Öne Çıkanlar terörist Covid19 Koronavirüs suriye palandöken Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar türkiye Pandemi yunanistan esnaf adana Cumhurbaşkanlığı kabinesi

“Türkiye Kendi Dengeleri Üzerinde Kararlılıkla Yoluna Devam Ediyor”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dünyanın borç batağına sürüklendiği, sürekli para basarak ayakta kalmaya çalıştığı bir dönemde, Türkiye kendi dengeleri üzerinde kararlılıkla yoluna devam ediyor." dedi. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu. 

Önceki gün başta Giresun olmak üzere Karadeniz'imizin bazı illerini etkileyen afette hayatlarını kaybeden vatandaşlarıma Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil şifa dileyerek konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hâlen arama çalışmaları süren vatandaşlarımızdan bir an önce mutlu haberler almayı temenni ediyoruz. Afetin duyulduğu andan itibaren, devletimiz tüm kurumları ve imkânlarıyla, halkımızın yanında yer almıştır” dedi.

“KAZANDIĞIMIZ HER BAŞARI, MİLLETİMİZİN ÖZ GÜVENİNİ YÜKSELTMEKTEDİR”

Karadeniz’deki Sakarya Gaz Sahası’nda, 320 milyar metreküp rezerve sahip doğal gaz kaynağı keşfedildiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizin geleceği açısından hayati öneme haiz bu müjdeyi, geçtiğimiz Cuma günü, milletimizle paylaştık.  Tespit edilen rezervin, çok daha büyük bir kaynağın ilk habercisi olduğu yönünde kuvvetli bulgular var.  Yani, inşallah bu müjdenin devamı gelecek. Gazın fiilen milletimizin hizmetine sunulması 2023 yılını bulacak.  Önümüzdeki süreçte, Akdeniz’de de benzer müjdeli haberler alacağımızı ümit ediyoruz” şeklinde konuştu.

Savunma sanayiinden ticari kullanımlara kadar her alanda, Türkiye’yi hak ettiği seviyeye çıkartacak çalışmaları desteklediklerini ve teşvik ettiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Kazandığımız her başarı, milletimizin öz güvenini yükseltmekte, daha büyük projelere yönelmesini sağlamaktadır.  Yıllarca bu milletin önünü kesenlerin kullandığı araçların tümünü yerle yeksan ediyor, insanımızın önünde yepyeni ufuklar açıyoruz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Maruz kaldığımız çifte standartlara, çiğnenen teamüllere, ihanet edilen değerlere, ayaklar altına alınan ilkelere rağmen, girdiğimiz yoldan geri dönmedik. Siyasette, ekonomide, askeri alanda kendi kararlarını kendi alan, kendi hedeflerini kendi belirleyen, kendi projelerini kendi uygulayan bir Türkiye inşa ettik.  İnşallah en zorlu dönemi geride bıraktık. Artık, ektiğimiz tohumların hasadını toplamanın, verdiğimiz emeklerin karşılığını görmenin, yaptığımız fedakârlıkların bedelini almanın vaktidir” diye konuştu.

“ÜLKEMİZ, TOPLAMDA 90 MİLYAR DOLARA YAKLAŞAN REZERVİYLE GAYET İYİ DURUMDADIR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, diğer alanlarda ülkeye diş geçiremeyenlerin hep yaptıkları gibi yine ekonomiye saldırdıklarını vurgulayarak, “Klasik hâle gelen döviz kuru, faiz, enflasyon şer üçgenini bir kez daha başımıza musallat etmek için tüm güçleriyle yükleniyorlar. Hâlbuki ülkemiz, toplamda 90 milyar dolara yaklaşan rezerviyle gayet iyi durumdadır. Merkez Bankamızın mevcut rezervinin 45,4 milyar doları döviz ve 42,8 milyar doları da altın cinsindedir” bilgisini verdi.

Türkiye’nin, döviz ve altın kıymetleri bakımından gerçekten önemli bir güce sahip olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “En büyük rezervi de Karadeniz’in altında bulduğumuzu tekrar hatırlatmak isterim. İnşallah bu müjdenin de devamı gelecek. Diğer alanlardaki çalışmalarımızla Türkiye çok yakında doğal gazda dünyanın en büyük rezervlerinden birine inşallah sahip olacaktır. Buradan elde edilen her kuruş kazanç, doğrudan milletimizin hayat kalitesinin yükselmesini sağlayacak çalışmalara gidecektir. Doğal gazın ucuzlamasıyla konuttan sanayiye kadar her alanda milletimizin cebine ilave kaynak girişi sağlayacağız. Yani burada afaki bir buluştan değil, ülkemizi ve milletimizi gerçek anlamda zenginleştirecek somut bir kaynaktan bahsediyoruz. Bu hakikate rağmen ülkemizle ilgili olumsuz hava pompalayanların bir kısmı bunu zaten doğrusuna yanlışına bakmaksızın taammüden yapıyor. Amaçları aslında siyasi sonuç almaktır. Ekonomiyi bir araç olarak kullanıyorlar. Türkiye aleyhinde pozisyon alanların bir kısmı ülkemizde yanlış mecralardan beslendikleri için yanıltılmak suretiyle böyle bir konuma sürükleniyorlar.”  

“TÜRKİYE KENDİ DEĞERLERİ ÜZERİNDE KARARLILIKLA YOLUNA DEVAM EDİYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınına karşı en başarılı mücadele yürüten ülkelerden biri olduğunu söyledi.

Buna rağmen Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti düşmanlarının Türkiye’yi en kötüler arasına sokma çabasında olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Aynı şekilde tüm dünyanın takdirini kazanan bir doğal gaz rezervi keşfinin ardından ekonomi notumuzu olumsuza çevirenlerin de bu aklı nereden aldığını, ülkemizdeki kimi manşetlerden ve beyanatlardan görebiliyoruz. Tüm dünyanın borç batağına sürüklendiği, sürekli para basarak ayakta kalmaya çalıştığı bir dönemde Türkiye kendi değerleri üzerinde kararlılıkla yoluna devam ediyor.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin maruz kaldığı onca saldırıya rağmen dimdik ayakta kalmasını hazmedemeyenlerin yeni oyun, tuzak ve senaryolar peşinde koşmalarının şaşırtıcı olmayacağını dile getirerek, “Dışarıda yazılan senaryolara içeride figüranlık yaparak sürekli ülkesi aleyhine malzeme üretenler, gerçekleri ters yüz edip anlatarak önümüze engeller dizenler istedikleri kadar uğrasınlar başaramayacaklar” dedi.

“ORUÇ REİS ÇOK DAHA KARARLI HAREKET EDECEKTİR”

Oruç Reis gemisiyle yürütülen sismik araştırmalarla ilgili Navtex adı verilen duyurunun süresinin 27 Ağustos’a kadar uzatıldığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Nokta mı, virgül mü? Buraya ben şimdi bir virgül koyayım. Çünkü bundan sonrası da bunun var. Türkiye’nin Uluslararası Denizcilik Örgütü kurallarına uygun şekilde yürüttüğü bu faaliyetlere karşılık Yunanistan yetkisiz şekilde ve şımarıkça bir edayla kendi Navtex mesajını yayınlamıştır. Her şeyden önce Yunanistan’ın bölgede böyle bir Navtex ilanına hakkı yoktur. Yapılan bu açıklama bölgede bulunan tüm gemilerin kıyı ve seyir emniyetini tehlikeye atan bir şımarıklıktır. Uluslararası hukukta, iyi niyete, komşuluk ilişkilerine aykırı bu tutumuyla Yunanistan kendi kendini içinden çıkamayacağı bir kaosun içine atmıştır. Bundan sonra bölgede yaşanabilecek her olumsuzluğun tek müsebbibi Yunanistan, tek zarar gören de yine bu ülkenin kendisi olacaktır. Yunanistan’ı Türk donanmasının önüne atanların, yarın yaşanacak bir sıkıntıda asla ortada gözükmeyeceklerini bizim kadar Yunanlı komşularımızın da bilmesinde fayda mülahaza ediyorum. Türkiye, ne Oruç Reis gemimizin ne ona refakat eden donanma unsurlarımızın faaliyetlerinden en küçük bir geri adım atmayacaktır. Tam tersine bu bölgede hakkını ve hukukunu koruma konusunda çok daha kararlı hareket edecektir. Bundan sonrasını düşünecek ve ortaya çıkacak sonuçlara katlanacaklar, Navtex ilan ettiğimiz bölgede karşımıza çıkacak olanlardır.”

“BATI, BİZİ HİÇBİR ZAMAN KENDİSİ GİBİ GÖRMEDİ”

Türkiye’nin yaklaşık 200 yıldır demokrasi, insan hakları, hukuk devleti gibi Batı merkezli doğup gelişen ve fakat evrensel değerler hâline dönüşen bir çizginin takipçisi olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu değerlerin önemli bir kısmının ve çok daha ilerisinin milletin medeniyet ve kültür tarihinde mevcut olduğunu vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin, yaşanılan kayıplara ve acılara rağmen bu değerleri sonuna kadar korumayı yaşatmayı başardığını vurgulayarak, şu ifadeleri kullandı: “Öyle ki Batı toplumlarının tamamının sömürge peşinde koştuğu bir dönemde biz dost ve kardeş olarak gördüğümüz halkların güvenliği ve esenliği için kendi canımızı vermeye devam ediyorduk. Petrol kaynakları için insan canının hiçe sayıldığı dönemlerde, biz önceliğimizi daima yaşamaya ve yaşatmaya vermiş bir milletiz. Bu erdemli duruş Batı’nın kurduğu demokratik ve ekonomik sistemin dünya çapında egemen olduğu gerçeğini ortadan kaldırmıyor. Nitekim biz de Osmanlı’dan itibaren aşama aşama bu sistem içinde yerimizi almanın gayreti içinde olduk. Cumhuriyetin ilanıyla bu doğrultuda çok daha keskin ve geri dönüşü olmayan bir tercihte bulunduk. Gerçi biz bu tercihi yaptık ama Batı’nın bize hiçbir zaman aynı niyetle yaklaşmadığını da kabul etmek durumundayız.”

“Hangi reformu yaparsak yapalım, hangi adımı atarsak atalım, hangi değerlerimizden taviz verirsek verelim Batı bizi hiçbir zaman kendisi gibi görmedi” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Bu gerçeği Avrupa Birliği tam üyelik sürecinde bizzat yaşamış bir kişiyim. Avrupa Birliği ile olan görüşmelerin hep içindeydim. Ama Avrupa Birliği liderlerinin hep tutarsızlıklarıyla karşı karşıya olduk. Hiçbir zaman dürüst olmadılar. Hiçbir zaman sözlerinin arkasında durmadılar. Ülkemizin tam üyeliği için hangi şartları önümüze getirdilerse ‘tamam’ dedik, ne dedilerse yaptık, ne istedilerse taahhüt ettik. Fakat sonuçta ortaya çıktı ki Avrupa Birliği’nin bizi tam üye yapmaya en başından beri niyeti yokmuş. O güne kadar önümüze getirilen her şey oyalama taktiğinden ibaretmiş.”

“TÜRKİYE’YE KARŞI SERGİLEDİĞİ İKİYÜZLÜ TAVIR, AVRUPA BİRLİĞİ’NİN SONUNUN DA İLANI OLMUŞTUR”

Söz konusu süreçte Avrupa Birliği’nin bir değerler ve ilkeler bütünü değil, bir grup ülkenin saplantılarının esiri bir yapı olduğunu gördüklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Hâlâ da aynı saplantıyla bize yaklaşıyorlar. Ülkemize karşı teröristleri destekliyorlar. İşte Yunanistan’dan teröristler giriyor, FETÖ’sü giriyor, PKK’sı giriyor. Gittiği yer neresi Almanya. Almanya’da bunlara oturum da veriyorlar. Bir diğer kısmı da bakıyorsunuz Fransa’ya gidiyor. Bir diğer kısmı bakıyorsun bir başka yere gidiyor ve onlara buralarda ev sahipliği yapıyorlar. Dostluk bu mu? Bunlarla baş başa oturup konuştuğumuz zaman maalesef bunları inkâr da ediyorlar. Her türlü marjinal grubu destekliyorlar, her türlü sapkınlığı destekliyorlar. Bir tek bu ülkenin istiklali ve istikbali uğrunda gerektiğinde hayatını feda etmeyi göze alan milletine saygı duymuyor, onun yanında yer almıyorlar. Türkiye’ye karşı sergilediği ikiyüzlü tavır Avrupa Birliği’nin sonun da ilanı olmuştur. Artık dünyada hiç kimse bu birliğe bir değerler ve ilkeler manzumesi olarak bakmıyor.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Amerika’daki kimi çevrelerden de benzer bir yaklaşıma maruz kaldıklarına işaret ederek, şunları kaydetti: “Bu ülke yıllarca NATO ittifakının doğu kanadının en önemli üyesi olan Türkiye’yi terör örgütleri ile mücadelesinde yalnız bırakmıştır. DEAŞ’a karşı Suriye’de başlattığımız ve bugün dördüncü yıl dönümü olan Fırat Kalkanı Harekâtımıza bile bu ülke destek vermedi. Ne yazık ki bir terör devleti kurulmasını da önünü açtılar. Bu terör devletinin kurulması ile ilgili olarak da her türlü silah desteğini binlerce kamyonlarla, evet Fırat’ın doğusuna yığdılar. Bunları konuştuğumuz zaman kendileriyle ‘yok böyle bir şey’ dediler. Hepsi var. Kayıtlarımızda var, istihbari bilgilerimiz de var, var oğlu var. Hatta bununla kalmamış PKK/YPG terör örgütüyle bir olup ülkemize karşı pozisyon almışlardır. Demokratik hukuk devleti yerine terör örgütleriyle hareket etmeyi tercih eden bu hastalıkta zihniyet Amerikan siyasetini esir almıştır. Ülkemiz, terör örgütlerinin saldırılarına uğradığında kafasını çeviren, darbeye maruz kaldığında heyecanla neticeyi bekleyen, darbeciler yenilince hepsine kucak açan bu zihniyet demokrasinin yüz karasıdır. Daha acısı, Amerika’daki politikacıların Türkiye’yle ilgili faşist planlarını, niyetlerini, hesaplarını gizleme gereği dahi duymadan ifşa edebilmesidir.”

“SEÇİMLERDE DELİKANLICA MİLLETİN KARŞISINA ÇIKIP YARIŞMAYA BİLE CESARET EDEMİYORLAR”

ABD Başkan Adayı Joe Biden’ın açıklamalarına tepki gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’de darbeyle yapamadıklarını muhalefeti destekleyerek gerçekleştirmeyi düşündüklerini’ kameralar önünde söylemekten çekinmiyorlar. Ya dostluğumuz var, oturup konuşmuşluğumuz var, en azından bir oturup çay içmişliğimiz var. Böyle bir ifadeyi bizim için nasıl kullanırsın ama kullandılar” değerlendirmesinde bulundu ve bu hezeyana cevap vermesi gerekenin kendilerinden önce muhatap olarak gösterilen muhalefet olduğunu vurguladı.

Kendisinin bu açıklamalara cevap vermediğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Ülkemiz muhalefeti, bu ağır ithama tepkisini tüm şiddetiyle ortaya koymak yerine konunun niye aylar sonra gündeme geldiği gibi bir zırvanın arkasına sığınmayı tercih etmiştir. Çünkü bunların kafasında askerî darbeden hukuk ve emniyet darbesine, siyasi darbeden toplumsal kaosa ve teröre kadar her türlü faşist yol ve yönteme yer vardır. Hayatlarının hiçbir döneminde umutlarını millete bağlamamış, gözleri hep dışarıya dönük olan bu siyasi anlayış Türkiye’nin en büyük ayıbı ve kayıbıdır. Seçimlerde delikanlıca milletin karşısına çıkıp yarışmaya bile cesaret edemiyorlar. Bunun yerine şeytana pabucunu ters giydirmeyi hedefleyen binbir alavere dalavere ile siyaset mühendisliği oyunu oynuyorlar. Türkiye ve Türk milleti için kalplerinde hiçbir hayali, kafalarında hiçbir projesi olmayanların tek yapabildikleri onun külahını buna, bunun külahını ona giydirmek suretiyle illüzyon peşinde koşmaktır. Biz, ‘harbi olun, hasbi olun, mert olun, delikanlı olun, yenileneceksiniz, öyleyse şerefinizle yenilin’, bunu söylüyoruz. Onlar Amerika’dan Avrupa’ya, terör örgütlerinden marjinal gruplara kadar gördükleri her melanete sarılıyorlar. Kin, husumet ve bağnazlıkla kararan gönüller gözleri de kör ediyor. Hem de öyle bir kör ediyor ki kimlerle yürüdüklerine, kimlerden destek aldıklarına, kimlere hizmet ettiklerine dahi bakmıyorlar.”

“MİLLETİMİZİN DESTEĞİYLE SANDIKLA GELDİK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye siyasetinin tek mottosunun “Tayyip Erdoğan gitsin de nasıl giderse gitsin” hâline dönüşmesinin yüreklerini acıttığına işaret etti.

“Biz milletimizin desteğiyle sandıkla geldik, gideceksek de öyle gideriz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun kararını, terör örgütlerinin, marjinal sapkın grupların, ABD’nin, Avrupa’daki husumet odaklarının veremeyeceğini, tek karar merciinin millet olduğunu vurguladı.

Milletin iradesi dışında yol ve yöntem arayanların Türkiye’ye tek verebildiklerinin, vesayet, cunta, darbe, terör, kaos, fakirlik ve huzursuzluk olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti’nin bu çarkı millî iradenin üstünlüğüyle kırdığı için 18 yıldır iktidarda bulunduğunu, çareyi millette değil de dışarıda arayanlar için bundan daha büyük örnek ve ibretin olmayacağını söyledi.

Allah’ın izni ve milletin desteğiyle 2023’te de Türkiye’ye hizmet etmeyi sürdüreceklerini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhalefetin ısrarla sarıldığı faşist kafayı değiştirmediğinde de 2028 seçimlerinde aynı şeylerin konuşulacağını aktardı.

“KORONAVİRÜS SALGINIYLA MÜCADELEMİZ SÜRÜYOR”

Dünyayla birlikte Türkiye’yi de etkisi altına Kovid-19’la mücadelenin sürdüğünü anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, son dönemde bu konuda olumsuz bir görünümle karşı karşıya kalındığına değindi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Düğün, cenaze, taziye ve tatil gibi toplu etkinlikler, virüsün yayılma alanları hâline dönüştü. Hele hele plajlar, buralar ayrı bir felaket. Buralarda yayılma alanı çok çok fazla. Can kaybında küçük de olsa bir artış yaşanıyor. Bundan dolayı üzüntülüyüz. Milletimizden bir kez daha, ‘TMM’ diye ifade ettiğimiz, temizlik, maske ve mesafe kurallarına sıkı şekilde riayet etmesini istiyoruz.”

Temizliğe dikkat etmeyen, maskesini takmayan, fiziki mesafeye uymayan her kişinin kendisiyle birlikte temas ettiği herkes için sonu ölüme kadar varan bir tehdit kaynağı hâline dönüştüğünü unutmamasını isteyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bazılarının taşıyıcı oldukları için hastalığın ağır etkilerini hissetmeyebileceğini vurguladı.

Bu kişilerin, virüs bulaştırdıkları insanların büyük acılar çekmesine, hayatını kaybetmesine yol açtıklarını hiçbir zaman akıllarından çıkarmaması gerektiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendi ailesine, sevdiklerine veya hiç tanımadıklarına böylesine bir kötülük yapmanın, akıl ve vicdan sahibi hiç kimsenin altına giremeyeceği vebal olduğunu dile getirdi.

“LÜTFEN KURALLARA UYALIM, UYMAYANLARI İKAZ EDELİM”

“Milletimden bir kez daha rica ediyorum, Türkiye şu illeti yenene kadar lütfen kurallara uyalım, uymayanları ikaz edelim” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Lütfen, şu sigaralarınızı artık çöpe atın. Biliniz ki en büyük tehdit unsurlarından biri de o sigaradır. Kendi kendinize adeta ölüm fermanını imzalıyorsunuz, o sigaranın dumanıyla. Bunu da bir kenara koymanız lazım. Her türlü toplu etkinliğe bu sürede ara verelim. Düğünlerimizi az sayıda katılımla ve kısa sürede yapmanın bize hiçbir maliyeti olmaz” şeklinde konuştu.

“Taziyelerimizi telefonla bildirmek, Fatiha’mızı uzaktan okumak aynı sonucu verir. Tatilimizi kısa tutmak ve izole şekilde yapmak bizi aynı şekilde dinlendirir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Ülkemizin normalleşme adımlarını daha ileriye taşımak için bu mücadeleyi başarıya ulaştırmak mecburiyetindeyiz. Hasta, yoğun bakım ve vefat sayılarını belirli bir çizginin altına düşürmeden hiçbirimiz rahata, huzura ve güvene kavuşamayız. Türkiye’nin, üretimde, istihdamda, ihracatta hedeflerine ulaşabilmesinin yolu da salgının seyrinin düşüşünden geçiyor. Libya’dan Suriye’ye, Doğu Akdeniz’den Karadeniz’e kadar geniş bir alanda tarihi mücadele yürüten bir ülke olarak gücümüze, dikkatimize, enerjimize sahada ihtiyacımız var. Bu büyük potansiyeli salgına kurban vermeyelim. Denizi geçtiğimiz bir yerde derede boğulmamak için hep birlikte çok daha dikkatli, dirayetli, kararlı hareket edelim.”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.