Öne Çıkanlar ankara konya deprem sgk chp bodrum pakistan veysel eroğlu tsk cumhurbaşkanı erdoğan diyarbakır Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank

Erdoğan: Bab’a Kadar İniyoruz Buraları Bize Tehdit Unsuru Olmaktan Çıkarmamız Gerek

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD'nin Suriye’de rejim askerlerini vurmasını ABD’li yetkililere soracaklarını belirtti. Araplara ait olan Menbiç’in sanki PYD ve YPG’ye ait bir yermiş gibi gösterilmek istendiğine dikkat çeken Erdoğan, “Oradan gir ondan sonra kuzeye doğru çık. Dedik, ‘olmaz, yanlış yapıyorsunuz.’ ‘Gelin bu işi kuzeyden, güneye doğru yapayım’ dedik. Yine beraber yapalım. Türkiye olarak biz de üzerimize düşen işi yapalım. Dediler ki ‘o 3-4 ay sürer’, ne oldu? 15-20 günde iş bitti. ‘Haklıymışsınız’ şimdi öyle diyorlar. Ama işte haklı olmak bir şey getirmiyor ki bu bölgeyi bilen biziz, burayı tanıyan biziz, şuradaki insanların ruhunu okuyan biziz. Bizi dinleyin ya… Biz sizinle NATO’da birlikteyiz. Bizim strateji ortaklığımız var. Buradaki şu pisliği temizleyelim. Ne oldu? Cerablus halloldu. Aynı şekilde Rai de temizlendi. Şimdi Bab’a kadar iniyoruz. ‘Ama oraya kadar niye iniyorsunuz’ soru bu. İneceğiz. Buraları bize tehdit unsuru olmaktan çıkarmamız gerek” dedi.
 
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD'ye hareketinden önce Atatürk Havalimanında açıklamalarda bulunarak, gazetecilerin sorularını yanıtladı. 20 Eylül Salı günü BM Genel Kurulu’na hitap edeceğini belirten Erdoğan, konuşmasında Türkiye’nin BM’de oynadığı aktif role vurgu yapacağını ifade ederek, “Terörle mücadele başta olmak üzere Suriye ve Irak krizi, mülteci sorunu, tabi ki 15 Temmuz darbe girişimi ki bizim bir demokrasi mücadelemiz olmuştur milletçe… Bunun karşısında Türk milletinin duruşu ile dünyanın duruşunu değerlendirme noktasında olacağım” dedi.
71. Genel Kurul görüşmelerinin Türkiye açısından hassas bir dönemde gerçekleştiğine dikkat çeken Erdoğan, Türkiye’nin bir taraftan 15 Temmuz’un yaralarını sararken diğer taraftan  da Fırat Kalkanı ile yoğun bir mücadele verdiğini anımsattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ, DAEŞ, PKK gibi cinayet şebekelerinin uzantılarına karşı başarılı operasyonlar yapıldığını ifade ederek, PYD ve YPG’nin PKK ile eş değer olduğunu, terör ve terör örgütleri ile mücadelenin önümüzdeki dönemde yeni boyutlar kazanarak devam edeceğini kaydetti.
 
Her Tarafta Örgütün İnine Girmeyi Sürdüreceğiz
 
15 Temmuz darbe girişimi ve ihanet karşısında ortaya konan direnişin, gözlerin bir kez daha Türkiye'ye çevrilmesine neden olduğuna vurgu yapan Erdoğan, “Genel Kurula olan hitabım, hem 15 Temmuz darbe teşebbüsünün, hem de 241 şehidimizin kanını döken FETÖ'nün tüm dünya kamuoyuna en doğru biçimde anlatılması için bir vesile oluşturacaktır. Biz her platformda FETÖ ve elebaşının karanlık yüzünü deşifre etmeye, bu terör örgütünün Türkiye ve diğer ülkeler için oluşturduğu tehdidi dile getirmeye, dostlarımızı da uyarmaya devam edeceğiz. Her tarafta örgütün inine girmeyi sürdüreceğiz. Şunu açık ve net olarak ifade etmek isterim, bundan sonra dünyanın hiçbir ülkesi, hiçbir bölgesi FETÖ ve militanları için güvenli bir sığınak değildir, olmayacaktı” dedi. Konuşmasında, BM Güvenlik Konseyinin yapısından kaynaklanan sorunları da dile getireceğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Genel Kurul görüşmelerinde küresel barış, güvenlik ve refahın sağlanması açısından bazı üst düzeyli toplantılar gerçekleştirileceğini belirtti. Bu görüşmelerden en önemlisinin 20 Eylül günün Göç Ve Mülteci Akımları ile Mücadele” temalı liderler zirvesi olduğunu ifade eden Erdoğan, ABD Başkanı Barak Obama tarafından düzenlenecek olan zirvenin amacının uluslararası toplumu ilave taahhütler üstlenmeye teşvik etmek olduğunu anlattı. Erdoğan, “Zirvenin mültecilere yönelik insanı yardımın finansmanında yüzde 30 oranında bir artış sağlamak, yasal kabul yollarının sayısını 3 katına çıkarmak gibi bazı somut hedefleri bulunuyor. Bu tabi bizim için geçerli değil. Bu zirvede ayrıca çalışma iznine sahip mültecilerin sayısı ile okula giden 1’er milyona çıkarmak gibi hedefler üzerinde de durulacak. Zirveye katılan ülkeler toplantı sırasında bu hedefler doğrultusunda atacakları yeni adımlar ile taahhütlerini belirtecekler” dedi.
 
 “Suriye Sorunu Sadece Suriyelilerin Veya Suriye’ye Komşu Birkaç Ülkenin Meselesi Değildir”
 
Görüşmelerde, sorunun çözümü için kendilerinin yıllardır dile getirdiği, güvenli bölge ve terörden arındırılmış bölge ihtiyacını bir kez daha ifade edeceğini anlatan Erdoğan, Fırat Kalkanı Harekatının mülteci krizinin hafifletilmesine yaptığı katkıyı da zirveye katılan liderlerle paylaşacağını kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, harekat kapsamında bugüne kadar yaklaşık 900 kilometrekarelik bir alanın terör unsurlarından temizlendiğini ifade ederek, sözlerine şöyle devam etti:

“Bu hattı şu anda güneye doğru ilerliyoruz. Yani toplamda 5 bin kilometrekarelik alan olarak değerlendirebiliriz, güvenli bölge noktasında. Cerablus sakinleri başta olmak üzere Suriyeliler, DAEŞ’tan arındıran bölgeye geri dönmeye başladılar. Kızılay, AFAD ve STK’larımız bu kardeşlerimizin ihtiyaçlarını karşılıyor. Çabalarımızla, Suriyelilerin terör korkusu olmadan gidebilecekleri güvenli alanlar çoğaldıkça geri dönenlerin sayı da artacaktır. Artık şu gerçeği tüm dünyanın idrak ettiğine veya edeceğine inanıyorum. Suriye sorunu sadece Suriyelilerin veya Suriye’ye komşu birkaç ülkenin meselesi değildir. Bu kriz sonuçları, diğer bölgelere yansımaları itibarıyla küresel bir boyut kazanmıştır. Suriye krizini meşruiyet ve adalet temelinde çözüme kavuşturma noktasında kaybedilen her saniye, her dakika Birleşmiş Milletler için utanç kaynağıdır. Mültecileri insanlık dışı muamelelere tabi tutarak, tel örgülerin arkasına saklanarak bu soruna çözüm bulunmaz. Gelişmiş ülkeler başta olmak üzere artık insanlığın bu konuda sorumluluğunun farkına varması gerekiyor. B u zirve krizin insani boyutunun hafifletilmesi, mültecilerin mağduriyetlerinin bir nebze olsun giderilmesi noktasında somut adımlara vesile olur.”
 
 
ABD ÖSO Tarafından İstenmiyor
 
Ekonomik alandaki temaslara da değinen Erdoğan, ABD’deki yatırımcılarla bir araya geleceğini ifade etti. Erdoğan, ABD ziyareti sırasında Türk ve Müslüman toplum temsilcileriyle de görüşerek, gündemdeki konuları istişare edeceklerini kaydetti. Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, “ABD jetleri Suriye’de rejimin askerlerini vurdu. Rusya’da BM Güvenlik konseyinin acilen toplanmasını istedi. Buradaki gerilim Fırat Kalkanı Operasyonu’nu etkiler mi?” sorusuna şöyle yanıt verdi:
“Bu konuyla ilgili olarak ABD’li yetkililerin açıklaması bir yanlış tespit, yanlışlık oldu istikametinde. Daha ilerisini seyahatimizde yapacağımız bazı görüşmelerde ‘hayırdır nedir, nasıl oldu’ bu soruyu sorarak bunun gerçeğini öğrenme fırsatını buluruz. ABD, ÖSO tarafından istenmiyor. Çünkü ÖSO’ya yönelik ABD’li yetkilerin davranışları süreci bu noktaya doğru itti. Orada bizim yetkililerimiz, bizim Özel Kuvvetler mensuplarımız, ABD’li Özel Kuvvet mensuplarını, 27 veya 30 kadardı, onları almak suretiyle oradan çıkardılar. Böylece işi sulh ile bitirmiş oldular.”
 
“Bölgeyi Bilen Biziz”
 
Tel-Abyad'da ABD bayraklarının dikkat çektiğinin anımsatılarak, bölgedeki ABD varlığına yönelik değerlendirmesinin sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye'nin kuzeyinde kesinlikle bir terör koridoru oluşmasına izin verilmeyeceğinin daha önce açıklandığını anımsattı. Erdoğan, DAEŞ’e hala IŞİD denmesine tepki gösterdi. Tel-Abyad’ın Arapların yerleşim bölgesi olduğunu belirten Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
“Teb-Abyad Arapların bölgesi. Çeşitli operasyonlarla önce DAEŞ’in elde ettiği yeri kendisinden sonra PYD, YPG’e bıraktı. Bu ilk değil, en doğudan başladılar, bu şekilde geldiler. Hedef neydi? Afrin’le bütünleşerek Akdeniz’e açılmak. Biz niçin sabır sabır, hep sabrettik de en sonunda Gaziantep olayından sonra patladık, artık yetti dedik. Bunu bütün dostlara söyledik, ABD’ye, Rusya’ya, koalisyon güçlerine söyledik. Mesela bir Menbiç operasyonu var. Biz, ‘bu operasyonda kesinlikle PYD, YPG olmayacak’ dedik. Menbiç denilen yer yüzde 90 itibariyle Araplara aittir ama bunlar Menbiç’i sanki PYD ve YPG’ye ait bir yermiş gibi göstermek suretiyle… Oradan gir ondan sonra kuzeye doğru çık. Dedik, ‘olmaz, yanlış yapıyorsunuz.’ ‘Gelin bu işi kuzeyden, güneye doğru yapayım’ dedik. Yine beraber yapalım. Türkiye olarak biz de üzerimize düşen işi yapalım. Dediler ki ‘o 3-4 ay sürer’, ne oldu? 15-20 günde iş bitti. ‘Haklıymışsınız’ şimdi öyle diyorlar. Ama işte haklı olmak bir şey getirmiyor ki bu bölgeyi bilen biziz, burayı tanıyan biziz, şuradaki insanların ruhunu okuyan biziz. Bizi dinleyin ya, biz sizinle NATO’da birlikteyiz. Bizim strateji ortaklığımız var. Buradaki şu pisliği temizleyelim. Ne oldu? Cerablus halloldu. Cerablus halkı sevinç içinde dönüyor mu? Biz de oraya her türlü yardımı gönderiyoruz. Aynı şekilde Rai de temizlendi. Şimdi Bab’a kadar iniyoruz. ‘Ama oraya kadar niye iniyorsunuz’ soru bu. İneceğiz. Buraları bize tehdit unsuru olmaktan çıkarmamız gerek. Bunu daha önce görüştük, 90-95 km’lik enlemde, 40-45 km’lik boylamda burayı güvenli bölge olarak ilan edelim.”

Güvenli bölge melesini Obama ile konuştuklarını anacak uygulamaya geçirilemediğini ifade eden Erdoğan, konunun Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşmesi sırasında gündeme geldiğini anlattı. de Mülteciler meselesinde Almanya Başbakanı Angela Merkel'in, 'ben buraya 10 milyar Euro ayırırım yılda' şeklindeki ifadesini anımsatan Erdoğan, “Tamam işte, siz bize kaynak ayırın biz konutları inşa edelim. Hepsi de güzel olur dediler, uygulamaya gelince kimse ortada yok hepsi kayboldu. Bizde 2.7 milyon Suriyeli, 300 bin Irak’lı var. En azından biz bu Suriyelileri Ne yapacaktık, oraya yerleştirmeye başlayacaktık. Konutları ile sosyal donatı alanları ile Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölge ilan edecektik. Şu ana kadar olmadı, temenni ederim ki bundan sonraki süreçte bunu gerçekleştiririz” dedi.
 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.