İş Bankası Genel Müdürü Bali : Bugün Kar Yarışı Değil Feragat Yarışı Günüdür

İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali içinden geçilen koşulları dikkate alarak “ Bugün bankalar için kar yarışı değil, feragat yarışı günü olmalıdır” dedi.

Bankacılık sektöründeki gelişmeleri değerlendirmek üzere bir basın toplantısı düzenleyen ve sektörle ilgili kapsamlı açıklamalarda bulunan Adnan Bali, “Özellikle bu tür zor dönemlerde, biz hep işaret ederiz, İş Bankası’na, İş Bankası gibi ölçeği itibarıyla ekonomiler üzerinde etkili olan kuruluşlara özel sorumluluklar, özel görevler düşer. Hele İş Bankası’na biraz daha da özel sorumluluklar düşer. Çünkü biz kuruluşumuz itibarıyla da kuruluş misyonumuz, vizyonumuz itibarıyla da bu ülkenin zor dönemleri için daima özel sorumluluklar yüklenmiş olan bir kurumuz. İş Bankası tam da böyle günler için vardır”dedi.

DARBE GİRİŞİMİNE KARŞI FİNANS SEKTÖRÜ SAĞLAM BİR DURUŞ SERGİLEDİ“             -
Adnan Bali, darbe girişimine karşı finans sektörü olarak çok sağlam bir duruş sergilediklerini ifade ederek şunları söyledi:  “Mali bünyelerimizin sağlamlığı, güçlülüğü, yönetme kalitemiz, kriz yönetme tecrübemizle bu sonucun alınmasında son derece etkili olduk. Yönetim pratiği, usulleri, kuralları, süreçleri açısından önemli herhangi bir değişikliğe, olağandışı bir değişikliğe başvurmak zorunda kalmadan bu süreci yönetebildik.Böyle bir olağandışı bir ortamda, hakkını vererek ifade etmeliyiz ki olağan dışı, bizlerin bu süreçleri yönetmesinde güçlük yaratacak, ya da olağandışı tedbirlere başvurmaya bizi mecbur bırakacak hiçbir müşteri davranışı değişikliği görmedik. Bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Olağandışı bir mevduat çıkışı yoktu, olağandışı bir nakit talebi veya kredi talebi yoktu. Fiyatlama politikalarımızı değiştirmeye, daha açık ifade etmem gerekirse örneğin faiz oranlarımızı yükseltmeye dair herhangi bir bizi zorlayan unsurla karşılaşmadık”. Bali, tam tersine  ilk hafta içinde 11 milyar doların üzerinde normal şartlarda yabancı para alımı beklenirken, perakende müşterilerden, perakende tutarlarda irili ufaklı satışlarla 11 milyar doların üzerinde bir döviz satışı gördüklerini söyledi.

“YÜKSEK SİYASİ LİDERLİK VE SİYASAL TOPLUMSAL UZLAŞMA”
15 Temmuz darbe girişimine karşı insanların sokaklarda canları pahasına tankları durdurduklarını belirten Bali “ Ama bir tek bununla da kalmadılar. Onun dışında da son derece önemli bir ekonomik refleks gösterdiler. Bunun, bizim işleri doğru yönetmemize, iyi yönetmemize en büyük katkıyı sağladığını düşünüyorum. Bu ülkenin Merkez Bankası da daha ilk o hafta sonundan itibaren kontrolü eline aldı. Bankalara her türlü likiditeyi sağlayacağına dair güvence verdi. Durum tamamen başından itibaren kontrol altına alındı. Ve güven böyle bir hadisedir, bunların hiçbirisine başvurmak durumunda kalınmadı. Sonuçta yüksek siyasi liderlikle, siyasal ve toplumsal düzeyde uzlaşma, kenetlenmeyle, halkıyla, yöneten kurumlarıyla son derece önemli bir tablonun oluştuğu düşüncesindeyim. O tarihte de ifade ettiğim gibi, üçüncü sınıf bir ülke olma riskiyle karşı karşıyayken, birinci sınıf bir demokrasi imtihanı verdiğimizi düşünüyorum. Ve burada bireylerin, yaygın mahiyetteki almış oldukları finansal pozisyonlarının da çok önemli olduğunu düşünüyorum”diye konuştu.

“RUTİN KURALLARLA YÖNETEMEYİZ”
“Bu dönemin, normal dönemlerin, olağan dönemlerin geçmiş paradigmasıyla cari performanslarımızı çok da kısa vadeli, örneğin çeyrek bazlarda kendimiz için en yüksek düzeyde tutma dönemi değil” diye konuşan Adnan Bali şöyle devam etti: Çok boyutlu, çok iç içe geçmiş, belirsizlik barındıran bir ortamda, bir konjonktürde yaşıyoruz. Gelişmekte olan bir ülke olarak dış dünya bize olumlu bir konjonktür pek vaat etmiyor. Böyle değişken ve dinamik bir ortamda yaşıyoruz. Bunun bize yüklediği sorumluluklar var. Rutin, önceden belirlenmiş kurallara göre ortaya çıkan hadiseleri yönetme imkânımız, lüksümüz maalesef yok. Böyle bir ortamda, böyle bir iç içe geçmiş sorunlar yumağının içerisinde büyük kurumlar olarak, sorumluluğu olan kurumlar olarak bu bilançolarımızın, bu bilançoların sağladığı imkânların bu ülkenin genel doğrusu için kullanılması gerektiğini tekrar tekrar vurguluyorum. Bu imkânlar bir şeye lazım olacaksa bugüne lazım. Bunun altını tekrar tekrar çizmek istiyorum.”

“SERMAYE, ÖZKAYNAK BİR YERE İSTİFLEYİN DİYE BAHŞEDİLMEDİ”
Adnan Bali konuşmasında, “Sermaye, öz kaynak size sadece bir yere istifleyin de kendinizi koruyun diye bu toplum tarafından bahşedilmiş bir şey değil” diyerek şu görüşleri ifade etti:
“Hiç unutmamamız gereken bir şey var; bütün sermayemizi, bütün öz kaynağımızı bu ülkeden kazandık. Şu anda zorluklarını da yönetmemiz gereken müşterilerimizden de kazandık. Böyle büyük kuruluşlar sadece kendilerini koruma refleksiyle, örneğin kriz beklentisiyle, krize hazırlık yapıyorum diye politikalar, aksiyonlar alırlarsa yine daha önce de ifade ettiğim gibi maalesef ölçekleri nedeniyle de sadece krize karşı hazırlık yapmış olmazlar, bizzat krizi hazırlamış olurlar. Böyle kurumlara, yani ölçekleri itibarıyla ekonomi üzerinde sistemik etkiler yaratma imkânı olan kurumlara düşen ya da bir krize hazırlık yapmaktan anlaşılacak olan şey o krizin olumsuz etkilerinin mümkün olduğu kadar hiç kimseye yaşatmayacak şekilde adeta bir dalgakıran gibi krize karşı davranış geliştirmek olmalıdır. Şimdi sadece refahını paylaşmak değil, meşakkatini de paylaşmak, zorluklarını da paylaşmakla karşı karşıyayız. Bütün bir eko sistemin sağlığı da böyle davranmaktan geçiyor.”

“SADECE KENDİ ÇEYREK PERFORMANSINIZI DÜŞÜNEMEZSİNİZ”
Böyle politikaların, kredi politikalarında, krediyi yeniden yapılandırma ve fiyatlama politikalarında faiz başta olmak üzere karşılığı olduğunu ve olması gerektiğini vurgulayan Bali, “Bununla popülist, sürdürülebilirliği olmayan uygulamalar kast ediyor değilim. Ama bu dönem çeyrek bazlı performansınızı, sadece kendinizi koruyacak tarzda geliştirerek bütün bir sistemin doğrusunu riske etme dönemi değildir. Kast ettiğim; hissedar değeriyle de asla çelişmeyen orta ve uzun dönemli değerin muhafazası ve o muhafazanın sonrasında da bunun korunarak daha üst bir noktaya getirilmesidir. Bütün sorumluluk sahibi taraflar olarak bunun hep birlikte yapılması halinde bu ülke için ciddi sonuçlar yaratacağını düşünüyorum. Sistemin kısa sürede normalleşmesi, sahip olduğumuz değerlerin muhafazası ve korunarak daha iyi hale getirilmesi ancak bu suretle mümkün olabilir. Başka bir çaresi yok” dedi.

“FİNANS SİSTEMİ YAPICI DAVRANMAK ZORUNDA, KAR YARIŞI OLMAMALI”
Şimdiye kadar iki üç nesildir yaratılmış olan, sermayesi hala kıt olan bu ülkede yaratılan değerlerin asla acul politikalarla çarçur edilmemesi gerektiğini söyleyen Bali, şu görüşleri ifade etti:
“Finans sistemi bu konuda son derece yapıcı davranmak durumundadır. Kendi faydası, kendi doğruları için de böyle yapmak durumundadır. Bankalar olarak yarışacaksak, bugünün koşullarında bunun bir kar yarışı değil, bunun bir feragat yarışı olması gerekir. Bu konuda sadece bankalara değil tabii ki kamuya, reel sektöre, bütün iş dünyasını temsil eden taraflara da roller düşüyor. Örneğin özellikle mevzuata dayalı olarak adeta bir öğrencinin ödevini yerine getiriyor olması refleksiyle gayet kitabi bir anlayışla uluslararası uygulamaları olduğu gibi ülkemize kopyalamak bu dönemin ihtiyaçlarıyla, öncelikleriyle uyumlu olmayabilir. Bunlardan kopalım, bunları uygulamayalım, dış dünyanın standartlarından hariç kendimize özgü düzen kuralım gibi bir ifadeyi asla ve asla tartışmak bile istemem.“

“REEL SEKTÖR İÇİN DE AYNI OLGUNLUKLA BAKILMALI”
Bu tedbirlerin önceliklendirilmelerinde ve yorumlanmasında daima ulusal alanda birtakım imkânların, farklılıkların mümkün olduğunu belirten Adnan Bali, şunları söyledi:
“Mesela, son dönemde makro ihtiyati tedbirlerde bir kısım genişlemeler, esneklikler, bu yönde etki görülmektedir ve son derece doğru bir politikadır diye düşünüyoruz. Aynı şekilde devam etmek durumundayız. Reel sektör bakımından da hadiseye aynı olgunlukla, yapıcılıkla yaklaşılmalıdır. Biz nasıl bu konularda kredilendirme, ilave kredilendirme, kredi yapılandırma, teminat konuları, fiyatlama konularında bize sorumluluk düştüğünü ifade ediyorsak, bayi ağının, acente ağının tedarik zincirinin, durumu zora girenlerin, ödemelerin, vadelerin reel sektör tarafından da aynı olgunlukla ele alınması lazım.”

“FAHİŞ VADE FARKLARI UYGULANMAMALI”
Bir taraftan bankacılık sisteminin faiz oranlarından şikâyet ederken, diğer taraftan fahiş vade farkları uygulanmaması gerektiğini belirten Bali, “Vadelerde muhataplarını güçlükler içerisine sokabilecek imkânlarımız var diye, bu güçler kullanılmamalıdır. Biz bankacılık sistemi olarak hangi olgunlukla davranıyor isek aynı olgunluğun muhataplarımızda da gücü olan, sorumluluğu olan, bir networkü idare eden, esasen taraflardan da beklemek durumundayız. Bütün bunları sürdürülebilir mahiyette yapabilmemiz için de sermaye yeterliliklerimizin bugünkü seviyesini korumak durumundayız. Sermaye gücümüzü koruyabilmemiz önemlidir.  Çünkü iş yapma kapasitemizi o belirliyor. Bu sermayelerin korunması lazım ki ilave iş yapma kapasitesi sürebilsin. Bu sermayelerin artabilmesi lazım ki ilave iş yapma kapasitemiz, yani ilave kredi verme kapasitemiz desteklenebilsin” dedi.

“ARACILIK MALİYETLERİNİN YÜKSEKLİĞİ”
Konuşmasında bankaların aracılık maliyetlerinin yüksekliğine işaret eden Adnan Bali, “Bugün sadece mevduat faizlerinin üzerine plasman yaparken, kar gözetmeseniz dahi en az vergisel yüklerle mevduat gibi kalemler için 4-5 puan eklemeniz gerekiyor. Buna diğer maliyetleri de özel, genel karşılıklar vesaireyi de eklediğinizde, operasyonel giderleri de eklediğinizde 7-8 puanlara kadar çıkacak alacak maliyetleri çıkıyor. Bunların giderilmesi lazım. Bunların makul hale getirilmesi lazım. Ancak bunlar makul hale getirildi diye bankacılık sistemi de bunu sadece kendi hanesine yazmamalı. Bundan bütün muhataplarını, özellikle zorda olanı yararlandıracak şekilde özellikle bu dönemde paylaşmayı bilmelidir” ifadelerini kullandı.

“OLAĞANDIŞI YÖNTEM YOK”
İş Bankası olarak bu dönemde bankacılık uygulamaları ve izledikleri politikalarda olağandışı hiçbir yönteme başvurmadıklarına dikkat çeken Adnan Bali, “15 Temmuz öncesinde İş Bankası’nı yönetim usulleri, pratiği, süreçleri açısından hangi olağanlıkta yönetiyor isek o tarihten bu tarihe aynı şekilde yönetiyoruz. Hiçbir başvurduğumuz olağandışı yöntem yok. Ve jeopolitik risklerdeki bu kadar artış, not indirimleri, rejime darbe girişiminden tutun, sınır dışı hareketliliğe kadar bütün bu olayların yaşandığı son iki çeyreklik dönemde bilançomuzdan aldığımız güç, aktif kalitemizden aldığımız imkânlarla ve en önemlisi de sağduyulu yönetim anlayışıyla 2016 için yılın başında belirlediğimiz programdan sapmadan ülkemiz ekonomisini desteklemeye devam ettik. Bölge, sektör, segment ayrımı yapmaksızın ülkemiz ve bankamız gerekleri gözetilerek bu performansı sürdürdük. Son iki çeyrek, ticari nitelikte özellikle nakdi ve gayri nakdi kredilerimiz bu döneme özgü konsantrasyonumuzu ifade eder” diye konuştu.

YENİDEN YAPILANDIRMA
30 Haziran itibarıyla, yeniden yapılandırılan kredi bakiyesinin İş Bankasında 5,5 milyar TL’nin üzerinde olduğunu hatırlatan Bali, “Bunun 2,9 milyar TL’si ticari krediler, kalan kısmı da türetici kredileri ve kredi kartlarıdır. 2016 yılında kredilerin yedinden yapılandırılmasının yanı sıra, bu güçlüklerin aşılabilmesi için, bu firmalara 500 milyon liranın üzerinde de ilave ticari kredi kullandırmıştır. Bireysel kredilerde yaklaşık 400 milyon TL ilave kredi kullandırıldı. Yani sadece mevcut ötelenmesi değil, esnek ödeme programlarının kullanması değil, bu süreçte ilave kaynak gerektiren durumlara da sağlayacak şekilde sürdürülmüştür. Bölgesel hiçbir ayırımımız da olmadı hiçbir zaman bunları yaparken. Yani bu bölgede şunlar oluyor, bu bölgede şunlar oluyor. Öyleyse kendimizi koruyalım gibi bir yaklaşımımız olmadı” açıklamasında bulundu.

KREDİ FAİZ ORANLARINDA İNDİRİMLER
İş Bankası’nın kredi faiz oranlarında yaptıkları değişiklikleri de açıklayan Genel Müdür Adnan Bali şu bilgileri verdi:
“İş Bankası olarak kredi verirken daha neler yapabileceğimizi de ince ince çalıştık, bireye, tüketiciye, esnafa dokunan, yaygın klasmanlar için uyguladığımız faizlerde, bugünden itibaren geçerli olmak üzere bazı değişiklikler yapıyoruz. Aşağı yönde.
Bu kapsamda yılsonuna kadar esnaf ve küçük işletmelerin, azami 50 çalışanı, 8 sekiz milyon liraya kadar cirosu ve bilançosu olan işletmelerin yeni taleplerinde azami 100 bin Türk Liraya kadar, aylık yüzde 0,99 bugünkü yıllık bileşik maliyetlerine göre bakıldığında 3 puandan daha fazla aşağıya tekabül eden yeni bir kredi paketini uygulamaya koyuyoruz.
İkinci inisiyatif olarak ağustos ayında konut sektöründe bir kampanya başlatılmıştı.11 Ağustos 2016’dan itibaren konut kredisi faiz oranlarınızı psikolojik sınır kabul edilen aylık yüzde 1’in altına 0,95’e çekmiş idik. Türkiye İş Bankası olarak bugünden itibaren bir indirime daha giderek bu 0,95’lik oranı yüzde 0,90’a çekiyoruz.
Konutun dışında hane halkına dokunan diğer kredilerin oranında da indirime gidiyoruz. Taşıt kredilerinde 0 km araçlarda aylık 1,18’den 1,10 seviyesine indiriyoruz. İhtiyaç kredilerinde de farklı birimlerde farklı fiyatlar belirlenmekle birlikte uyguladığımız en düşük faiz oranı aylık 1,20’den 1,15 seviyesine düşürülüyor.
Ödeme aracı olarak esasen konumlandırılan, yani kredi kullandırma amacı olmayan kredi kartlarında tartışmalıdır da biliyorsunuz, TCMB uygulanacak faiz için bir üst sınır belirler, bu şu an da yüzde 2,02’dir ve bütün sektörde de esasen özendirilmek istenmeyen bu alanda bu tavan faiz kullanıla gelmektedir. Biz bunun bir başlangıç olmasını öngörerek, yüzde 1,90 seviyelerine indiriyoruz.”

“PROAKTİF OLACAĞIZ”
Fonlama ve aracılık maliyetlerinde düşüş gözlemeleri halinde bu yaygın mahiyetteki her alana etki edecek indirimlere devam edeceklerini kaydeden Bali “ Şu anda olduğu gibi, o dönemde de proaktif olacağız. Paketler, faiz oranları, bunlar indirim tutarları bunlar şunlar önemli değil. Burada önemli olan bir yaklaşım söz konusu. Bu yaklaşımı hep beraber benimseyerek bu ekonomi için iyi sonuçlar, doğru sonuçlar yaratması yönünde bir mesaj olmasını diliyorum. Son dönemde Hükümetin ekonomik aktiviteyi canlandırmak için bir dizi tedbir aldığını hatırlatan Adnan Bali bu konuda şu değerlendirmeyi yaptı:
“Yatırımlar proje bazında desteklenmesinden tutunuz, tüketici kredilerine ilişkin makro ihtiyati tedbirler ve bazı esneklikler, karşılıkların düşürülmesi, bu suretle de iç talebin canlandırılması. Bunları isabetli buluyoruz. Bu yönde uygun politikaları izlememiz gerektiğini düşünüyorum. Ve izliyoruz, izleyeceğiz.”

“HEDEFLERİMİZDE HİÇBİR REVİZYON YAPMADIK”
Konuşmasının sonunda “İş Bankası olarak bütün bu ortam içerisinde hedeflerimizde hiçbir revizyon yapmadığımızı, 2016 yılı başında belirlediğimiz iş programının bütün unsurlarıyla izlenmeye devam edildiğini, önümüzdeki dönemde de aynı şekilde yürüyeceğini ifade ediyorum ” dedi.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.