Öne Çıkanlar CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak Koronavirüs sıla vodafone suriye Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş hatay CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan chp niğde milletvekili ömer fethi gürer gündem başlıkları google

"Sen Kendi Büyükelçini Çektin Mi?"

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Hollanda ile yaşanan krize ilişkin, “Sen kendi büyükelçini çektin mi? Çekmedin. Niye çekmiyorsun? Neden sert önlemler almıyorsun? Milleti gaza getiriyorsun, arkadan önlem aldık diyorsun ve milleti kandırdığını sanıyorsun. Ne gerekiyorsa yapacaksın kardeşim. Sen rencide olmayabilirsin, ben rencide oluyorum. Lafa gelince tamam, okkalı laflar var, işe gelince ortada bir şey yok. Ya diline hakım olacaksın, diline hakim olacaksın, büyük söz söylemeyeceksin ama büyük lokma yutabilirsin ya da bu tür boş laflarla milleti gaza getirmeyeceksin” dedi.

CHP Grup toplantısını açan Grup Başkanvekili Engin Altay, “Sayın Cumhurbaşkanı 1’de yapacağı toplantıyı 13.30’a yani an itibarıyla şu saate almış” dedi.

“BİZİM SESİMİZ ÇIKMASIN DİYE ÖZEL ÇABA HARCANDIĞINI DA BİLİYORUM”

Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı özetle şunları söyledi:
“Bizim sesimiz çıkmasın diye özel çaba harcandığını da biliyorum. Bizim Salı toplantılarını ‘nasıl engelleriz’ diye özel bir çaba harcandığını da biliyorum. Ama ne yaparlarsa yapsınlar bu ülkenin insanları eninde sonunda hayırlı bir iş yapacaklardır.

“BİZE YÖNELİK BASKILAR VIZ GELİR TIRIS GİDER”

Baskılardan yılmayacağız.
Biz cebimizi düşünmüyoruz. Biz vatandaşın cebini düşünüyoruz.
Dolayısıyla bize yönelik baskılar vız gelir tırıs gider, hiç önemli değil.

“CADDE CADDE, SOKAK SOKAK GEZECEĞİZ”

Cadde cadde, sokak sokak gezeceğiz ve anlatacağız.
Bugün Tıp Bayramı.
Bütün sağlık çalışanlarının bayramlarını kutluyoruz.
Aramızda mağdur aileleri var. Sizin haklarınızı savunacağız. Mazlum insanların hakkını savunmak bizim görevimizdir.

ADAPAZARI

Geçen hafta Adapazarı’ndaydım. 5 bin kadınla birlikte olduk. Adapazarlı 5 bin kadına bu anayasa değişikliğinin neler getirdiğini anlattım. Sonra bir grup mağdur ailesiyle görüştüm. Emin olun büyük insanlık dramları var.
Dün Güvenpark’ta yaşanan bir dramla ilgili bir terör eylemiyle ilgili Güvenpark’ta hayatını kaybeden ailelerin çocukları, babaları, anneleri bir araya geldiler.

ANNELERE SÖZ VERDİ

Ben bütün annelere söz veriyorum. Şehit yakınları ile gaziler arasında hiçbir ayırım olmayacak.

HOLLANDA İLE YAŞANAN KRİZ

Hollanda ile Almanya ile bir kriz yaşanıyor. Hala devam ediyor.
Türkiye Cumhuriyetinin bir bakanı havada geri döndürülüyor. ‘Hollanda’ya giremezsin’ deniliyor. Bir başka bakanı Hollanda’dan sınır dışı ediliyor ve çıkarılıyor. Asla kabul edilemez. Asla…

“TÜRKİYE CUMHURİYETİ BU KADAR RENCİDE EDİLMEMİŞTİ”

Türkiye Cumhuriyeti bu kadar rencide edilmemişti. Bir bakanın sınır dışı edilmesini asla kabul etmiyoruz. İlk tepkimiz şu olmuştu, ne gerekiyorsa yapın, sonuna kadar sizin arkanızda olacağız. Hollanda ile ilişkilerin tamamını askıya alın. Osmanlı döneminde bile bu kadar rencide olmamıştık.

“ZATEN BURADA DEĞİL Kİ BÜYÜKELÇİ”

Bugün açıklamalar oldu. Efendim, işte, yaptırım uyguluyoruz, neymiş, büyükelçi Türkiye’ye gelmeyecekmiş,

“SEN KENDİ BÜYÜKELÇİNİ ÇEKTİN Mİ?”

Hollanda büyükelçisi, zaten burada değil ki, zaten burada değil ki büyükelçi.
Sen kendi büyükelçini çektin mi? Çekmedin. Niye çekmiyorsun? Neden sert önlemler almıyorsun? Milleti gaza getiriyorsun, arkadan önlem aldık diyorsun ve milleti kandırdığını sanıyorsun. Ne gerekiyorsa yapacaksın kardeşim. Sen rencide olmayabilirsin, ben rencide oluyorum. Ben bu ülkenin çıkarlarını savunmak zorundayım. Her türlü yaptırımın uygulanması lazım.
Dışişleri Bakanı ‘yaptırımımız çok ağır olur’ diyor. Hangi ağır yaptırımı uyguladılar? Çok ağır bir yaptırım uygulanacakmış.
Ekonomi Bakanı ‘ekonomik yaptırım uygulanması söz konusu değil’.
Sayın Cumhurbaşkanı ‘sen bunun bedelini ödeyeceksin’.
Nasıl ödeyecekler. Merak ediyorum nasıl ödeyecekler.

“LAFA GELİNCE TAMAM, OKKALI LAFLAR VAR, İŞE GELİNCE ORTADA BİR ŞEY YOK”

Lafa gelince tamam, okkalı laflar var, işe gelince ortada bir şey yok. Ya diline hakım olacaksın, diline hakim olacaksın, büyük söz söylemeyeceksin ama büyük lokma yutabilirsin ya da bu tür boş laflarla milleti gaza getirmeyeceksin. Yazık günahtır bu ülkeye. Neden gaza getiriyorlar. Çünkü referandum var.

“VATANDAŞI ‘EVET’E İKNA EDEBİLİR MİYİZ? BUNUN ARAYIŞI İÇİNDELER”

Acaba buradan bir şeyler koparabilir miyiz, vatandaşı ‘evet’e ikna edebilir miyiz? Bunun arayışı içindeler.
Size örnek vereceğim.
4 Aralık 2012, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı resmi bir heyetle uçağa bindi, Irak’a gitmek üzere. Irak hükümeti izin vermedi, bakanın uçağı geri döndü. Hiçbir tepki oldu mu? Niçin olmadı, çünkü referandum yok.
4 Temmuz 2003, Süleymaniye kentinde 11 Türk askerinin başına çuval geçirildi. Hükümetten bir tepki geldi mi, tık yok. Niçin, referandum yok.

ŞİMDİ REFERANDUM VAR, ŞİMDİ ASARIZ KESERİZ DÖNEMİ”

Şimdi referandum var, şimdi asarız keseriz dönemi, o dönem ses bile yok.
Şimdi aslan kesiliyorlar.

“O DÖNEM NE VARDI, SEÇİMLER VARDI”

9 vatandaşımız Gazze’ye giderken açık denizde İsrail askerleri tarafından şehit edildi, öldürüldü, katledildi. Gazze ablukası kalktı mı, kalkmadı. Milleti o dönem gaza getirdiler mi, gaza getirdiler, o dönem ne vardı, seçimler vardı. 20 milyon dolara Türkiye’nin itibarını sattılar.
12 Nisan 2004, Rauf Denktaş Türkiye’ye gelip Kıbrıs ile ilgili bir miting yapmak istiyor. Dönemin başbakanı şunu söylüyor, ‘yani yapılacak bir şey varsa, buyur Kıbrıs’ta onu yap, niçin Türkiye’de miting yapıyorsun, ne anlatacaksan Kıbrıs’ta anlat’.
Kıbrıs bizim milli davamız.
22 Haziran 2012 Rus uçağı düşürüldü. Talimatı ben verdim yarışına girdiler.
Ne oldu, millet ayaklandı,  toplantılar yapıldı.
Ne oldu, Putin’in ayağına gittiler, ‘ya kusura bakma biz ettik, sen etme’ dediler.
Peki Türkiye’nin itibarı ne oldu.

“BU HÜKÜMETLER DÖNEMİNDE TOPRAK KAYBINA UĞRUYORUZ”

İlk kez biz bu hükümetler döneminde toprak kaybına uğruyoruz.
Hem 1943 hem 1951  kayıtları da Bulamaç Adası Türkiye’ye ait. Şimdi Bulamaç Adasında Yunanistan bayrağı dalgalanıyor.
Ses çıkaran var mı? Bu bir toprak kaybıdır, Türkiye tek taşını bile veremez derken adaları teslim ediyoruz, sesini çıkaran var mı, hayır.”
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Sayın Binali Yıldırım’a çağrıda bulunuyorum. Krizin yaşandığı gün, Hollanda Başbakanı ile sekiz kez telefonda konuştuğunuz ifade edildi, sekiz kez telefonda neyi konuştunuz?” derken, “Referandumda ‘evet’ oyu çıkmasını en çok bu Avrupalılar istiyor. En çok bunlar istiyor. 1 Mart Tezkeresini kimse unutmasın. 1 Mart Tezkeresinde bir hükümet ikna edildi. Ama bir 1 Mart Tezkeresi parlamentoda görüşülürken TBMM ikna edilemedi” dedi.

CUMHURBAŞKANI’NA SESLENDİ

Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı özetle şunları söyledi:

“ ‘Münbiç’e giriyoruz, Rakka’ya giriyoruz’, girdiler mi, hayır.
'Efendim gideceğim Almanya’ya. Almazsanız içeriye kıyameti koparırım’. Git kardeşim, niye konuşuyorsun. Sen Almanya’ya git, seni Almanya’ya almazlarsa hep beraber kavgasını verelim. Lafa gelince laf çok, işe gelince olmuyor.

“DUT YEMİŞ BÜLBÜL GİBİLER”

İsrail’de… Daha yeni karar, hoparlörle ezanın okunması yasaklandı. İtiraz eden kim, biziz. Bu Ankara’daki beyler itiraz ediyor mu? Dut yemiş bülbül gibiler. 20 milyon dolar aldılar ya…
Ne diyorlardı, kimse Türkiye’nin gücünü test etmesin. Allah aşkına Türkiye’nin gücünü test etmeyen kim kaldı?

“DİLİNİZE HAKİM OLACAKSINIZ”

Dış politikada az konuşacaksınız, öz konuşacaksınız. Dilinize hakim olacaksınız. Dış politikanın ayrı bir dili vardır. O dilden sapmayacaksınız. Memleketin çıkarlarını savunacaksınız. Dış politikanın milli olması lazım. Dış politikada iktidar, muhalefet olmaz. Hollanda bir şey yaptıysa hem iktidar hem muhalefeti mücadele ediyor. Arkasında duruyor hükümetin. Gereğini yapın diyor. Öyle uyduruk gerekçelerle falan yola çıkmayın. Oturun adam gibi ne gerekiyorsa sonuna kadar yapın. Biz de size her türlü desteği vereceğiz diyoruz.
Ortada bir şey yok. Peki, dış politikada hata yaparsanız fatura kime çıkar? Sanayiciye çıkar, esnafa çıkar…

BAŞBAKAN’A ÇAĞRIDA BULUNDU

Ortadoğu’yu kana buladık. Libya’ya kadar uzandık, Türkiye’nin itibarını sarstık, şimdi sıra geldi Avrupa’ya, Avrupa ile kavga ediyoruz. Çok açık ve net Sayın Binali Yıldırım’a çağrıda bulunuyorum. Krizin yaşandığı gün, Hollanda Başbakanı ile sekiz kez telefonda konuştuğunuz ifade edildi, sekiz kez, sekiz kez telefonda neyi konuştunuz, ben bunu merak ediyorum. Umarım gizli değildir. Çıkın millete anlatın.

“DEVLETİN PARASIYLA‘EVET’ PROPAGANDASI YAPIYORLAR”

Devletin parasıyla, uçağıyla, forsuyla, arabasıyla ‘evet’ propagandası yapıyorlar. Bir de dönüp diyorlar ki biz mağduruz. Asıl mağdur olan biziz. Parayı siz kullanıyorsunuz, uçakları siz kullanıyorsunuz, arabaları siz kullanıyorsunuz, forsları siz kullanıyorsunuz? Dönüp diyorlar ki biz mağduruz. Yaa asıl mağdur olan biziz. Siz bizim paramızla bizim aleyhimize propaganda yapıyorsunuz.
2008’de bu Meclis’te bir kanun çıktı. Yurtdışında ve yurt dışı temsilcilikler de seçim propagandası yapılamaz, diyor.

“DEVLETİN UÇAĞIYLA GİDİYORLAR AÇIKÇA SUÇ İŞLİYORLAR”

Devletin parasıyla, devletin uçağıyla gidiyorlar açıkça suç işliyorlar, kanunu bir tarafa bırakıyorlar, çıkardıkları kanuna uymuyorlar ve propaganda yapıyorlar, bir de diyorlar ki biz mağduruz. Kim mağdur?
Referandumda ‘evet’ oyu çıkmasını en çok bu Avrupalılar istiyor. En çok bunlar istiyor. Niye böyle bir krize imkan veriyorlar. Gazetelerinde manşet adıyorlar, ‘hayır’ oyu kullanın diye, ne demektir bu, ‘evet’ oyu kullanın demektir.
Ben böyle uluslararası bir kriz çıktığında döner tarihe bakarım, tarihte ne oldu diye.
Bir tarih dergisi. 84. Sayfası. ‘Ne iyi ettiniz de parlamentoyu bertaraf ettiniz’ diyor. Başlık bu. Ne zaman söylenmiş bu laf, 13 Şubat 1878’de. Parlamentoyu istemiyorlar.
Prens Bismarck şu açıklamayı yapıyor, ‘ne iyi ettiniz de parlamentoyu bertaraf ettiniz’.

“AYNI TUZAK HAZIRLANIYOR”

Bir kişiyi ele geçirdiğiniz de devleti ele geçireceksiniz bu anayasa değişikliği ile. Yıllar yılı bu hayal peşinde olanlar var. Aynı tuzak hazırlanıyor.
Sadece kendileri için değil, çocukları için de gelecek hazırlıyorlar.

“18 YAŞINDA ÇOCUKLARINA MİLLETVEKİLLİĞİ VERECEKLER”

18 yaşında çocuklarına milletvekilliği verecekler. Ömür boyu askerlikten muaf tutacaklar. İki yıl milletvekilliği yaparsa ballı emeklilik aylığına hak kazanacaklar.

“BU KADAR BALLI BİR KAYMAĞI MANAVIN OĞLUNA VERİRLER Mİ?”

Bu kadar ballı bir kaymağı manavın oğluna verirler mi? Vermezler. Kendi çocukları için yapıyorlar.
Şimdi parlamentoyu fesih yetkisi veriyoruz.

1 MART TEZKERESİNİ HATIRLATTI

1 Mart Tezkeresini kimse unutmasın. 1 Mart Tezkeresinde bir hükümet ikna edildi. Ama bir 1 Mart Tezkeresi parlamentoda görüşülürken TBMM ikna edilemedi. Meclis’in bu kadar önemi vardır. Şimdi Meclis’i işlevsiz hale getiriyorlar. Yetkilerini elinden alıyorlar. Bütün yetkiyi bir kişiye verelim diyorlar. Tarihte yaşadığımız bütün olumsuzlukları yeniden yaşamayalım. O olumsuzlukları aşmak için büyük bedeller ödedik, yeniden bedeller ödemeyelim.” 
 
 
 
 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.