Diyetisyen Ergazi: “Kanser Tedavisinde Alınan Kilolardan Kurtulmak İçin Şok Diyet Yapmayın”

Kanser tedavisinde kullanılan yöntemlerin bireylerin beslenmesi üzerinde genellikle olumsuz etki yarattığını belirten Medicana International Ankara Hastanesi Uzman Diyetisyen Gülçin Ergazi, “Tedavi sırasında alınan fazla kilolardan kurtulmak için hatalı çözüm yollarına başvuru yapılıyor. Hastalar, hızlı kilo verdiren şok diyetler ve ilaçlara başvurmamalıdır” dedi. 

Sağlıklı yaşamın temel kuralının besinleri doğru zamanda, dengeli ve yeterli miktarda tüketilmesi olduğunu dile getiren Ergazi, hastalık sırasında da beslenmenin büyük önem arz ettiğini söyledi. Ergazi, “Tıbbı tedavinin etkinliğini arttırmak, komplikasyonları azaltmak, vücut direncini artırmak, hastanede yatış engellemek ya da yatış durumunda kalış süresini kısaltmak, yaşam süreni ve kalitesini artırmak için sağlıklı beslenme önem kazanıyor” diye konuştu. 

TEKRARLANMASINI ENGELLER

Hastalık döneminde insan vücudunun beslenme yetersizliğine daha duyarlı hale geldiğini ve birçok hastalık sorununu ortaya çıkardığını anlatan Ergazi, “Kanser tedavisinde kullanılan yöntemler bireylerin beslenme durumunu genellikle olumsuz yönde etkilemektedir. Tedaviye bağlı olarak ortaya çıkan beslenme yetersizliklerinde doğru ve uygun bir beslenme programı verildiğinde fonksiyonel hareket ve bağışıklık sistemi kuvvetlenmekte, böylece tedavi daha kolay tolere edilebilir hale gelmektedir” dedi. 

Tıbbı beslenme tedavisinin en etkin olduğu kanser türlerinden birinin meme kanseri olduğunu kaydeden Ergazi, sağlıklı beslenmenin ve vücut yağ oranlarının düşük olmasının hastalık veya başka bir durum yeniden ortaya çıkmasını, depreşmesini, yinelemesini ve tekrarlamasını engellediğini vurguladı. 

HEDEF AĞIRLAĞA ULAŞMALIDIRLAR 

Tedavi sırasında alınan fazla kilolardan kurtulmak için hatalı çözüm yollarına başvurulduğunu belirten Ergazi, “Hastalar, hızlı kilo verdiren şok diyetler ve ilaçlara başvurmamalıdır. Zayıf bireyler de tanı itibariyle diyetisyen denetiminde beslenme programı uygulayarak olması gereken hedef ağırlığa ulaşmalıdırlar” şeklinde konuştu. 

Yetersiz beslenmenin önlenmesi için tavsiyelerde bulunan Ergazi, şunları söyledi:
“Tedavi sırasında iştah azalması oluyorsa acıkmamış olsa bile hastayı yemek yemeğe zorlamak, değişik davranış teknikleri öğretmek, az miktarlarda sık sık yedirmek, önce katı, sonra  sıvı besinleri vermek, kalorisi olmayan  yiyeceklerden kaçınmak, hafif ve yavaş egzersizler yaptırmak, kalorisi yüksek iyi kaliteli protein içeren besinleri seçmek, ek enerji kaynağı besin vermek, ticari hazır ürünlerden yararlanmak gerekebilir.

TAT DUYUSU DEĞİŞEBİLİR

Tat duyusu değişikliklerinde ise çeşitli baharat ve çeşniler kullanmak, yiyecekleri soğuk veya oda ısısında servis etmek, meyve suları kullanmak, değişik görünüm ve renkte yiyeceklere yer vermek, çok tatlı yiyeceklerden sakınmak, yemek kokularından veya kötü kokulu besinlerden kaçınmak işe yarayabilir.”

Ağız ve boğaz irritasyonu durumunda sigara ve alkolden kaçınmanın önemli olduğunu belirten Ergazi, ağrılı ağız sorunlarında sıcak, acı baharatlı, asitli yiyeceklerden, ham meyveler ve sebzelerden, tuzlu yiyeceklerden kaçınmak gerektiğine dikkat çekti. Çiğneme güçlüğü çeken hastalar için sulu, yarı sulu veya yumuşak, blenderize edilmiş besinler tercih edilmesi gerektiğini söyledi. 

Tat duygusunun uyarılması için de genellikle lezzeti tatlı olan ve önce tükürük, sonra mide salgısını uyarıp arttıran besinlerin dikkatle seçilmesi gerektiğini anlatan Ergazi, asitli ve acı besinlerin bu önerinin dışında olduğunu söyledi. Kırmızı ete karşı isteksizlik olabileceğini hatırlatan Ergazi, tavuk, balık, hindi etine ağırlık verilebileceğini ve yumurta, peynir çeşitleri ile süt-yoğurt grubunun düzenli tüketilmesinin önemine vurgu yaptı.