Öne Çıkanlar CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak Koronavirüs vodafone suriye Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş sıla PUBG MOBILE CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan chp niğde milletvekili ömer fethi gürer gündem başlıkları hatay

"Önümüzdeki 75 Gün Önemli"

Başbakan Binali Yıldırım, Türkiye’nin önünde yeni dönem olduğunu belirterek, “Önümüzdeki 75 gün önemli. Bu 75 gün nedir, bir halk oylaması yapacağız. Meclis anayasa değiştirmedi, anayasa değişikliğinin millete gideceğini kabul etti. Millet önüne sandığı konacak, kararını verecek, asıl sözü millet söyleyecek. Biz millete gidişin önünü açtık” dedi.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) binasında düzenlenen Dünya Gümrük Günü kutlama programında konuşan Başbakan Yıldırım, dijital gümrükler temasına uygun olarak geçen sene birçok faaliyetin başarıyla tamamlandığını belirterek, “Bu sene için Dünya Gümrük Örgütü tarafından veri analizi teması altında etkin sınır yönetimi için veri analizi sloganının benimseneceği ve teşvik edileceği bir gün olarak seçilmiş durumda” dedi. Uluslararası işbirliği ile taşımacılık hizmetlerinin etkinleştirilmesinde geçen sene yoğun bir çalışma gerçekleştirildiğini ifade eden yıldırım, Gümrük ve Ticaret Bakanlığının TIR sistemine ilişkin teknik altyapısı hazırlanan e-TIR projesine öncülük edildiğini kaydetti. Tesis edilmekte olan projeyle, ulusal gümrük sistemleri ve diğer paydaşlar arasında güvenli veri değişimi sağlamayı ve eşyanın ülkeler arasında düzenli ve güvenli aktarımını imkan dahiline soktuğunu belirten Yıldırım, BM Avrupa Ekonomi Komisyonu ve Uluslararası Karayolu Birliği ortaklığında İran ile 27-28 Kasım 2015’te fiilen başlayan e-TIR uygulamasının, bu yılın Şubat ayında tamamen yürürlüğe gireceğini söyledi. Başbakan Yıldırım, “Gürcistan’la da bu sene içinde tamamlamayı planladığımız e-TIR pilot projemizi uygulamaya koyduğumuzu ilan etmek istiyorum. Bu projeyle gümrükten gümrüğe, kelimenin tam anlamıyla gerçek bir bilgi değişimi sağlanmış olacak” dedi.

-“GÜMRÜKLER GÜVENLİK KADAR ÖNEMLİDİR”-

Gümrük kapılarının ülkenin dış dünyaya açılan yüzü ve dünyayla bütünleşilen nokta olduğunu vurgulayan Yıldırım, “Bu kapılarda yaşanan olaylar, sıkıntılar ülkenin imajına itibarına zarar verir. Özellikle altını çizmek isterim. Gümrükler güvenlik kadar önemlidir. Bu konunun ne kadar hayati öneme sahip olduğumuzu geçen yıl yaşadığımız bir hadisede çok açık gördük. Cumhuriyet tarihinin deniz yoluyla tek seferde yapılan en büyük kaçakçılığı titiz ve gayretli çalışmalarla engellendi, böylece 30 milyon değerinde 100 tonu aşkın sigara kaçakçılığı önlenmiş oldu” şeklinde konuştu.

-“AMACI ARAÇ HALİNE GETİRDİĞİMİZ ZAMAN BİLMEDEN AYAĞIMIZA SIKMIŞ OLURUZ”-

Başbakan Yıldırım, şöyle devam etti:

“Küresel ticaret, 2009 küresel kriziyle beraber küçülmeye başladı. Aslında dünyanın zenginleşmesi yavaşladı. Bu küresel ticaretin daraldığı ortamda eğer bir de işi gümrüklerde sıkarsak, bu sefer işler daha da kötüye gider. Amaç, ticaretin geliştirilmesidir, karşılıklı ticaretin artırılmasıdır. Araç taşımadır, gümrüklemedir, depolamadır. Amacı araç haline getirdiğimiz zaman bundan herkes zarar görür. Demek ki, gümrükleri para kazanma amacına dönüştürürsek, taşımacılığı para kazanma amacına dönüştürürsek, bilmeden ayağımıza sıkmış oluruz. Ticaret kısıtlanır, yavaşlar ve bundan alan da satan da kaybeder. Bu yüzden gümrükte şüphecilikten ziyade, altyapıyı bütün yönleriyle tesis edip, gerekli emniyet tedbirlerini almak, malın, sermayenin, insanların serbestçe hareket etmesini sağlamak nihai hedef olmalıdır. Dört özgürlüğe bütün dünyanın ihtiyacı var; malların, hizmetlerin, sermayenin ve insanların serbest dolaşımı. Bu evrensel insan hakkıdır ve bu hakkın mutlaka eninde sonunda küresel anlamda tahakkuk etmesi şarttır.

-“DÜNYADAKİ HUZURSUZLUĞUN ÖNÜNE GEÇMENİN YOLU, ADİL OLMAKTIR”-

Duvarlar örerek, yüksekliğini artırarak dünyadaki huzursuzluğun önüne geçemeyiz. Dünyadaki huzursuzluğun önüne geçmenin yolu, adil olmaktır, güçlünün daha az güçlü karşısında insanlık normlarına uygun olarak hareket etmek, gücünü güçsüzler karşısında kötüye kullanmamaktan geçiyor. Bunun için bölgemizde son 5-6 yıldır yaşanan savaşlarda, Türkiye’nin ortaya koyduğu fedakarlığı, 3 milyon evinden edilen insanlara bağrını açtığı ve onlarla ekmeğini paylaştığı dikkate alınırsa, bu noktada gelişmiş dünya ülkelerinin konuşmaktan fazla katkısı olmadığını görebiliriz. Türkiye bugüne kadar savaştan kaçan insanlara 26 milyar dolar kendi öz bütçesinden katkı sağladı, onların bütün ihtiyaçlarını karşıladı. Ama buna rağmen BM’ye bağlı 200 ülkeden gelen para 500 milyon dolar civarında. Bu ibret verici bir şeydir. Dayanışma bu günlerde lazımdır. Onun için bütün dünya milletlerini, bu insanlık dışı drama daha duyarlı hale gelmesini bekliyoruz. 55 milyon mülteci var. Bu sürdürülebilir bir şey değil. Avrupa, Amerika veya başka ülkeler ne kadar sınırlarını duvarlarla örerlerse örsünler, dünyanın bu gerçeğinden kurtaramazlar. Bunun yolu küresel barış, küresel adalet, bölgesel barış ve adaletten geçiyor. Küresel rekabeti bir tarafa bırakmak, küresel yardımlaşma ve işbirliği içinde küresel sorunları çözmek en önemli ülkeleri yönetenlerin birinci derece sorumluluğu haline gelmiştir.

-“TAŞINIR REHİNİ KANUNU DEVRİMDİR”-

Çek sistemine, hileli iflasları ortadan kaldıracak tedbirler aldık. Sicil affını getirdik. Bu zor günlerde finansman sıkıntısı yaşayan firmalara can suyu olsun diye. Çeklerle ilgili sorunu ortadan kaldırmak için çek kanunu çıkardık, kare kodlu uygulamalar yaptık. Karşılıksız çekte adli para cezası geldi, kare kodlu çek, bu konudaki yanlış uygulamaların önüne geçecek. Ticareti rahatlatmak için 1 Ocak itibariyle Taşınır Rehini Kanununu çıkardık. Bu sessiz sedasız oldu ama bu bir devrimdir. Küçük ve orta ölçekli işletmelerde teminat sorunu en büyük sorundu. Taşınır malların teminata konu olması çok büyük bir artı. Bazı bankalar bunu anlamamış. Bununla ilgili nazlanıyorlar. Kanun çıktıysa uygulayacaksınız, uygulamazsanız irade gereği neyse yapar. Size demiş ki, orada büyükbaş hayvanı varsa, tornası varsa, silahı varsa hepsini teminata alacaksın. Biraz da siz taşın altına elinizi koyun. ‘Dolar kurunda dalga var, ben teminat altına aldığımda dolar kuru şu kadardı, şimdi bu kadara düştü, arasındaki farkı getir teminat ver.’ Şuraya bakın, şu kepazeliğe bak. Milleti yaşatmak varken bir tekme de ben vurayım, olur mu böyle şey?

-“15 TEMMUZ’DAN SONRA FETO’CULARLA BÖLÜCÜLER KARDEŞ OLDULAR”-

ABD Başkanı da oturdu yerine, işler kısa sürede her şey daha da netleşecek, dünya piyasalarındaki bu dalgalanmalar da sona erecek. Önümüzdeki aylarda Türkiye’nin önünde büyük fırsatlar var. Türkiye’nin ekonomik göstergeleri, bize benzer ülkelerin birçoğundan daha iyi durumda. Peki, niye böyle? 15 Temmuz’dan sonra FETO’cularla bölücüler kardeş oldular, ittifak kurdular, bütün dünyaya Türkiye’nin ekonomisini kötülemek için varlarını yoklarını ortaya koydular. Türkiye ekonomisi kötü olacak diye, himmet diye topladığı parayı lobi şirketlerine oluk oluk aktarıyorlar. Ama unutmasınlar, hazırın ardı tez gelir, burunlarından bu millet lime lime getirecek.

-“GÜMRÜKLEME ALANINDA TÜRKİYE 15 YILDA ÇAĞ ATLADI”-

Gümrükleme alanında Türkiye 15 yılda çağ atladı ama yapacak işimiz bitmedi. Ticareti kolaylaştıracağız. Özellikle satarken daha kararlı olacağız, alırken biraz nazlı olacağız. İçerde yapılan malları dışardan fuzuli yere almaya gerek yok. İçerde yapılan bir mal varsa içerden al, daha ucuzsa dışardan al, ona da engel yok. Ama fiyaka olsun diye dışardan fuzuli masraf yapmanın anlamı yok.

-“ÖNÜMÜZDEKİ 75 GÜN ÖNEMLİ”-

Türkiye’de önümüzde yeni dönem var. Önümüzdeki 75 gün önemli. Bu 75 gün nedir, bir halk oylaması yapacağız. Meclis anayasa değiştirmedi, anayasa değişikliğinin millete gideceğini kabul etti. Millet önüne sandığı konacak, kararını verecek, asıl sözü millet söyleyecek. Biz millete gidişin önünü açtık ama aslanlar gibi bu değişiklik vatandaşın önüne gitmesin diye her yolu deneyenler oldu. Ana muhalefet partisi yanına bölücülerle dirsek teması yapmış HDP’yi de alarak hayır kampanyası yaptı. Kavga ettiler, her türlü taşkınlığı yaptılar ama sonunda Meclis iradesi galip geldi ve Meclis’te 339 arkadaşımız ‘Biz milletin iradesine karşı çıkamayız, millete gitsin, millet kararı versin’ diyerek üzerine düşeni yaptılar. Burada memleketin temel konuları için uzlaşma kültürünü en iyi şekilde ortaya koyan MHP Genel Başkanına ve grubuna teşekkür ediyorum.

-“12 EYLÜL ÖNCESİ 119 TURDA CUMHURBAŞKANI SEÇEMEMİŞ TÜRKİYE”-

Bu sorun 2007’de ortaya çıktı. Önümüze 27 Nisan elektronik muhtırası geldi. Bize ‘Kendinize gelin’ dediler, biz de dedik ki, ‘Siz kendinize gelin, herkes işini yapsın.’ Ondan sonra vesayetçiler boş durur mu, arkalarındaki CHP’yi önlerine aldılar, Meclis’te 367 icadı çıkardılar. Cumhurbaşkanlığı seçimlerini hep sorun etmişler. ‘Siz ufak işlere bakın ama Cumhurbaşkanlığı seçimi sizi aşar. Vatandaşın dediği olmaz’ dediler. 12 Eylül öncesi 119 turda Cumhurbaşkanı seçememiş Türkiye. 5,5 ay Cumhurbaşkanı yok. Cumhurbaşkanlığı seçimleri ya darbe sebebi olmuş ya darbeden sonra olmuş. Böyle bir ülke olabilir mi? Böyle bir cumhuriyet rejimi Türkiye’ye yakışır mı?

2007'de de aynı şeyi yapmaya kalktılar. "Millete gidiyoruz, millet ne derse o olacak" dedik. Millet, "Cumhurbaşkanı'nı ben seçeceğim" dedi. Kararı verdi, 10 Ağustos 2014'te ilk defa millet Cumhurbaşkanı'nı, Recep Tayyip Erdoğan'ı seçti. Şimdi yaptığımız da yarım kalan işi tamamlamak. "Türkiye elden gidiyor" bunlara millet gülüp geçiyor. Millet, kararını verdi, "Benim seçtiğim Cumhurbaşkanı'na ülkeyi yönetme yetkisi veriyorum" dedi. Aynı sandıkta iki zarf olacak. Birinde Cumhurbaşkanı, diğerinde o ilin vekili olacak. 2 sandık arasında kesintisiz, güçlü iktidar olacak. Vatandaşa verdiği sözler yerine gelecek. Bundan kime zarar var? Güçlü bir ülkenin sağlayacağı faydaları düşünün. Her 4 yılda bir seçim olacak. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi, ekonominin daha hızlı büyümesi, bürokrasinin azalması, ülkenin birliğinin bekasının, kardeşliğinin ilelebet sağlanması demek. "Meclis zayıflıyor" diyorlar, kim demiş? Bakalım zayıflıyor mu, zayıflamıyor mu? Bu CHP'yi Allah ıslah etsin, bu kadar ilgisizler. Meclis'in yasaları yapmak ve hükümeti denetlemek gibi iki görevi var. İktidar partisi kanun tasarısı veriyordu, kanunlar çıkıyordu diğerleri çıkmıyordu. Bir tane muhalefet partisi kanun teklifi verip de çıkan var mı? Yok. Cumhurbaşkanı, hükümet kanun teklifi veremiyor. Sadece bütçe teklifi veriliyor. Diğerleri milletvekilleri tarafından yapılacak. Van'ın derdi, Antalya'nın konuları konuşulacak, uzlaşma olacak ve kanunlar çıkacak. Hükümetin yönlendirmesiyle değil. Hükümetin kanuna ihtiyacı varsa, rica edecek. Yasama güçlenecek, milletvekili daha da güçlenecek.

-“YETKİ KULLANIYORSAN, SORUMLULUK DA OLACAK”-

CHP, ‘Denetim zayıflıyor’ diyor. Okumadıkları oradan belli. Genel görüşme, yazılı soru, Meclis soruşturması devam ediyor, Bakanlar gelip Meclis'e bilgi verecek. Bunların hepsinden daha önemlisi, vatandaşımız bilsin, mevcut sistemde Cumhurbaşkanı'nı yargılamak imkansız. Yetkiler gani, sorumluluk mafi. Yetki kullanıyorsan, sorumluluk da olacak. Vatan'a ihanetten suçlanabilir, Meclis'teki vekil sayısının yüzde 75'inin oluru lazım. Ne kadar zor olduğunu anlayın. 4 vekilden 3'ü "Olur" diyecek. Parti aleyhte oy kullanacak demek. Şimdi ne oluyor? Cumhurbaşkanı, bakanları, yardımcıları her suçtan dolayı suçlanabilecek, Meclis'te soruşturma yapılabilecek. Soruşturma komisyonları kurulacak, yüce Divan'a gönderilip gönderilmemesine yüzde 66 çoğunlukla karar verilecek.”
 
 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.