakanlarımızı, milletvekillerimizi orada konuşturmadılar, öte yandan şimdi 15 Temmuz vesilesi ile de görüyoruz, 15 Temmuz’u yapan darbeciler her türlü özgürlüğe sahip, hatta onları eleştiriyorlar diye camileri kapatıyor bazı ülkeler. Neden siz bu teröristlerin aleyhine konuşuyorsunuz diye. Teröristlerin lehine konuşmak serbest, demokrasinin, hukukun lehine milletin lehine konuşmak yasak. Teröristlere serbest, hiçbir suça karışmamız tertemiz insanların toplanma hakkı yasak ediliyor.

KATİ PİRİ PKK VE PELSİNVANYA’NIN SÖZCÜSÜ GİBİ HAREKET EDİYOR
Bütün bunlar AB’nin değerlerinin Avrupalılar tarafından infaz edildiğini gösteriyor. Esasında bu kararlar Avrupa’nın güçlü yönü olan bu değerlerin AP tarafından da infazı anlamına geliyor. Ben şimdi onlara soruyorum, bu raporun içerisinde yer alan bilgilerin hangisi doğru? Bilgileri biz tek tek inceledik. Kati Piri, PKK terör örgütünün sözcüsü gibi hareket ediyor. Pelsinvanya’nın sözcüsü gibi hareket ediyor. Onlarla kol kola ve AP’yi de aldattı. İftiraları koydu oraya terör örgütlerinin iftiralara ve çarpıtmalarını koydu oraya, bazı da bunların aralarına doğru olan şeyleri koyup harmanladı. Ama şimdi rapora baktığımızda Kati Piri’nin raporunda baştan sona bir FETÖ terör örgütünün görüşleri orada, PKK terör örgütünün görüşleri orada ve DHKP-C terör örgütünü görüşleri orada. Türkiye’yi yıpratmak isteyenlerin görüşleri orada ve sayın Cumhurbaşkanımıza düşmanlığı bir şey zanneden zavallıların görüşleri orada, ama Türkiye’nin gerçekleri orada yok.

BU RAPORLA AP ÜYELERİNİ ALDATTI
Türkiye’nin doğruları orada yok, iftira, yalan içerisine harmanlanmış bir şey ve Kati Piri bu raporuyla AP üyelerini aldatmıştır. Ben, AP Başkanına da buradan çağrıda bulunuyorum, Kati Piri’nin hazırladığı raporun bir sağlamasını yapsınlar, yani devletin yaptığı her iş alenidir, resmi gazete var, her yerde var, gelsinler baksınlar bir sağlamasını yapsınlar. Raporun nasıl büyük bir iftira raporu olduğu, çarpıtma raporu olduğu ve abartılar içerdiği kendiliğinden görülecektir. AP uzunca bir zamandır Türkiye’ye görevlendirdiği ve diğer AB kurumlarının görevlendirdiği raportörler ve çalışmacılar maalesef Türkiye’ye karşı olan kişiler, Türkiye’den rahatsız olan kişilerdir. Türkiye’yi terör örgütlerinin gözü ile gören, terör örgütlerinin dili ile Türkiye hakkında konuşan, terör örgütlerinin kulağı ile Türkiye’yi dinleyen kişiler. Bunlar vasıtası ile Türkiye hakkında doğru adil ve objektif bilgi sahibi olmaları mümkün değildir.

BEN ADALET BAKANLIĞI’NA KATİ PİRİ’Yİ KABUL ETMİYORUM
Benim tavsiyem bu tür terör örgütlerinin sözcülüğünü yapanları Türkiye ile ilgili ilişkilerde raportör olarak kullanmasınlar. Ben Adalet Bakanlığı’na Kati Piri’yi kabul etmiyorum. Neredeyse 2 yıl oldu bakan olduktan sonra. Yani benim ile görüştüğümde karşımda PKK mı oturuyor yoksa Pelsinvanya mı oturuyor belli değil. O zaman ben seninle niye görüşeyim. Benimle konuşuyorsun, dinliyorsun benim dediklerimin hiç birini yazmıyorsun, terör örgütlerinin her dediği yalanı onları çürütüyorsun bunlar iftiradır diyorsun, ona rağmen bile bile çürütülen şeyleri de raporlara koyuyorsun.

HALKIN DA AB’DEN BEKLENTİLERİ OLUMSUZ ANLAMDA DEĞİŞTİ
Onun için de bu raporun Türkiye’de bir saygınlık uyandırması mümkün değil, AB üyesi ülkelere Türkiye karşıtlarının, Türkiye düşmanlarının, Türkiye zayıflasın diye terör örgütlerine destek olanların hazırladıkları raporlarla Türkiye hakkında doğru sonuçlara ulaşılamaz. Bakın bu rapor Türkiye’de bu yankı uyandırdı mı uyandırmadı. Denetime aldılar bir şey oldu mu olmadı. Niye olmuyor. Çünkü Türk halkı görüyor AB’nin tek derdi Türkiye’nin AB üyeliği değil, tek derdi PKK Türkiye’de niye soruşturmalara tabi oluyor. PKK terör örgütü ile Türkiye niye mücadele ediyor. FETÖ terör örgütü ona bakıyor, halk kendi geleceği için bir umut görmüyor orada. Yani Türkiye lehine işler yapmıyorlar, halkın beklentilerini arttıracak adımlar atmıyorlar ve Türkiye düşmanlarının dediği gibi hareket ediyorlar. O zaman halkın da AB’den beklentileri olumsuz anlamda değişti.

TÜRK HALKI ONLARIN GERÇEK YÜZÜNÜ GÖRMÜŞ DURUMDA
Türk halkı şuanda Avrupa kurumlarının ve organlarının Türkiye aleyhine yaptığı çalışmalardan rahatsızdır. Sadece devlet rahatsız değil halkımız da rahatsızdır. O yüzden onlar bu raporlarla Türkiye’de her şey yerinden oynar, şöyle olur, böyle olur diye düşünüyorlarsa yanılıyorlar. Çünkü Türk halkı onların gerçek yüzünü görmüş durumda. CHP Yüce bir değer olan Adaleti İstismar ediyor CHP bir hakkı kötüye kullanıyor, toplanma, gösteri hakkını kötüye kullanıyor, adaleti istismar ediyor, yüce bir değer olan adaleti istismar ediyor. Siyasal hesapları ve hedefleri olan gayri samimi bir yürüyüştür. Siyasal hedefleri hesapları nedir derseniz? Bana göre şu; bir defa CHP içerisindeki tartışmalar 16 Nisan’dan sonra ayyuka çıktı. Genel başkanlık, kongre vesaire… Dikkat ederseniz tartışmalar bitti. Genel başkanlık isteyenler de kongre isteyenler de yürüyüşe katıldı. Ora bitti. İkinci hedefi 16 Nisan’da ‘Hayır’ cephesinde buluşanların bundan sonra 2019’da yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminde de bu cephenin içerisinde yer almasını sağlamak ve onları bir cephe siyasetinin parçası haline getirmek.

TÜRKİYE’Yİ İRTİBATSIZLAŞTIRMAK İÇİN KILIÇDAROĞLU ÜZERİNDEN DESTEK AKTARILMASI YAPIYORLAR
Üçüncüsü de Türkiye’nin aleyhinde içeride dışarıda oluşan bu olumsuz havanın güçlenmesini istiyor. Terör örgütleri tarafından oluşturulan. Özellikle PKK, DHKP-C ve FETÖ terör örgütü çok ciddi paralar harcayarak. Onları istihbarat örgütleri himaye ediyor. Bazı devletler himaye ediyor. Onların da desteği ile Türkiye’nin aleyhine acayip kampanyalar yürütüyorlar. Örneğin FETÖ terör örgütü gazetecilere, televizyonculara, düşünce kuruluşlarına, senatörlere, vekillere rapor hazırlayan pek çok kişiye resmen rüşvet veriyor. Parayla raporu eline veriyor. Raporu hazırlayan altına imza atıyor. Sonra da o hazırladıkları raporları, yazdıkları makaleleri topluyorlar onları alıp ilgili kurumlara organlara gönderiyorlar. Türkiye’de işler öyle değil, falanca kişi öyle dedi, şu böyle yaptı diye kullanıyorlar. Bu yürüyüş orada bu terör örgütlerinin Türkiye’yi irtibatsızlaştırmak, Türkiye’nin aleyhine algı oluşturmak için iftiralarla oluşturdukları algıya Türkiye üzerinden Kılıçdaroğlu üzerinden bir destek aktarılmasına neden oluyor. Bilerek mi yapıyorlar bunu, bilmeyerek mi yapıyorlar onu kendileri bilir ama benim buradan gördüğüm buna bir destek yapıyor.

BU YÜRÜYÜŞ ADALETE HİZMET ETMİYOR
Bir başka hesabı AK Parti’yi yıpratmak, Sayın Cumhurbaşkanımızı yıpratmak, hükümetle halkın arasına mesafe koymak. Bunda başarılı olması mümkün değil. Dördüncü bir hedefse Türkiye’de kriz ve kaos ortamının oluşmasına katkı sağlıyor. Hedefleri o anlamda söylemiyorum. Ama bu yürüyüş adalete hizmet etmiyor. Türkiye’de kriz ve kaos ortamı oluşsun diye avuç ovuşturanlara beklenti içinde olanların beklentisini yükseltiyor. İstanbul’a yaklaştıkça onlarda İstanbul’da şu olacak, bu olacak diye bütün bu kriz ve kaos beklentisi içinde olanlar avuçlarını ovuşturmuş bekliyorlar şimdi. Ne olacak diye, nasıl olacak diye bekliyorlar. Onun için bu yürüyüş demin de söylediğim gibi bir adalet anlayışı üzerine ikame edilen bir yürüyüş değildir.

PİKNİK YAPTI DİYE Mİ HAKKINDA SORUŞTURMA YAPIYORLAR
Türkiye’de yılda adliyeler yaklaşık 15 milyon adli işlem yapıyor. 15 milyon karar veriyorlar diyelim veya işlem yapıyorlar. 15 milyon bir işlem içerisinden bir işlemi alıp Türk yargısının tamamını mahkum etmek doğru mu? Kaldı ki o aldıkları bir kararın doğruluğunu da hiç tartışmıyorlar. Niye ceza aldı? Dosyadaki deliler nedir? Onun üzerinden de hiç bakmıyorlar. Piknik yaparken piknik yaptı diye mi bunun hakkında soruşturma yapıyorlar, yargılama yapıyorlar? Onun üzerinde de durmuyorlar. İşlediği iddia edilen suç nedir? Onu da toplumun gözünden kaçırıyorlar. Dosyadaki delil nedir? Onu da tartışmıyorlar. Hakimlere savcılara hakaret ediyorlar, onları tehdit ediyorlar. Tehditle, hakaretle yargı üzerinde baskı kurmaya çalışıyorlar. Bu yürüyüş de yargı üzerinde bir baskı amacı da taşıyan bir yürüyüş ama şunu söyleyeyim; Türk yargısı hakaretlere, tehditlere ve baskılara boyun eğecek bir yargı değildir.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.