Öne Çıkanlar Koronavirüs CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak chp niğde milletvekili ömer fethi gürer sıla gündem başlıkları vodafone suriye Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş akbank Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk fırat kalkanı ato

"Dolmabahçe Fotoğrafının Hesabını Sormazsam Namerdim”

Partisinin grup toplantısında konuşan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Binali Yıldırım’ın sözlerine yanıt verdi. CHP lideri, “Türkiye’yi bu hale kim getirdi, iktidardakiler. Üç terör örgütüne destek vererek getirdiler. Üç terör örgütüne yardım ve yataklık yaparak getirdiler.  İki kanaatten eleştiri alıyoruz. Bir PKK, iki AKP… Çünkü ikisi de işbirliği yapıyor. Bakın şu fotoğrafa, Dolmabahçe mutabakatı. Önce bunun hesabını vereceksiniz. Bunun hesabını sormazsam namerdim” dedi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısına elinde Cumhuriyet gazetesiyle geldi ve gazeteyi bir ziyaretçiye verdi.
Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı, Cumhuriyet gazetesine yönelik soruşturma ve HDP’li vekillerin tutuklanmasını değerlendirdi.

“BU LAFI EDEN BÖLÜCÜLERİN TAŞERONLUĞUNA SOYUNMUŞ KİŞİDİR”
Kılıçdaroğlu özetle şunları söyledi: “Başbakan çıkmış bölünme tehdidinden söz ediyor. ‘Başkanlık gelmezse Türkiye bölünür’ diyor. Seni oraya Türkiye’yi böl diye mi oturttuk biz. Sen nasıl bu lafı edersin. Söyledim, cevap veremiyor. Bu lafı eden bir kişi başbakanlık koltuğunda oturamaz. Çünkü kimse bölücülerin taşeronluğuna soyunamaz. Bu lafı eden bölücülerin taşeronluğuna soyunmuş kişidir. Bu kadar açık bu kadar net söylüyorum.

“KOLTUĞUNA SAHİP ÇIKACAKSIN, YETKİLERİNE SAHİP ÇIKACAKSIN”
Başbakansan oturursun, Türkiye’nin dünya kadar sorunu var. Kendi sorununu çözeceksin önce, koltuğuna sahip çıkacaksın, yetkilerine sahip çıkacaksın, yetkilerini başkasına kullandırtmayacaksın. ‘Ben başbakanım, son söz bana aittir’ diyeceksin. Yoksa olmaz. Sen başbakanlık yapamazsın.

Bu ülkede can güvenliği, mal güvenliği, basın özgürlüğü, kişi dokunulmazlığının olmadığını belirterek gittikçe Kuzey Kore'ye benziyoruz.  Orada da bir diktatör var, bütün dünyadan soyutlanmış vaziyette, kendi dünyalarını yaşıyorlar.Bizde gittikçe oraya doğru gidiyoruz dedi.

HAPİSHANELER
Konuşmasında Hapishaneler konusunada değinen Kılıçdaroğlu, 2002’de hapishanelerimizde tutuklu sayısının 60 bin kişi iken 17 Ağustos 2016 itibarıyla hapishanelerde tutuklu ve hükümlü sayısı 214 bine ulaştığını, 10 kişilik koğuşlarda 30 kişinin kaldığını söyledi. Hapisteki gazeteci sayısı 241’e çıktı. Dünyada en çok gazeteciyi hapseden ülke durumundayız. dedi. 

“ONLAR DİLSİZ ŞEYTANDIR”
Onlara kalsa diyecekler ki, ‘Türkiye’yi bu hale CHP getirdi’. Evet, mizah gibi geliyor değil mi? Kendileri yönetiyorlar, kendileri çalıyorlar, kendileri oynuyorlar, bir şey aksaklık olunca ‘CHP niye itiraz ediyor?’. Niye itiraz etmeyeyim. Bir yerde bir mağdur varsa zalimden ötürü baskı altındaysa ben zulme mi sahip çıkacağım, mağdura mı sahip çakacağım.  Zulmün karşısında susan dilsiz şeytandır. Onlar dilsiz şeytandır.

“ÜÇ TERÖR ÖRGÜTÜNE DESTEK VEREREK GETİRDİLER”
Türkiye’yi bu hale kim getirdi, iktidardakiler. Nasıl getirdiler. Üç terör örgütüne destek vererek getirdiler. Açık ve net söylüyorum. Üç terör örgütüne yardım ve yataklık yaparak getirdiler. Tek tek sayacağım.

“SEÇİMLE GELEN DARBEYLE GİDER’ BUNU MU SÖYLEMEMİ İSTİYORDUNUZ?”
Ben şunu söyledim, seçimle gelen seçimle gider diye bir cümle kullandım. Vay efendim sen bunu nasıl söylersin. Şunu mu söylememi bekliyordunuz, ‘Seçimle gelen darbeyle gider’ bunu mu söylememi istiyordunuz? Yaaa biz 15 Temmuz’a niye karşı çıktık, seçimle gelen darbeyle gitmesin, seçimle gelen seçimle gitsin, halkın iradesiyle gitsin. Ama onların kafası ters çalışıyor. Neden, saraya bağımlı beyinleri, oradan aldıkları talimat üzerine gereğini yapıyorlar. Yine söylüyorum, demokrasilerde ana kural seçimle gelen seçimle gider ama seçimle gelen ‘ben hukukun üstündeyim’ diyemez. 'Ben her istediğimi yaparım' diyemez. ‘Ben savcıya gitmem, ben hakime gitmem, ben ifade vermem, ben her şeyin üstündeyim’ diyemez. Gidecektir, ifadesini verecektir, savunmasını yapacaktır, hiç kimse yargılamanın dışındadır diye bir ayrıcalığı yoktur Türkiye’de, hiç kimsenin böyle bir ayrıcalığı yoktur. Ben şahsen pek çok davadan yargılanıyorum. Avukatım var. Gerektiğinde giderim, dilekçemi hazırlıyor, gidiyorum, hakkımı savunuyorum. Yargıdan kaçmak değil, eğer yargı taraflı davranırsa hep beraber oturur eleştiririz. Ama yargıdan kaçılmayacaktır, kaçmamalıyız.

“BUNLARI KANDİL’E GÖNDEREN KİM?”
Bazı çevreler suçluyor bizi, niye dokunulmazlıkları kaldırdınız? Bizim parti programımızda kurultayın aldığı bir karar vardır. Kürsü dokunulmazlığı hariç bütün dokunulmazlıkların kalkması lazım. Aynı şeyi söylüyorum. Böylece AKP’nin içindeki By-Lock’cuların da ortaya çıkması lazım.

“BU KADAR YÜZSÜZLÜĞÜ BEN HAYATIMDA İLK KEZ GÖRÜYORUM”
Biz bunu söyleyince diyor ki ‘Efendim bu tutuklanan milletvekilleri Kandil uzantısı’ diyorlar. Allah aşkına bunları Kandil’e gönderen kim? Sizden icazet alıp Kandil’e gitmediler mi? İmralı’ya kim gitti, kim izin verdi? Bunlar hükümetin gözetimi ve koruması altında İmralı’ya gitmediler mi, masaları kurmadılar mı? Başkanlık sistemini konuşmadılar mı? Bu kadar yüzsüzlüğü ben hayatımda ilk kez görüyorum.

 “HÜKÜM KESİNLEŞMEDEN BİR MİLLETVEKİLİNİN TUTUKLANMASINI DOĞRU BULMUYORUM”
Biz hukukun üstünlüğünü savunuyoruz. Hüküm kesinleşmeden bir milletvekilinin tutuklanmasını doğru bulmuyorum. Devlet öç alma duygusuyla önetilmez. Devlet kinle yönetilmez. Biz adaleti savunuyoruz. İmralı’ya siz gönderdiniz. 2010’da çıktı dönemin başbakanı dedi ki, biz siz PKK ile görüşüyorsunuz dediğimiz zaman şu cümleyi kullandı, ‘biz PKK ile görüşmedik görüştüğümüzü söyleyenler şerefsizdir’. 2012 aynı kişi… ‘PKK ile görüşen arkadaşı ben gönderdim, sıkıntısı olan bana söylesin’. Şimdi kazaen bunu bir CHP milletvekili söyleseydi, ne olurdu? İmralı ve Kandil arasında mekik dokudular bu arkadaşlar. Kimin arzusu üzerine. Hükümetin tekliflerini götürdüler. PKK ile görüştüler. İmralı’ya masayı kurdular.

“İKİ KANAATTEN ELEŞTİRİ ALIYORUZ. BİR PKK, İKİ AKP”
Bu PKK’ya yardım ve yataklık yapanlar bunlar değil mi? Onlara meşruiyet kazandıran bunlar değil mi? Bizi suçluyorlar. İki kanaatten eleştiri alıyoruz. Bir PKK, iki AKP… Çünkü ikisi de işbirliği yapıyor. Bakın şu fotoğrafa, Dolmabahçe mutabakatı. Üç kişi serbest, diğerleri tutuklu veya hapiste. Nerede bunlar. Bunlar CHP milletvekili mi? Kim bunlar? Kim bunları Dolmabahçe'ye gönderdi? Oturun anlaşma yapın dedi, kim bunlar? Önce bunun hesabını vereceksiniz. Bunun hesabını sormazsam namerdim.
Bizi suçluyorlar şimdi, ‘PKK’ya destek veriyorsunuz’ diye. Benim söylediklerimin her kelimesi doğruysa bunun hesabını siz vereceksiniz, vermezseniz namertsiniz.”

PKK’YA MEŞRUİYET KAZANDIRDILAR”
“Meşruiyet kazandırdılar. PKK’ya meşruiyet kazandırdılar. Koskoca Türkiye Cumhuriyetini bir terör örgütüne muhatap ettiler. İtiraz eden kimdi, bizdik. Şimdi suçlanan kim, yine biziz. Allah akıl fikir versin, bunların yatacak yeri yok. Bu kadar yalan… İçtiğiniz su ayrı gitmiyor. yeri gelince kime saldıracağız CHP’ye saldıracağız, niçin CHP doğruları söylüyor. Doğruları söylemeye devam edeceğiz.

BELÇİKA HÜKÜMETİNE SESLENDİ
Belçika’da bir mahkeme, karar veriyor, diyor ki, 2010 yılında açılan dava sonuçlandı, ‘PKK terör örgütü değildir’ diyor, ‘silahlı bir örgüttür’ diyor. Buradan Belçika hükümetine bu kararı veren mahkemeye seslenmek isterim. 30 bin kişinin hayatına mal oldu bu terör. 30 bin kişi hayatını kaybetti. Belçika’da bırakın 30 bin kişiyi 10 kişi ölseydi nasıl karar verirdiniz, siz de vicdan yok mu, adalet yok mu, siz nasıl bir terör örgütünü terör örgütü değildir, silahlı bir örgüttür dersiniz. Avrupa Birliğine aykırı.

BİR ŞEHİT ANNESİNİN SÖYLEDİKLERİNİ AKTARDI
Bir şehit annesinin dramını anlatacağım. Bir anneden söz edeceğim. Jandarma Er Erkan Özdemir’in annesi Havva Gül Özdemir. Şehit olduğu günü aktarıyor. ‘Hiç yaşayamadan tek bir hayalini bile gerçekleştiremeden gitti çocuğum. Bir de benim çocuğum makarnayı çok severdi. O gidince ben de ağzıma makarna sürmez oldum. Geçmez ki boğazımdan’. Bu annenin derdini kim görecek? Bu Ankara’da oturan beylere soruyorum, bu hükümet edenlere soruyorum, sizin hangi evladınız Doğu ve Güneydoğu’da askerlik yapıyor, hangi evladınız?

“UTANMAZLAR VE ARSIZLAR”
Onlar bizi ‘PKK’lı olarak’ suçluyorlar. Utanmazlar ve arsızlar. Başka bir dramı anlatacağım. Murat Tekin. Linç edilerek öldürülen öğrencimiz. Hiç kimse gitmemiş Murat Tekin’in evine. İzmir’e gittim. Akşam Murat Tekin’in evine uğradım. Sayın Erdoğan ile yaptığımız ilk görüşmede Sayın Erdoğan’a söyledim, linç edilenlerin hakkının korunması ve onları yapanların tutuklanıp yargılanmasını istedim. ‘Haklısın’ dedi. Bizi suçluyorlar.

“IŞİD’A DA YARDIM VE YATAKLIK YAPTILAR”
Sadece PKK’ya mı yardım ve yataklık yaptılar, hayır, IŞİD’a da yardım ve yataklık yaptılar. IŞİD terör örgütüyle ilgili araştırma önergesi verdik. Kimin oylarıyla reddedildi. Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekilleri oylarıyla reddedildi. Gazeteciler bana sordular, AKP niye reddetti bu önergeyi, dedim ki IŞİD ile ideolojik akrabalıkları var, o nedenle… Bunların yatacak yeri yok. Dün Sayın Erdoğan diyor ki, ‘IŞİD denilen örgüt hiçbir sebep olmadığı halde sürekli ülkemizde eylem arayışı içinde’. Allah aşkına cümleye bakar mısınız? Yani şunu söylemek istiyor, ey IŞİD ne istediysen verdik kardeşim, niye gelip burada terör eylemi yapıyorsun, bu onun itirafıdır. Silah dedin verdik, adamın yaralandı Suriye’de getirdik Türkiye’de tedavi ettik, tedavi ettikten sonra eline silah verdik tekrar gönderdik, bomba istedin bomba verdik, silah istedin silah verdik, yaa ortada bir sebep yok sen niye Türkiye’de eylem yapıyorsun, kim söylüyor, bu ülkenin Cumhurbaşkanı söylüyor. Terör örgütünün eylemine sebep aranır mı? Kendi elleriyle kendi kabahatlerini bize gösteriyorlar.

“ÜÇÜNCÜ TERÖR ÖRGÜTÜ FETULLAH GÜLEN TERÖR ÖRGÜTÜDÜR”
Üçüncü terör örgütü Fetullah Gülen terör örgütüdür. Ne diyorlardı, Fetullah Gülen ile ilgili olarak, yere göğe sığdıramıyorlardı. Merkez Bankasına para bile bastırdılar. FETÖ’ye dediler ‘ne istedin de vermedik, her şeyi verdik sana’.
Emekli iki maaş istedi, vermediler. Gülen örgütüne dünyanın arsalarını, paralarını aktardılar. Ankara’yı parsel parsel tahsis ettiler bunlar. Şimdi ben namuslu bir savcı arıyorum, yürekli bir savcı arıyorum, Ankara Büyükşehir Belediyesinin parsel parsel cemaate verdiği arsalar nerede, niye sormuyorsunuz? Siz Cumhuriyetin savcısı değil misiniz? Onun hesabının sorulması lazım.

İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ
Bakın, dün gazetelerde bu haber, havuz medyası atmış manşetleri, ‘İzmir Büyükşehir’de FETÖ operasyonu’. Olay şu, bütün belediyelere giden bir yazı İzmir Büyükşehir’e de gelmiş. By-Lock kullanan 24 kişi var, bunlarla ilgili soruşturma yapın, olay bu. İzmir Büyükşehir Belediyesini hazmedemiyorlar, neden, çünkü İzmir Büyükşehir Belediyesinin kredi notu, Türkiye Cumhuriyetinin kredi notundan daha yüksek. Bunlar FETÖ’yü bilmiyorlar mıydı, en baştan beri biliyorlardı. Ne zaman uyandılar, ayakkabı kutularında paralar çıkınca… Ondan sonra dediler ki terör örgütü, yoksa içtikleri su ayrı gitmiyordu.

“FETÖ İLE İLİŞKİLERİNİ KESTİLER Mİ, HAYIR, KARDEŞLİK DEVAM EDİYOR”
FETÖ ile ilişkilerini kestiler mi, hayır, kardeşlik devam ediyor. Önde bir kavga varmış gibi, nasıl devam ediyor, Cumhuriyet’e yapılan operasyonla biz bunu öğreniyoruz. Cumhuriyet gazetesinde raporu düzenleyen, iddianameyi düzenleyen kim, FETÖ davasından yargılanan bir savcı. Bu davalardan yargılanan bir savcıya diyorlar ki Cumhuriyet için iddianame hazırla. Böyle bir şey olabilir mi?
Parti Meclisimiz toplandı ve güzel bir bildiri yayınladı. Bugün yapılan konuşmalardan anlıyorum ki bildiriden müthiş rahatsızlık duyuyorlar. Ve şöyle bağlıyoruz ne darbe ne dikta yaşasın tam demokrasi.  Türkiye’yi böldürmeyeceğiz.”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.