Öne Çıkanlar Covid19 binali yıldırım gündem Kuşadası Belediyesi çin ihracat Akşener vodafone merkez bankası Afrin Gürer MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli

İstanbul Film Festivali Yeni Sezonun Merakla Beklenen Filmleri İçin Gün Sayıyor

36. İstanbul Film Festivali bu yıl da sinemaseverlere en yenilerden klasiklere, usta yönetmenlerin başyapıtlarından yaratıcılığın sınırlarını zorlayan filmlere zengin bir program sunacak. Festivalde 200’ün zerinde film izleyicisiyle buluşacak.

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen İstanbul Film Festivali’nin 36.’sı için geri sayım başladı. Sinemaseverleri dünya sinemalarından en nitelikli ve başarılı filmler, özel gösterimler, yıldız oyuncular ve usta yönetmenlerle buluşturan festival, Nisan ayında izleyicilerle buluşmaya hazırlanıyor. 20’nin üzerinde bölümde yaklaşık 200 filmin yanı sıra ücretsiz olarak gerçekleştirilecek usta sinemacıların katılacağı söyleşi ve atölye çalışmaları, sinema dersleri ve özel etkinlikleriyle festival on bir gün boyunca İstanbul’da sinema dolu günler yaşatacak.

-FESTİVAL PROGRAMINDAN SEÇMELER –

Festival programında yer alan filmlerden bazıları şöyle:

Fransız yönetmen Olivier Assayas’ın başrolü Kristen Stewart’a teslim ettiği son filmi Personal Shopper, dünya prömiyerini Cannes’da Altın Palmiye için yarışarak yaptı. Kristen Stewart’ın performansıyla dikkat çeken film bir yanıyla hayalet hikâyesi bir yanıyla da psikolojik gerilim. Kristen Stewart, 2015’te Olivier Assayas’ın önceki filmi Clouds of Sils Maria’daki rolüyle César Ödülü almıştı.

-AVANGART SİNEMANIN USTASI JODOROWSKY’DEN GÜZELLİĞE ÖVGÜ-

Avangart sinemanın en tanınmış isimlerinden, 87 yaşındaki Şili asıllı Fransız yönetmen Alejandro Jodorowsky’nin son filmi Endless Poetry, büyük ustanın planladığı otobiyografi beşlemesinin ikinci filmi. Jodorowsky’nin sözleriyle “hayatını manevi ve sanatsal bir farkındalık yaratmaya adamış bir adamın güzellik arayışına bir övgü”. Dünya prömiyerini Cannes Film Festivali’nde Yönetmenlerin On Beş Günü bölümünde yapan filmde, yönetmenin gençliğini oğlu Adan Jodorowsky, babasını da diğer oğlu Brontis Jodorowsky canlandırıyor. Filmin görüntü yönetmenliğini 2004’te İstanbul Film Festivali’ninSinema Onur Ödülü’nü alan Christopher Doyle üstleniyor.

-SIRADIŞI SİNEMACI ULRİCH SEİDL’DAN BİR SAFARİ FİLMİ-

Avusturya toplumunun en karanlık noktalarını günışığına çıkaran sıra dışı sinemacı Ulrich Seidl’ın önce Venedik, ardından da Toronto film festivallerinde gösterilen son filmi Safari, yine rahatsız edici, yine kışkırtıcı ve şaşırtıcı. 2014’te In the Basement / Bodrumda filmini festivalde izlediğimiz Seidl bu kez de Afrika’ya av amacıyla giden Avrupalı turistleri ve av sürecini tüm vahşetiyle izliyor. Safari bir yanıyla av turizmi gibi tartışmalı bir konuyu ele alırken, Seidl’ın hep yaptığı gibi insan doğasının zihni zorlayan yönlerini da mercek altına alıyor.

-BEN WHEATLEY’DEN MODERN BİR 70’LER FİLMİ: FREE FİRE-

Brie Larson, Sam Riley, Armie Hammer, Cillian Murphy ve Jack Reynor’ın da dahil olduğu müthiş bir oyuncu kadrosu bulunan Free Fire, dünya prömiyerini Toronto Film Festivali’nde yaptı, İngiltere ve ABD’de gösterime Nisan ayında girecek. Free Fire, yönetmenin sözleriyle “modern bir 70’ler filmi”. Filmde 12 adam ve bir kadın, korsan bir silah satış anlaşması yapmak üzere Massachusetts’te bir depoda buluşuyor, ancak anlaşma sağlanamayınca silahlar konuşmaya başlıyor.

-DAVİD LYNCH’İN EN ÇOK TARTIŞILAN VE EN AZ ANLAŞILAN YAPITI-

Hem Cahiers de Cinema’ya hem de BBC Culture anketine göre 2000’li yılların en iyi filmi, Roger Ebert’in “hipnotize edici, gerçeküstü bir rüya manzarası” sözleriyle nitelendirdiği Mulholland Drive, “yeni kara film” türünün en özgün örneklerinden. David Lynch’in en çok tartışılan ve en az anlaşılan yapıtı Mulholland Drive, Nisan ayındaki dünya prömiyerinin hemen ardından festivalde 4K restore kopyasından gösterilecek. Filmin İngiltere’de sinemalarda gösterime girişi, Mayıs ayında Twin Peaks’in dönüşüne denk gelecek. Filmin restorasyon sürecini Lynch şahsen yürüttü. Başrollerinde Naomi Watts, Justin Theroux ile Laura Harring’in yer aldığı, “kült” sıfatını hakkıyla taşıyan bu benzersiz film, Lynch’e Cannes’da En İyi Yönetmen ödülünü, bir de Oscar adaylığı getirdi.

-BİR TİNDERSTİCKS PROJESİ-

Müzik tarihinin efsane gruplarından Tindersticks’in son “film ve müzik projesi”, dünya prömiyerini Londra Film Festivali’nde yaptı. Yönetmenliğini Tindersticks’in has adamı Stuart Staples’ın üstlendiği Minute Bodies, bilim dünyasında adı saygıyla anılan doğacı, mucit ve belgeselci F. Percy Smith’in 1900’lerin başında çektiği eğitim amaçlı bilim filmlerinden bir kolaj, bir Tindersticks projesi, bir doğa belgeseli, şiirsel bir müzik filmi, aynı zamanda hem bilime hem de film dünyasının gizli köşelerine bir saygı duruşu. Tindersticks’in Thomas Belhom ve Christine Ott ile birlikte bestelediği özgün müziklerle seslendirilen filmin yapımı üç yıl sürdü; müziğin yer aldığı albüm de yıl içinde yayımlanacak.

-LOST İN PARİS-

Rumba’yla kalpleri fetheden komedi ikilisi Fiona Gordon ve Dominique Abel, Lost in Paris’te sevilen tarzlarını sürdürüyor ve Fransız sinemasının efsane ismi Emmanuelle Riva ile birlikte yine Buster Keaton, Charlie Chaplin ve Jacques Tati’nin izinden gidiyor. Philadelphia, Mill Valley film festivallerinde izleyici ödülleri alan Lost in Paris, yaşamın mutluluk veren yönlerinin beyazperdeye yansıdığı, rengârenk bir komedi. Fransız Yeni Dalgası’nın unutulmaz filmlerinden Hiroshima mon Amour ve Michael Haneke’nin Amour / Aşk filmlerinin yıldızı Emmanuelle Riva, geçtiğimiz hafta hayatını kaybetmişti.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.