Öne Çıkanlar terörist Koronavirüs rusya abd chp Pandemi Covid19 tbmm vakıfbank gündem özeti cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan CHP Adana Milletvekili Dr. Müzeyyen Şevkin

"Bu İşin Gerçek Sorumlusu Anayasa Mahkemesi"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, OHAL KHK’larını eleştirirken, “Bu işin gerçek sorumlusu Anayasa Mahkemesi. Anayasa Mahkemesi, anayasayı ve hukuku dışlayarak ‘ben OHAL kararnamelerine bakmam’ dedi. Türkiye’yi bugün bir kaos ortamına sürükleyen temel öğe Anayasa Mahkemesi’dir. Bu Anayasa Mahkemesi asla topluma güven veremez” dedi.

CHP Parti Meclisi, Yüksek Disiplin Kurulu ve TBMM Grubu, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında parti genel merkezinde toplandı. Toplantının açılışında konuşan Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin en karamsar süreci yaşadığını ifade ederek, bu karamsar süreçte herkesin tek umudunun CHP olduğunu söyledi.

Kılıçdaroğlu, “Herkesin gözü üzerimizde. Demokrasi isteyenlerin, cumhuriyeti, uygarlığı, hiç kimsenin ötekileştirmediği bir Türkiye’yi savunanların tek ama tek umudu CHP. Bu bağlamda hepimize tarihi sorumluluk düşüyor. Bu umudu yeşertmeliyiz. Karamsar bir tablonun olduğunu, büyük baskıların olduğunu biliyorum, özellikle havuz medyasındaki arkadaşların özel toplantılar yaptığını da biliyorum. ‘Bundan sonra sadece CHP'ye saldıracaksınız’ diyenleri biliyoruz. Arkalarında ciddi bir hükümet desteği olduğunu da biliyorum ama bu baskılar bizi yıldıramayacak, bildiğimiz doğru yolda devam edeceğiz” dedi.

MGK’NIN OHAL TAVSİYE KARARINI ANIMSATTI: 180 DERECE TERSİ BİR UYGULAMA
Konuşmasında OHAL KHK’larına tepki gösteren Kılıçdaroğlu, Milli Güvenlik Kurulu’nun OHAL ilanına ilişkin tavsiye kararının 3. maddesinde, “Demokrasimizin hukuk devleti ilkesinin, vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerinin korunmasına yönelik tedbirlerin etkin bir şekilde uygulanabilmesi amacıyla” denildiğini anımsattı. Bu tavsiyenin, sadece ve sadece demokrasiye, hukuk devletine, hak ve özgürlüklere yönelik tehditlerin ortadan kaldırılması için yapılacak çalışmaları kolaylaştırmaya yönelik olduğunun ifade edildiğini belirten Kılıçdaroğlu, “MGK’nın sadece ve sadece demokrasiye vurgu yaptığı bir bildirinin 180 derece tersi bir uygulamayla karşı karşıyayız” diye konuştu.

ANAYASA MAHKEMESİ’Nİ TOPA TUTTU
Parlamentonun vermediği hakkın OHAL aracılığıyla kullanıldığını kaydeden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“İşsizlik Sigortası Kanunu’nda değişik yaptılar, darbeyle, terörle ne ilgisi var? Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkındaki Kanun’da değişiklik yaptılar. Havuz medyasının kontrolsüz yayın yapmasına her türlü imkan sağladılar, YSK’yı devre dışı bıraktılar. Referandumun eşit koşullarda gidilmeyeceğini açıkça ilan ettiler. Maarif Vakfı’nın mütevelli heyetinin huzur hakkının OHAL’le ne ilgisi var? Bankacılık mevzuatını değiştirdiler, geçmişte bankaları hortumlayanlar için özel bir af getirdiler. Ne işi var bunun OHAL’le?
Peki buna kim izin verdi? Bunun gerçek sorumlusu kim? Hükümet değil, yürütme organı da değil. Bu işin gerçek sorumlusu Anayasa Mahkemesi. Anayasa Mahkemesi, anayasayı ve hukuku dışlayarak ‘ben OHAL kararnamelerine bakmam diyerek’, eskiden verdiği, üstelik iki kez verdiği kararı değiştirdi. ‘Bakmayacağım, demokrasiye aykırı da olsa bakmayacağım’ dedi. Böylece, anayasasında temel hak ve özgürlüklerin güvence altına aldığı bir ülkede, Anayasa Mahkemesi, temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması konusunda siyasi iktidara ‘her şeyi yapabilirsin, ben bakmayacağım’ dedi. Bu Anayasa Mahkemesi ve yargıçları bu topluma da hukuk dünyasına da güven vermiyorlar.  Arzu ederim ve beklerim ki vicdanlarını sorgulayıp koltuklarından ayrılırlar, o koltukta oturmayı hak etmiyorlar, ettikleri yemine sadık kalmıyorlar.
Belki şunu söyleyebilirler, ‘devletin en tepesindeki adam yeminine sadık kalmıyorsa ben de kalmam’. Çünkü pusulayı eğer siz ora olarak belirlerseniz, talimatı oradan alırsanız yargıçlık görevini yapamazsınız.
Türkiye’yi bugün bir kaos ortamına sürükleyen temel öğe Anayasa Mahkemesi’dir. Bu Anayasa Mahkemesi asla topluma güven veremez. Hiçbirimizin haklarını güvence altına almaz. Anayasa’da yazılı, uygulaması yanlış yapılıyor, denetleyecek kurum görevini yapmıyor, asıl sorunumuz burada başlıyor.
O kadar ileri gittiler ki kolektif suç ilan ettiler. Birisi sanıksa bütün aileyi sanık yaptılar ve Anayasa Mahkemesi buna sessiz kaldı, ‘yapabilirsiniz’ dedi. Öyle bir atmosfer yaratıldı ki hakim, önüne her geleni tutuklamak zorunda kaldı, ‘tutuklamazsam, beni de FETÖ ile irtibatlandırırlar mı’.  Yeter ki önüne iki kapaklı bir dosya gelsin, hepsini içeri attılar, delile gerek yok. Bu tabloyu Anayasa Mahkemesi yarattı. Kim yararlandı, hükümet.”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Deniyor ki, ‘referandumda ‘hayır’ çıkarsa Türkiye’de büyük bir karmaşa çıkar’. ‘Hayır’ çıkarsa Türkiye büyük bir nefes alır, rahat bir nefes alır. Ne diyoruz, ‘hayır’da hayır vardır. Ülkenin geleceğini açısından bunu yapmak zorundayız” dedi.
CHP Parti Meclisi, Yüksek Disiplin Kurulu ve TBMM Grubu Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında parti genel merkezinde toplandı. Toplantının açılışında konuşan Kılıçdaroğlu,  OHAL’in ilan edildiği 20 Temmuz 2016 tarihi itibariyle sivil bir darbe yaşandığını, Türkiye’de şu anda hiç kimsenin can ve mal güvenliği olmadığını ifade etti. “Her an her kişi tutuklanabilir, her an her kişinin pasaportlarına, mal varlıklarına tedbir konabilir, dolayısıyla böyle bir süreç hiçbir darbe döneminde yaşanmadı” dedi.

“BUNUN ADI AHLAKSIZLIK”
Kanun Hükmünde Kararnameler ile üniversitelerin susturulduğunu, görevine son verilen üniversite öğretim üyelerinin sayısı 4 bin 811 olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Hangi vicdan, hangi akıl, hangi bilim, hangi ahlak bir akademisyeni kapının önüne koyar. Bunun adı ahlaksızlıktır. O akademisyenler yetişinceye kadar ne tür emekler verildi, ne tür fedakarlıklar yapıldı. Pek çoğunu yurtdışına gönderdik, bilim insanı olsunlar, gelsinler çocuklarımızı yetiştirsinler diye, şimdi bunları kapının önüne koyuyoruz” diye konuştu.

“BİRİNCİ SORUMLU YÖK, İKİNCİ SORUMLU REKTÖRLER”
Birinci sorumlunun da YÖK olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Neden YÖK? Çünkü YÖK bir darbe kurumudur. 12 Eylül darbesi sonrası kurulan bir kurumdur. Kendi üniversitesine, bilime sahip çıkmayan bir kurum görevini yapmamış sayılır. Sivil darbecilerin 20 Temmuz sonrası YÖK’e sahip çıkmalarının nedeni de budur? Darbeci darbeciye sahip çıkacak, bize sahip çıkacak hali yok ya.
İkinci sorumlu üniversitelerin rektörleri. Rektörler kendilerini muhbir olarak konumlandırdılar. Bir üniversitenin rektörü muhbir olabilir mi? Utanma duygusu denilen bir şey var. Bu kadar kitap okudunuz, makale yazdınız. Yanında beraber çay içtiğin insanı nasıl ihbar edebilirsin sen, üstelik hiçbir suçu yok. Yarın bu insanların tamamı göreve dönecek, bundan hiçbir endişem yok, tıpkı bin 402’likler gibi. Bu rektörler bu sıra arkadaşlarının yüzüne, çocuklarının yüzüne nasıl bakacaklar, eşlerinin yüzüne nasıl bakacaklar? Sanatçıları da kapının önüne koydular, dünya çapında, onurumuz olan sanatçılar, bizi temsil eden, hepimizin iftihar ettiği sanatçılar…”

“ÜNİVERSİTELERDEN TIK YOK”
Kılıçdaroğlu, bu haksızlıklara karşın üniversitelerin ses çıkarmadığını ifade ederken, “Bu kadar hoca kapının önüne konmuş, hiçbirisinden tık yok, haksızlığa itiraz eden var mı? Bu üniversitelerden aydın falan yetişmez. Bu üniversiteler bu anlayışla giderlerse Türkiye’yi ortaçağ karanlığına götürürler” diye konuştu.

VATANDAŞLARA SESLENDİ: “REFERANDUMDA HAYIRLI BİR İŞ YAPACAĞIZ”
Bütün bunların yürürlükteki anayasaya göre yapıldığını kaydeden Kılıçdaroğlu, “Şimdi bir de düşünün, anayasa değişiklikleri kabul edilirse Türkiye’nin başına açılacakları. Bu haliyle bu sonuç doğuyorsa, yeni anayasa değişikliklerinin kabulü halinde Türkiye’nin nasıl tehlikeli bir mecraya sürükleneceği hep birlikte düşünmemiz lazım” dedi.
Vatandaşlara seslenen Kılıçdaroğlu, “Çocuğunu, komşunu, ülkeni, bayrağını, vatanını düşünüyorsan bu referandumda çok ama çok hayırlı bir iş yapacaksın, ‘hayır’ oyu kullanacaksın, hayırları çoğaltacağız, hep birlikte yapacağız” diye konuştu.

“ÖN SEÇİM KANUN TEKLİFİNİ ÖNÜMÜZDEKİ HAFTA VERECEĞİZ”
Bunun bir siyasi parti seçimi olmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, “Burada Türkiye’nin geleceği, demokrasi oylanıyor. Demokrasi, Saadet Partisi, Vatan Partisi, BBP, ÖDP için de geçerli, hepimiz için geçerli. O nedenle bu referandum Türkiye’nin geleceğini belirleyen önemli bir süreç. Bu bir Türkiye meselesidir, memleket meselesidir, siyasi parti meselesi değildir. Onun için sorumluluk aldık ve dedik ki parti bayrağı değil, Türk bayrağı kullanacağız” dedi.
Kendilerinin parlamenter demokratik sistemin daha güçlü hale gelmesinden yana olduklarını vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Milletvekilleri, parti liderinin iki dudağı arasında değil, milletin oylarıyla gelsin diyoruz, ön seçim olsun istiyoruz. Gelin parlamentoya, ön seçimi zorunlu hale getirelim. Önümüzdeki hafta da bunun kanun teklifini vereceğiz” diye konuştu.

“OLAY ERDOĞAN OLAYI DEĞİL”
Kılıçdaroğlu, 80 milyonun iftiharı olan Mustafa Kemal Atatürk’e verilmeyen yetkinin tek kişiye verilmek istendiğini belirterek, “Parlamentonun yetkisini, mahkemelerin yetkisini, devletin liyakatini bir kişiye teslim ediyoruz. Böyle bir devlet düzeni olur mu? Türkiye, sonu belli olmayan bir maceranın içine sürüklenebilir mi? Olay bir Erdoğan olayı değil. Özellikle Adalet ve Kalkınma Partisi’ne oy verenlere sesleniyorum; yapılan düzenleme Erdoğan için yapılan düzenleme değil. Düzenleme Türkiye’nin başına felaket getirecektir. Hepimiz faniyiz, hiçbir koltuk bize baki olarak tahsis edilmemiştir, babadan oğula geçecek diye de bir şey yoktur. Referandumda oy kullanırken, çocuğunu, torunlarını düşüneceksin, daha güzel, huzurlu bir Türkiye mi yoksa kargaşa içinde bir Türkiye mi istiyorsun?” diye konuştu.

“VATANDAŞ YÜZDE 49,5 OY VERMİŞ, SEN UMUDU BAŞKA ÜLKELERİN LİDERLERİNE BAĞLIYORSUN”
Bu süreçte dış politikada da ciddi hatalar yapıldığını ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle dedi:
“Bir kişi her şeye kadirdir’ derseniz, bir kişinin iki dudağından çıkan her emri itirazsız olduğu gibi kabul ederseniz Türkiye’yi felakete sürüklersiniz, örnek; Ortadoğu. Bu bataklığa kim sürükledi? Dilimizde tüy bitti, ‘oraya girmeyin’ dedik.
El Bab’da şehit sayımız 60’ı aştı. Biz, ‘güvenli bölgeyi destekliyoruz’ dedik. Gittiler, ‘El Bab’ı alacağız’ dediler. Biz, ‘El Bab’a kadar olan bölgeyi güvenli bölge ilan et, orada dur, daha derinlere girme’ dedik. Kıyamet koptu, ‘siz ülkeye ihanet ediyorsunuz’ dediler. Sonra aklı başına geldi, bir uçak yolculuğunda, ‘evet, El Bab’dan sonra daha derinlere inmemek lazım’ dedi, bizim söylediğimizi teyit etti.
Geçen gün Trump’la görüştü; ‘efendim El Bab değil, Mümbiç’e ve Rakka’ya da gideceğiz’.  Arkadaş, 24 saatte ne değişti?  Bir ülkenin yönetimi, başka ülkelerin yönetim kadrolarını kendi umudu, kendi güvencesi olarak görürse o ülkeyi yönetemez.
Dönem değişiyor doğru Rusya’nın yanına. Rusya, ‘PKK bizim için terör örgütü değil’ dedi. Ses çıkıyor mu, tık yok. Trump’ı umut olarak beklediler. Bir ülke böyle mi yönetilir, senin iraden, özgüvenin yok mu? Vatandaş sana yüzde 49,5 oy vermiş, sen umudu neden başka ülkelerin liderlerine bağlıyorsun?
Trump, çoğunluğu Müslüman olan 7 ülkenin vatandaşlarını ‘Amerika’ya sokmayacağım’ dedi. İktidardan tık yok. Neden, onlara şükranla bağlı olduklarını, iktidarlarını onlar var olduğu sürece sürdürebileceklerini düşünüyorlar. Bir ülkenin geleceğini, bir ülkenin yönetimini başka bir ülkenin yönetimine endekslemek kadar yanlış bir şey yoktur.”

BAHÇELİ’YE YANIT
Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, referandumda “hayır” çıkması durumunda “Türkiye karmakarışık olur” açıklamasına da yanıt verdi.
CHP lideri, “Deniyor ki, ‘referandumda ‘hayır’ çıkarsa Türkiye’de büyük bir karmaşa çıkar’. ‘Hayır’ çıkarsa Türkiye büyük bir nefes alır, rahat bir nefes alır. ‘Hayır’ çıkarsa TBMM kanun tekelini korur, kanun teklifleri, tasarılar Meclis’e gelir. Meclis’te oturulur demokratik bir ortamda tartışılır,  olgunlaştırılır ve parlamentodan çıkar. Herkes anayasal konumuna geri döner, cumhurbaşkanı yerine, başbakan yerine, ana muhalefet yerine, herkes yerli yerinde yasaların kendisine verdikleri görevleri yaparlar. Ne diyoruz, ‘hayır’da hayır vardır. Ülkenin geleceğini açısından bunu yapmak zorundayız; evlatlarımız için, güzel ülkemiz için, birlikte yaşamak, farklı siyasi partileri bile desteklesek demokrasi ortay paydasında buluşmak için” diye konuştu.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.