Öne Çıkanlar Hakkari EMİNE ERDOĞAN Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak terör Hadise bugünün gündemi elazığ palandöken Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan malatya mısır fatih terim

Kılıçdaroğlu Adalet Yürüyüşünü 10 Maddelik Adalet Çağrısıyla Bitirdi

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Adalet Yürüyüşü"nü İstanbul Maltepe meydanında yüzbinlerce kişinin katıldığı büyük bir mitingle ve bu mitingde yaptığı 10 maddelik adalet çağrısıyla bitirdi. Kılıçdaroğlu'nun yürüyüş sonunda okuduğu metinde "Anayasa Mahkemesinin içtihatları dikkate alınarak, tutuklu milletvekilleri derhal serbest bırakılmalıdır" talebi yer aldı.

Kılıçdaroğlu tutuklu gazetecilerin de serbest bırakılmalarını istedi. Kemal Kılıçdaroğlu, yapılan adalet yürüyüşünün mücadelelerinde bir "ilk adım" olduğunu vurguladı. Kılıçdaroğlu'nun toplumsal barışın sağlanmasına yönelik çağrısı da "Toplumsal barışımızı bozan tüm antidemokratik uygulamalara eşit yurttaşlık temelinde son verilmelidir" şeklinde oldu. Kadınlara şiddetin ve ayrımcılığın önüne geçilmesi, kadın haklarının toplumsal hayatın her alanında uygulanması istendi.
Kemal Kılıçdaroğlu, Adalet Yürüyüşü'nü 25'inci gününde İstanbul Maltepe meydanında noktaladı. "Adalet Mitingi" için Türkiye'nindört bir tarafından Maltepe Etkinlik Alanı'na gelen vatandaşlar, iki noktadan kontrolle giriş yaptı. Mitinge çok sayıda sanatçı, ve aydın da katılarak destek verdi. Yoğun güvenlik ve sağlık önlemlerinin alındığı mitingde polis helikopteri devamlı denetimde bulundu. Katılan vatandaşların Türk bayrağı dışında bir bayrak taşımaması istendi. Vatandaşlara "adalet" yazılı tişört, bayrak, şapka ve Türk bayrakları verildi.

BU YÜRÜYÜŞ İLK ADIMIMIZ
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu yaklaşık 1 saat süren konuşmasına 18.00 sularında başladı. Sözlerine "Aziz vatandaşlarım, benimle birlikte 450 km’yi kat eden sevgili arkadaşlarım. Sevgili adalet arayışcıları. Maltepe meydanından bütün Türkiye’ye gönül dolusu muhabbetler gönderiyoruz. 15 Haziran 2017’de sabah saatlerinde Ankara Güvenpark’ta başladığımız yürüyüşü Maltepe’de noktaladık ama kimse bu yürüyüşün bir son olduğunu düşünmesin. Bu yürüyüş bizim ilk adımımızdır" diye başlayan Kılıçdaroğlu konuşmasının sonlarında 10 maddelik "Maltepe Adalet Çağrısı"nı açıkladı.
15 Haziran’dan bu yana yürüyen on binler olarak, bugün İstanbul Maltepe’de bir araya gelen yüzbinler, milyonlar olarak tüm Türkiye’ye ve dünyaya seslendiklerini belirten Kılıçdaroğlu, "Türkiye’nin özellikle son bir yılda içine sokulduğu duruma dair tespitlerimiz ve en acil şekilde yerine getirilmesi gerekenlere ilişkin çağrımız şudur" dedi ve maddeleri şöyle sıraladı:
"
15 Temmuz darbe girişimini bir kez daha açık ve kesin bir dille lanetliyoruz. 15 Temmuz gecesi TBMM’nin kararlı, onurlu duruşu ve halkımızın sokağa çıkarak FETÖ darbe girişimine karşı direnmesi ülkemizin anayasal ve demokratik kazanımı olmuştur. Biz buna sokağın/halkın 15 Temmuzu diyoruz. Ancak bu darbe girişiminin siyasi ayağının ortaya çıkarılması iktidar tarafından bilinçli olarak engellenmektedir. 249 şehidimizin aziz hatırası ve 2301 gazimiz için Fetullah Gülen Terör Örgütünün siyasi ayağı ortaya çıkarılmalı ve gerçek darbecilerden hesap sorulmalıdır.
İktidar tarafından 15 Temmuz darbe girişimi fırsat bilinerek, 20 Temmuz darbesi yapılmıştır. 20 Temmuz’da OHAL ilan edilmiş ve TBMM’nin yetkileri gasp edilmiştir. Biz buna Sarayın 15 Temmuzu diyoruz. Bir sivil darbeye dönüşen OHAL uygulamaları yasama, yargı ve yürütme gücünü tek kişide toplamıştır. OHAL derhal kaldırılmalı ve hukuk düzeni evrensel ilkelere uygun olarak yeniden tesis edilmelidir.
Yargıyı siyasetin emrine vermek demokrasiye ihanettir. Dolayısıyla demokrasinin, can ve mal güvenliğinin vazgeçilmez kuralı olan yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı sağlanmalıdır. Adil yargılanma hakkı eksiksiz bir şekilde uygulanmalıdır. 'Kolektif suç' gibi insan haklarına aykırı uygulamalardan vazgeçilmelidir.
Bugün, OHAL uygulamalarıyla mağdurların yargıya erişim ve sosyal güvenlik hakları ellerinden alınmıştır. OHAL mağdurları adeta 'sivil ölüme' terkedilmiştir. Mağdurların yargıya erişim ve sosyal güvenlik haklarını kısıtlayan tüm uygulamalara hukuk devletinin gereği olarak son verilmelidir.
20 Temmuz sivil darbesinden sonra, 15 Temmuz darbe girişimiyle veya onun arkasındaki örgütle hiçbir ilişkisi bulunmayan, ama sırf Hükümete muhalif görüldüğü için bütün haklarından yoksun kılınan akademisyenler ve diğer kamu görevlileri görevlerine iade edilmelidir. Anayasa Mahkemesinin içtihatları dikkate alınarak, tutuklu milletvekilleri derhal serbest bırakılmalıdır.
150’nin üzerinde gazetecinin hapiste olduğu bir ülkede demokrasiden söz edilemez. Sadece mesleklerini yaptıkları için tutuklanan gazeteciler derhal serbest bırakılmalı, medya üzerindeki tüm baskılara son verilmelidir. Düşünceyi ifade özgürlüğünün önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır.
OHAL koşullarında, serbest tartışmanın yapılamadığı bir ortamda ve üstelik 'devletin bütün imkânları seferber edilerek' gerçekleştirilen Anayasa değişikliği gayrimeşrudur. Toplumun ihtiyaçlarını karşılamayı amaçlayan anayasa yerine, bir kişinin beklentilerine yanıt veren bir Anayasa değişikliği Yüksek Seçim Kurulu’nun yasadışı kararıyla yürürlüğe konulmuştur. Bu bir 'mühürsüz seçimdir.' Türkiye gayrimeşru bir anayasa ile yönetilemez, yönetilmemelidir.
Demokratik parlamenter sistem üzerindeki her türlü vesayet kaldırılmalıdır. Din ve vicdan özgürlüğünün güvencesi olan, insan haklarına dayalı demokratik, laik, sosyal hukuk devleti güçlendirilmeli, liyakat esası kamuda göreve başlama ve yükselmede esas alınmalıdır. Eğitimde laiklik ilkesinin aşındırılmasına son verilmeli ve toplumsal adaletsizliği yeniden üreten eğitim politikaları değiştirilmelidir.
Sadece hukuk alanında değil, toplumsal yaşamın bütün alanlarında yaygın bir adaletsiz düzen devam etmektedir. İşsizlik, yoksulluk, insanca yaşam ücretinden yoksunluk, örgütsüzlük, ayrımcılık, yaygın şiddet, terör gibi çok geniş bir yelpazede yaşanan toplumsal adaletsizliklerin giderilmesi için ortak irade geliştirilmelidir. Toplumsal barışımızı bozan tüm antidemokratik uygulamalara eşit yurttaşlık temelinde son verilmelidir. Toplumsal adaletsizliğin en vahim görünümlerden biri olan kadınlara karşı ayrımcılığın önüne geçilmeli, kadınların özgürlük alanları korunmalı, kadın hakları toplumsal hayatın her alanında uygulanmalıdır.
10. Son zamanlarda uygulanan saldırgan dış politika ülkemizin içindeki adaletsizlikleri de kökleştiren bir kısırdöngü yaratmıştır. Adalet sadece iç politikaya ve toplumsal yaşama değil uluslararası ilişkilere de hâkim olmalıdır. Türkiye coğrafyasındaki tüm halklara, tüm kimliklere kardeşçe, adilane yaklaşan, barışçıl ve uluslararası hukuka saygılı bir dış politikaya dönüş yapmalıdır. Türkiye yüzünü insan haklarına, hukuk devletine, adalete önem veren milletler ailesine çevirmelidir."
Bu çağrıdaki tüm talepleri karşılanıncaya kadar durmayacaklarını belirten Kılıçdaroğlu, "Bu yürüyüş artık başladı. Korku duvarlarını yıkacağız. Adalet yürüyüşümüzün bu son günü yeni bir başlangıçtır… Yeni bir ilk adımdır.Bu bağlamda Yasama/yürütme ve yargı erklerini kullanan bütün yetkililere bu uyarılarımızı iletirken, siyasal partileri, toplumun farklı kesimlerini, sivil toplum örgütlerini ve bütün yurttaşları, bildirinin hedeflerini sahiplenmeye ve hayata geçirmek için mücadeleye çağırıyoruz" dedi.

KONUŞMADAN SATIRBAŞLARI
 
Yürüyüşe katılan ve gösterileriyle destek verenler yanında güvenlik görevlilerine teşekkür eden Kılıçdaroğlu yürüyüşün başlarında hayatını kaybeden CHP'li Hasan Tatlı'yı andı. Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından önemli satırbaşları şöyle:
-Herkes şunu çok iyi bilsin 9 Temmuz yeni bir adımdır. 9 Temmuz yeni bir iklimdir. 9 yeni bir tarihtir. 9 Temmuz yeni bir doğuştur.
Hiçkimse unutmasın biz yürürken taşkınlık yapacağımızı düşünüyorlardı. Vurup kıracağımızı düşünüyorlardı. Dünyanın en barışçıl eylemini yaptık.
-Olmayan adalet için yürüdük. Mazlumların hakkı için, hapisteki milletvekilleri, tutuklu gazeteciler için yürüdük. Bugün Sözcü muhabiri Gökmen Ulu’nun doğum günü. Kendisine buradan mutlu yıllar diliyoruz. İçeridesin kardeşim biliyorum. Ama unutma Maltepe Meydanı burada, senin yanındadır. Üniversiteden atılan hocalar için yürüdük. KHK ile üniversite hocalarının kapının önüne konulması tam bir demokrasi ayıbıdır. Geçmişte bunu 1402’likleri hatırlarsınız darbe döneminde paşalar yapıyordu. Şimdi Kaboğlu gibi dünya çapında bilinen önemli isimler kapının önüne konuldu ve yurt dışına çıkışları da yasaklandı.
-Kamu görevlerinden atılanlar için, çocuk işçiler için, orman köylüleri için, hapisteki askerler, linç edilen askerler için yürüdük. Tek adam rejimine karşı olduğumuz için yürüdük, FETÖ’ye karşı olduğumuz için yürüdük. Terör örgütlerine karşı olduğumuz için, yargı siyasetin emrine verildiği için yürüdük.
-Şiddet mağduru kadınlarımız için yürüdük, Mavi Marmara şehit ve gazileri için yürüdük. Açlık grevindeki kardeşlerimiz Nuriye ve Semih için yürüdük. Can ve mal güvenliği olmadığı için korku iklimindeki iş dünyası için yürüdük.
-FETÖ’nün siyasi ayağı ortaya çıksın, gerçek darbeciler yargılansın diye yürüdük, 249 şehidimiz için yürüdük. Şehitler ve gaziler arasında ayrım yapılamaz. Şehitler ve gaziler arasında ikilik yaratıldı. Ayrım yapılmasın diye yürüdük.
-Özetle bu ülkede adalet için yürüdük. Adaleti getirmek için yürüdük. 9 Temmuz yeniden doğuşun tarihidir. 9 Temmuz bir yürüyüşün sonu değil bir barışın, bir birlikte yaşam iradesinin ortaya konmasının tarihidir.
-Kuran’ı Kerim’de adaletle hükmediniz, işi ehline veriniz der. Peygamberimizin veda hutbesinin temeli de adalettir. Onun için diyoruz ki önce adalet. Hak, hukuk, adalet. Siyaset ahlak, adalet temelli yapılmak zorundadır. Siyaset topluma adanmışlıktır, malı götürme alanı değildir.
-Siyaset ülkenin çıkarları için yapılır. Siyaset ülkeyi birleştirmektir, bölmek değil, kutuplaştırmak değil. Hiç kimsenin etnik kimliğine göre, inancına göre siyaset yapmayacağız. Yapanlar vatan hainidir.
-Adalet teslim alınmışsa adalet arayışımızın tek yeri sokaktır. Adalet, adalet, adalet. Sonuna kadar hak. Hukuk, adalet diyeceğiz. Bize diyorlar ki adalete niye sokakta arıyorsunuz. Ama 15 Temmuz darbe girişimini savuşturan parlamentonun onurlu duruşu ve halkımızın sokağa inmesidir.
-Darbeyi önlerken sokak iyi, adalet isterken sokak kötü. Darbeyi de önleyeceğiz, adaleti de getireceğiz. İki tane 15 Temmuz var. Bir halkın 15 Temmuz’u, iki sarayın 15 Temmuz’u. Halkın 15 Temmuz’unda halk sokağa indi, 249 şehit ve gazilerle darbeyi önledi. Bir de sarayın 15 Temmuz’u var. Sarayın 15 Temmuz’una sonuna kadar karşıyız. Buna sonuna kadar direneceğiz.
-5 gün sonra 20 Temmuz7da sivil darbe yapıldı. Siyasi otoritenin yetkileri elinden alındı. Saraydaki zat diyor ki yıl sonuna kadar ciddi manada mahkumiyet kararları gelecektir diye düşünüyorum. Yani diyor ki kimin ne ceza alacağına ben karar veriyorum. Bir kişinin suçlu olup olmadığına ancak hakim karar verir. Beyefendi biliyorsunuz Ergenekon davalarının da savcısıydı. Şimdi hakim oldu. Buradan söylüyorum senin cezaların bizi yıldıramaz. Ne olursan ol, kim olursan ol adaleti bu ülkeye getireceğim.
-20 Temmuz sivil darbesinden sonra dosyada delil varmış yokmuş hiç önemli değil. Hakim gözünü dikmiş saraya. Saraydan gelen talimata göre karar veriyor. 20 Temmuz sivil darbesinden sonra delilsiz ceza verme dönemi başlamıştır. Bunu her yerde herkese anlatmak Türkiye’nin görevidir. Oysa hakimlik kutsal bir görevdir. Hakimin cübbesinde ilik yok, düğme yoktur. Hakim kimsenin önünde eğilmez, ayağa kalkmaz. Ben buradan bütün hakimlere ve savcılara sesleniyorum. Adaletin hakkını korumak benim kadar sizin de görevinizdir. Dik durun, onurlu durun, vicdanınızın sesini dinleyin ve ona göre davranın. Saraydan talimat geliyorsa elinizin tersiyle itin.
-Yargı ele geçirildikten sonra yani 20 Temmuz sivil darbeden sonra FETÖ olayının ayrıntılarını ortaya çıkarmak için görev yapan onurlu savcılardan dosyalar alındı, sonra sürüldüler. Bir darbe girişiminin üstünü örtmeye çalışanlar sivil darbecilerdir. Bu açıdan bir şey de yapıyorlar. FETÖ iddianameleri önce Adalet Bakanlığı’na gidiyor, Bakanlık gözden geçirdikten sonra savcı mahkemeye veriyor.
-Bu arada AYM’nin değerli başkan ve üyelerine de seslenmek istiyorum. Korkmayın, Korkunun ecele faydası yoktur. Neden korkuyorsunuz? Sarayı ürkütürüz diye neden çekiniyorsunuz? Sizin dik durmanız, adaleti korumanız, sizin sarayın değil ülkenin çıkarlarını korumanız size güç katar. Türkiye’ye güç katar. Birilerinin oyununa gelmeyin. Saray bize ne yapar diye düşünmeyin. Ne yaparsa yapsın. Yarın çocuklarınızın yüzüne bakacaksınız. Saraydan gelen talimat geldi diyecekseniz o koltukları boşaltın, oraya onurlu yargıçlar gelsin.
-450 km’yi büyük bir keyifle yürüdüm. 450 km’yi yürürler mi diye soranlar oldu. Fazla yürümezler, 50-60 km’de bırakırlar diyenler oldu. Evet yürüdüm, ülkem için yürüdüm, 80 milyon için yürüdüm. Hiçbir ayrım yapmadım, herkesi kucakladım. Bu yürüyüşle ne kazandık. Önce toplum olarak korku gömleğini çıkarıp çöp sepetine attık. Cesur olacağız. Bir milli kurtuluş savaşını vermiş bir milletiz. Yalnız olmadığımızı gördük, tüm dünyaya bunu duyurduk. Umudumuzu yeniden yeşerttik. Artık hepimiz umutluyuz. Biliyorsunuz umut bulaşıcıdır. Ben umutluysam yanımdaki arkadaşım, Maltepe umutluysa İstanbul, İstanbul umutluysa Hakkari de umutludur.
 
"TOPLUMSAL BARIŞI BOZAN TÜM ANTİDEMOKRATİK UYGULAMALARIN YURTTAŞLIK TEMELİNDE SONA ERDİRİLMESİNİ İSTİYORUZ"
Halka "Bu destanı yazan sizlersiniz" diye seslenen Kılıçdaroğlu "Peki ne istiyoruz?" sorusunu sorduktan sonra şu cevapları verdi.
"OHAL kalksın, Türkiye normalleşsin, adliyeye, kışlaya, camiye siyaset girmesin istiyoruz.
Hapiste gazetecileri olmayan bir Türkiye istiyoruz özgür medya istiyoruz.
Üniversiteleri susturulmuş değil üniversiteleri konuşan bir Türkiye istiyoruz.
Düşünceleri susturulmayan bir Türkiye istiyoruz.
FETÖ ile mücadelenin göstermelik değil gerçekten yapılmasını ve bu darbe girişiminin siyasi ayağının kesinlikle ortaya çıkarılmasını istiyoruz.
Tek adım rejimi değil demokratik parlamenter sistem istiyoruz.
TBMM’nin gasp edilen yetkilerinin iadesini istiyoruz.
Kadın erkek eşitliği istiyoruz.
Gençler potansiyel olarak suçlu gösterilmesin itiyoruz.
Toplumsal barışımızı bozan tüm anti demokratik uygulamaların eşit yurttaşlık temelinde sona erdirilmesini istiyoruz." 

MİTİNGDEN NOTLAR
-Bunaltıcı hava dolayısıyla miting alanında fenalaşanlar oldu. Kılıçdaroğlu'nun konuşması sırasında da rahatsızlık geçirenlere müdahale edildi. Bazı vatandaşlar ambulanslarla alandan uzaklaştırıldı.
-Miting başlamadan önce Mustafa Alabora, Erdal Erzincan, Eşber Yağmurdereli, Atilla Atasoy, İbrahim Kaboğlu, Rutkay Aziz, Nasuh Mahruki, Meltem Cumbul, Melike Demirağ, Kardeş Türküler Grubu, Levent Bozok, Orhan Alkaya, Ege, Sumru Yavrucuk, Kenan Kocatürk, Bedri Baykam, Gülriz Sururi ve Genco Erkal’ın da aralarında olduğu sanatçılar kürsüye davet edildi. Sanatçı ve aydınlar halkı selamladı. Sahneye davet edilenler "Arkadaş" şarkısını ve "Gençlik Marşı"nı seslendirdi. Sahneye davet edilen Zülfü Livaneli de şarkılarıyla mitinge katıldı.
-Miting alanına kurulan sahnenin 80 x 20 metre büyüklüğünde olduğu bildirildi. Dev ekranın bulunduğu sahnenin üzerinde "adalet" kelimesi yer aldı. Miting alanı Türk bayrakları, Atatürk posterleri, Kemal Kılıçdaroğlu posterleri, döviz ve pankartlar ve uçan balonlarla süslendi.
-Mitingin sonunda eşi Selvi Kılıçdaroğlu'nun da sahneye gelmesiyle birlikte Kemal Kılıçdaroğlu, beyaz güvercin uçurdu ve kırmızı beyaz karanfiller dağıttı.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.