Öne Çıkanlar WeWALK GEKAP Gevaş Visca Rant ohal Kovid19 Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk ataşehir belediyesi fetö Argylle: Gizli Casus filistin

Deva Partisi Lideri Babacan Parti Programını Açıkladı

Ali Babacan’in Genel Başkanlığını üstlendiği Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) siyasi hayatına başladı.  Babacan, "Zaman ümitsizlik zamanı değil, zaman Türkiye için sorumluluk alma zamanı dedi. 

Genel Başkan Babacan, Ankara Bilkent Oteli'nde parti Programını açıkladı.

Ali Babacan ve aralarında siyaset, sivil toplum ve iş dünyasından önemli isimlerin bulunduğu 90 kişilik Kurucular Kurulu tarafından hayata geçirilen Deva Partisi, düzenlenen tanıtım toplantısı ile siyasi hayatına başladı. 

Toplantıda konuşan Genel Başkan Ali Babacan, ülkede siyasetin makul sınırlarından uzaklaştırıldığını kaydederek, Türkiye’nin tek bir akla, dar bir kadroya sığdırılamayacak kadar büyük bir ülke olduğunu söyledi.

Babacan, ”Partimizdeki değişim ve dinamizmi kurumsallaştırmak için Genel Başkanlık görevini on yıl ile sınırladık”

Babacan, öncelikli hedeflerinin insan haklarını, hukukun üstünlüğünü, yargı bağımsızlığını; inanç, düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğünü sağlamak olduğunu söyledi.

Babacan, “Önümüzdeki dönemde ekonomi alanındaki en önemli önceliğimiz, başta gençler ve kadınlarda olmak üzere işsizlik sorunuyla mücadele etmektir” dedi.

Ali Babacan’ın Genel Başkanlığı’nı üstlendiği Demokrasi ve Atılım Partisi’nin (DEVA PARTİSİ) kuruluşu düzenlenen tanıtım toplantısı ile kamuoyuna açıklandı. 
Aralarında siyasilerin, STK yöneticilerinin, iş insanlarının ve gazetecilerin de bulunduğu 90 kişilik Kurucular Kurulu’nun tanıtıldığı toplantıya kalabalık bir davetli grubu da hazır bulundu. 
Ali Babacan, toplantıda yaptığı konuşmada Deva Partisi’nin Programını anlattı. 


Konuşmasına, “Evet, hepimizin gönlü biraz buruk, ruhu biraz yaralı. Hayatının baharındaki yiğit evlatlarımızın şehadetine tanıklık etmenin, peş peşe yaşanan depremlerde vatandaşlarımızı kaybetmenin derin hüznü ve üzüntüsü içindeyiz” diyerek başlayan Babacan, “Ülkemizin her alanda sürekli zemin kaybetmesi yüreğimizi dağlıyor. Vatandaşlarımız, özellikle de gençlerimiz geleceklerinden kaygılı. İnsan haklarının ihlal edilmesi ve özgürlüklerin kısıtlanması, toplumumuzun nefes almasını zorlaştırıyor. Kadınlarımız kendilerine karşı her türden şiddetin tehdidi altında yaşıyor” dedi.

Türkiye’de hukukun sürekli örselendiğini, adaletin yaralandığını ifade eden Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Demokrasimiz zayıf. Halkımız ne kadar haykırsa da sesini duyuramıyor. Ayrıştırıcı, ötekileştirici siyaset dili toplumumuzu sürekli geriyor. Korku siyaseti, polemikler, kavgalar hepimizi yordu artık. Çalışanlarımız her an işlerini kaybetme korkusuyla yaşıyor. İşçimiz, esnafımız, emeklimiz, memurumuz için aile geçindirmek her geçen yıl daha da zorlaşıyor. Yatırımcımız, sanayicimiz önünü göremiyor, var olma mücadelesi veriyor. Eğitim en önemli sorun alanı olarak hala önümüzde. Çocuklarımızın geleceği en büyük kaygımız. Sağlık sistemi hızla bozulma sinyalleri veriyor. Kentlerimiz hüzünlü. Şehirlerimiz hızlı betonlaşmanın ağır yükünü kaldıramıyor. Toprağımız, ağacımız, suyumuz, soluduğumuz hava, “yeter artık” diye haykırıyor.”
Babacan, ülke insanının son birkaç senedir çok üzüldüğünü, her şeyinin elinden alındığını kaydederek yine de bu toplumun sabrettiğini söyledi.  

“Artık geldik, buradayız. Bu üzüntülerin daha da büyümesine izin vermeyeceğiz. Zaman ümitsizlik zamanı değil. Zaman Türkiye için sorumluluk alma zamanı. Türkiye için demokrasi zamanı geldi, atılım zamanı geldi” diyen Ali Babacan, şöyle devam etti:  

“Artık Türkiye için iyileşme zamanı başladı diyoruz. Derdinize ortak arıyorsanız, biz Devayız. Derdinize hızlı çözüm arıyorsanız, biz Devayız. Artık DEVA zamanı diyoruz. Evet, DEMOKRASİ VE ATILIM PARTİMİZİN ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olmasını, her alanda büyüyen sorunlarımıza en kısa zamanda DEVA olmasını Cenabı Allah'tan niyaz ediyorum.

“Demokrasiyi kendi partileri içinde işletemeyenlerin ülke demokrasisine bir katkısı olamaz”

Biz inanıyoruz ki; demokrasiyi ve katılımcılığı kendi partileri içinde işletemeyenlerin, ülkemizin demokrasisine ve geleceğine vereceği bir katkı da olamaz. Partimizin kuruluş çalışmalarında bir ilki gerçekleştirdik. Tüzük ve programımızı geniş bir katılımla, istişareyle ve ortak akılla hazırladık. Bu süreçte toplumumuzun her kesimini dinledik, sorunları ve çözüm önerilerini hep birlikte masaya yatırdık.  Halkımızın görüş ve tavsiyeleri ile politikalarımızı zenginleştirdik.”
Deva Partisi Kurucular Kurulu’nun, toplumun geniş kesimlerini temsil eden, kendi alanlarında yetkin insanlardan oluştuğunu belirten Ali Babacan, DEVA Partisi’nin, bir kişinin ve dar bir kadronun değil, bu süreçte fikirleriyle katkı veren herkesin, Türk halkının beraberce kurduğu bir parti olduğunu söyledi.
“DEVA Partisi hepimizin partisidir” diyen Babacan, “Bizleri yeni bir parti kurmaya teşvik eden, halkımızın değişim ve yenilenme talebidir. Kendini yenileyemeyen, halkımızın ihtiyaçlarına ve taleplerine duyarsız kalmış bir siyaset anlayışı ile Türkiye’nin yola devam etmesi mümkün değildir. Bugün yepyeni kadrolarla, tertemiz sayfalar açma zamanıdır. Vakit yenilenme vaktidir. Türkiyemizin DEVA'sı buradadır” dedi. 

Ali Babacan şöyle devam etti.
“Bizim için siyaset, dürüstlüğün ve erdemin her koşulda hâkim değer olmasıdır. Herkesin insan onuruna yakışır şekilde barış ve huzur içerisinde yaşayabilmesinin temin edilmesidir. Tek bir vatandaşımızın dahi bu ülkede kendini garip, dışlanmış, öteki hissetmemesidir. Önceliğin bireyler olması, “insan varsa devlet vardır” anlayışıyla hareket edilmesidir. Ülkemizin içinde huzurla yasayacağımız, hepimizin ortak yuvası haline getirilmesidir. Başta kadınlarımız olmak üzere tüm vatandaşlarımızın özgürlüğü ve güvenliğidir. Çocuklarımızın ve gençlerimizin iyi bir eğitim ve öğretim almasıdır. Herkesin insanca yaşama standartlarına erişmesinin şartı olarak sosyal adaletin teminidir. Kuvvetler ayrılığı esasına ve hukukun üstünlüğüne dayanan özgürlükçü, katılımcı ve çoğulcu demokrasinin inşa edilmesidir. Bizler siyasetin sürekli olarak dışlayıcı, ötekileştirici bir dil kullanmasına karşıyız. Siyasetin toplumumuzu sürekli bir tehdit ve beka söylemi ile sindirmesine, hayatın her alanını hesapsızca kaplamasına itiraz ediyoruz.”
Babacan, herkes için iyi olan politikaların ortak akıl, istişare ve uzlaşma kültürüyle oluşturulabileceğine inandıklarını ifade ederek, Türkiye’nin problemlerine çözümler üretmek için çalışırken farklı fikirleri, kimlikleri, anlayışları ve inançları bir zenginlik olarak değerlendirdiklerini ve farklı görüşleri ortak iyiyi bulmak için bir fırsat olarak gördüklerini kaydetti.  

“Türkiye tek bir akla, dar bir kadroya sığdırılamayacak kadar büyük bir ülkedir”

Yurdumuza, tarihimize ve kültürümüze ruhunu veren erdemi, dürüstlüğü, hoşgörüyü, tevazuyu, çalışkanlığı, fedakârlığı ve dayanışmayı siyaset anlayışımızın en önemli değerleri olarak gördüklerini söyleyen Ali Babacan, bu siyaset anlayışı ile herkesin inanç ve ibadet özgürlüğü ile yaşam tarzına saygılı olacaklarını kaydetti.  
Babacan şöyle devam etti:
“Dini kutsallarımızı günlük siyasete malzeme etmeyecek, siyasi propaganda aracı haline getirmeyeceğiz. Türkiye tek bir akla, dar bir kadroya sığdırılamayacak kadar büyük bir ülkedir. Muhalefet kurumunu ve muhalif görüşleri siyasetin vazgeçilmez bir parçası olarak kabul ediyoruz. Bu anlayışımızın gereği olarak, tüm siyasi partilerle ve sivil toplum kuruluşlarıyla diyalog kanallarımızı her zaman açık tutacağız. Partimizin oluşum sürecini, tüzüğünü ve karar alma mekanizmalarını tümüyle demokratik siyaset kültürü üstüne kurmuş durumdayız. 
Doğru hedeflere ancak doğru kadrolarla ulaşabiliriz. Ortak akla ve istişareye dayanan politikalarımızı hayata geçirebilecek liyakate ve deneyime sahip, görevini en iyi şekilde yapmanın en büyük vatanseverlik olduğuna inanmış, her koşulda hakikati savunacak kadrolarımızla hareket edeceğiz. 
Demokrasi ve Atılım Partisi olarak, iktidarda veya muhalefette siyasi nezaketimizi koruyacağımızı, sorumluluk sahibi dürüst, akılcı, serinkanlı, sakin ve incelikli siyaset dilimizden taviz vermeyeceğimizi, birleştirici, kapsayıcı ve umut veren bir siyaset üreteceğimizi, polemik, hamaset ve kutup siyaseti yapmayacağımızı söylüyoruz.  İstişare, müzakere ve çoğulcu siyaseti esas alacağımızı, tüm demokratik yapılarla işbirliğine açık olacağımızı, ilke ve değerlerimizden asla vazgeçmeyeceğimizi, Dürüst, erdemli, şeffaf, çözüm odaklı bir biçimde hareket edeceğimizi, Sadece ve sadece halkımızın refah, huzur ve mutluluğu için çalışacağımızı milletimize şimdiden taahhüt ediyoruz.”
Deva Partisi’nin oluşum sürecini, tüzüğünü ve karar alma mekanizmalarını tümüyle demokratik siyaset kültürü üstüne kurduklarını anlatan Ali Babacan, konuşmasında Partinin çalışma sistematiğini de anlattı: 

“Genel başkanlık 10 yıl ile sınırlı”

“Partimiz, üyeliği, siyasi ve demokratik katılımın en etkili yollarından biri olarak görmektedir. Parti olarak, dinamik, katılımcı, görev ve sorumluluklarının tam bilincinde bir üyelik sistemi öngörmekteyiz. Partimiz, üyelerinin iradesi ve sorumluluk bilinci üzerinde yükselecektir. Partimizin her kademedeki organlarının seçimlerinde delegelerin daha fazla söz sahibi olmasına önem verdik. Bu çerçevede, organ seçimlerinde adayların en az yarısının delegelerin önerdikleri adaylardan oluşan çarşaf listeden seçilmesini öngördük. 
Partimizdeki değişim ve dinamizmi kurumsallaştırmak için Genel Başkanlık görevini on yıl ile sınırladık.
Milletvekili adaylarının belirlenmesinde üyelerimize daha fazla rol veriyoruz. Milletvekili adaylarının en az yüzde ellisinin tespit ve sıralama işlemi için önseçim veya aday yoklaması yapılmasını öngörüyoruz.
Partimizin her kademesinde kadın, genç ve engelli üyelerimize daha fazla yer vereceğiz.
Genel Merkez Yönetim Kurulu, il ve ilçe yönetim kurulu, il kongresi, ilçe kongresi, Büyük Kongre delegeleri, milletvekili, il genel meclisi ve belediye meclisi adaylıklarında yüzde otuz beş kadın, yüzde yirmi gençlik,  yüzde 1 engelli kotası uygulayacağız.
Şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerimiz çerçevesinde, Partimizin bütçesini, bilançosunu, gelir ve gider cetvellerini, kesin hesabını, Anayasa Mahkemesince yapılan malî denetim sonucu dâhil tüm malî tablo ve raporlarını resmî internet sitemizde yayımlayacağız.
Partimizin bütün işleyiş ve faaliyetlerini Partinin amaç ve ilkeleri, parti içi demokrasi ve etik değerler bakımından izlemek ve değerlendirmek üzere bağımsız üyelerden oluşan “İlkeler ve Değerler Kurulu” oluşturduk.”
Ali Babacan konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Parti çalışmalarına başlarken teknolojik gelişmelerden ve bilişim altyapısından da etkin bir şekilde yararlanmayı hedefledik. Kamuoyumuzu bilgilendirmek amacıyla sosyal medya araçları yanında web sitemizi de ilk günden itibaren güçlü bir şekilde kullanıma sunuyoruz.
Web sitemizde parti programı, parti tüzüğü gibi partimizle ilgili bilgilere erişmeniz mümkün olabileceği gibi, bize her türlü konuda da yazabileceksiniz. Birkaç ay önce kişisel web sitem üzerinden gönüllü olma başvurularını online almaya başlamıştık; şimdi resmi web sitemizde de hareketimize ilgi duyan vatandaşlarımız gönüllülük başvurusu yapılabilecek; her türlü konuda görüşlerini bizlerle paylaşabilecekler.
Web sitemizin Serbest Kürsü menü başlığı üzerinden gençlerimiz de hem partimiz, hem de ülkemizle ilgili önemli konulardaki görüş ve düşüncelerini bize yazabilecekler. 
Partimize üyelik başvurularını da internet üzerinden alacağız. Bunun için de güçlü bir altyapı kurduk. Üyelik başvuruları web sitemizden yapılabilecek; başvuruları değerlendirdikten sonra üyelikleri onaylanan vatandaşlarımızı yine internet üzerinden bilgilendireceğiz. Ayrıca hem üyelik aidatları, hem de partimize destek vermek isteyen vatandaşlarımızın bağışları için online ödeme yapma imkanı sunuyoruz. 
Bilişim çalışmalarımızı bugüne kadar hep gönüllülerimizle birlikte yaptık. Bu uygulamalarımızın grafik tasarımlarını ve kodlarını geliştiren gençlerimiz de bugün partimiz kurucuları olarak aramızdalar. Bu kutlu görevi üstlenirken böyle yetenekli ve özverili çalışan genç arkadaşlarımla birlikte olmaktan mutluluk duyduğumu özellikle belirtmek isterim.
Sitemizi biraz önce kullanıma sunduk. Farklı bilgi notlarımızda adresimiz kayıtlı olmakla birlikte burada da sizlerle adresi paylaşmak istiyorum. Bize devapartisi.org veya demokrasiveatilimpartisi.org adresleri üzerinden erişmeniz mümkündür.”


“İnsan hakları, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı”
 
Deva Partisi Genel Başkanı Babacan, Parti programındaki temel hedeflerini şöyle anlattı:
“ En öncelikli hedefimiz, insan haklarını, hukukun üstünlüğünü, yargı bağımsızlığını; inanç, düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğünü sağlamaktır. Biz, şiddet, korku, baskı, ötekileştirme, ayrıştırma ve ayrımcılığın yaşanmadığı bir gelecek inşa etmek için yola çıktık. Kültürel hak ve özgürlük taleplerini adalet temelinde karşılamak ve ötekileştirme hissi doğuracak uygulamaları ortadan kaldırmak partimizin önemli önceliklerinden bir olacaktır. 
Etnik, dini, mezhebi ve kültürel çeşitliliğimizi yansıtacak, toplumdaki tüm farklılıkları kapsayacak ve kuşatacak bir vatandaşlık anlayışını hakim kılmak için çaba ve gayret göstereceğiz. Basın özgürlüğünün önündeki bütün engelleri kaldıracağımız. Basının kendinden beklenen işlevi hakkıyla yerine getirebilmesi için gerekli olan her türlü tedbiri alma konusundaki kararlığımız tamdır. 
Demokrasi ve Atılım Partisi olarak, Türkiye’nin siyasal sorunlarının temelinde anayasal düzen tercihlerine ilişkin hata ve eksikliklerin yattığına inanmaktayız. Türkiye’nin bugüne kadarki anayasa deneyimlerinden de yararlanarak toplumsal sözleşme niteliğinde demokratik bir anayasayı hayata geçirmek öncelikli hedeflerimizden biridir.
Hedeflediğimiz anayasal düzen, insan onurunun dokunulmazlığını, temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınmasını, kuvvetler ayrılığına dayanan demokratik bir düzeni, yaşamın temeli olan doğanın ve çevrenin korunmasını, eşitliği ve adaleti, laiklik ilkesini, hukukun üstünlüğünü, devletin ideolojik tarafsızlığını, yerinden yönetimi, yerel yönetimler, ve sivil toplumun güçlendirilmesini esas alacaktır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni, millet iradesinin en yüksek oranda temsil edildiği, siyasal sistemin merkezinde yer alan ve yürütmeyi etkin şekilde denetleyen bir organ haline getireceğiz. Devletlerin meşruiyeti, gücü ve sürekliliği, üzerine kurulu oldukları adalet temelinin sağlamlığıyla ölçülür. Adalet değeri üzerine kurulu olan ve adaleti tesis eden devletler güçlü ve daim olurlar, adalet değerinden uzaklaşan ve zulme saplanan devletler ise yok olurlar. Adalet; toplumsal barışın, huzurun, güvenliğin ve refahın da güvencesidir. Adaletin olmadığı yerde haksızlık ve zulüm hâkim olur.”
Haksızlığın ve zulmün yaygın olduğu toplumlarda çatışmanın, kamplaşmanın ve kutuplaşmanın eksik olmadığı gibi, refahı sağlamanın da mümkün olmadığını söyleyen Ali Babacan, “Ülkemizde yaşanan sorunların ve krizlerin de temelinde adalet prensibinden sapmanın yattığına inanıyoruz. Partimizin temel felsefesi, siyaset ve yönetim anlayışı, adalet değeri üzerine kurulmuştur. Hukuk devleti konusunda ülkemize kaybettiği itibarını yeniden kazandırmak ve güçlü demokrasiler seviyesine ulaşmak Partimizin önemli önceliklerindendir.     
Programımızda yargının bağımsızlığını, tarafsızlığını, hesap verilebilirliğini, hızlı, etkin ve verimli çalışıp adil kararlar verebilmesini temin edecek bir dizi yapısal reforma yer vermiş bulunuyoruz. Demokrasinin başlangıç noktasının seçimlere ve siyasi partilere ilişkin düzenlemeler olduğuna inanıyoruz. 
Seçim yasasında temsilde adaleti sağlamak amacıyla, barajın düşürülmesi ve seçim bölgesinin daraltılmasıyla ilgili düzenlemeleri gerçekleştireceğiz. Siyasi partiler yasasında, parti içi demokrasiyi kurumsallaştıracak değişiklikleri hayata geçireceğiz. Siyasetin finansmanının şeffaf ve temiz hale getireceğiz. Sivil toplumu, demokrasinin asli unsuru olarak görüyoruz. Sivil toplum örgütlerinin vesayet altına alınmasının, ifade özgürlüklerinin kısıtlanmasının ve bağımsızlıklarını kaybetmelerinin demokrasiye büyük zarar verdiğine inanıyoruz” şeklinde konuştu.
Babacan konuşmasına şöyle devam etti:
“Son yıllarda yaşadığımız siyasi ve sosyal olaylar insanımızdaki devlet algısını ciddi şekilde değiştirmiştir. Herkes için umut ve güven kaynağı olması gereken devletin bu vasfı büyük oranda zayıflamış, ayrımcılık, kayırmacılık, dışlayıcılık ve ötekileştirme yaygınlaşmıştır. Kurallar yerini keyfiliğe, kurumsal yönetim kişisel yönetime, ehliyet ve liyakat kayırmacılığa dönüşmüş, kurumlar yapısal ve kültürel olarak ciddi bir tahribata maruz kalmıştır. 
Parti olarak, hukuka bağlı, vatandaş odaklı, katılımcı, saydam, hesap verebilir, denetlenebilir, dijital dönüşümünü gerçekleştirmiş, etkin iletişim yetkinliğine sahip, geri bildirime açık, ulaşılabilir, etkili ve verimli bir kamu yönetimi hedefliyoruz. Devletin her bir vatandaşına aynı yakınlıkta olmasını, hiç kimsenin ayrımcılığa tabi tutulmamasını savunuyor, her türlü kayırmacılığı reddediyoruz. Merkezi idarenin görevinin ilke olarak politika tespiti, kural koyma, koordinasyon sağlama ve denetim olması, operasyonel işler ile mahalli ve müşterek hizmetlerin ise yerinden yönetim anlayışı ile yürütülmesi gerektiğine inanıyoruz.
Bakanlıkları ve diğer merkezi idare kuruluşlarını mükerrerliği önleyecek, esnek, etkin ve odaklı çalışmayı sağlayacak bir anlayışla yeniden yapılandıracağız. Kamu görevine alınmada adayların tabi tutulduğu sınavlara ilişkin adalet, dürüstlük, eşitlik, şeffaflık ve denetlenebilirliği mutlaka sağlayacak; yazılı sınav sonuçlarına itibar edecek, yıllardan beri yaygın şikayetlere konu olan mülakat uygulamasına son vereceğiz.
Düzenleyici ve denetleyici kurumların bağımsızlıklarını ve kurumsal kapasitelerini güçlendirecek ve üyeliğe atanma nitelik ve kriterlerini yükselteceğiz. 

“Yolsuzluk toplumların doğasını bozan bir afettir”

Yolsuzluk yalnızca bir suç veya kişisel ahlak meselesi değil, toplumların doğasını bozan, sisteme, demokrasi ve hukuk devletine olan inancı da tahrip eden bir afettir. Yolsuzluğun aynı zamanda ekonomik kalkınmanın önündeki en önemli engellerden birisi olduğuna inanıyoruz. Bizim için şeffaflık sadece bir etik kural değil, bir hayat tarzıdır. 
Mali suçların, yasa dışı veya kaynağı kuşkulu para hareketlerinin daha bağımsız ve etkili bir şekilde izlenmesi ve soruşturulması ve ilgili kurumlarla işleyen bir koordinasyon sağlanabilmesi amacıyla, Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı’nı yeniden yapılandıracağız. Kamu alımları ve ihalelerde rekabeti ortadan kaldıran, ihaleyi istisna keyfiliği kural haline getiren, yolsuzluk kapısını açık tutan tüm istisna ve muafiyetleri ortadan kaldıracak, kamu ihale kanununu tümüyle yenileyeceğiz. İhale ve satın alma süreçlerini tüm taraf ve yurttaşların izleyebilmesine açık tutacağız.”   
Babacan, Türkiye’nin 2013 yılında Yüksek Gelirli Ülkeler grubuna geçme aşamasına gelmiş iken, son yıllarda izlenen yanlış ve popülist politikalar sonucunda kişi başına düşen gelirin yaklaşık yüzde 25 oranında gerilediğini ve ekonominin orta gelir tuzağına yakalandığını belirterek şöyle devam etti:
“ Kaybolan güven ortamı ve gerileyen yatırımlar sonucunda ülkemizin sadece güncel büyüme performansı değil, uzun dönemli büyüme potansiyeli de ciddi bir tehditle karşı karşıyadır. Merkez Bankası’nın bağımsızlığıyla ilgili sorunlar para politikasının tutarlılığına ve öngörülebilirliğine zarar vermektedir. Bu durum, enflasyonla mücadeleyi zayıflatmakta ve fiyat istikrarının sağlanmasını zorlaştırmaktadır. 
İşsizlik, özellikle genç işsizlik son dönemlerde tarihi en yüksek düzeylerine çıkmıştır. Türkiye, bireysel gelir eşitsizliği ve göreli yoksullukta Avrupa’da ilk sırada yer almaktadır. Parti olarak, büyümenin verimlilik, sürdürülebilirlik ve kapsayıcılık boyutlarını bir arada ele alan bütüncül bir yaklaşımı esas alacağız. Bu anlayış doğrultusunda, süratle “Güçlü, Sürdürülebilir ve Kapsayıcı” bir büyüme stratejisini hayata geçirmeyi hedefliyoruz.” 

“Ekonomide öncelik işsizlikle mücadele”

Ali Babacan konuşmasında uygulayacakları ekonomi politikalarını da şöyle anlattı:
“Önümüzdeki dönemde ekonomi alanındaki en önemli önceliğimiz, başta gençler ve kadınlarda olmak üzere işsizlik sorunuyla mücadele etmektir. Üretken olmayan sektörler ile imar rantlarına dayalı bir büyüme yerine, başta sanayi olmak üzere üretken sektörlerde üretim ve ihracat artışına öncelik veren bir modele geçeceğiz. 
Verimliliğin artırılması için, en büyük sermayemiz olan insanımızın bilgi ve becerisini artıracak, teknoloji ve yenilikçilik alanında köklü bir dönüşüm gerçekleştireceğiz. Kapsayıcı büyüme yaklaşımımız çerçevesinde gelir dağılımın iyileştirilmesi ve yoksulluğun azaltılması önemli hedeflerimizdendir. 
Başta kadınlar ve gençler olmak üzere tüm vatandaşlarımızın ekonomik hayata katılımlarını artırarak hem ülkemizin büyüme hızını yükseltecek hem de herkesin bu büyümeden pay almalarını sağlayacağız. Güçlü ve sağlıklı bir ekonomi için, mülkiyet hakkını ve teşebbüs hürriyetini olmazsa olmaz bir koşul olarak görüyoruz. 
Deva Partisi olarak, rekabeti bozucu kamu müdahalesinin olmadığı, düzenleyici ve denetleyici kurumların bağımsız ve etkin çalıştığı bir piyasa ekonomisi anlayışını esas alacağız. Politika ve uygulamalarımızda, sosyal refah ve adaleti, insani çalışma koşullarını ve doğa ve çevrenin korunmasını en üst düzeyde dikkate alacağız. 
Enflasyonu düşük tek haneli düzeye indirmek temel hedefimizdir. Mali disiplin anlayışını kalıcı hale getirmek ve öngörülebilirliği arttırmak amacıyla, “Mali Kural” uygulamasını hayata geçireceğiz. Bütçe disiplinini esas olarak vergi oranlarını yükselterek değil tahsilat oranını arttırarak, kayıt dışılığı azaltarak ve harcamaları kontrol altına alarak tesis edeceğiz.
Kamu vicdanında büyük yaralar açan kamuda lüks, gösteriş, israf ve savurganlığa son vereceğiz. Bütçe çalışmalarında doğa ve çevrenin korunmasına dezavantajlı grupların gözetilmesine ve cinsiyete duyarlı bütçeleme anlayışına özen göstereceğiz. Kamu alımlarının şeffaf, adil, rekabeti bozmayacak ve yerli üretimi teşvik edecek şekilde gerçekleştirilmesini sağlayacağız. İhale ve satın alma süreçlerini tüm taraf ve yurttaşların izleyebilmesine açık tutacağız. 
Büyük ölçekli kamu yatırımlarına, gerçekçi ihtiyaç değerlendirmesi ve çevresel etki analizi yaparak karar vereceğiz. Bu projelere ilişkin hazırlık sürecinde sivil toplum, meslek örgütleri ve ilgili tüm tarafların etkin bir şekilde katılımını sağlayacak mekanizmaları oluşturacağız. Sürdürülebilir büyümeyi destekleyen, sermaye birikimine katkıda bulunan, sermayenin tabana yayılmasına aracılık eden bir finansal hizmetler sektörü inşa edeceğiz.
Kamu bankalarının sektör içinde rekabeti bozmalarını engelleyecek, bu bankaların siyasi baskılarla iş yapmalarının önüne geçeceğiz. Sermaye piyasasının toplam finansman içindeki payını artırmak amacıyla, şirket sermayelerinin halka açılmasını ve halka açıklık oranını arttırmayı teşvik eden düzenlemeleri hayata geçireceğiz.
Sigortacılık ve bireysel emeklilik sektörlerinin potansiyelinden en üst düzeyde yararlanılmasını sağlayacak adımları atacağız. Yenilikçi fikir ve buluşların hayata geçirilmesini destekleyen gelişmiş bir girişim sermayeciliği altyapısı oluşturacağız. Son yıllarda yaşanan güven ve istikrar kaybına bağlı olarak yatırımlar ciddi oranda gerilemiş, bunun sonucunda işsizlik oranları tarihi yüksek seviyelere çıkmıştır. 
İşsizlikle mücadelede en etkin yöntem, ekonomide güven ve istikrar ortamını tesis ederek yatırımları ve büyümeyi artırmaktır. İşsizlikle ilgili yapısal sorunların çözümü ise işgücü piyasası reformları, çok yönlü aktif işgücü politikaları ve mesleki eğitime yeni bir bakış açısı kazandırmaktan geçmektedir. İşgücüne katılımın arttırılması ve sürdürülebilir büyümenin sağlanması için işgücünün niteliğini sürekli iyileştirecek ve geleceğin işlerine uygun hale getireceğiz.

“Kadınların iş gücüne katılımı için…”

Kadınların işgücüne daha aktif katılımını sağlamak amacıyla, mahalleler düzeyinde yerel yönetimlerin sorumluluğunda okul sonrası eğitmenli aktivite merkezleri ile kreşler kuracağız. Teknolojik işsizliğe karşı önlemler alarak aktif iş gücü politikalarıyla gençleri yeni mesleklere yönlendireceğiz. Teknoloji ve bilişim liseleri ile gençlerin yazılım, kodlama ve teknoloji alanlarında meslek sahibi olmalarını sağlayacağız. 
Gelecekte ihtiyaç duyulacak yeni meslek ve yetenekler için internet üzerinden ve yerinde eğitimler sunacağız. Öğrencilere farklı alanlarda da kullanabilecekleri taşınabilir yeni beceriler kazandıracağız. Öğrencilerin yönelebilecekleri meslek seçenekleri konusunda esnek bir yaklaşım izleyeceğiz.”
KOBİ’leri, küreselleşmeden kaynaklanan yüksek rekabete ayak uydurma, yetkin insan gücü ve yeterli sermayeye sahip olma, yenilikçi projeler üretme gibi hususlarda güçlendireceklerinin altını çizen babacan, esnaf ve sanatkarımızın işlerini büyüterek tacir ve sanayici aşamasına geçerek KOBİ niteliğine kavuşması, ekonomideki gelişmeleri yakından takip edebilmesi için sürekli bilgilendirme kanalları oluşturacağız” dedi.  
Babacan, “Vatandaşlarımızın güvenli, yeterli, dengeli ve sağlıklı beslendiği; finansal olarak güçlü ve teknoloji ile donatılmış tarımsal işletmelere sahip bir Türkiye hedefimizdir. Çiftçilerimizin gelirlerini öngörülebilir ve istikrarlı kılacağız. Tarımsal politikaları veri ve bilgiye dayalı olarak uygulayacağız. Tarım meslek liselerini yeniden açacağız. Bu liselerden mezun olan gençleri desteklerden öncelikli olarak faydalandıracağız. Suyun doğru ve verimli kullanılmasına yönelik teknolojik altyapı ve araştırma yatırımlarına öncelik vereceğiz” dedi. 
Ali Babacan konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Başta sulama kanalları olmak üzere GAP, KOP ve DAP projeleri kapsamındaki altyapı yatırımlarını süratle tamamlayacağız. Uzaktan algılama araçlarıyla verimlilik ve gelişim tespiti, yaygın sensör kullanımı gibi dijital tarım uygulamalarını destekleyeceğiz. Hayvancılığı yem üretiminden başlayarak destekleyeceğiz. Hayvancılık desteklerini coğrafyaya uygun hayvan türlerinin geliştirilmesini sağlayacak biçimde uygulayacağız. Örgütlü üretim ve sözleşmeli üretim gibi yöntemlerle hayvancılığın gelişmesini destekleyeceğiz. Orman köylülerini ve orman işletmeciliğinin gelişmesini destekleyeceğiz.

“Sanayi sektörü vazgeçilmezimiz”

Üretime ve verimliliğe dayalı bir ekonomi için sanayi sektörü vazgeçilmez önceliklerimizden biri olacaktır. Verimlilik artışları ve ileri teknoloji kullanımı yoluyla sanayinin küresel rekabet gücünü yükselteceğiz. Üniversitelerimizin araştırmalarından iş dünyasının daha doğrudan yararlanabilmesini sağlayacağız. Savunma, havacılık, uzay ve tıbbi cihazlar sektörlerinin sahip olduğu potansiyelden hem teknolojinin verimli kullanımında hem de teknoloji üretiminde etkin bir biçimde yararlanacağız.” 
Türkiye’nin enerjide arz güvenliği, kaynak çeşitliği ve dışa bağımlılığın azaltılması alanlarında yeni politika ve stratejilerle geleceğe hazırlanmasının başlıca hedefleri olduğunu anlatan Babacan, enerji verimliliği uygulamalarını ve başta güneş ve rüzgar olmak üzere yenilenebilir enerji kaynaklarının daha fazla kullanımını teşvik edeceklerini kaydetti.  
Babacan şunları söyledi: ”Kömürle çalışan elektrik üretim tesislerinin hızla rehabilite edilerek çevreye olan olumsuz etkilerinin ortadan kaldırılmasını sağlayacağız. Madencilik sektöründe sürdürülebilir, çevreye duyarlı, rehabilitasyon planlaması olan, hammadde tedarik güvenliğinin sağlandığı, bir yapı oluşturmak temel önceliğimizdir. 
Madencilik izin ve ruhsatlarında çevresel etkileri, kapatma ve telafi edici düzenlemeleri, yerel etki ve istihdam boyutlarını birlikte değerlendireceğiz. Turizm sektöründeki alt ve üst yapıların kalitesini arttırarak ziyaretçiler için çok önemli olan ülkemizin “emniyetli ve güvenli ülke” imajını titizlikle koruyacağız. 
Yüksek gelir grubunda yer alan turistlerin ülkemize çekilmesini sağlayacak düzenlemeler ve teşvikleri hayata geçireceğiz. Sektörde çeşitlendirmenin sağlanması amacıyla, sağlık, spor, tarih, kültür, termal, üçüncü yaş, yat, kurvaziyer, kongre ve fuar alanlarındaki turizmi destekleyeceğiz.
Karayolu ulaşım politikasını “bütünleşik taşımacılık stratejisine” uygun olarak köklü bir değişim perspektifi ile yeniden ele alacağız. Demiryollarındaki altyapı yatırımlarını yeni bir ivmeye kavuşturacak, emniyetli YHT hat sayısını arttıracak, demiryollarının işletilmesinde özel sektörün daha fazla rol almasını sağlayacağız. 
Deniz taşımacılığının geliştirilmesi için, mevcut limanların kapasitelerinin geliştirilmesi ve yenilerinin yapımı, liman işletmeciliğinin iyileştirilmesi, konteyner taşımacılığının desteklenmesi gibi alanlara odaklanacağız. Sivil havacılık ve hava ulaştırması alanında devletin sadece düzenleme ve denetleme yaptığı, özel sektörün ise yatırımlarla ve işletmecilikle sektörün gelişiminde daha fazla rol üstlendiği bir yapıya geçeceğiz.”

“İnsanı merkeze alan, fırsat eşitliğini ve eğitim hakkını garanti altına alan bir eğitim ve öğretim temel önceliğimiz”

Eğitimin en öncelikle ele alacakları alan olacağını vurgulayan Babacan, şunları söyledi:
“Eğitim alanında yaşadığımız sorunların temelinde, eğitim sistemimizin konjonktürel, siyasi ve ideolojik bir çatışma alanı haline gelmesi yatmaktadır.
Demokrasi ve Atılım Partisi olarak; insanı merkeze alan, dijital çağın ihtiyaçlarına uygun, üstün nitelikli öğretmen ve öğrenci yetiştiren, fırsat eşitliğini ve herkesin nitelikli eğitim hakkını garanti altına alan, kapsayıcı ve hayat boyu devam eden
bir eğitim ve öğretim sistemini hayata geçirmeyi hedefliyoruz. 
İnsanımıza günümüzde ve gelecekte ihtiyaç duyulan ve niteliğini yükseltecek yetkinlikleri kazandırmak temel önceliğimiz olacaktır.
Bütün eğitim kademelerinde öğrencilere Türkçe’nin doğru kullanılmasını sağlayacak yetkinlikler kazandıracağız.
Erken çocukluktan itibaren ikinci dil eğitimini etkili bir biçimde vereceğiz.
Eğitimde reformu öğretmenlerimizle başlatacak ve öğretmenlerimizi değişim ile dönüşümün ana merkezi yapacağız.
Öğretmenlik mesleğinin saygınlığını ve cazibesini arttıracağız.
Öğretmenlerimizi, eğitimle ilgili politika oluşturma ve kanun yapma süreçlerine etkin bir biçimde dahil edeceğiz.
Ders konularının yanı sıra öğrencilerin bireysel kabiliyetlerini ve ilgi alanlarını geliştirebilecekleri müfredat hazırlayacağız.
Okuyan, öğrenen, yaratıcı ve yapıcı bireyler yetiştirmek için ikinci planda olan sanat ve spor eğitimini önceliklendireceğiz.” 

“Okul öncesi eğitimi kademeli olarak 3 yaşına indireceğiz ve ücretsiz hale getireceğiz”

İnsan hakları, demokrasi kültürü, birlikte yaşama, ahlak, adalet, insan onuru, toplumsal cinsiyet eşitliği, çevre, iklim değişikliği ve sürdürülebilir kalkınma bilincinin geliştirilmesi ve yerleşmesini tüm müfredatta gözeteceklerini bildiren Babacan, şöyle devam etti:
“Okul öncesi eğitimi kademeli olarak 3 yaşına indirecek ve ücretsiz hale getireceğiz.
Öğrencileri sadece liseye geçiş sınavına değil, liseye ve hayata da hazırlayacağız.
Liselerde zorunlu ders saatleri ve ders çeşitliliğini azaltarak proje ve uygulama çalışmalarına imkan sağlayacağız.
Liselerde öğrencilerin; sosyal düşünme, sorunlara analitik yaklaşabilme, tasarım, yaratıcılık ve liderlik kabiliyetlerinin geliştirilmesine odaklanacağız. 
Sosyal ve duygusal gelişimi okul öncesinden takip etmeye başlayarak özel gereksinimli öğrencileri ve özel yetenekli öğrencileri tespit edeceğiz.”

“YÖK’ü kaldıracağız”

Babacan, üniversiteye yerleştirmede yılda bir defa yapılan sınav yerine çoklu sınav imkanı sunacaklarını, misyonunu tamamlamış bir kurum olarak yüksek öğretimin gelişmesinin önünde bir engel haline gelen Yükseköğretim Kurulu’nu (YÖK) kaldıracaklarını belirtti. 
Ali Babacan, yüksek öğrenim kurumlarını veriye dayalı, şeffaf ve hesap verebilir bir sistemle denetleyecek, üniversiteler için performans hedefleri belirleyecek ve verdikleri eğitimin kalitesini ölçecek ve akredite edecek kurumsal yapıları ve mekanizmaları oluşturacaklarını bildirdi. 
Bu çalışmalar sonrasında yeterlilik sorunu yaşayan üniversiteleri örnek üniversitelerle eşleştirecek veya gerekirse üniversiteler arasında konsolidasyona gideceklerine dikkati çeken Babacan, “Okul binalarının mimari yapılarını ortak çalışma alanlarını geliştirmek amacıyla gözden geçireceğiz.  Spor ve sanat eğitimi mekanlarını iyileştireceğiz” dedi.

“Sağlıklı kalmayı önceleyen bir sağlık sistemi oluşturacağız”

Babacan, sağlıklı kalmayı önceleyen anlayışımız çerçevesinde öncelikle koruyucu ve birinci basamak sağlık hizmetlerinin güçlendirildiği, finansal olarak sürdürülebilen, hizmet kalitesi ve niteliğinin iyileştirildiği, hizmet alanın ve verenin mutlu olacağı bir sağlık sistemi oluşturacaklarını belirtti. 

“Sosyal güvenlik sistemini yeniden gözden geçireceğiz”

Çalışma hayatını örgütlü ve sosyal diyalogu esas alacak şekilde düzenleyeceklerini bildiren Babacan, şöyle konuştu:
“Başta emekli aylıkları arasında oluşan eşitsizlikler olmak üzere sosyal güvenlik sistemini adalet, eşitlik ve finansal sürdürülebilirlik ilkeleri doğrultusunda yeniden gözden geçireceğiz.
Sosyal Yardım ve Hizmetleri, hak temelli olarak ve yerinden hizmet modeli ile sunacağız.
Bireyi ve aileyi yoksulluk sarmalından kurtaracak, sosyal yardım, sosyal hizmet, sosyal sigorta ve istihdam hizmetlerinde entegrasyonu sağlayacak, birbirlerini tamamlayacak ve bu hizmetlerin eşgüdüm içinde sunulmasını sağlayacak yeni bir sosyal yardım ve hizmetler sistemi oluşturacağız.
Böylece, sosyal yardım ve hizmetlerde talep odaklı sistemden arz odaklı sisteme geçişi sağlayacak bir alt yapı kuracağız. 
Vatandaşlarımızın toplumsal kalkınma ve sosyal dokunun güçlendirilmesi yolunda gönüllü katılımlarının önemli bir katkı sağlayacağına olan inancımızla başta ev kadınları, gençler ve emekliler olmak üzere gönüllü çalışmaları teşvik edeceğiz. 
Bu çerçevede sivil toplum kuruluşları ve yerel yönetimlerle birlikte yoksul mahallelerden başlamak üzere internet ve çalışma odaları içeren mahalle kütüphaneleri ve etüt merkezleri kuracağız.”

“Engellilerin haklarının tanınmasını eşit yurttaşlık ilkesini bir gereği olarak görüyoruz”

Engellilerin haklarının tanınmasını eşit yurttaşlık ilkesinin bir gereği olarak gördüklerini vurgulayan Babacan, şunları kaydetti:
“Engellilerin çalışma hayatı da dahil toplumsal hayata tam katılımlarını sağlayacağız.  Engelli bireylerin yetkinlikleri ve yapabilecekleri işlere ilişkin bilgileri de içeren bir veri tabanı oluşturarak yetkinliklerine uygun eğitim almalarını sağlayacak ve istihdam edilebilirliklerini artıracağız. Şehirlerin, kamu binaları başta olmak üzere iş yerlerinin ve toplu taşıma araçlarının engellilerin kullanımına uygun hale getirilmesi için erişilebilirliği süratle sağlayacağız. 
Engelli bakım ve kreş evleri açarak ailelere sosyal destek sağlayacak, engellilerin ve bakıma muhtaç yaşlıların günü birlik yararlanabileceği bakım evleri açarak bu kişilerin ailelerinin günlük ihtiyaçlarını karşılamalarına yardımcı olacağız.” 
Gazi ve şehit yakınlarına minnettarlıklarının sadece ekonomik desteklerle sınırlı olmayacağını vurgulayan Babacan, sosyal ve kültürel her türlü ihtiyaçlarının karşılanması ve sorunlarının çözümünün öncelikleri arasında olacağını belirtti.

“Toplumun düzeni, huzuru, barışı, refahı ve mutluluğu için aile kurumunun güçlü olmasına büyük önem veriyoruz”

Toplumun düzeni, huzuru, barışı, refahı ve mutluluğu için aile kurumunun güçlü olmasına büyük önem verdiklerini belirten Babacan, şöyle konuştu:
“Bu çerçevede hem aile birliğinin hem de aileyi oluşturan her bir bireyin korunması ve güçlendirilmesi sosyal politikalarımızın merkezini oluşturacaktır. 
Tüm sosyal koruma, sosyal yardım, sosyal hizmet, eğitim, sağlık, istihdam, barınma ve sosyal refah projelerini aile temelli olarak geliştirecek ve uygulayacağız.
Çocukları sokağa, suça, şiddete ve bağımlılığa sürükleyen bütün nedenleri ortadan kaldırmaya yönelik önleyici tedbirleri alacak, cezaların caydırıcı olmasını sağlayacağız. Bu konuda yerel yönetimler ve gönüllü kuruluşlar ile işbirliği yapacağız.”

“Hedefimiz kadınlarımızı; güçlü, üretken ve her alanda söz sahibi konuma getirmektir”

Partilerinin hedefinin kadınları; güçlü, üretken ve her alanda söz sahibi konuma getirmek olduğunu belirten Babacan, şöyle konuştu:
“Eşitlik, özgürlük ve adalet kavramlarını esas alan, kadınlar ve erkeklerin toplumsal yaşamın her alanına eşit katılımlarını ifade eden ‘toplumsal cinsiyet eşitliği’ temel ilkemizdir.
Kadınlara yönelik ayrımcılık içeren ve kadınların eşit haklara sahip olmasını sınırlayan her türlü uygulama ve engel ile mücadele edeceğiz
Temsilde adalet ilkesi çerçevesinde, öncelikle parti teşkilatlanmasından başlayarak, kadınların siyasal hayatta liyakate dayalı olarak daha güçlü bir şekilde yer alması temel hedeflerimizden biridir. 
Kadına yönelik sadece fiziki değil, ekonomik, psikolojik ve sosyal her türlü şiddete karşıyız. Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası anlaşmalar ve Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine yönelik yasayla belirlenmiş yaptırımların etkin şekilde uygulanmasını sağlayacağız.”

“Gençliğin dinamizmi ve gücü, hayal ettiğimiz özgür, adil ve demokratik Türkiye’nin güvencesidir”

Gençliğin dinamizmi ve gücünün, hayal ettikleri özgür, adil ve demokratik Türkiye’nin güvencesi olduğunu vurgulayan Babacan, şöyle dedi:
“Gençlerimizin özgüveni yüksek, geleceğe güvenle bakan, algıları açık, dünyayla entegre olmuş ve üretken bireyler olmaları temel hedefimizdir.
Gençlerimizin siyasal kararlara etkin bir şekilde katılımlarını, sivil toplum çalışmalarında rol almalarını ve orta öğretimden itibaren sosyal sorumluluk projelerinde yer almalarını destekleyeceğiz.

“Gençlerin interneti ücretsiz olarak kullanımlarını sağlayacağız”

Gençlerin, interneti güven içinde ve ücretsiz olarak kullanmalarını sağlayacağız.
Sosyal medyanın gençlerin en güçlü kendini ifade etme mecrası olduğunu dikkate alarak, bu alanda ifade özgürlüğünün önündeki tüm engelleri kaldıracağız. 
Mahalle bazında içinde çalışma odaları, internet, kafe ve kütüphanenin bulunduğu gençlik merkezleri kuracak ve böylelikle gençlerin her türlü bilgiye erişebilecekleri mekanları arttıracağız.
Gençlerin kültür ve sanat aktivitelerinden 25 yaşına kadar ücretsiz yararlanmasını sağlamak için kültür kartı vereceğiz.”

“Faal sporcu ve kulüp sayısını artırmayı hedefliyoruz”

Demokrasi ve Atılım Partisi olarak spor yönetimini ölçülebilir hedefler ve başarı odaklı bir yapıya kavuşturarak faal sporcu ve kulüp sayısını arttırmayı, spor kültürünü geliştirmeyi, sporu halka, eğitimcilere ve karar alıcılara önemli bir değer olarak benimsetmeyi hedeflediklerini bildiren Babacan, “Sporda uluslararası başarı sağlayan gençlere üniversitede belirli bölümlere girişte farklı bir sistem geliştirecek ve bu gençlere yurt, hibe ve kredilerde öncelik sağlayacağız. Engelliler ile dezavantajlı çocuklar arasından daha fazla sporcu çıkmasını sağlamak amacıyla, spor kulüplerinin engellilere yönelik spor şubesi açmasını teşvik edeceğiz. Eğitim kurumlarındaki spor tesislerinin engelli çocuk ve gençlere hizmet edebilmesine yönelik gerekli tedbirleri alacağız” dedi.

“Kültür ve sanat politikamız, siyasi, ekonomik, etnik ve benzeri unsurların üzerinde olacaktır”

Türkiye’nin çok kültürlü zengin bir toplum olduğunu belirten Babacan, şunları söyledi:
“Kültür ve sanat politikamız; siyasi, ekonomik, etnik ve benzeri unsurların üzerinde, toplumdaki ayrışmaların karşısında, birleştirici bir misyonun taşıyıcısı olacaktır.
Kültür ve sanatın devlet tarafından araçsallaştırılma ve tekleştirilme girişimlerine kapalı olmasını esas alacağız.
Etnik kültürel zenginliklerin de değerlendirilebilmesi için tüm vatandaşlarımızın kendi kültürlerini korumalarının önündeki engelleri kaldıracak ve bu faaliyetleri özendireceğiz.
Bütün din, mezhep ve inanıştan vatandaşların, inançları gereği sürdürmek istedikleri kültürlerini yaşamaları için ihtiyaç duydukları imkânları temin edeceğiz.
Kültür ve sanat için bağımsız bir kurul oluşturacağız. 
Halk kütüphaneleri, merkezi yönetimle idare edilemez bir duruma gelmiştir. Bu kütüphaneleri protokollerle belediyelere devredecek ve belediyeler tarafından işletilmeleri ve geliştirilmeleri için kaynak aktaracağız.
Ülkemizde üretilen kültür-sanat ürünlerinin uluslararası pazarlarda tanıtılması ve değerlendirilmesi için, ilgili bütün sektörleri komisyonlar şeklinde bir araya getiren, kolektif ve bağımsız bir 'Türkiye Telif Ajansı’ kuracağız.”

“Başta enerji olmak üzere, sanayi, tarım, ulaştırma gibi diğer politika alanlarını çevre ile daha uyumlu hale getireceğiz”

Babacan, insan sağlığı ve refahı için temiz bir çevrenin şart olduğu bilinciyle, çevreye yapılan her yatırımı insan sağlığını koruma bakımından önemli gördüklerini belirtti. 
Okul öncesi eğitimden başlayarak, bireylere pratik alışkanlıkları oluşturmayı hedefleyen güçlü bir çevre eğitimi bilinci verilmesini sağlayacaklarını bildiren Babacan, şöyle devam etti:
“Başta enerji olmak üzere, sanayi, tarım, ulaştırma gibi diğer politika alanlarını çevre ile daha uyumlu hale getireceğiz.
Sanayide çevre dostu teknolojilerin kullanılmasını destekleyecek; yenilenebilir ve temiz enerji potansiyelimizi en üst seviyeye çıkaracağız. 
Çevreyi kirleten bütün kurum, kuruluş ve şahıslara, kirleten öder ilkesi doğrultusunda, en ağır ve caydırıcı yaptırımları uygulayacağız. 
Hayvan haklarının korunması konusunda hem vicdani duyguları, hem de Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi gibi ilgili uluslararası enstrümanların benimsediği norm ve standartları, tüm düzenleme ve uygulamaları göz önünde bulunduracağız. 

“Orman, mera ve tarım alanlarının ekonomik getiri ve rant uğruna kullanımlarına izin vermeyeceğiz”

Orman ve korunan alanları genişletecek, milli parklar, tabiat parkları, tabiat anıtları, tabiatı koruma alanları, uluslararası öneme sahip sulak alanlar, yaban hayatı geliştirme sahaları ile hassas bölgeleri koruyacak; orman, mera ve tarım alanlarının ekonomik getiri ve rant uğruna kullanımlarına izin vermeyeceğiz.”

“Yaşanabilir, çağdaş kentler hedefliyoruz”

Kentlerin; yaşanabilir, refah seviyesi yüksek, temiz, huzurlu, güvenli, üretken, verimli, sürdürülebilir, tarihi ve kültürel değerleri korunan, dirençli, ekolojik, teknolojik ve çağdaş kentler olmasını hedeflediklerini vurgulayan Babacan, şöyle dedi:
“İmar planlarına aykırı yapılaşmaya ve kentleşmeye kesinlikle izin vermeyeceğiz. 
Kamu yararı ilkesinin göz ardı edilerek yapılan ve kentlerimizi büyük oranda yaşanmaz hale getiren, rant amacı güden veya yerel yönetimlere gelir sağlama amaçlı mevzi imar planı değişiklikleri ve emsal artışlarına son vereceğiz. 
İmar planı yapma konusundaki yetki dağınıklığını, mahalli idarelerin imar planı yapma, merkezi yönetimin ise denetim yapma yetkisine sahip olacağı bir anlayışı esas alarak gidereceğiz.
Sokak genişliği, ağaç envanteri, karma kullanımların varlığı gibi mahalle dokusunu bozmadan dönüşümler gerçekleştireceğiz. 
Kentlerde yayaların daha rahat ve güvenli şekilde yürümesini, bisiklet kullanabilmesini sağlayacak çözümler geliştireceğiz. 
Kentlerimizdeki tüm ulaşım sistemlerinden engelli bireylerin kolayca faydalanmasını sağlayacağız.
Afet sonrası faaliyetlere yoğunlaşan bir Kriz Yönetimi yerine, afet öncesi riskin en aza indirilmesine yönelik tedbirler ile afet sırasında yapılması gerekenleri ve afet sonrasını planlayan uygulanabilir bir Afet Yönetim Sistemi oluşturacağız. 
Bölge risk düzeyine bağlı olarak hastane, okullar ve diğer kamu binaları öncelikli olmak üzere tüm yapı stokumuzu elden geçirecek ve depreme ve diğer afetlere dayanıklı hale getireceğiz. 
İstanbul’un depreme hazırlanması konusunu öncelikli olarak ele alacağız.
Ulusal ve uluslararası afetlerde görev alacak kurtarma ekiplerini güçlendireceğiz.
Gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaşma ve yardımların dağıtımı konusundaki belirsizlik ve kargaşayı önlemede adrese dayalı nüfus sisteminden istifade edeceğiz.”

“Terör örgütleriyle kararlı ve azimli olarak mücadele edeceğiz”

Terörizm ve organize suçların toplumsal dokumuzu zedelediğini, insanımızın huzurunu bozduğunu ve ekonomimizi olumsuz yönde etkilediğini ifade eden Babacan, şöyle konuştu:
“Başta FETÖ, PKK ve DEAŞ olmak üzere terör örgütleri bir yandan ülkemizin güvenliğini, anayasal düzenini ve bütünlüğünü tehdit ederken, diğer yandan da daha güçlü bir geleceğin kurulmasına engel olan yapılanmalardır. 
Bu ve benzeri örgütlerle hiçbir taviz vermeden son derece kararlı ve azimli olarak mücadele edeceğiz.
Bu mücadelenin hukuk içerisinde, rasyonel bir yöntemle toplumsal dinamikleri dikkate alarak, teröristlerle mücadelenin yanı sıra terörün kaynaklarını kurutmayı da esas alan bir anlayışla, ilgili tüm kurumlar ve uluslararası taraflarla işbirliği içinde yürüteceğiz. 
Çete, mafya ve benzeri organize suç örgütleriyle kararlılıkla mücadele edecek, bu yapıların devlete sızmalarını önleyecek ve devletten güç aldığı algısını oluşturacak her türlü söylem ve faaliyetlere ağır yaptırımlar getireceğiz. 
Her geçen gün insanımız için taşıdığı risk ve tehdit boyutu artan uyuşturucu ve madde bağımlılığı, günümüz gençliği ve gelecek nesiller için öncelikli sorun alanlarından biridir. Uyuşturucu maddelerin yasa dışı üretimi, ticareti ve kullanımıyla kararlılıkla mücadele edeceğiz. 
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) demokratik denetim ve gözetime tabi, itibarlı, caydırıcı ve etkin bir askeri güç olması temel hedefimizdir. 
Kara, deniz ve hava unsurları ile ordumuzu vatan savunmasında kritik görevlerini sürdürürken yeni teknolojilerle destekleyecek, istihbarat, keşif ve vuruş gücü bakımından güçlendireceğiz. 
TSK’nın stratejik kurumsal yönetimini liyakati esas alacak ve operasyonel yeteneklerini güçlendirecek bir şekilde yürütmesini sağlayacağız.
Öncelik kritik ihtisasa sahip personelde olacak şekilde personel mevcudunu nicelik ve nitelik yönünden güçlendirmeye devam edeceğiz.  
Partimiz, toplumda adalet duygusunu zedeleyen zorunlu ve bedelli askerliğin bir arada uygulanmasını sona erdirerek profesyonel orduya geçilmesini hedeflemektedir.
Savunma Sanayimizi, özel sektörün önünü açacak ve sektörde adil rekabeti sağlayacak bir planlama ve yönetim anlayışıyla daha ileri noktalara taşıyacağız. 
Büyük tedarik projelerini, kuvvet yapısı ve kuvvet planlamasını bozmayacak şekilde somut güvenlik ortam ve ihtiyacına uygun olarak, ülkenin dış politikası ile çelişmeyen bir biçimde yöneteceğiz.”

“Ulusal Göç Politikası hazırlayacağız”

Uluslararası göç konusunun giderek önem kazandığı ülkemizde göç meselesini çok boyutlu bir değerlendirme ve bütüncül bir bakış açısıyla ele alacaklarını bildiren Babacan, şöyle konuştu:
“Bugüne kadar geçici çözümlerle yönetilmeye çalışılan göç konusunda insan odaklı ve milli menfaatlere dayalı bir Ulusal Göç Politikası hazırlayacağız. 
Göçle ilgili sorunların insani boyutunu hassasiyetle değerlendirecek, kısa vadeli yaklaşımlardan uzak, insan onuruna yaraşır politikalar yürüteceğiz. 
Ülkemiz dışında yaşanan ve uluslararası düzensiz göçe sebep olabilecek olayları hassasiyetle takip edeceğiz.
Stratejik bir yaklaşımla koruyucu ve önleyici tedbirler alacak, ülkelerine dönmek isteyen sığınmacı ve göçmenler için güvenli ve gönüllü dönüş koşulları oluşturacağız. 
Yeni göç dalgaları ve terör potansiyeli oluşturma riskini önlemek amacıyla, sınır güvenliğini arttıracak ve izinsiz girişlerin önüne geçeceğiz. 
Kaçak girişler konusunda ilgili mevzuata ve uluslararası yükümlülüklerimize uygun bir şekilde geri gönderme politikalarının aktif uygulanmasını sağlayacağız. 
Uluslararası toplum ile işbirliği halinde Suriyeli sığınmacıların can ve mal güvenceleri sağlandıktan sonra, ülkelerine dönebilmeleri konusunda stratejiler belirleyecek, destekleyici çalışmalar yapacak ve çözümler üreteceğiz.” 

“Dış politikada ulusal güvenlik birinci öncelik”

Dış politikada iki temel öncelikleri bulunacağını bildiren Babacan, şöyle konuştu:
“Birincisi, Türkiye’nin ulusal güvenliğini sağlamak, bu çerçevede toprak bütünlüğümüzü ve ulusal egemenliğimizi korumaktır. 
İkincisi ise ekonomik refahımıza ve büyümemize yardımcı olmaktır. 
Diplomasinin daha güçlü yürütülmesi için ülke içi kutuplaşmanın azaltılması ekonomimizin ve sosyal dokumuzun güçlenmesi gerektiğine inanıyoruz. 
Türkiye’nin ortak değerler ile şekillenen ittifaklarını koruyacağız. Ortak menfaatler üzerinden şekillenen yeni işbirliklerine de açık olacağız. 
Birleşmiş Milletler Şartı, İnsan Hakları Evrensel Bildirisi gibi temel belgelere, TBMM tarafından onaylanmış olan uluslararası sözleşmelere ve oluşturulmasına katkıda bulunmuş olduğumuz normlara titizlikle bağlı kalacağız. 
Türkiye’yi tüm müttefikleriyle, komşularıyla ve çevresindeki ülkelerle içişlerine karışmama ilkesi temelinde yapıcı ve dengeli diyaloglar kurabilir duruma getireceğiz. 
Diplomasimizi sadece ikili ilişkilerimizde değil, bölgesel ve uluslararası ihtilaflar ve haksızlıklar bakımından da adalet ve hukuk temelinde uzlaştırıcı, sorun çözücü kimliğine tekrar kavuşturacağız. 
Krizlerden beslenmeyeceğiz.
Diplomasi yoluyla sorunları çözerek, krizleri önleyerek güçleneceğiz. 
Sorunların değil, çözümlerin parçası olacağız. 
Mevcut kırılgan küresel ortamda Türk dış politikasının sağlıklı ve tutarlı bir seyir izlemesi için gerçekçi, ihtiyatlı, dikkatli ve sabırlı davranacağız. 
Ancak diplomasimize gerektiğinde yaratıcı ve cesur adımlar atabilecek esnekliği de kazandıracağız. 
Kısa vadeli, iç politikaya yönelik, dar parti veya kişi propagandası amaçlı polemikçi söylem ve tarzın ulusal çıkarlarımıza zarar verdiğini dikkate alarak ağırbaşlı ve sorumlu üslup ve yaklaşımlar benimseyeceğiz. 
Dış politikamızı parlamento, basın, düşünce kuruluşları ve ekonomik-sosyal aktörler dahil, sivil toplum ile işbirliği halinde, geniş ve şeffaf bir istişareye dayandıracağız. 
Türkiye’nin Cumhuriyet dönemi diplomasisine yön vermiş olan Mustafa Kemal Atatürk’ün iç barış ile dünya barışını bağdaştıran şiarının bugünün koşullarında da geçerliliğini muhafaza etmekte olduğuna inanıyoruz. 
Yukarıdaki ilkeler doğrultusunda, bölgesel ve küresel meselelerde sorumluluk alan yapıcı ve birleştirici bir milli dış politika uygulayacağız.”

“Geçmişte de bu ülke için ellerimizi taşın altına koyduk”

Kendisi ve arkadaşlarının geçmişte de Türkiye’nin en zor dönemlerinde bu ülke için ellerini taşın altına koyduklarına dikkati çeken Babacan, “Doğru konulmuş bir vizyon ve kararlı adımlar ile kısa sürede ülkemizi nereden nereye getirdiğimizi hep birlikte gördük. O kararlılık sürdürülseydi, o vizyondan şaşılmasaydı, demokrasiden, adaletten, ilke ve prensiplerden dönülmeseydi bugün hala başarı hikayesi yazıyor olacaktık. Ancak, ne yazık ki çıkılan yol ile bugün gidilen yol birbirinden çok çok farklı. Türkiye’yi hep birlikte özgür, müreffeh, saygın, güçlü bir konuma getireceğiz. 
Güçlü toplum, güçlü kurumlar ve güçlü bir Türkiye hedefini birlikte başaracağız” dedi. 

“Ülkemizin ve insanımızın boynu bükük kalmasına asla müsaade etmeyeceğiz”

“Biz, hepimiz bu ülkenin vatanseverleri olarak ülkemizin ve insanımızın boynu bükük kalmasına asla müsaade etmeyeceğiz” diyen Babacan, şunları söyledi:
“Umutsuzluğa, yılgınlığa, atalete, kibre yer yok. Umudu, çalışmayı, üretmeyi, dürüstlüğü ve tevazuyu seçtik ve bundan sonra da hep bu yoldan yürüyeceğiz. Ayağa kalkmak, toparlanmak ve yeniden başarmak için ihtiyacımız olan şey,  sorunlarımızla açık bir şekilde yüzleşmek, yılmamak ve iyileşebilmek için bugün harekete geçmektir. Ülkemizin en öncelikli dertlerini çok iyi biliyoruz ve hepsi için bir planımız var. İyileşmeye ve bu eşsiz ülkeyi iyileştirmeye, güzelleştirmeye niyeti olanlar için, hayallerimiz ve hedeflerimiz var. Biz demokrasi, adalet, özgürlükler, barış, huzur ve refah için yola çıkıyoruz.
Evet biz yola çıkıyoruz. Bu yolun dikenli, taşlı zorluklarla dolu olduğunu bilerek yola çıkıyoruz. 
Ama biliyoruz ki milletimizin irfanına ve vicdanına güvenmeden yola çıkılmaz.
DEVA Partisi olarak biz buradayız. Hakiki değişimler için çalışmaya başlıyoruz.
Biz, bu ahlakî sorumluluğu yüreğimizde hissediyoruz.
Bu ülkeye aydınlık, özgür, hakkaniyetli, bereketli ve adil günleri getirmeye kararlıyız.
Bu sorumluluğu almaktan geri durmayacağız. 
Türkiye artık DEVA'sız değil, DEVA sizsiniz, DEVA biziz, DEVA her ferdiyle tüm halkımız.
Partimizin, demokrasimiz için tekrar hayırlı olmasını temenni ediyor, tüm halkımızı saygıyla selamlıyorum.” 
Babacan, konuşmasını, “son söz olarak; hep dediğimiz gibi; Allah doğrularla beraberdir demek isterim” şeklinde tamamladı.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.