Kılıçdaroğlu: Binmediğin Kayık Kalmadı Ama Bizim Kayığımız Demokrasi Kayığı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Bay Kemal’in kayığı” ifadelerine yanıt verdi. Kılıçdaroğlu, “Diyorlar ki 'Kılıçdaroğlu’nun kayığına binme.' Sen herkesin kayığına bindin kardeşim, binmediğin kayık mı kaldı? Esad’ın kayığına bindin, Balyozcuların kayığına bindin, FETÖ’nün kayığına bindin, binmediğin kayık kalmadı ama bizim kayığımız demokrasi kayığıdır, bizim bindiğimiz gemi demokrasi mücadelesi verenlerin gemisidir. Bizim mücadelemiz budur. Bizim kayığımız Bandırma Vapuru’dur” dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin Ankara İl Kongresi'ne katıldı. Konuşmasında parti örgütüne birlik mesajı veren Kılıçdaroğlu, “Gün ayrışma günü değildir, gün parti içinde yarışma günü değildir, gün Türkiye Cumhuriyetinin sorunlarını çözme günüdür. Bireysel çıkarlarla yola çıkanlar asla ve asla bu partiye layık değildirler. Biz toplumsal çıkarlarla yola çıkan insanlarız. Bizim hedefimiz demokrasidir” dedi.

Demokrasinin kan kaybettiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, “Yargı tümüyle bir kişiye teslim olmuş gibi bir görüntü veriyor. Medya üzerinde yoğun baskılar var. O nedenle hepimizin sorumlulukları var. O nedenle hepimiz bütün bu gerçeklerden yola çıkarak demokrasiyi yeniden inşa etmek zorundayız. Dikkatinizi çekerim, 'düzelteceğiz' demiyorum, yeniden inşa etmek zorundayız” diye konuştu. CHP lideri özetle şunları dedi:

“Önyargılarımızdan Arınacağız”

Buradan 80 milyon vatandaşıma sesleniyorum; sizler demokrasi konusunda bizim gibi düşünüyorsanız, herkes düşüncesini özgürce ifade edebilsin diye düşünüyorsanız, her gazeteci düşüncesini özgürce yazabilsin diyorsanız, hapishaneler düşüncelerini açıkladı diye tıklım tıklım dolduruldu bundan rahatsızız diyorsanız, bizimle beraber hareket edeceksiniz.

Eğer bu mücadeleyi beraber gerçekleştirirsek Kuva-yi Milliyecilerin ruhunu yeniden ayağa kaldırmış olacağız. Biz mücadelemizi yaparken Türkiye’nin gerçeklerini bileceğiz, dünyanın gerçeklerini bileceğiz. Önyargılarımızdan arınacağız. Türkiye’nin sorunlarına kilitleneceğiz.

“Hükümet Bizi Farklı Bir Mecranın İçine Sokmak İstiyor”

Bugünlerde hükümet bizi farklı bir mecranın içine sokmak istiyor. Belediye başkanlarımızı görevden alarak tartışma zeminini başka bir alana çekmek istiyor. Bu konuda son derece dikkatli bir tutum içindeyiz ve davranış içindeyiz. Elbette ki bundan duyulacak olan rahatsızlıkları dile getireceğiz, rahatsızız ama ne olursa olsun Türkiye’nin gündeminden kimse bizi  koparamayacaktır. Bu gündeme kilitleneceğiz. Kimin gündemi, taşeron işçisinin gündemi. Bizim gündemimiz. 3 çocuklu bir asgari ücretlinin eline geçen para bin 709 lira. Ankara’daki beylere sesleniyorum, bin 709 lira ile buyurun bir ay geçinin bakalım. 3 çocuğunuzu okutun bakalım. Geçindiremezler ama onlar halktan koptular. Saraylarında oturuyorlar. Sen 10 bin lira, 15 bin lira ile hiçbir masrafın olmaksızın geçinemiyorum diyorsan bin 709 lira para alan üç çocuklu bir aile nasıl geçinecek?

“İç Çekişmelere Yol Açanların Bu Partide Yeri Yok”

Bunları tek tek gidip halka anlatacaksınız. Kahvede anlatacaksınız. Kahvede oturup partiliyle konuşmayacaksınız, gideceksiniz, Sincan’da anlatacaksınız, Pursaklar’da anlatacaksınız, Keçirören’de anlatacaksınız, fabrikalarda anlatacaksınız. Partinin içinde iç çekişmeler oluyorsa iç çekişmelere yol açanların bu partide yeri yoktur, onlar ayrılsınlar gitsinler. Türkiye’nin sorunlarına kilitleneceğiz. Partinin kendi içindeki sorunlarına kilitlenenlerin burada işi yoktur. Bir daha söyleyeyim, partinin dedikoduya, 'efendim şöyle oldu, böyle oldu' vesaire buna ihtiyacı yoktur. Bunu yapanların bu partide yeri de yoktur. Kimse kusura bakmasın.

Sokaktaki vatandaşın derdini nasıl çözeceğiz, onu anlatacağız. Biz vatandaşın nabzını tutuyoruz. Her yoldaşımın şunu her ortamda seslendirmesi gerekir, kimin ne sorunu varsa hangi kesimin ne sorunu varsa o sorunları bilen ve en sağlıklı çözümleri üreten parti CHP’dir. Her sorunu biliyoruz. Hiç kimse unutmasın, Türkiye dünyanın en zengin ülkelerinden birisidir. Kaynağı vardır ama o kaynağı yerinde kullanacaksınız, çarçur etmeyeceksiniz. Parayı yerli yerinde harcarsak çözemeyeceğimiz hiçbir sorunumuz. Türkiye’nin parası var, kaynağı var ama Türkiye’yi yönetecek namuslu siyasetçiye de ihtiyaç var.

“Ramazan Ve Kurban Bayramında İki Maaş İkramiyeyi Emekliye Vereceğiz”

Emekliler... Bu Ankara’daki beylere sesleniyorum, 718 lira aylıkla bir emekli nasıl geçinir? 'Ali bunu dedi, Veli bunu dedi' değil, emekliye gideceksiniz, kardeşim diyeceksin, sen bu parayla geçinemiyorsun, sen bu parayla geçinemiyorsun ama sarayda oturan zat Schröder’e gitti dedi ki sen kaç lira aylık alıyorsun, şu kadar Mark alıyorum, biz onun çok altında alıyoruz, ticaretle uğraşmasam bu parayla geçinemem, dedi. Ticaretle uğraşmasam milletvekili aylığı ile geçinemiyorum diyen kişi devleti yönetiyor.

Bizim sözümüz söz, biz iki maaş ikramiyeyi, Ramazan ve Kurban bayramında iki maaş ikramiyeyi emekliye vereceğiz. Kendilerine 'biz yerliyiz ve milliyiz' diyenler bu ülkede vergi ödememek için gider Man Adası’nda şirket kurarlar, ben bunu dile getirdiğim zaman da her türlü iftirayı yaparlar, ne yaparlarsa yapsınlar hakkın ve hukukun yanında olacağız, adaletin yanında olacağız, eğer biz bunu yapmazsak, görevimizi yerine getirmemiş oluruz.

“Bizim Mücadelemiz Türkiye Mücadelesidir”

CHP’li olmanın sorumluluğu ağırdır. Biz diğer partilere benzemeyiz. Bizim kuruluşumuz avukatların bürolarında gerçekleşmemiştir, sıradan bir dilekçe ile CHP kurulmamıştır, CHP savaş meydanlarında kurulan bir partidir. O nedenle gelip CHP’ye üye olan herkesin tarihi sorumlulukları vardır. Herkes bu tarihi sorumlulukların bilincinde olmak zorundadır. 'Efendim bu bize oy vermez' demeden, 'bu köye gitmem, buradan CHP’ye oy çıkmıyor' demeden her yere, her köye, her mahalleye, her kahveye uğrayarak gerçekleri anlatmak zorundayız. Bizim mücadelemiz bir hak mücadelesidir, bir parti mücadelesi değildir, bir iktidar mücadelesi değildir, bugün geldiğimiz noktada bizim mücadelemiz bir Türkiye mücadelesidir.

“Hakimler Saray Kurulu”

15 Temmuz darbe girişiminden sonra 20 Temmuz’da bir sivil darbe gerçekleşti, OHAL ilan edilerek. Bugün gelinen nokta bir FETÖ ile mücadele noktası değildir, gelinen nokta demokrasiyle ve muhalefetle mücadele noktasıdır. Anayasa Mahkemesi baskıya teslim olmuş durumda. Hakimler Savcılar Kurulu baskıya teslim olmuş durumda. Buradan HSK’yı uyarıyorum, kendinizi 'hakimler saray kurulu' olarak tanımlatmayın, saraydan talimat almayın, gece yarısı hakimleri değiştirmeyin, sarayın hoşuna gitmedi diye hakimleri görevden almayın, alırsanız, adalete ihanet ederseniz, demokrasiye ihanet ederseniz. Koltuk ikram edilmiş olabilir size bazı vaatlerde bulunulmuş olabilir size ama siz adaleti savunmak zorundasınız. Talimatla gece yarısı hakim değiştirirseniz o hakimlerin verdiği karar adaletli olmayacaktır. Hakimler saray kurulu haline dönüştürmeyin, Hakimler Savcılar Kurulunu.

“Toplu İğne Ucu Kadar Bir Şey Bulamazsın”

'Kılıçdaroğlu hakkında tazminat davaları açılmış, o hakim reddedebilirmiş onu gece yarısı değiştirelim, Kılıçdaroğlu’nu tazminat davasına mahkum etsin', etmezseniz namertsiniz siz, etmezseniz. Sanıyorlar ki bizim evimizde ayakkabı kutular var. Yok kardeşim yok. Senin ne hakimin bizi korkutur, ne savcın korkutur, ne polisin korkutur ne de başka bir şey korkutur. Bizim mücadelemiz hak mücadelesidir. Zaten yedi sülalemizi araştırdılar, 'acaba bulabilir miyiz' diye, toplu iğne ucu kadar bir şey bulamazsın kardeşim, biz hesap vermekten korkmayız, sizin gibi değiliz biz.

“Özür Dilemeleri Lazım”

Yeni bir açıklama çıktı, ByLock kullananlardan 11 binin yanlış olduğu çıktı ortaya. Şimdi sıkılmadan utanmadan 'yanlışlık olmuş' diyorlar. Şimdi Balyoz ve Ergenekon davasında mağdur olanların tamamının iade-i itibarlarının sağlanması lazım ve çıkıp 11 bin kişiden Balyoz’dan ve Ergenekon’dan mahkum olanların tamamı hakkında özür dilemeleri lazım. 'Yanlış yaptık' diyecekler.

“Bizim Kayığımız Bandırma Vapuru’dur”

Diyorlar ki 'Kılıçdaroğlu’nun kayığına binme.' Sen herkesin kayığına bindin kardeşim, binmediğin kayık mı kaldı, Esad’ın kayığına bindin, Balyozcuların kayığına bindin, FETÖ’nün kayığına bindin, binmediğin kayık kalmadı ama bizim kayığımız demokrasi kayığıdır, bizim bindiğimiz gemi demokrasi mücadelesi verenlerin gemisidir. Bizim mücadelemiz budur. Hak mücadelesidir, kim gelirse yüreğimiz sonuna kadar açık, kim gelirse kucağımız sonuna kadar açık, neyi savunuyoruz demokrasiyi, gelir adaletini, bağımsız medyayı, bağımsız yargıyı savunuyoruz, siyasetin hesap vermesi gerektiğini savunuyoruz. Bizim kayığımız Bandırma Vapuru’dur.”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.