"Türk Tarafının Yoktan Sebeple Oyalanması Kabul Edilemez"

Başbakan Binali Yıldırım, Kıbrıs meselesine kapsamlı bir çözüm bulunması yönündeki KKTC’nin çabalarının desteklenmeye devam edileceğini ifade ederek, “Türk tarafının, uluslararası camianın yoktan sebeplerle oyalanması ve müzakerelerin zamana yayılması artık kabul edilemez ve sürdürülemez bir durumdur. Rum tarafının ortaya net bir irade koyma zamanı gelmiştir” dedi.

Başbakan Yıldırım, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile ortak basın toplantısı düzenledi. Adada kapsamlı çözüm çabalarına desteğin her fırsatta sürdürüldüğünü ifade eden Başbakan Yıldırım, beklentinin konferansın yeniden toplanabilmesine imkan sağlayacak zeminin, adada gerçekleştirilecek müzakerelerin ardından da tesis edilmesi olduğunu, ancak Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafının bu yöndeki kararlı tutumunun, gelinen bu safhada gerekli karşılığı bulmadığını söyledi. Yıldırım, şöyle devam etti:

“Adada kapsamlı çözüm arzusunu en kuvvetli şekilde dile getirilmesi gereken bu hassas süreçte, Rum meclisinin adadaki Rumlar arasında 1950 yılında Enosis amacıyla düzenlenen plebisitin Rum tarafındaki okullarda anılmasına yönelik geçen ay aldığı karar büyük bir talihsizliktir. Bu hatadan geri dönülmesi bir yana, Rum tarafı söz konusu kararı tarihi bir olaya basit bir atıf gibi tanımlamış, başta Sayın Akıncı olmak üzere Kıbrıs Türk tarafının, Rum meclisinin bu kararını değiştirmesine yönelik çağrılarına ‘Tarihi mi düzeltelim’ diye yine bir talihsiz karşılık vermişlerdir. O tarihlerdeki vahim hatayı ve onun adada sebep olduğu trajediyi düzeltmelerine tabi ki imkan yoktur. Onlardan beklenen, yetişecek genç kuşakların beyinlerini zehirlememeleri, gençlerin barış ve birlikte yaşama kültürüyle yetişmelerini sağlamalarıdır. Rum tarafı Kıbrıs türkünün hassasiyetlerini göz ardı eden saldırgan tutumunu maalesef devam ettirmektedir. Gerçekleri çarpıtmaya yönelik bu tavrın müzakere sürecini daha da ileri taşıyamayacağı bir gerçektir.”

“Rum tarafının ortaya net bir irade koyma zamanı gelmiştir"

Müzakere sürecinin başlıca amacının, adada iki tarafın siyasi eşitliğine dayalı, yeni ve kalıcı bir ortaklığın tesis edilmesi olduğunu ifade eden Başbakan Yıldırım,  bunun Kıbrıs Türk tarafını adanın ortak sahibi olarak görmeyen yaklaşımların kökten değişimiyle mümkün olabileceğini belirterek, şunları söyledi:

“Adada kapsamlı çözüme, yeni ve sürdürülebilir bir ortaklığa, tarafların endişelerini, beklentilerini, hassasiyetlerini dikkate alan, kısa vadeli siyasi kazanımlardan ziyade barış, huzur ve istikrarı hedefleyen bir yaklaşımla mümkün olacaktır. Unutulmamalıdır ki, kapsamlı çözüm sadece müzakere başlıklarında mutabakata varmakla değil, eşit ortaklık anlayışının özümsenmesi ve müşterek geleceğe olan inancın benimsenmesiyle mümkün olacaktır. Irkçı, dışlayıcı tavırlar yerine, bu anlayış ve inancın genç nesillere aşılanması ihtiyaçtır. Kıbrıs meselesine adil, kalıcı, kapsamlı bir çözüm bulunması yönündeki KKTC’nin çabalarını desteklemeye devam edeceğiz. Diğer yandan, Türk tarafının uluslararası camianın yoktan sebeplerle oyalanması ve müzakerelerin zamana yayılması artık kabul edilemez ve sürdürülemez bir durumdur. Rum tarafının ortaya net bir irade koyma zamanı gelmiştir.

Kıbrıslı Türk kardeşlerimizle gönül birliği içinde sürdürdüğümüz haklı mücadelede elde edilen kazanımları daha da ileri götürecek güçte ve kararlılıkta olduğumuzu vurgulamak isterim. Ülkemizde tanık olduğumuz atılımın bir benzerini, KKTC’de hayat bulması bizi ancak memnun eder.  Buradaki temel prensibimiz şudur, Türkiye’de ne varsa Kuzey Kıbrıs’ta da o olacak. Bu anlamda su, ulaşım, enerji, altyapı projeleri eş zamanlı olarak hem Türkiye’de hem Kıbrıs’ta hayata geçirmektedir. Müzakere sürecinin seyrinden bağımsız olarak Kıbrıs Türkü’nün her koşulda yanında olmaya güvenlik ve kalkınmasına kararlılıkla destek vermeye, bölgede huzur, istikrar ve refahın yerleşmesi yönünde üzerimize düşeni bugüne kadar yaptığımız gibi bundan sonra da yapmaya devam edeceğiz. Türkiye’deki kardeşlerimiz, dün olduğu gibi bugün ve gelecekte de Kıbrıs Türk halkının hürriyetini, hukukunu ve selametinin muhafazası yönünde ahdi ve tarihi sorumluluklarını hassasiyetle yerine getirmeye devam edecektir. Türkiye ile KKTC arasındaki gönül birliği her daim kuvvetlenecek, bölgemiz için barış ve istikrar kaynağı olmayı sürdürecektir.”