Reflü Tanısında Yeni Yöntem

Yemek borusu, diyafram ve mideye ait kas yapılarının o bölümü yeterince kapatamaması ve bunun sonucunda mide içeriğinin yemek borusuna kaçmasıyla kendini gösteren reflü, günümüzde pek çok insanın günlük yaşamını olumsuz etkiliyor. Reflü, dünyada yüzde 10-30 arasında, Türkiye’de ise yüzde 20 sıklığında görülen bir sağlık sorunu.

Anadolu Sağlık Merkezi Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Melih Özel, mide içeriğinin ağza gelmesi ve göğüste yanma gibi şikâyetlerle kendini gösteren reflünün kesin tanısının, kullandıkları yeni bir yöntemle daha kolay konulduğunu belirterek, “Reflüye pH metre ile kesin tanıyı koyuyoruz. Burada küçük bir kapsül yardımıyla hastanın mide asidi 48 saat boyunca takip ediliyor. Reflünün, yemek borusu mide birleşimindeki kas yapıları ve diyafram kıskacına ait anatomik bozukluklar ya da midenin bir bölümünün diyafram aralığından göğüs boşluğuna kayması gibi sebeplerle ortaya çıkabiliyor” dedi.
 
“Obezite Reflüyü Artırıyor”
 
Özel, reflüyü artıran  faktörlerin başında  obezitenin geldiğini söyleyerek, "Çünkü aşırı kilonun, karın içi basıncın artmasına ve bu nedenle asit nitelikli mide içeriğinin yemek borusuna fazlaca kaçmasına sebep olabilir” açıklamasında bulundu.
 
“Reflünün Tipik ve Tipik Olmayan Belirtileri Var”
 
Tanı için çoğu hastanın endoskopi yönteminin yeterli olduğunu düşünse de bunun doğru olmadığını belirten  Gastroenteroloji Uzmanı Özel, “Endoskopi aslında bize, reflünün herhangi bir hasar yapıp yapmadığını ve üst gastrointestinal sistemde anatomik bir bozukluk olup olmadığını gösterir. Reflünün tanısı genel olarak, hastanın klinik şikayetleriyle konur. Hastalar özellikle, mide asidi ağzıma geliyor ya da yattığım zaman midem ağzımda gibi hissediyorum gibi şikayetlerle gelir. Bunları reflünün tipik belirtileri olarak değerlendirebiliriz" ifadesini kullandı.Tipik olmayan belirtilerin de söz konusu olduğunu dile getiren Özel, şu bilgiyi verdi:
 
"Normalde reflüyle ilişkili değilmiş gibi görünen göğüs ağrıları, ritim bozuklukları, ses kısıklığı, seste çatallaşma, diş minesi ya da diş etinde hasarlar ve öksürük gibi belirtiler de reflünün atipik belirtileridir. Doğal olarak, atipik belirtilerle karşılaşan çoğu hasta kardiyoloji ya da göğüs hastalıklarına başvurabiliyor. Atipik bulguları olan ve kalp ya da akciğer hastalıkları olmayan hastalara endoskopi elbette uygulanabilir. Ancak bundan, reflü semptomları olan her hastaya öncelikle endoskopi yapılmalıdır gibi bir anlam çıkarılmamalıdır."
 
Hastalığın Tedavisinde İki Tip Yöntem Uygulanıyor”
 
“PH metre” ile kesin tanısının konularak, iki farklı yöntemin daha mevcut olduğunu aktaran Özel, tedavinin nasıl uygulandığına ilişkin şunları söyledi:
 
"Birincisinde, hastaya burun yolu ile boğazından geçirilerek yemek borusuna bir kateter yerleştirilir. Bu kateter taşınabilir bir cihaza bağlanır ve 24 saat hasta  üzerinde kalır. Sürenin bitiminde endoskopi ünitesinde kateter çıkarılır ve cihazın kaydettiği veriler bilgisayarda incelenerek tanı konur. Yöntemin ikinci şekli,  hasta için biraz  dah a konforlu  bir  uygulama.  Kablosuz bir yöntem olan bu yeni teknikte, üzerinde aside  duyarlı sensörü olan küçük bir kapsül, endoskop aracılığı ile yemek borusunun alt ucuna yerleştirilir. Bu  kablosuz kapsül, algıladığı verileri 48 saat boyunca, taşınabilir bir cihaza iletir. Sürenin sonunda cihaz içerisindeki bilgiler bilgisayarda incelenir. Vücuttaki kapsül ise 7-10 gün içinde kendiliğinden sindirim sistemine düşer ve atılır. Dolayısıyla bu yöntemde, herhangi bir kablo taşıma söz konusu olmadığı için süreç  hasta açısından çok daha konforlu olur. 48 saat süre ile kayıt yapabiliyor olması da ikinci bir avantajıdır.”
 
“Tedavisi Hastaya ve Durumuna Göre Değişiklik Gösterir”
 
Kesin tanının ardından, tedavi sürecinde önce ilaçsız tedavi yaklaşımının başlatıldığın ifade  eden Özel, bu noktada hastaya sıkı giysiler giymekten kaçınması, sigaradan ve sıcak-soğuk içeceklerden uzak durması, büyük porsiyonlu gıdalardan kaçınması, yemek esnasında çok fazla sıvı almamaları gerektiği tavsiyelerinde bulunarak, fazla kilolardan kurtulmanın sağlık açısından faydalı olduğunu tavsiyesilerine ekledi.
 
Önerilere rağmen ağrının geçmediği durumlarda, tıbbi tedaviye geçilmesi gerektiğine vurgu yapan Özel, “Cerrahi tedavi de elbette bir seçenek, ancak hem herkes için gerekli değil hem de ilk seçenek olarak kullanılmaz. Bu noktada, hasta seçiminin cerrahlarla koordine edilerek yapılması gerekir. Örneğin, bazı hastalar ilaç tedavisiyle düzelirken, ilaçları kestiklerinde reflü atakları hemen tekrar başlayabiliyor. Özellikle genç hastalar, yıllarca ilaç kullanmalarına gerek duyulan hastalar ya da ilaç kullanımı ile ilgili çekinceleri olan hastalar cerrahi tedavi için aday olabiliyor” ifadesini  kullandı.
 
“Reflünün Kansere Yol Açtığı İnancı Yanlış”

Reflüyle ilgili yanlış inanışlardan birinin de reflünün kansere dönüşeceği düşüncesi olduğunu aktaran Gastroenteroloji Uzmanı Özel, bu bilginin bilimsel olarak doğru olmadığı bilgisini paylaşarak, yanlış olan inancı düzeltti. Reflüye bağlı olarak oluşan en önemli sonuçların yemek borusundaki kanamalar, ülserler ve darlıklar olabileceğini söyleyen Özel, bu tarz  sık komplikasyonların görülme oranının  oldukça düşük olduğunu belirterek şunları dedi:
 
"Kanser ile ilişki, reflülü hastaların yemek borularının alt ucunda görülen ve “Barrett Özofagusu” denilen özel bir durumun varlığıyla ilgilidir.  Ancak bu tür hastalarda bile kanser görülme sıklığı ileri derecede enderdir. Dolayısıyla "reflü kansere yol açar" demek doğru bir ifade değil. Risk vardır, ancak Barrett özofagusunun reflü hastalığında görülme sıklığının yüzde 1'in altında olduğunu ve Barrett özofagusu olan her hastanın kanser olmadığını akılda tutmak gerekir”
 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.