Öne Çıkanlar Gözcüler filmi fragmanı elaziğspor ağız yarası nasıl geçer chp genel başkanı kemal kılıçdaroğlu işsizlik sigortası beşiktaş belediyesi başkanı murat hazinedar beşiktaş belediyesi sanat galerisi beşiktaş belediyesi viranşehir telafi suudi arabistan siber dolandırcılık

CHP'li İrgil: Akademik Soykırım Yapılıyor
TBMM Milli Eğitim Komisyonu üyesi CHP Bursa Milletvekili Dr. Ceyhun İrgil ,üniversitelerden 5 bin akademisyenin toptancı bir anlayışla yok edilmeye çalışılmasının ülkenin bilimsel geleceğini tehlikeye soktuğunu, resmen akademik soykırım yapıldığını ifade etti.

CHP Bursa Milletvekili İrgil, Akademisyenlerin yok edilmeye çalışılması konusunda yazılı bir açıklama yayımladı. Yayımlanan açıklamadal, gerçek suçlularla masumların aynı kefeye konması yerine yargılama yoluna neden gidilmediğinin sorgulanması gerektiğini belirtti.

İrgil, yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:

“Bilindiği üzere 672 sayılı OHAL KHK’sı ile 2.346 akademisyene ihraç kararı çıktı. Tek birinin bile ifadesi alınmadan, sorgusuz sualsiz atılan bu akademisyenler kimlerdir? KHK’ya bakacak olursak terör örgütleriyle bir şekilde ilişkisi bulunan isimler bunlar. Bu kişilere ait somut kanıtlar var mı bilmiyoruz, herhangi bir yargı kararı var mı onu da bilmiyoruz. Yanıtları öğrenmek için soru önergelerimizi verdik.
Dolayısıyla şu anda bu karar nedeniyle devlete güvenmekten başka çaremiz yok. Ama asıl sorun da bu; devlete güvenmek zorunluluğu! Çünkü ‘Her anıyla unutulmaz’ bu 14 yıllık sürecin bize gösterdiği en önemli olgu devlete güvenmemektir. 15 Temmuz darbe girişimiyle de gördük ki, devlete güvenince yaşam hakkın, maddi ve manevi varlığın tehlikede.
 
SOSYAL BİR YARAYA DÖNÜŞÜYOR
 
Sadece devlete güvendikleri için yasalarla kurulmuş üniversitelerde eğitim veren 2500 öğretim üyesi bu kurumlar kapatılınca işsiz kaldı. Peki, aralarında gerçekten FETÖ yapısıyla ilişkili olanlar dışında sadece bilim insanı olduğu için, ancak bu üniversitelerde iş bulabildiği için çalışanların suçu neydi? Yanıt basit, devlete güvenmek!
Burada asıl üzerinde durulması gereken; iktidarın Türkiye’deki akademik alana yönelik tutumunun 15 Temmuz ile birlikte bir fırsatçılığa dönüşmesidir.
Burada asıl üzerinde durulması gereken; üniversitelerin düzenini altüst edecek, bir domino etkisi yaratacak bu ihraçların siyasi değil bilimsel bir mesele olmasıdır, toplumsal barış ve aydınlanma doğrultusunda düşünce üreten bilimsel geleceğimizin karanlığa sürüklenmesi ve sosyal bir yaraya dönüşmesidir.  
Bilim insanları bir ülkenin bağımsız ve dünyaya mahkum olmadan varlığını sürdürebilmesi için en önemli yatırımdır. Bu nedenle bilim insanlarının düşünce özgürlüğünün olması, bilimsel çalışma yapmalarının teşvik edilmesi ve bulundukları akademik ortamların özerkliği önemlidir.
 
DEMOKRASİ ADINA UTANÇ VERİCİ
 
Kaldı ki, bilimsel çalışmalar yapmakla, kamuyu ilgilendiren konularda düşünce üretimiyle uğraşan akademisyenlerin düşünce özgürlüğüne baskı kurmak, müdahale etmek ve elbette engellemek demokrasi adına da utanç vericidir.
Yıllardır ülkemizde zor ve çetin şartlar altında çalışmalarını yürüten akademisyenlere en çok ihtiyacımız olduğu günleri yaşarken fırsatçı bir anlayışla, salt muhalif olanları da temizlemeye yönelik cadı avıyla karşı karşıyayız.
Şu anda üniversitelerden binlerce akademisyenin sorgusuz sualsiz ihraç edilmesinin tek bir açıklaması olabilir; keyfiyet!
Atatürkçü, Cumhuriyetçi, laik ve sosyal devletten yana, toplumsal barışa inanan fark etmez ‘benim gibi düşünmeyen’, ‘bana muhalif olan’ akademisyenleri temizlemenin tek bir açıklaması olabilir; darbe fırsatçılığı.
 
BİNLERCE DAVA AÇILACAK
 
Ama şunun da bilinmesi gerek; OHAL KHK’sı diye kimsenin mahkemelere gidemeyeceği zannedilmesin. Çünkü Anayasaya göre olağanüstü hallerde kişinin yaşam hakkına, maddi ve manevi varlığının bütünlüğüne dokunulamayacağı gibi kimse düşünce ve kanaatlerini açıklamaktan dolayı suçlanamaz, suç ve cezalar da geçmişe yürütülemez.  
Şu anda hükümet, Meclis’i devre dışı bırakıp Anayasaya aykırı KHK’larla oldu-bittiye getiriyor olabilir ama yakın gelecekte binlerce davayla uğraşmak zorunda kalacağı da ortada.
Bilinmelidir ki; bir kişinin iki dudağı arasından çıkan bu kararlar ülkenin geleceğini 30-40 yıl etkileyecektir. Gerçek suçlularla masum insanları aynı kefeye koyarak, hatta gerçekten suçlu olanları belirlemeye yönelik herhangi bir girişimde dahi bulunmadan bu KHK’ların altına imza atanların kimler olduğunu tarih asla unutmayacak ve onları zalimlikle, lanetleyerek anacaktır.”


 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.