Öne Çıkanlar Covid19 Kuşadası Belediyesi gündem MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli bugünün gündem başlıkları Zeytin Dalı Harekatı Halka arz Gürer bugünün gündem özeti dünya sağlık örgütü Afrin ataşehir belediyesi

Uluç Gürkan'dan İtiraz: Atatürksüzleştirmeyi Değiştirebilmeliyiz!

-Türkiye'de sosyal demokrasi ve demokratik solun önde gelen ismi Uluç Gürkan son dönemlerde bazı parti ve ittifaklarda yeniden gündeme gelen "Atatürksüzleştirme" konusunda bir makale kaleme alarak "Türkiye son derece karanlık ve kanlı bir emperyalist senaryo ile karşı karşıyadır. Atatürk’ün mirasını reddetmemiz, çağdaş uygarlık hedefinden vazgeçerek yüzümüzü doğuya dönmemiz ve İslam aleminde Batının bekçisi olmamız öngörülüyor. Bu senaryoyu değiştirebilmeliyiz. Yarıda bıraktırılmış, yolundan saptırılmış Kemalist Devrimi yeniden başlatmak ve tamamlamak  biz Atatürkçülerin vazgeçilmez  görevi, kaçınılmaz ödevidir" dedi.



-Uluç Gürkan: "Graham Fuller lütfediyor… 'Atatürk’ü bir geçmiş zaman kahramanı olarak anımsayabilirsiniz… Ama Türkiye’nin geleceğinde yer veremezsiniz…' diyor. Fuller bu lütfunu kimi dincilerin yanında İkinci Cumhuriyetçi ve 10 Aralık’çı kimi züppeyun da satın almışa benziyor. 'Kişilerin isimlerinden söz ederken, belirli alışkanlıklarla bunların özel atıflarla kategorize edilmesine karşı' oldukları gerekçesiyle, Atatürk’ün adını anmanın gerekli olmadığını savlayabiliyorlar."

ANKARA (ANKA) - Türkiye'de sosyal demokrasi ve demokratik solun önde gelen isimlerinden Uluç Gürkan, Türkiye'nin son derece karanlık ve kanlı bir emperyalist senaryoyla karşı karşıya bulunduğunu belirterek, "Atatürk’ün mirasını reddetmemiz, çağdaş uygarlık hedefinden vazgeçerek yüzümüzü doğuya dönmemiz ve İslam aleminde Batının bekçisi olmamız öngörülüyor. Bu senaryoyu değiştirebilmeliyiz. Yarıda bıraktırılmış, yolundan saptırılmış Kemalist Devrimi yeniden başlatmak ve tamamlamak  biz Atatürkçülerin vazgeçilmez  görevi, kaçınılmaz ödevidir" dedi.

Ufuk Üniversitesi Öğretim Görevlisi 19, 20, 21. Dönem Ankara Milletvekili, TBMM Başkanvekili Uluç Gürkan, son dönemlerde bazı parti ve ittifaklarda yeniden gündeme gelen "Atatürksüzleştirme" konusunda bir makale kaleme aldı.

Kemalizmin, Türkiye’nin sadece geçmiş güzel günleri değil, aynı zamanda, her şeyin çok daha güzel olacağı çağdaş uygarlık yürüyüşümüzün yol haritası olduğunu belirten Gürkan "Dahası, Türkiye’nin ötesinde, dünya için de ilham kaynağıdır" dedi.

Bu sözü 21 yıl önce, 15 Kasım 2000'de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde ABD Başkanı Bill Clinton'dan duyduğunda şaşırdığını anlatan Gürkan duyduğumda "Yanlış anlaşılmasın, şaşkınlığım sözün içeriğiyle, Türkiye’nin Atatürk’ün izinde dünyaya ilham vereceği vurgusuyla ilgili değildi. Şaşkınlığımın nedeni, bunu söyleyenin, belki de daha doğru bir deyişle itiraf edenin n ö günkü ABD Başkanı Bill Clinton olmasıydı" dedi.

Uluç Gürkan şöyle devam etti:

"Clinton, TBMM tutanaklarından aktarıyorum, şöyle demişti: '20’ nci yüzyılı anlamak için Türkiye’nin tarihi anahtardır. Ancak, ben inanıyorum ki, Türkiye’nin geleceği önümüzdeki yüzyılının şekillenmesinde de son derece önemli bir rol oynayacaktır… Eğer Türkiye kendisini laik ve demokratik bir Cumhuriyet olarak tanımlarsa dünyanın ilham kaynağı olabilir… Dünyada milyarlarca insan için barış ve güvenlik teminatı oluşturabilir.'

Doğrusu, Clinton Atatürk’ü ve O’nun laik, demokratik cumhuriyet modelini övüyor muydu, yoksa ABD’nin küresel hegemonyası karşısında bir tehdit olduğuna mı dikkat çekiyordu, emin değilim. Övüyorsa da ne ölçüde içtenlikteydi, bilemiyorum.

Ama şunu çok iyi biliyorum… ABD’nin 11 Eylül 2001 İkiz Kule saldırısı sonrasında yaşama geçirdiği Büyük Ortadoğu Projesi’nin öncelikli amacı, Ortadoğu ve Hazar Bölgesi’nin zengin enerji kaynaklarına el koymaktı.  Bunun gerçekleşmesi için de Türkiye’nin dünyaya, özellikle de Büyük Ortadoğu diye tanımlanan İslam coğrafyasının mazlum ve tutsak halklarına ilham kaynağı olmasını önlemekti."

-BOP ÇOK ESKİDEN BERİ VARDI

ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) hazırlıklarını İkinci Dünya Savaşı’nın ardından başlattığını anlatan Gürkan "Kitaplığımda; Ortadoğu’nun enerji kaynakları ve Türkiye’nin konumu üzerine yazılmış 1956 tarihli bir ABD raporu var… Bu raporda, Ortadoğu’nun enerji kaynakları, nasıl kontrol edilebileceği ve Türkiye’nin jeostratejik konumu irdeleniyor. Türkiye’nin bölgenin enerji kaynaklarının kontrolü konusunda oynayabileceği role de dikkat çekiliyor" dedi.

-FETÖ RAND YAZARI FULLER'CE DESTEKLENDİ

Fethullah Gülen'in 1980’li yıllarda CIA’nın “Yakın ve Güney Asya Bölgesi Milli İstihbarat Şefi” görevini yürüten ve RAND kuruluşu araştırmacı yazarlarından Graham lan Fuller tarafından özellikle desteklendiğini belirten Uluç Gürkan, "Fuller, Cheryl Bernard’in RAND Raporu’nun ardından çıkardığı 'Siyasal İslam’ın Geleceği' adlı kitapta; Amerikan dış politikasının en önemli hedeflerinden birinin özünde İslamcı fakat aynı zamanda liberal bir İslami reformun teşvik edilmesi, bu amaçla da Nurcuların, başta Fethullah Gülen olmak üzere, desteklenmesi gerektiğini öne sürmüştür. Fuller’e göre Gülen, Türkiye’de 236, yurtdışında ise 280 okulu, 200 dolayında dini vakfı ve 211 ticari şirketi BOP’un kapsama alanında etkili olabilecek liberal bir İslamcı hareketin başındadır" açıklamasını yaptı.

-ATATÜRK KİMSEYİ KOVMADI, KİMSEYİ ÖLDÜRMEDİ

Uluç Gürkan, Atatatürk ve Atatürkçülüğün günümüzün sorunları için çözümler içerdiğini; tarihsel gerçekler, büyük düşünür ve tarihçilerin kanıtları ve belgelere dayanan örneklerle ispat ettiği makalesi "ulucgurkan.net" adresli internet sitesinde yer alıyor. Gürkan yazısında Atatürk'e atılan iftiralara da şöyle değindi.

"Tarihsel gerçek, Atatürk’ün ülkeden azınlıkları zorla kovmadığı, kimseyi de öldürtmediğidir" gerçeğini dile getiren Gürkan şöyle devam etti:

"Türk topraklarında yerleşmiş Rum Ortodoks dininden Türk uyrukları ile Yunan topraklarında yerleşmiş Müslüman dininden Yunan uyruklar, Kurtuluş Savaşı sonrasında Türk ve Yunan hükümetleri arasındaki imzalanan bir anlaşma uyarınca karşılıklı göç uygulaması kapsamına alınmıştı.

Ermeni soykırımı iddialarına konu olan tehcir (zorunlu göç), Birinci Dünya Savaşı’nın ilk yıllarında, 1915 yılında savaş halindeki Osmanlı İmparatorluğu’na karşı isyan ettikleri için askeri nedenlerle uygulanmıştı O sırada Atatürk cephede savaşan bir askerdir. Siyasi irade değildir."

Ermenilerle ilgili Atatürk'ü bağdaştıran iftiraların Samuel Huntington'un bazı tezlerine dayandığını örneklerle anlatan Gürkan "Tarihi gerçeklerin Samuel Huntigton’u tartışmasız bir açıklıkla yalanmamasına karşın, Huntigton’un çarpıtmaları etkili olmuştur. Bugüne değin 33 ülke ve iki uluslararası kuruluş parlamentosunda alınan toplam 59 'Ermeni soykırımını tanıma' kararının yüzde 88’ini oluşturan 52’si Samuel Huntington’un kitabının yayınlandığı 1996 yılından sonra alınmıştır. Bu olgu, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu emperyal ılımlı İslam senaryosunun hiçbir tarihsel ve hukuki gerçekliği olmayan soykırım suçlamalarıyla da beslendiğini kanıtlamaktadır" dedi.

-10 ARALIKÇI ZUPPEYUN...

Anti-demokratik emperyal senaryo BOP'un Türkiye ayağında sahne alan diğer ABD ajanının Orta Asyalarda işadamlarıyla birlikte Fetö okulları açan Paul Henze dışında Graham Fuller olduğunu kaydeden Gürkan şöyle devam etti:

"Fuller’in Türkiye’ye rol biçen bir dolu kitabı var. Hala kitapçıların raflarındalar. Dönüp dolaşıp aynı teraneyi tekrarlamalarına rağmen maalesef alıcı da bulabiliyorlar:

'Kemalizm miadını doldurmuştur. Artık piyasacı-küreselleşmeci İslam’ın ana belirleyici olduğu Osmanlı benzeri yeni Türkiye’nin zamanı gelmiştir… Bu asla, Atatürk’ün büsbütün reddi demek değildir. Atatürk’ün fikirlerinin ve değerlerinin, Türkiye’nin geleceğe ilişkin değerlendirmelerinde her zaman geçerli olmayacağını kabul etmek demektir.'

Graham Fuller lütfediyor… 'Atatürk’ü' diyor, bir geçmiş zaman kahramanı olarak anımsayabilirsiniz… 'Ama' diye de ekliyor… Türkiye’nin geleceğinde yer veremezsiniz…

Fuller bu lütfunu kimi dincilerin yanında İkinci Cumhuriyetçi ve 10 Aralık’çı kimi züppeyun da satın almışa benziyor. 'Kişilerin isimlerinden söz ederken, belirli alışkanlıklarla bunların özel atıflarla kategorize edilmesine karşı' oldukları gerekçesiyle, Atatürk’ün adını anmanın gerekli olmadığını savlayabiliyorlar.

İlginç bir gerekçe… Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Taksim Atatürk Kültür Merkezi için, 'Artık Atatürk Kültür Merkezi demiyorum. Biz orayı opera binası olarak hazırladık' demesinden de fazlaca farklı değil…"

-ADD'NİN KURULUŞU

Atatürkçü Düşünce Derneği'nin 19 Mayıs 1989’da kurucu genel başkanı Muammer Aksoy’un öncülüğünde, ABD patentli bu emperyal senaryoya karşı örgütlendiğini anımsatan Gürkan, ADD'nin Kemalizm’in miadını doldurmadığını, dünden bugüne olduğu gibi yarına da yol gösterdiğini, bir kutup yıldızı gibi yolunu kaybedenlerin takibini beklediğini ortaya koyduğunu bildirdi.

Ancak, aradan bir yıl bile geçmeden, 31 Ocak 1990’da Muammer Aksoy kahpece ve korkakça katledildiğini belirten Gürkan "Böylece Atatürkçüleri sindirip susturacaklarını, Türkiye için hazırlanan emperyal senaryoya boyun eğileceğini umuyorlardı… Bu umutla, Paul Henze ve Graham Fuller’in Türkiye’yi mesken tuttuğu yıllarda, Uğur Mumcu’dan Bahriye Üçok’a, Turan Dursun’dan Ahmet Taner Kışlalı’ya, onlarca Atatürkçü katledildi… Hiç kuşkusuz, tesadüf ya da bir dönemin hezeyanı değildi bu katliamlar. Kemalist Devrim’den rövanş alma girişimiydi…" dedi.

-YENİDEN KEMALİZM

Uluç Gürkan makalesini "Yeniden Kemalizm" paragrafıyla şöyle bitirdi:

"Türk ulusunun her bireyi, kadını ve erkeğiyle, genci ve olgun yaşlısıyla, emperyalist senaryoyu değiştirecek 'Kemalist Devrim' senaryosunun senaristliği ve yapımcılığını ortaklaşa üstlenmelidir.

Kemalist Devrim bir büyük yarış olacaktır. Can Yücel’in sözleriyle 'her mesafesi yılmadan, usanmadan yorulmadan koşulacak en uzun koşu' gerçekleşecektir.

Devrimin hedefi, Atatürk’ün tanımlamasıyla, 'güneş kadar sıcak, güneş kadar parlaktır'. Yönümüzü güneşe bakarak kolayca bulabiliriz. Ancak devrim, hızla gelişen, ilerleyen dünyamızda aynı zamanda 'güneş kadar da uzaktır.' Bu uzun yolda sıcaklığı bizi yakınca, ışığı gözlerimizi kamaştırınca bir süre yavaşlayabilir, hatta durabiliriz. Bu zamanlarda, devrimin ipini göğüslediğimizi sanabiliriz. Oysa, gerçek böyle değildir. Yarış bütün hızıyla sürmektedir, her durduğunda hemen yeniden başlamaktadır.

Bu nedenle, güneşe doğru ilerleyişimizi bu bilinçle, değerli ozanımız Nazım Hikmet’in vurguladığı gibi, bir 'akın' heyecanıyla sürdürmeliyiz. “Güneş’in zaptına” kadar sürecek bir Kemalist akını örgütleyebilmeliyiz."

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.