Sıla Grup Afrika'daki Hastalıkları Türkiye'den Tespit Edecek

 ANKARA (ANKA) – Tuğçe ARSLAN - Sıla Grup, “GoFics” adını verdikleri görüntüleme teknikleri sayesinde birçok Afrika ülkesinde kurulacak görüntüleme merkeziyle hastalıkları Türkiye’den tespit edecek.

ANKA’ya verilen bilgiye göre, 1997 yılında kurulan Türk şirketi Sıla Grup, GoFics markasıyla dünyanın birçok ülkesine görüntüleme merkezi kuruyor. Bu merkezlerdeki görüntüleri Türkiye’deki uzman kadrolara aktarıp raporlatarak, sonuçları tekrar merkeze iletiyor. Bu sayede farklı ülkelere kurdukları artı bir teknolojiyle, insan gücüne ihtiyaç duymaksızın o ülkelere MR, tomografi, nükleer tıp gibi hizmetleri sunuyor.
ANKA’ya konuşan Sıla Grup Yönetim Kurulu Başkanı Dr. İhsan Şahin, bu anlamda Afrika’nın çok önemli bir pazar olduğunu ifade ederek, hedeflerinin 2016’nın sonuna kadar 10 ülkeye franchise sistemiyle Türkiye’den görüntüleme ve sağlık hizmetleri vermek olduğunu söyledi.

-“AFRİKA’DAKİ SORUN TESİSLEŞMEK DEĞİL, İŞLETME”-
Afrika’daki ülkelerde var olan bina, cihaz ve teknolojilerin yeterince işlemediğini belirten Şahin, şöyle konuşu:
“Afrika’da gittiğimiz ülkelerde şunu görüyoruz, bina var, cihaz var, teknoloji var ama işlemiyor. İnsan gücü yok, yetişmiş eleman yok, teknik servis yok, yedek parça yok. Dolayısıyla, bence oradaki projeleri geliştirirken sadece biz değil, hem ülke olarak hem yatırımcılar olarak amaca uygun işler yapmamız lazım. Sorunu iyi tahlil etmemiz lazım. Bizim tahlillerimizde şu çıktı ortaya, tesisleşme sorunu yok, işletme sorunu var. Dolayısıyla işletmeye yönelik çözümler üretiyoruz.”

-“AFRİKA’DAKİ HASTALARA SAĞLIK HİZMETİ VERELİM, TEŞHİSLERİNİ BİZ KOYALIM”-
DEİK ve Afrika İş Konseyi’nde yönetim kurulu üyesi ve Senegal İş Konseyi Başkanı olduğunu ifade eden Şahin, neredeyse tüm Afrika ülkelerini gezdiklerini, bu süreçte birçok tespitte bulunduklarını belirterek, bu ülkelere yatırım gittiği; bina, tesis ve cihazların bulunduğunu, ancak işletmenin olmadığını şu şekilde aktardı:

“Oralarda bina var, tesis var, cihaz var ama işletme yok, yetişmiş elemanları yok, işletme know-how’ları (bir işi yapabilme bilgisi) yok, yedek parçaları yok, teknik servisleri yok.  Dolayısıyla oraya bina yapmanızın o insanlara bir katkısı yok. Sizin de ticaretinize bir geri dönüşü yok. Biz de konumuz sağlık olunca, öncelikle sağlık alanında ne yapabiliriz diye düşündük. Arkadaşlarımızla epey bir çalıştıktan sonra ve bu ülkeleri tek tek, özellikle nüfus yoğunluğu fazla olan şehirleri de görerek bir fizibilite çalışması yapınca şunun kararını verdik. Dedik ki biz buralara bina yapmak yerine tesis götürelim, cihazımızı koyalım, yerel ortaklarla beraber bir franchise sistemi geliştirelim, buradaki görüntüleri, oradaki yapılacak tüm işlemleri kurduğumuz ana merkezimize gönderelim. Dolayısıyla, örneğin Ruanda’da, Ruanda’nın başkentinde bir MR merkezimiz var ise, burada bizim personele ihtiyacımız yok. Bizim doktora da ihtiyacımız olmasın, işletme noktasında da sorunumuz olmasın, orada yerel partnerlerle işi çözebilelim. Oradaki yapacağımız tek şey şu, cihazlarımızın görüntüsünü, kuracağımız bir sistemle bizim Ankara’daki görüntüleme merkezimize, laboratuvarımıza aktaralım.  Doktorlarımızın düzenleyeceği raporları yine internet üzerinden oraya gönderelim. Dolayısıyla Afrika coğrafyasında ya da az gelişmiş tüm coğrafyalardaki ülkelerdeki insanlara birebir sağlık hizmeti verelim. Teşhislerini biz koyalım. Eğer bir hastanın teşhisini koyabilirsek bu metotla, o zaman bu hastalar bizim hastalarımız olacaklar. Ve sağlık turizmi ancak bu şekilde taban bulabilecek, yer bulabilecek. Hem kendi ticaretimize hem de ülkemizin ticaretine ciddi bir katkı sağlamış olacağız.”

-“BU PROJE TÜRKİYE’YE ÜÇ ŞEY KAZANDIRACAK”-
GoFics projesinin tamamlanması halinde Türkiye’ye prestij kazandıracağını belirten Şahin, para harcamadan yurtdışındaki hastalara çok daha fazla hizmet götürülebileceğinin altını çizdi. GoFics’in Türkiye’ye üç şey kazandıracağını vurgulayan Şahin, “Birincisi gider yatırımımızı yaparız. İkincisi prestij kazanırız. Üçüncüsü de, bu insanlara teşhisi biz koyarsak bu hasta bizim ülkemize gelir” şeklinde konuştu.

-HEDEF 2020’YE KADAR 50 MERKEZ-
2020 senesine kadar merkez sayısını 50’ye ulaştırmayı hedeflediklerini söyleyen Şahin, “Bu sayede merkeze müracaat eden dünyanın birçok yerindeki hastanın teşhislerini koyacağız ve onlara ‘Eğer imkanınız yoksa gelin sizi Türkiye’de tedavi edelim’ diyeceğiz. Dolayısıyla, hem bu merkezlerin işlemesinden hem de bu hastaların Türkiye’ye taşınmasından dolayı ülkemiz çok şey kazanacak” diye konuştu.
Afrika’da sağlık hizmeti alamayan insanların da çok şey kazanacağını aktaran Şahin, “Çünkü içimiz sızlayarak görüyoruz, bunlara şahit oluyoruz. Bir insan beyninde tümör var mı yok mu bilmiyor. Bir tomografi, bir MR çektirmek için Afrika’nın herhangi bir ülkesinden herhangi şehrinden kalkıp bugün Fransa’ya, İngiltere’ye ya da Amerika’ya gitmek zorunda kalıyor. Birçoğu yol parasını bile karşılayamadığı için gidemiyor ve kaderleriyle baş başa bırakılıyor” dedi.

-“TEKNİKERLERİ TÜRKİYE’DE YETİŞTİRİP MERKEZLERE GÖNDERİYORUZ”-
Türkiye açısından ticareti ve prestiji artırdıklarını kaydeden Şahin, bu merkezlerde çalışacak teknikerleri Türkiye’de yetiştirip görüntüleme merkezlerine göndereceklerini vurguladı. “Onlar bizim hizmet elçilerimiz oluyor” diyen Şahin, sözlerine şöyle devam etti:
“Eğer bir insan size şifa kaynağı oluyor ise, o insanın sizin hayatınızdaki değeri çok yüksek. Dolayısıyla amacımız, ülkemizi bu coğrafyada çok değerli, prestijli ve saygın kılmak. İnşallah başka ülkelerin başka yatırımcıların yaptığı gibi bir sağlık hizmetini veriyormuş gibi yapmayacağız. Gerçekten bu sağlık hizmetini yerinde vereceğiz, olmuyorsa da ülkemize taşıyacağız.”
Türkiye’deki biyomedikal ve yazılım mühendislerinin GoFics’in yazılımına ve görüntü aktarım sistemlerine önemli katkı sağladığını belirten Şahin, dünyanın birçok ülkesinde bu tarz görüntü aktarım sistemlerinin kullanıldığını, ancak Sıla Grup’un yaptığı franchise sistemiyle bu laboratuvarların ve görüntüleme merkezlerinin kurulmasının dünyadaki tek model olduğunun altını çizdi.

-“TÜRKİYE CİDDİ ANLAMDA KAZANÇLI ÇIKACAK”-
Türkiye’nin bu sistemle iki şekilde para kazanacağını vurgulayan Şahin, hem teknoloji satılmış olacağını hem de hastaların Türkiye’ye taşındığında Türkiye’nin belki de dünyanın en önemli sağlık turizmi merkezlerinden biri olacağını ifade ederek, sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Ben Türkiye’nin burada çok ciddi anlamda kazançlı çıkacağını düşünüyorum. İstihdam olarak elbette büyük bir istihdam söz konusu, ama istihdam da teknik özellikli elemanlardan çok, hizmet ağırlıklı bir istihdam olacak. Zaten derdimiz o ülkelerde doktorsuz bu işi çözebilmek. Yerel anlamda bu merkezlerde yaklaşık her merkezde 30 ila 40 kişinin çalışacağını planlıyoruz. Bunlardan yaklaşık 5 ila 6 tanesi Türkiye’den gidecek. Bu sayede yerel istihdama da katkı sağlamış olacağız.  Ama bütçe ve ekonomi açısından ülkemize çok şey katacak.”